• 25 temmuz 2016 haberturk enine boyuna programinda soylediklerinden hatirladiklarim ;

    -"tanklarin onune yollanan halkin cani en az erdogan in cani kadar degerlidir"
    -"dunyada darbelere karsi olan liderler tanklarin karsina halklari degil kendileri gecerler"
    -"darbeye karsiyiz ama kime yaradigini anlamazsak suclusunu bulamayiz"
    -"simdi teror orgutu dediklerine zamaninda ne istediler de vermedik diyenler, o f-16 lari onlarin eline verdiler bizim bu ulkede can guvenligimiz yok"
    -"askeriyede emir komuta vardir emir gelir sokaga cikilir emir gelir geri cekilir halk askerin onune atilmamalidir"
    -"darbeye karsi olmak akp nin yaptiklari ayiplari ortmek demek degildir, akp yi elestirmek de darbeyi desteklemek demek degildir"

    dedi ve haberturk yayinindan gonderildi. umarim kocaman yurekli bu guzel insan cadi avindan etkilenmez.
  • yıllar önce bir doktora dersi vizesinde, tek parti dönemi ve basın özgürlüğü konusunda sorduğu bir soruya kendisinin kemalist görüşlerine ve o konudaki makalelerinin temelini oluşturan argümanlara neredeyse taban tabana zıt uzun bir cevap vermiştim. o çileyi çekenler bilir, doktora sınıfları 6-7 kişi olduğu için hocalarla diyalog konusunda hem avantajlı hem de sıkıntılıdır.
    nurşen mazıcı, sınavları açıklarken gözümün içine bakıp "bu yazdıklarının benim yazdıklarıma ne kadar zıt olduğunu biliyorsun. ama cevabının altı dolu, başka bir argüman sunuyor" diyerek sınavdaki en yüksek notu vermişti.
    demokrasi istediğinizi duyma rejimi değildir. öyle olsa mesela noam chomsky diye birini muhtemelen tanıyamazdık.
    istediğinizi söyleyecek binlerce gazeteci, akademisyen, televizyoncu, şarlatan bulabilirsiniz. televizyonlara sadece onları çıkarırır, mis gibi bir dünya kurarsınız. ama onun adına demokrasi diyemezsiniz.
    benim tanıdığım nurşen mazıcı akademisyendir. fikirlerini kabul etmemem, konuşma hakkını ortadan kaldırmaya yetmez. bari halil inalcık'ın öldüğü gün yapmayın. ayıp.
  • "tanklarin onune yollanan halkin cani en az erdogan in cani kadar degerlidir"

    demis. anladıgımiz gün "kul, tebaa, reaya" yerine "insan/vatandaş" olacagız sanki.

    ıs bu elestiride darbe degil yasam seviciligi vardir.
  • demokratik olarak yayından kovmuşlar.

    yaşasın ileri demograsi. evet. oh...
  • yarın başına bir iş gelirse sorumlusu insanlık düşmanı rıza saka'dır.

    edit: reklam arası verilir verilmez darbe günü ölenlere şehit demediği için kovuldu. yuh ulan. allah olmuşsunuz hepiniz onun adına karar veriyorsunuz.
  • doğru ya da yanlış konuşsun.
    fark etmez.

    yayından kovulma şekli, yayından hemen sonra neredeyse gece yarısı olmasına rağmen sabahı , mesai saatini beklemeden mensubu olduğu üniversitece hakkında açılan soruşturma.

    demokraside olduğumuz noktayı gösteriyor.

    voltaire “fikirlerinize katılmıyorum ama fikirlerinizi ifade edebilmeniz için canımı bile veririm” demiş 250 yıl önce.

    bu 250 yıl, demokrasi ile aramızdaki farktır.
  • muhalif bir sese tahammülün ne derecede azaldığının göstergesi olan kişidir. darbe girişimi sırasında hayatını kaybedenleri "şehit" olarak tanımlamadığı için, canlı yayından kovulmuştur. üstelik, "ben bir akademisyen olarak, tüm inanışlardan bağımsız bir şekilde olayı betimlemeliyim." dediği için. şehitlik, islam inanışına ait bir terimdir. bu terimi kullanmadığı için bir insanı dışlamak, laiklik kavramına ne kadar uzak olunduğunun, islam dışı inanışların ne derece dışlandığının bir kanıtıdır.

    ayrıca, çok güzel bir noktaya parmak basmıştır. "asker komutanından emir alır dağılır, polis komiserinden emir alır dağılır, ama halkı sokağa dökmek çok tehlikelidir, çünkü kontrol sizde değildir." o kahraman diye nitelendirdiğiniz eli satırlı kurtarıcılar, bu olay biraz daha uzun sürseydi, darbeci asker desteksiz kalıp geri çekilmeseydi, acaba daha kimlere saldıracaktı? ayrıca, bunca polis gücü varken, memleketi kurtarmak halka mı kaldı? bu sorular sansürsüz bir şekilde sorulduğu zaman, medya gerçek 4. güç olmuş demektir.
  • kafası kesilen asker haberinin asılsız olduğu, kasıtlı olarak yalan söylediği ve gündemi facebook üzerinden takip ettiği argümanlarıyla eleştiriliyor.

    darbe karşıtı olacağız fakat yanlışları da görmezden gelecek değiliz.

    evet, bir emir kulu olan o askerin kafası kesilmedi ama ne yapıldı? sadece bir adım gerisi yapıldı. suratı, tekmeler ve yumruklarla tanınmayacak hale getirildi, şuurunu kaybetti. yani arada atla deve kadar fark yok. bunu siz de çok iyi biliyorsunuz. ayrıca askerlerle ilgili olarak söylenen "4 tanesini öldürdük sıra 5'inci'ye geldi" cümlesini de vicdanlarınıza bırakıyorum.

    iktidara yönelttiği çok haklı eleştirilerinin doğru olduğunu adınız gibi bildiğiniz ve buna karşı diyebileceğiniz bir şey olmadığı için tek bir hatasını yakalayarak linç etmeye kalkıyorsunuz. yıllardır yaptığınız gibi hatalarınızı saklamak için doğruları söyleyenlere kin ve nefret kusuyor ve bağırarak saldırıyorsunuz.

    ne demişti uzun adam vaktiyle?

    "sayın peres benden yaşlısın, sesin çok yüksek çıkıyor. biliyorum ki sesinin benden çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisinin gereğidir."
  • doğru ya da yanlış şeyler söylemesi önemli değildir. zaten tartışma programları bunun için var. millet birbirini yalasın diye değil. o düşüncesini söyleyecek sen düşünceni söyleyeceksin. izleyenler de doğrusuna karar verecek. çağdaş olmak böyle bir şeydir. ama bizim insanımız her aykırı fikri zor kullanarak, baskılayarak yok etmeye çalıştığı için böyle manzaralar yaşıyoruz. demokrasiyi sindirememiş 3 .dünya ülkesinin tartışma programı bu kadar olur.
  • an itibariyle haber türk tvde kimsenin söyleyemediklerini söylemektedir.

    karşı fikirler de tamamen demagojiden ibaret.

    yürüyedur!

    edit: reklam arasında programdan gönderilmiştir, uyumaya kaldığımız yerden devam edebiliriz.
hesabın var mı? giriş yap