• 20 eylül 1968 - 6 temmuz 2022 yılları arasında yaşamış amerikalı yazar.

    self-made man kitabı; yazarın 18 ay boyunca erkek gibi yaşama deneyimini anlatır.
  • deney için 18 ay boyunca erkek gibi yaşayan lezbiyen ve feminist ablamız.

    erkeklerin ayrıcalıklı olduğunu kanıtlamak istercesine 18 ay boyunca erkek gibi yaşarken (zaten erkek tipinde bir lezbiyen, bu sebeple erkek olarak kendini gizlemesi kolay olmuş) deney sırasında erkeklerin ne kadar ağır bir yaşamı sırtladıklarını görmüştür. buna kendisi bile şaşırmıştır. hayaller male privilege, gerçekler horlanma/sevilmeme/önemsenmeme/kölelik.

    bu süreçte depresyona girmiş ve yıllarca depresyondan, etkisinden çıkamamış ve 2022 yılında doktor destekli intihar etmiştir.
  • abd'li eşcinsel ve kadın hakları aktivisti, lezbiyen yazar.
    ömrü boyunca erkeklerin toplum içinde ayrıcalıklı olduğunu, kadınların toplumsal rolleri nedeniyle acı çektiğini savunmuştur.
    bir gece travesti bir arkadaşıyla birlikte, eğlence olsun diye girdiği erkek kılığında dışarı çıkmış, her gün korku içinde yürüdüğü tehlikeli bir sokakta rahatça yürüdüğünü farkettiğinde kafasında bir lamba yanmıştır.
    bu durumu kitabında şöyle anlatır:

    "çoğunlukla, kimsenin ikinci veya üçüncü kez bakıp bakmadığını görmek için insanların yüzlerini tarayarak yürüdüm. ama kimse bunu yapmıyordu.
    garip bir şekilde, o akşam beni en çok etkileyen şey bu oldu. gerçek olan tek şey buydu ve çok önemliydi.
    yıllarca o mahallede yaşamıştım, erkeklerin günün büyük bölümünde kapılarda pusuya yattığı o sokaklarda yürümüştüm.
    bir kadın olarak bu sokaklarda görünmez bir şekilde yürüyemezdiniz. orada bekleyen erkekler için bir arzu nesnesi ya da en azından yarı şehvetli bir ilgi odağıydınız. o kadar güzel olmasan da ya da yeri doldurulacak bir korkak olsanız bile ilgi çekiyordunuz. her halükarda, asla tereddüt etmeden (erkeklerin) gözleri sizi caddede bir aşağı bir yukarı takip ederdi ve doğal olarak hakimiyetlerini ortaya koyarlardı. eğer bir kadınsanız ve orada yaşıyorsanız, aşağı bakmaya alışırsınız çünkü bu her gün oluyordu ve bu konuda yapabileceğiniz hiçbir şey yoktu.

    ama o gece sağa sola çarparak, aynı verandaların, kapıların ve bar masalarının yanından geçtik. aynı erkek gruplarının yanından... ancak bu sefer bakmadılar. aksine tanıştıklarında, gözleri hemen ve uyumlu bir şekilde başka yöne baktı ve asla arkalarını dönüp tekrar bakmadılar. bana bakmayarak, -bilerek bakmayarak- bana gösterdikleri saygı, farklılık, hayret vericiydi."

    evet bu deneyimden sonra ablamızın kafasında şimşekler çakıyor ve evreka diyor.
    "ben bunu yaşayarak ispat edeceğim, erkekler çok ayrıcalıklı ve kadınlar, erkekler tarafından eziliyor."
    fakat işler hiç de öngördüğü gibi gitmiyor.
    her gün başka bir şok yaşıyor.
    girdiği erkek kılığı, kendisine acı ve hayal kırıklığı dışında hiçbir şey vermiyor.
    kadınların ve genel olarak toplumun kendisine karşı ilgisizliği, sevgisizliği ve merhametsizliği ablayı tüketiyor.
    flört etmeye çalıştığı kadınlar yüz vermiyor, arkadaşlık bağı kurduğu erkekler duygularıyla ilgilenmiyor, iş yerinde hiçkimse destek olmuyor, yardıma ihtiyaç duyduğunda yanında kimseyi bulamıyor...

    erkek kılığında geçirdiği 18 aylık süreci anlattığı kitabında, tecrübelerini;

    - başlangıç
    - arkadaşlık
    - seks
    - aşk
    - yaşam
    - iş
    - kişisel durum
    - serüvenin sonu

    şeklinde sekiz ayrı konu başlığında yazmıştır.

    kadının serüveni çok tarjik olsa da ( sonunda yaşadığı ikilemi ve hayal kırıklığını aşamayarak intihar ediyor), çektiği ızdırabın karşısında ben kıs kıs güldüm.
    açıkçası hayata ve toplumsal rollere objektif bakamayan kafa sikici bir feministin gerçeklerin karşısında ezilmesi bana haz verdi.

    kitabın kapanış bölümü ise tam ibretlik.
    mealen "erkeklerin henüz bir hareketi yok ve şüphesiz böyle bir hakları var" diyerek erkekleri örgütlenmeye teşvik ediyor, buna ihtiyaç duyduğumuzu söylüyor.
    ( burada çok güldüm) neyin hareketi ablacığım?
    herkes hareketlensin, erkek hareketlensin, kadın hareketlensin, ali hareketlensin veli hareketlensin.
    sen paşasın, ben paşayım, herkes paşa anladık da isyanımız kime? keke mi? kadın erkek savaşı mı olsun?
    hareketten muradımız ne bizim? hedef kim?

    neyse finalde kadın doğduğu için kendisini şanslı saydığını itiraf ediyor.
    "ben olduğum yerde, olduğum gibi kalacağım: şanslı, gururlu, özgür bir kadın olmaktan her şekilde çok memnunum."

    vincent, ömrü boyunca savunduğu ideolojinin ya da fikirlerin temelsiz ve sikindirik olduğunu idrak ettikten sonra bütün motivasyonunu kaybederek isviçre'de bir klinikte doktor kontrolünde intihar ediyor.

    kitabın pdf formatına şuradan ulaşabilirsiniz.

    edit: link güncellendi
  • hayat hikayesini hollywood nasıl ıskalamış hayret.

    gerçi bu sjw rüzgarında böyle bir film yapmak biraz taşşak ister orası ayrı mesele..
  • kitabının türkçe pdf'i var mıdır, merak ettiğim insan
  • sadece bir buçuk yıl erkek olarak yaşamanın yükünü yirmi yıl üzerinden atamamış kişi. umarım kitabı türkçeye çevrilir.
  • erkekler ayrıcalıklı ve ben bunu kanıtlayacağım mottosuyla yola çıkarak erkek kılığında ve erkek gibi yaşayarak 1.5 sene geçirmiştir. bu süre zarfında kadınlarla ilişki kurmaya çalışmış ve hatta birçok kadınla yemeğe çıkmıştır. erkek kılığında kiliseye gitmiş, erkeklerle takılmış ve toplumsal beklentilerin erkekler için yarattığı baskıyı keşfetmiştir. çok saçma bir yerden elime pdf'i geçti yazdığı kitabın başlarda gülerek okusam da sonlara doğru adeta bir drama dönüştü yaşadığı dönüşüm. keza kitabı okurken bu dönüşümü kaldıramayıp yaşayacağı sıkıntıların bilgisine haizdim. yazar 2022 yılı içerisinde girdiği depresyondan kurtulamayarak intihar etmiştir.

    kanıtlamaya çalıştığı şeyin aksine erkek olmanın zorluklarını keşfetmiş ve hayatı boyunca savunduğu şeylere ters düşen bu yeni farkındalığı kaldıramamıştır. hatta kitabın sonunda erkekleri yaşadıkları sıkıntılar için örgütlenmeye çağırmıştır.

    yazdığı kitapta (self-made man) hem "masculinity in suffer" konseptini hem de erkek olmanın getirdiği toplumsal stres yükünü hayatı boyunca bunun aksini iddia etmiş bir feministin gözlerinden keşfedebilirsiniz.
  • 7 entry girilmiş şahıs. yaklaşık 2 sene için erkek kılığına girmeye karar veriyor bu ablamız. erkeklerin çok daha ayrıcalıklı olduğunu kanıtlamak için. kısa bir süre sonra işlerin düşündüğünün tam tersi olduğunu görüyor. girmediği ortam, topluluk kalmıyor. işin özü kadınlardan nefret etmeye başladığında ve ağır empatiyle beraber kimlik bunalımına giriyor ve deneyini 18 ayda bitirmeye karar veriyor. bitirdikten sonra kadın olduğuma çok memnunum çünkü ayrıcalıklı bir şey diyor. erkeklerin yaşadığı baskıları, zorlukları, güçlü olmak zorunluluğunu ve kadınlar tarafından erkeklere nasıl davranıldığını kavrıyor. psikolojik destek alıyor deneyden sonra ancak anlatıldığı o ki bu kimlik karmaşasından çıkamıyor. yani ne kadar kadınlığıma döndüm dese de artık o empati ve sempati dolu 18 ayın ardından eski haline dönemiyor. dönemediği için de tüm bu tavırları adaletsizlikleri görmeye devam ediyor. sonra kendi isteğiyle yani ötenazi yöntemiyle hayatına son veriyor. keşke vermeseydi. erkekler adına büyük bir deneydir bu kendisine teşekkür etmek gerekli. ancak kolayca ulaşılmaz bu deneye yani sosyal medya bunu sizin önünüze koymaz. 7 entryden anlayacağınız gibi kimsenin umrunda değil. youtube'da ismini yazdığınızda bir iki türkçe içerikten başka yerli içerik yok. yabancılarda ise durum yine benzer. hiçbir sosyal mesaj vermiyorum. kadın vereceğini vermiş zaten açın hikayesini okuyun, izleyin. erkeklere söylüyorum kadınlar izlemesin, hiçbir anlam çıkartmayacaklardır, çıkartacak olsalar zaten bu yaşananlar yaşanmamış olacaktı.
  • bugün öğrendim kim olduğunu, feminist bir ablaymış, erkek egemen bir toplum olduğunu düşünüyormuş, sonra erkek gibi davranmaya başlamış -yamulmuyorsam 2001 yılında - ve bu deney 18 ay kadar sürmüş, erkek kulüplerine üye olmuş, rahipler ile felan takılmış bir süre hatta bir kaç kadını yemeğe falan götürmüş tavlamış - cinsiyet değişikliği yapmamış erkek gibi davranarak- zaten ablamız lezbiyenmiş ve erkeksi bir görünüşü mevcut. neyse bu hanım abla yaşadıklarını kitaba dökmüş - ismini yazamam öyle bir kapasitem yok çünkü ingilicce , ahjskssks- neyse ablamiz bu işin sonunda demiş ki kadın olmak pozitif ayrıcalık , erkekleri toplum zorluyor baskiliyor ve sömürüyor, kadın olduğum için çok şanslı felanim moduna girmiş - senin sidikli hayallerine işerler gel birde türkiye'de erkek ol- neyse hanım abla kitabının sonunda erkeklere örgütlenin felan demiş - okumadım lakin yengemgil söyledi- sanırım çok geçmeden bu ruhsal bunalımı kaldıramayip intihar etmiş. e babam zaten biz bunları dedik erkek olmak başlı başına bela , o ayağına mavi patikleri giydiğin gün ebenin sikildigi gündür. neyse umarım öte tarafta rahattır aradığını bulmuştur kendisine bu güzel deneyi için teşekkür ederim ve sözlerimi şu bakınız ile sonlandırıyorum.(bkz: feministlerin uğramadığı başlıklar)
  • kitabını ingilizce olarak okuyacağım. daha önce hakkında izlediğim videolar vardı. erkek olmak kolay değil tabi. en basitinden işlenen suçlarda bile aynı suç olsa da kadın daha az ceza alıyor erkeğe göre. erkek güçlü olmak zorunda, erkek işinde iyi olmak zorunda, erkek hep bir şeylerin en iyisi olmak zorunda. sürekli yarış halinde olmalı bir erkek. evlenmiş de olsa mezara kadar karısı onu boynuzlamasın diye savaş vermek zorunda erkekler. evli olan babamın arkadaşı 100 şey yap bir şey yapma senden kötüsü olmaz der. erkekler sadece kadınlar tarafından değil, toplum tarafından da hor görülür. bir erkek bir kadının bir günde duyduğu iltifatı hayatı boyunca bir kere duysa ölene kadar unutmaz onu. öyle bir sevgisizlik, saygısızlık durumu var. kaldırmazsın tabi ablacım. bir de kadın şunu görüyor. erkekler arasındaki arkadaşlık çok daha samimi, hesapsız. kadınlar arasındaki arkadaşlık ilişkilerini samimi bulamadığını söylüyordu o izlediğim videoda. bir gün erkekler bu dünyadan ellerini çektikleri zaman anlayacaksınız erkek ne demekmiş.
hesabın var mı? giriş yap