• ulkemizde satilan fiat egeanın amerika da dodge neonolarak satiliyor olmasi. bana cok ilginc gelmisti.
  • her ne kadar arap kültürüne uzak olsam da, kına gecelerinin oynak mezdeke parçası boshret kheir’in aslında mısır seçim şarkısı olması.

    zaten sözlerini çevirince kafamdaki göbek atıp oynayan kız figürleri bir anda uçtu gitti :

    bu kolay bir mesele sen bunu yapabilirsin,
    dünyaya sesini duyuracaksın,
    daha iyisi için ant iç,
    çoktandır suskunsun.

    mısır ne kazandı sessizliğinden,
    sesini küçümseme,
    yarın kendi şartlarını yazacaksın,
    bu iyi bir haber.

    çağır saidileri,
    port said’den yeğenlerini,
    iskenderiye gençlerini,
    çünkü bu erkeklerin buluşmasıdır.

    ve ben de geleceğim sevhecli, kinalı, sinalılarla,
    en iyilerin en iyisi mahallelilerle,
    ve de güzel nubiyalılarla,
    süveyş insanını söylemeye gerek yok,
    şimdi herkes bir bütün,
    ve düşmanı süren ismailiye halkı,
    şarkiyelilerden bahset bana,
    birlikte daha güçlüyüz,
    birlikte daha güçlüyüz,
    umudumuz büyük.
  • kaplumbağaların yol hikayeleri tavşanlarınkinden çoktur.
  • coronavirüsler mide asidine dayanıklı tek zarflı virüslerdir.
  • mutlak suretle kaynak paylaşılması gereken bilgilerdir.
  • ben ve sen zamirleri yönelme eki aldığında bana ve sana olmaktadır fakat normalde bene ve sene olması gerekirdi.

    nedeni oldukça ilginç. eski türkçe'de yönelme eki -e değil -ge ekiydi. eskiden bu ifadeler senge veya benge şeklinde söylenirdi. zamanla g harfi düşmüştür. türkçe'de n ve g harfleri bir araya geldiğinde genizcil bir etki yapıyor. genizcil n sesi, göktürk alfabesinde farklı bir söylenişe sahiptir. bu sözcükler se(n)e ve be(n) şeklinde genizcil n sesiyle söylendiğinde, çıkan ses kalınlaşır. zamanla dile gele gele bugünkü haline yani "sana" ve "bana" ya dönüşmüştür.

    benzer bir etki tengri kelimesinde de vardır ve bu kelimede n ve g ardı ardına geldiği için ses kalınlaşır ve sözcük günümüze tanrı diye gelmiştir.

    kaynak
  • bugün vı. mithridatis adlı bir üstad-ı zehr ü zemberek'i anlatacağım

    roma cumhuriyeti'nin en güçlü düşmanlarından biri olarak sayılan anadolulu mithridatis m.ö 120-63 arasında yaşadı. küçük yaştayken öz annesi tahta geçmek için kendisini zehirlemek ister(bu arada babasını da zehirlemiştir). fakat mithridatis bunun haberini alır ve kaçar*, büyüyüp yetişince annesi ve erkek kardeşini zindana tıkar ve pontus kralı olur. kız kardeşiyle de evlenir çünkü kral kanı yabancıya gitmesin diye...

    şimdi işin ilginç kısmındayız;
    mithridatis zehirlenme hadisesinden sonra öyle bir saplantıya girer ki gezip dolaştığı her diyardaki zehirli bitkileri yer ve böylece her türlü zehre karşı bağışıklık kazanacağını düşünür. kendisi de zehir yapar dener içer.
    misal şarap mı içecek? ''koy abicim içine arsenik.''
    ''kralım arsenikli şarap mı olur.''
    ''doğru dedin, yılan zehri de koy tadı gelsin.''

    -şimdi gelelim savaşlarına-
    roma mithridatis'in gücünü düşürmek için 3 savaş yapmıştır.
    ilki- komutan sulla ile savaşmıştır ama sulla roma'da düşmanının güçlendiğini öğrenince hemen barış imzalayıp çekilmiştir.
    ikincisi-komutan lucullus ile savaşmıştır ve yenmiştir.
    üçüncüsü-pompey ile savaşmış ve ağır hezimete uğramıştır. sonuç olarak kırım'a kaçmış.

    kırım'a kaçınca ayaklanmalar olur ve mithridatis düşman beni öldüreceğine ben kendimi ve ailemi öldüreyim diye düşünür.
    1. kaynağa göre
    ailesine zehir içirir onlar ölür fakat kendisi zehir içip ölemez çünkü adam zehirlenmiyor! o zaman son çare olarak yakın arkadaşına kendini öldürtür.
    2. kaynağa göre
    düşmanları gelip onu öldürür.
    (sonuç olarak adam zehirden ölmemiş :) )
  • kartallar...: insanlar, elfler, hobbitler ve hatta cüceler arasında ardada(yani dünyada) yaşayan en soylu canlılar olarak bilinirlerdi.
    işte bu muazzam canlıları j.r.r. tolkien dünyasında, film serisini seyredenler olarak ilk defa hobbit filminde görmekteyiz ve sanki tanrının eliymiş gibi en zor durumda hop orada bitiveriyor ve serüven kaldığı yerden devam ediyordu.

    ilk önce kendilerini tanıyarak işe başlayalım.
    thorondordiğer isimleri sorantor ve kartal lordu görsel
    ilk çağdaki kartalların en büyüğü ve kralıydı. kanat açıklığı 55 metreyi buluyordu. bir çok hikayede insanlara, elflere yardım ettiği hatta sauronun efendisi melkora karşı savaştığı ve onun yarattığı ejderleri yani kara ancalagon’un öldürülmesine katkıda bulunduğu bilinir. öfke savaşı’ndan sonra neler yaptığını ve nereye gittiği kesin olarak bilinmemesine rağmen valinor’a döndüğü düşünülür ve söylenir.

    gwaihir diğer ismi rüzgar lordu görsel
    thorondor gittikten sonra kartalların lideri olmuştur. kendisi thorondor kadar büyük olmasada diğer kartalların en büyüğüydü. keskin gözleri ve güçlüyle yüzük savaşında diğer kartallara liderlik etmiştir. özellikle gandalf'a büyük iyilikleri dokunmuştur.

    landroval görsel
    gwaihir’in kardeşiydi ve yaşamış en büyük kartal olan thorondor soyundan geliyordu. dumanlı dağlar’da diğer kartallar ile beraber yaşıyorlardı. ayrıca gwaihir ile birlikte kara kapı savaşı’na katılıp, yüzük yok olduktan sonra frodo ve sam’i hüküm dağı’ndan kurtarmıştır.

    meneldor görsel
    dumanlı dağlar’ın kuzeyinde yaşayan bir kartaldır. gwaihir’in yakın arkadaşı ve dostudur muhtemelen onunla birlikte aynı yuvada yaşayordu.landroval gibi o da kara kapı savaşı’na katılıp, hüküm dağı’na frodo ve sam’i kurtarmaya giden kartallar arasındadır.

    şimdide gelelim nasıl yaratılmışlar ve neler yapmışlardır.
    eru'nun en sevdiği, en kıymetlisi ve düşüncelerini en iyi anlayan, ainur'un en soylusu, en bilgesi, en kudretlisi ve ilim, irfan sahibi ayrıca valar'ın lideri olan manwe tarafından yaratılmışlardır. kartallar manve'nin yardımcıları , gözcüleri ve habercileridir. öyle keskin gözleri vardır ki dağların ve taşların arkasını görebilecekleri söylenir ve aynı zamanda konuşabilirlerdi. bundan dolayı melkor ve sauron'u gözler ve kötülüklerini manve'ye haber ederlerdi. bundan dolayı melkor ve sauron gökyüzünü karanlık ve kar büyüyle çevirirlerdi.

    ilk çağa baktığımızda kartallar elflerin yıkılan ve sonra kurulan gondolin adında ki gizli olan elf şehrini korumuşlardır. daha sonra noldor'un yüksek kralı olan fingolfin melkor'la yiğitçe savaşırken ölmüş ve kartallardan thorondor gelip melkor'u yüzünden yaralayıp geri çekilmesini sağlamış ve fingolfin cesedini oradan almıştır. ayrıca kartallar birinci çağ'ın sonundaki gazap savaşı sırasında valar, elfler ve edain ordusunun yanında savaşmışlardır.

    ikinci çağ'da, kartallar numenor'un başkenti armenelos'taki kral evi'nde bir yuva kurdu ve numenor'a göz kulak oldular fakat numenor yıkılınca kartallarda tekrar orta dünyaya döndüler.

    gelelim üçüncü çağa, işte filmde kartalları gördüğümüz zaman dilimi bu çağın içinde yer almaktadır. hobbit hikayesinde kartallarla karşılaşma(yardım) olayı aslında gandalf'ın kartalları çağırması şeklinde gerçekleşmemiştir. asış olay şu şekilddir; ortada azog diye bir karakter bulunmamaktır. o bölgede cüceler bir kurt sürüsünün yani wargların toplantı yaptığını fark ederler o sırada goblinlerden kaçmaktadırlar sebebi ise büyük goblin kralını öldürmüşlerdir. tam bu sırada warglar bizim ekibi fark eder ve bizim ekibi ağaçların tepesine kıstırırlar. bu kıstırmasında ki amaçları goblinlerin gelmesini beklemek ve ağaçları ketirerek onları yakalamaktı. sonra gandaf kozalak toplayıp onları ateşe verdi ve wargların üstüne atmaya başladı fakat warglar sağa sola koşuştururken diğer ağaçları da tutuşturmuşlardı(o sırada goblinlerde oraya gelmişti) . bu sırada kartallar olan biteni keskin gözleriyle görmüşlerdi. tabi warglar ve goblinlerden nefret ederlerdi, hemen olay yerine geldiler warg ve goblinleri darmadağın ederek bizim ekibi alıp gittiler. macera kaldığı yerden devam etti.

    ikini bir olay olan gandaf'ın kurtulması da şu şekildedir; kartallar o sıralar orta dünyada radagast lie haşır neşir idiler ve radagast gwaihir'e orkları takip etmesini rica eder. bunun üzerine orklar takibe alınır. radagast bir büyücü olduğundan bunu orkların bu hareketini saruman'a bildirmek ister ve gwaihir'i saruman'a gönderir. ısengard gelen gwaihir burada gandaf'ın tutsak edildiğini görür ve onu kurtarır.

    üçüncü olay ise gandaf morya madenlerinde balrog ile savaşır ve gruptan ayrı düşer. bunun üzerine galadriel gwaihir'e rica ederek gandaf'ı bulmasını ister. gwaihir gandaf'ın balrog'u yendiği ve yere çaldığı zirak-zigil'de bulur ve gandalfak büyücü olarak oyuna yeniden katılır.

    dördüncü olay ise karakapılar önünde yapılan savaşta büyük yardımları dokunmuş ve yüzük yok olduktan sonra frodo ve sam'i hüküm dağından kurtarmışlardır.
  • sıra bekliyorsanız mümkünse sol tarafta bekleyin çünkü sol tarafta sıra daha çabuk gelir
  • ilk insanlar kendilerinden başka insan olmadığını düşündüğü için kavimlerine insan anlamına gelen isimler vermiştir. misal; hun,inuit,roman,bantu vb... bunlar hep insan manasında isimlerdir.
hesabın var mı? giriş yap