• kendisine sahnede aşık olmuşluğum vardır.

    yaklaşık 15 sene evvel, izmir'de alsancak garı karşısındaki anadolu kulübü'nde kızarkadaşımla yemeğe gittik. o gece sahnedeydi nursal ünsal birtek. yemeğin ilerleyen saatlerine kadar arkasındaki sazlarla muhteşem bir uyum içinde birbirinden duygulu parçalarla gönül telimizi titretti. daha sonra kibarca, istek alabileceğini belirtti. kulüpte yemek yiyen bir takım densizler, türk sanat müziği adı altında 80 sonrası oluşan "eller havaya" tadında pop-arabesk parçalar istediler bu zarif hanımdan. büyüklük göstererek bu parçalardan bir ikisini kendi tarzında okudu, böylece benim gözümde biraz daha büyüdü.

    işte o anlarda hatırladım bu hanımefendinin çektiklerini, ve hiç adetim olmadığı halde bir istek yolladım kendisine: "sevmiyorum seni artık"

    istek parçası eline ulaştığında bir an durakladığını hissettim. daha sonra gözlerini masalara doğru kaldırarak "bu parçayı kimin istediğini sorabilir miyim?" dedi. hafifçe elimi kaldırıp yerimi belli ettim. gözleriyle beni süzüp "bu parçayı bilmek için biraz genç değil misiniz?" diyerek gülümsedi. benim şaşkınlığım sonrasında da sazlarına doğru dönerek "siz bana eşlik edebilecek misiniz? var mı çocuklar bu parça sizde?" dedi. sazlardan olumsuz yanıt alınca da bana yeniden dönüp: "sadece sizin için söyleyeceğim bu parçayı, burada bir tek siz hakediyorsunuz bu benim için de büyük anlamı olan eseri" dedi ve kemanı rica etti kemancısından. önce bir taksim geçti bizlere ve sonra da...

    sevmiyorum seni artık gözlerimi geri ver
    yalanmış yeminlerin hep sözlerimi geri ver
    isyanı tanımazdım ben seni sevmeden önce
    o en mahzun, o en mahcub yüzlerimi geri ver...

    benden o zaman en az 40 yaş büyük o hanımefendi sanatçıya ben orada aşık oldum.

    hüzünlü gözlerinizi asla unutmayacağım, huzur içinde yatın...
  • izmir radyosu sanatçılarından nursal ünsal birtek, haktan*, niran* ve nida ünsal'ın biricik anneleridir. ilk evliliğini yine izmir radyosu saz sanatçılarından kanuni ahmet canevi ile yapmıştır. kendisi de uzun yıllar trt izmir radyosu'nda bir çok hizmette bulunmuştur. ege yöresi türkülerinin repertuara girmesine kaynak kişi olarak hizmet eden nursal ünsal, keman da çalmakta* hatta dinlerken biz sevgi kelebeklerini ağlatabilmektedir. kültür bakanlığı devlet sanatçısıdır. rakım erkutlu izmir musuki derneği, sfk türk sanat musikisi derneği, mülkiyeliler birliği musiki derneği, izmir ekonomi üniversitesi'nde hocalık yapmaktadır.

    nasıl bir kısmet, şans, allah vergisidir ki nursal hanım'ın üç evladı da öyle seslere sahiptir ki dinlerken bizleri uçururlar*nitekim kendisi de en büyük hayallerinden birinin evlatları ile aynı sahnede program yapmak olduğunu vurgulamıştır.

    nursal hoca'nın başından bir de talihsiz olay geçmiştir sayın okurlar. nursal hanım'ın ikinci eşi, sürekli alkol almakta ve “seni ve çocukları öldüreceğim” tehditleri savurmaktadır. bunun üzerine birtek, eşini korkutmaya karar verir. bir sabah çocuklarını parka gönderdikten sonra evindeki silahla kocasını korkutmak isterken silahın ateş almasıyla kocasını öldürür. bu kazadan sonra cezaevinde yatan birtek’in çocuklarına ise anneanneleri bakar.

    kendisi ile alakalı daha fazla malumatı bu başlık altından takip edebilirsiniz*

    niran ünsal'la düeti için lütfen:* http://www.youtube.com/watch?v=ztarqir5gxg

    saygılar bizden hocam...
  • keman denince akla gelen isimlerdendi rahmetli. türk müziği hocalığı yaparken de titizlendiğini cümle âlem bilirdi.

    korosunda söylemiş olan bir dostumun başından geçendir: dostumun sesi kısılmış, konserde de solosu var ama hırıltılı hırıltılı çıkıyor o billur gibi ses. nursal hanım bakıyor olmayacak, hemen çantasından bir iğne çıkartıyor, "dön bakayım arkanı!!.." diyor. dost telaşlı, "aman hocam, size mahçup olurum, kem küm..." diyor eveleye geveleye. "ben senin annen yaşındayım oğlum, dön bakayım hemen!.." deyince, dost mecburen indiriyor pantolonunu, açıyor kalçasını, rahmetli de iğneyi dehliyor kabaetine. yarım saat sonra sesi açılıyor, bülbüller gibi şakırcasına söylüyor şarkısını.

    konser bitiminde alnından öpüyor birtek, "aslan oğlum benim!.." diyerek.
  • burada bir zamanlar yazdığına eminim ama yazan silip gitmişse demek... rahmetlinin ağzı da çok bozukmuş.

    dün karşıyaka çarşısı'nı resmen kahkahayla çınlattık. iki güzel dostum yaşadıklarını anlattılar ilk ağızdan. biri daha önce çalıştırdığı koroda yer almış ve zaman zaman birtek'in dışarıdaki programlarında arkasında söylemiş. diğeri radyoda ve korolarda kendisiyle çalışmış. konu da çaycı hakan da dahil, o sırada orada oturanlar arasında 4-5 tane hakan olmasından çıktı. çaycı çağrılıyor, ben dahil masalardan 4-5 kişi dönüp seslenene bakıyordu. bunun üzerine sevgili dostum gülmeye başladı, "ne çok hakan var... allahtan ben hasan'ım..." dedi imayla. öbür arkadaş da hemen tamamladı, "s*ksen geçinirsin." diyerek ve gülmeye başladılar. konu da buradan nursal hanım'a bağlandı.

    nursal hanım aslında viyola sanatçısıydı. nitekim bir televizyon konseri çekimi için kendisi de görevlendirildiğinde almış viyolasını gitmiş. sazlar grup grup oturtuluyor o sıra, kemancılar da yan yana oturtulmuş. nursal hanım stüdyoya girip de 4 kemancıyı menemen bardağı gibi dizilmiş * görünce, "ayol kemancı s*ksen geçinirsin. allahtan ben viyolacıyım." demiş. dönüşte de bunu bizimkilere anlatmış. o zamandan beri o grup arasında bir konuşma kalıbı olmuş bu laf.

    başka bir gün, akşamları program yaptığı mekânda prova yaparlarken "bayati çalalım." denmiş. sazları arasında bir kemancı var, selaytin. (bkz: selahattin) adamcağız içkici, genelde yarı sarhoş dolaşıyor. iyi de bir insan, parasal yönden destek olmak için de birtek onu mutlaka sazları arasına alıyor. nursal hanım "selaytin, çal bakalım bayati peşrev'i, oradan gireriz." demiş. adam da çalmış ama bir yerini farklı seslendirmiş. "oğlum, tekrar çal bakayım. bir yeri yanlış çaldın." deyip tekrar başlatmış. selaytin yine çalmış ama yine aynı yerde farklı çalmış. nursal hanım sinirlenip "bak, şurayı yanlış çalıyorsun." deyince, selaytin kızmış, "hayır orası öyle!.." deyip terslenmiş. nursal hanım tepesi atmış, hırsla elinden kemanı aldığı gibi baştan sona peşrevi çalmış. hatta o bölümü vurgulaya vurgulaya çalmış. "ben 40 yıldır bu a.ına koyduğumunun peşrevini çalıyorum, benden iyi mi bileceksin?!?" diye hırsla geri vermiş sazı. "tek bir nota bile atlamadan, yanlış basmadan çaldı kadın!.." diyor arkadaş.

    diğer arkadaşım da koro çalıştırmaya başladığında, daha ilk konserinde konuk olarak ağırlamış nursal hanım'ı. korosundakilerden biri birtek'e davetiye yollamış, "ilk konserime çıkıyorum, gelin izleyin." diye. "sahneye çıktım, selam vermek için döndüm, aaaaaaa; nursal birtek gelmiş, en önde oturup beni izliyor." diyor arkadaş. geleceğinden haberi yok ama nezaketten yana nasibi yeterince var. ilk ara verildiğinde "efendim, aramızda benim de hocam olan, izmir radyosu'nun değerli sanatçılardan biri, nursal ünsal birtek var. kendisini sahneye davet etsek lütfederler mi acaba?" deyip çağırıyor. nursal hanım gayet kibar bir edayla çıkıyor sahneye, teşekkür ediyor, başarılar diliyor ve bizim arkadaşı kenara yollayıp "eh, bir iki şarkı okuyalım o zaman." diyor. dönüyor sazlara, bir keman istiyor. eğilmiş kemanın akordunu "tın tın tın..." diye kontrol ederken biraz burun kıvıran bir edayla "hıh, keman da g*tüme benziyor ama çalarım artık." deyiveriyor.

    bunu duyan tabii yalnızca oradaki bir kaç kişi. adamlar ve bizim arkadaş gülmemek için kızarıp bozarıyor, dudaklarını filan ısırıyor. nursal hanım'sa fısıltıyla yaptığı bu benzetmenin ardından seyirciye dönüp "muhterem hanfendiler ve beyefendiler..." diyerek başlıyor programına. alkış kıyamet arasında da bitiriyor. o bir kaç kişi de konserden sonra gözlerinden yaş gelene kadar, öksürük krizleri içinde gülüp rahatlıyorlar.

    ilk ağızdan yaşayanlar aktardı bunları, şehir efsanesi filan değil. ama bir nokta var ki çok önemli, iki dostum da bunu vurguluyor özellikle: nursal hanım, asla karşısındakini küçümsemez, onu rencide edecek sözler kullanmazdı. ağzı bozuktu ama asla karşısındakine küfredip aşağılamazdı.

    sesini ve sazını çok iyi kullanan, sahneyi dolduran, dinleyicisini nasıl etkileyeceğini iyi bilen biriymiş nursal hanım. keşke zamanında bir konserine, dışarıdaki bir programına katılabilseydim ama ne yazık ki artık olanaksız. bu yazdıklarımı da, onun insani yönüne ait biraz bilgi aktarabilmek için kaleme aldım.
  • niran ünsal'ın annesidir.
    ancak görece en önemsiz özelliği budur kendisinin. türkiye'deki en iyi keman icraacılarındandır. trt sanatçısıdır ve ne yazık ki çok uzak olmayan bir geçmişte kanserden sebep aramızdan ayrılmıştır.
  • güzel bir taksimin ardından sadi ışılay'ın muhayyerkürdi saz semaisini çok lezzetli yorumlamış sanatçı.
    http://www.youtube.com/…pnr2yvlylqy&feature=related
  • kanser hastalığı dolayısıyla bugün vefat etmiştir kendisi. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/13226474.asp
  • böyle bir ustayı geç tanıdığım için o kadar utanıyorum ki. youtube da popstar alaturkadaki performansında resmen kemanı konuşturuyor. ve benim her dinlediğimde içimde birşeyler acıyor , istemsiz gözlerim doluyor. allah rahmet eylesin.
  • kendisi hakkinda bu kadar az entry girilmis olmasina sasirdigim buyuk sanatci.
  • kemanı beşik olan.
hesabın var mı? giriş yap