• insanların oynadıkları oyunlara göre yaşantıları hakkında bir fikir sahibi olunabilmesi.

    mesleğim ve hobilerimden dolayı oyun dünyasını sıkı fıkı takip ediyorum. sözlükte de bir çok oyun için uzun uzun incelemeler yazmışlığım vardır. aslında yukarıdaki önermeyi bir çoğumuz zaten biliyoruz.

    burada bahsetmek istediğim, benim ufkumu katlayan şey ise yeni çıkan* ve inanılmaz bir hızla yayılmakta olan, daha şimdiden binlerce türevi uydurulan yeni bir oyun janrası:

    (bkz: kendi kendini oynayan oyun)
  • insan vücuduna dışarıdan baktığımızda kollar, bacaklar, gözler, kısacası tüm organlarımız birbirleriyle simetrik ve uyumlular. fakat iç organlarımızda aynı durum söz konusu değil. şimdi bunun sebebine bir bakalım.
    insan vücudunun bir yarısı, diğer yarısıyla tıpatıp aynı gibi görünür fakat iç organlarımız için aynı şeyi söyleyemeyiz. örneğin kalp, karaciğer, mide hem şekli hem de bulundukları konum gereği asimetriktirler. bu durum yalnızca insanlar için değil, tüm omurgalı canlılar için geçerlidir.

    araştırmalara baktığımızda omurgalı canlılarda, örneğin balıklarda ve farelerde iç organların yönünün benzer bir gen tarafından kontrol edildiğini, bu genin kodladığı proteinlerin, organların konumunu belirlediğini gösteriyor. proteinlerin yapısı, belirleyen bir genin dna diziliminin oluşturduğu koda göre şekillenir. buna genin proteini kodlaması denir.

    erken döneminde simetrik bir yapıda bulunan embriyo, yaklaşık 8 günlük evresinde hayli basit bir yapıda olur. sağ-sol ekseninden oluşan ve orta hattaki çukur şeklinde ‘nod’ adı verilen yapı, organların asimetrik yapıda gelişmesine sebep olan mekanizmaların merkezinde yer alır. nod üzerindeki tüysü yapılar, saat yönündeki hareketleri sebebiyle hücre arası sıvının belirli bir yöne doğru salgılanmasına (nodal akış) sebep olur. nodal akışın sabit bir yönde daha güçlü olmasının sebebi ise ilgili genin gerçekleştirdiği protein üretiminin, nod yapısının her iki yönünde de aynı ‘olmamasıdır’.
  • nietzsche ye göre tarih, yani birinci yılın birinci günü 30 eylül 1888 de, der antichrist i yazdığı tarihte başlar. buna göre şuan 129 yılındayız.
  • ünlü ressam picasso ile ilgili olan bir efsaneye göre doğduğunda öldüğü zannedilmiştir. bunun üzerine amcası burnuna puro dumanı üfleyerek tekrar hayata döndürmüştür. yine bir rivayete göre de picasso'nun doğuştan sanatçı olduğuydu. konuşmaya başlamadan önce resim yaptığı ve konuştuğunda söylediği ilk sözün "kalem" olduğudur. picasso 13 yaşında babasının başladığı bir taslağı bitirmiş. babası yaptığı bu resmi görerek bir daha resim yapmamaya yemin edip paletini ve fırçalarını oğlu picasso'ya vermiştir.
  • (bkz: naom chomsky)'nin düşünmek üzerine güzel bi 3 dakikalık konuşması var.
    https://www.youtube.com/watch?v=bmdgbkgqtvy

    biraz çevirmeye çalışayım. ingilizce öğrendikten sonra da anladığım diğer bir olay ise çeviri yapmanın zorluğu. anlatıcının ne dediğini 100% anlasam da çevirirken zorlanıyorum türkçe'yi filan unutuyorum. bir de söylediklerini mota mot ceviremezsiniz kendi dilinize adapte etmelisiniz.

    düşünce hakkında çok az şey biliyoruz. daha doğrusu nasıl daha fazla bilgi toplayabileceiğimiz pek açık değil. bize bu konuda en çok yardımcı olan şey "dil". humboldt düşünce ve dil'in aynı olduğunu söylemiştir hatta. siz kendiniz de bunu düşünebilirsiniz. fakat aynı şey değiller gibi. bazı şeyler vardır dile dökülemez. bir de elimizde alan turing ve turing testi var. alan turing büyük bir matematikçi ve bilgisayar biliminin öncüsüdür. kendisi makineler düşünebilir mi diye sormuş 1950'de. turing testi yani imitation oyunu onun eseridir. demiş ki eğer bi makine daha doğrusu bilgisayar programı bu testi geçebilirse bu makinelerin düşünebildiğinin kanıtıdır. eğer birileri bunu başarırsa para ödülü alacaktır. makineler ne kadar insanları satrançta vb şeylerde yendiyse de kendisi imitation game'i henüz geçememiştir.(örnek olarak kendisini makine gibi değil de insan gibi tanıtacak verilen sorulara oyle cevaplar verecek. mesela hemen değil de gecikmeli cevap vererek kendisini insan gibi göstermeye çalışmak gibi)

    chomsky diyor ki bunu düşünmek anlamsız. bunu düşünmek bi denizaltı yüzebilir mi diye sormak ile aynı mesele. eğer onun yaptığına yüzmek derseniz evet yüzüyor. eğer size göre yaptığı şey yüzmek değilse o zaman yüzmüyordur. bu olgusal bi soru değil. kelimeleri nasıl kullandığımız ile alakalı olan bir şey. fakat yine de düşünmek hakkında çok şey bilmiyoruz ve dikkatimizi bizim bilincimizin duyumsadığı yer ile kısıtlamaya devam edersek bunu hiç bir zaman bilemiyeceğiz.

    son gelişmeler gösteriyor ki kararlarımızı aslında bilincimizden önce alıyoruz. yani siz yerdeki çatalı kaldırma kararı aldığınızda aslında o kararı milisaniyeler önce almış durumdasınız. bu da özgür irade hakkında yanlış anlaşılabilecek konulardan biri. bu kararların aslında bilincin ulaşamıyacagı yerde alındığının göstergesi.

    alan turning ve turning testine pek girmedim. başlıkların içinde detaylı bilgi vardır. sadece naom chomsky gibi yaşıyan ve sevdiğim bi filozofun düşünmek hakkında kısa bir sohbetini açıklamaya çalıştım.
  • esneyen veya kaşınan birini görmeniz sizin de bu davranışı istem dışı tekrarlayarak çevrenizdekilerine bulaştırmanız için yeterli. bu durum davranış bilimi üzerine çalışan araştırmacıların uzun yıllar dikkatini çekmiştir. peki gerçekte ne oluyor da kaşınan birini görmemiz bizde de aynı davranışı tekrarlama hissini oluşturuyor?

    bulgular bulaşıcı davranışların yalnızca insanlarda değil, bir çok canlıda da bulunduğunu gösteriyor. geçtiğimiz günlerde science’da yayınlanan çalışmada araştırmacılar, fareler üzerinde yaptığı deneylerde bu davranışın farelerde de mevcut olduğunu gözlemlediler. deneylerde kullanılan fareye video aracılığı ile sürekli kaşınan bir başka farenin görüntüsü izletildi. fare, kendisine izletilen videodaki kaşınan fareyi görür görmez saniyeler içerisinde aynı kaşınma davranışını sergiledi. bunun üzerine kaşınan fare videosunu izleyen farenin, hangi beyin bölgesindeki sinirlerin aktif olduğunu inceleyen araştırmacılar; uyku-uyanıklık ve biyolojik saatten sorumlu olan suprachiasmatic nucleus (scn) bölgesindeki sinirlere ulaştılar.

    ilerleyen deneylerde scn bölgesindeki sinirlerin; fareler bulaşıcı kaşınma davranışını sergilemeden önce bir sinir hücresi proteini olan grp (gastrin realising peptide) salgıladıkları aydınlatıldı. daha önceki araştırmalarda grp’nin kaşınma davranışının oluşmasını sağlayan deri ve omurilik arasındaki bağlantıda görev aldığı belirlenmişti.

    önceki bulgularla da örtüşen bu çalışma bulaşıcı kaşınma davranışının vücudun empati yoluyla veya fizyolojik nedenler ile oluşturduğu bir süreç olmadığı; aksine bireyin kontrolünün dışında beyine kodlanmış bir tepki olduğu belirlenmiş oldu.

    (bkz: bilim.org)
    kaynak
  • günümüzden 10 bin yıl önce 80 milyon civarında olan dünya nüfusu; 1650'lerde 500 milyona ulaşmış, son 350 yılda ise 500 milyondan 6 milyara yükselmiş. nüfus yaklaşık olarak her yıl 97 milyon artmış. dünya nüfusundaki bu artışın 81 milyonunu az gelişmiş ülkeler, 16 milyonunu da gelişmiş ülkeler sağlamaktaymış.

    günümüzde dünya nüfusunun ortalama artış hızı %1,7 imiş. gelecekte aynı hızla artmaya devam ederse, yaklaşık 41 yıl sonra dünya nüfusunun ikiye katlanması öngörülüyor. abd'li uzmanlar ise 2075 yılında dünya nüfusunun 30 milyara yükseleceğini tahmin ediyorlar.

    dünyada her dakika 235, her gün 334.000 insan doğuyor. buna karşılık dakikada 93, günde 134.000 insan ölüyor. buna rakamlara göre doğumlar, ölümlerin iki mislinden bile fazla. doğumların %74'ü az gelişmiş ülkelerde meydana geliyor.

    hızlı nüfus artışı, gelişmekte olan ülkelerde kaynakların yetmemesine, kalkınma hızlarının yavaşlamasına, ekonomik ve sosyal sorunların artmasına neden oluyor. günümüz itibariyle küresel ortalama tüketimine göre insanlık 1.5 dünya'ya ihtiyaç duyuyor.

    ekim 2011'de dünya nüfusunun 7 milyarı aştığı, 2017 itibariyle de 7,5 milyar olduğu tahmin ediliyor. dünyanın en kalabalık ülkesi olan çin, dünya nüfusunun %19'unu, dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi olan hindistan ise dünya nüfusunun %17,5'ini oluşturuyor.

    milattan önce 10 yılından milattan sonra 2000 yılına kadar yaklaşık dünya nüfusu, nüfus artış hızı ve ortalama insan ömrü tablosu için bkz

    dünya nufus sıralamasındaki ilk 10 ülke için bkz

    kaynak
    kaynak
    kaynak
  • blucinlerin isminin nasıl kot pantolonu olduğu.

    türkiye'ye blucinleri getiren fransa'da dönemin en prestijli terzilik okulu olan la deveze derrox’ta eğitim alan yugoslavya göçmeni muhteşem kot kendi soyismini kurduğu markaya verir ve "kot pantolonları" olaral satışa sunar.
  • telefona kaydedip dinlediğin sesin, senin kendi sesin olduğunu öğrenmen
hesabın var mı? giriş yap