• apple'ın pazarlama stratejisindeki birkaç husus.

    apple store'lara gidenler görmüştür. ismi genius olan görevli kişiler var. bunlar bildiğimiz satış görevlileri aslında. ama ilk bakışta isminin genius olması sanki farklı bi şeymiş hissi yaratıyor. işin daha da ilginci bunlarla iletişime geçmek için efor sarfedilmesi. normal bi elektronik eşya mağazasına gidip sorununuzu anında çözmelerini talep ettiğiniz gibi mağazaya dalıp çıkamıyorsunuz. randevu almakla uğraş oraya git burnundan pek de kıl aldırmayan bu tiplerden soruna çözüm bekle, şanslıysan ürünün yenisiyle değiştirilsin, her şey bu "genius"ın ağzından çıkan iki kelimeye baksın. vay be.

    normalde aşırı pahalı markaların dükkanlarına gittiğinizde bile önünüzde kibarlıktan kırılan sizi memnun etmek için şekilden şekle giren satış görevlilerine rastlarsınız. ama apple'daki genius hep "kuul"dur. siz de apple ürünü almış bulunarak bu "kuul"luğun parçası oldunuz, tebrikler. fark etmeden bu hissi aldınız. bu başında "i" olan bizi bencilliğimizden, bireyselliğimizden vuran pazarlama harikası ürünlerin satış görevlileri bile bi dahi değil mi? ve bunu şimdi herkese anlatmalısınız. çünkü özellikle android kullanan birine anlatacak kuul bi anı edindiniz. sizin geniuslarınız var onların yok. ve o size dedi ki, "arıza donanımsal, ücretsiz değişim yapacağız". genius'a bak sen tanrı rolünü de güzel verdi seyirci şu an zirvede.

    anlatmakla bitmez ama apple'da "iphone'umdan gönderildi" ibaresi bile insan çekme mantığı üzerine kurulu. zaten cümleden de bu akıyor. rızamız dahilinde aklımızın ele geçirilmesi, napalım canı sağ olsun artık bunca çabaya.
  • uzay yarışı*, amerika birleşik devletleri (abd) ve sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği (sscb) arasında 1957'den 1975'e kadar süren, resmî olmayan rekabet. uzaya uydu ve sonda yollayarak keşfetmek, insan göndermek, ay'a insan indirmek gibi çabalar içerir. uzay yarışı, soğuk savaş'ın bir parçasıdır.

    yarışın başlangıcı, ıı. dünya savaşı'ndan kalma roket teknolojisine, savaştan sonra ortaya çıkan uluslararası gerginliğe ve sovyetlerin 4 ekim 1957'de sputnik 1 adlı ilk yapay uyduyu fırlatmasına dayanır. uzay yarışı, soğuk savaş döneminde sscb ve amerika birleşik devletleri arasındaki kültürel ve teknolojik rekabetin önemli bir parçası haline geldi. iki ülkenin birbirini olası bir sıcak savaştan önce moral olarak çökertme çabalarında, uzay teknolojisi araç olarak kullanıldı.

    işte o uzay yarışının ilkleri:

    birleşik devletler

    -1958 uzayda ilk bilimsel keşif, van allen radyasyon kuşağı* (explorer 1) krv
    -1959 dünyanın uzaydan ilk televizyon görüntüleri (explorer 6) krv
    -1962 gezegenler arası uzayda ilk bilimsel keşif, güneş rüzgarlarının doğrudan gözleri (mariner 2) krv
    -1962 bilimsel yönden başarılı ilk gezegenler arası misyon (mariner 2, venüs'e) krv
    -1962 uzayda ilk astronomik gözlem istasyonu (aso-1)
    -1968 başka bir dünyanın yörüngesinde ilk insan (apollo 8, ay'a) krv
    -1969 insanların başka bir dünyaya ilk inişi (apollo 11, ay'a) krv
    -1969 başka bir dünyadan getirilen ilk örnekler (apollo 11, ay'a) krv
    -1970 başka bir dünyada ilk insanlı tekerlekli araç (apollo 15, ay'a) krv
    -1971 başka bir gezegenin yörüngesinde ilk uzay aracı (mariner 9, mars'a) krv
    -1973 jüpiter'in yanından ilk geçiş (pioneer 10) krv
    -1974 ilk ikili gezegen misyonu (mariner 10, venüs ve merkür'e) krv
    -1974 merkür'ün yanından ilk geçiş (mariner 10) krv
    -1976 başarılı ilk mars inişi. başka bir gezegende yaşam araştıran ilk uzay aracı (viking 1) krv
    -1977 satürn'ün yanından ilk geçişler (pioneer 11) krv
    -1980 geri getirilen, onarılan ve tekrar uzayda görevlendirilen ilk uydu (solar maximum mission) krv
    -1981 yeniden kullanılabilir ilk insanlı uzay aracı (sts-1) krv
    -1985 bir kuyruklu yıldızla ilk uzak karşılaşma (international cometary explorer giacobini, zimmer kuyruklu yıldızı'yla) krv
    -1986 üranüs'ün yanından ilk geçiş (voyager 2) krv
    -1989 neptün'ün yanından ilk geçiş (voyager 2)krv
    -1992 heliopoz'a ilk ulaşma (voyager) krv
    -1992 ana kuşaktan bir astreoitle ilk karşılaşma (galileo gaspra ile) krv
    -1992 ilk kez bir astroitin ayının buluşu (galileo ida ile) kr

    sovyetler birliği / rusya

    -1957 dünyanın ilk yapay uydusu (sputnik 1) krv
    -1957 uzayda ilk hayvan (sputnik 2) krv
    -1959 dünyanın çekiminden kurtulan ilk uzay aracı (luna 1)krv
    -1959 güneş'in ilk yapay gezegeni (luna 1) krv
    -1959 başka bir dünyaya çarpan ilk uzay aracı (luna 2, ay'a) krv
    -1959 ayın öteki yüzünün ilk görüntüsü (luna 3) kr
    -1961 uzayda ilk insan (vostok 1) krv
    -1961 dünya yörüngesinde ilk insan (vostok 1) krv
    -1961 başka gezegenlere giden ilk uzay aracı (venera 1, venüs'e; mars 1 1962, mars'a) kr
    -1963 uzayda ilk kadın (vostok 6) kr
    -1964 ilk çok kişili uzay misyonu (voskhod 1) krv
    -1965 ilk uzay ''yürüyüş''ü (voskhod 2) krv
    -1966 başka bir gezegenin atmosferine giren ilk uzay aracı (venera 3, venüs'e)
    krv
    -1966 başka bir dünyanın yörüngesine giren ilk uzay aracı (luna 10, ay'a)
    krv
    -1966 başka bir dünyaya başarılı ilk yumuşak iniş (luna 9, ay'a)
    krv
    -1970 başka bir dünyadan örnek getiren ilk robot görevi (luna 16, ay'dan) krv
    -1970 başka bir dünyaya ilk tekerlekli araç (luna 16, ay'a) krv
    -1971 başka bir gezegene ilk yumuşak iniş (mars 3, mars'a) krv
    -1972 başka bir gezegene bilimsel yönden başarılı ilk iniş (venera 8, venüs'e) krv
    -1980 yaklaşık bir yıllık ilk insanlı uzay yolculuğu (soyuz 35) krv
    -1983 başka bir gezegenin ilk tam yörüngesel radar haritası (venera 15, venüs'ün) krv
    -1985 başka bir gezegenin atmosferine konuşlandırılan ilk balon istasyonu (vega 1, venüs'e) krv
    -1986 bir kuyruklu yıldızla ilk yakın karşılaşma (vega 1, halley kuyruklu yıldızı'yla) krv
    -1986 mürettebatı dönüşümlü ilk uzay istasyonu (mir) kr

    kaynak wiki
  • amerikan psikolojisi ve varoluşçu psikoterapinin önde gelen isimlerinden rollo may, deha ve psikozun birbirine çok yakın olduğunu ve yaratıcılığın açıklanamaz bir suç duygusu taşıdığını belirterek, birçok sanatçı ve şairin yaratılarının doruğunda intihar ettiğini vurgular. kendilerine tanrının yaradılışta kaostan biçim yaratması gibi, kaosun içine ona biçim vermek için gömmeyi sevdiklerini belirtir. sanatçıların, şairlerin ve yazarların genellikle kendi iç imgeleri ve hülyalarına dalmış yumuşak başlı insanlar olduğunu ve tam da bu özelliklerinin onları baskıcı bir toplum için korkulu kıldığını söyler. bu bağlamda yaratıcı edimini sonuna kadar ortaya koyan van gogh’un iç imgelemini dışa vurup kendisini sürekli yeniden yarattığını ve son noktada nietzsche’nin deyimiyle içindeki kaostan “dans eden bir yıldız” daha doğuramayacağını hissettiği an intihar ettiğini söylenebilir.
  • android telefonlardaki takvim uygulaması simgesinin * gerçek tarihi göstermesi. yıllardır kısa yol ikonu zannediyordum. ufkum iki katına çıktı.
    edit: android 5.0 kullanıyorum.
  • hepimiz hayatımızda yenidoğan bebek görmüşüzdür. yenidoğanlar, etrafa şaşkın şaşkın bakar, sık sık esner, kusar bilmemne. peki yenidoğanın avuç içine dokunduğunuzda ne olur? bir anda parmağınızı sıkı sıkı sarar. ah, canım sizi ne kadar seviyor değil mi? değil.

    yenidoğanlarda palmer (avuçiçi) refleksi vardır. bebek, avuç içine dokunulduğunda ellerini sımsıkı yumruk yapar. yani bebekler size bayıldıkları için değil refleksif olarak avucunu sıkarak kapatır. mitolojide herkülün yeni doğduğunda avucundaki yılanı sıkıp boğarak öldürmesi metaforu buradan gelir.

    zannediyorum kırkıncı günden sonra bebeğin bu refleksi kaybolur.

    edit :altıncı aya kadar devam edebiliyormuş.

    ekleme :@ms10079 'un ricası üstüne bu refleksin sebebi ile ilgili ekleme :

    bu ilkel refleksler tamamen organizmanın hayatta kalması için kazanılmıştır. o yaştaki bebek kendi gıdasını sağlayacak motor seviyeye ulaşmadığı için yakalama refleksine sahiptir öncelikle. yakaladığı nesneyi de sıkı sıkı tutar ve ikinci aşama refleksini oluşturur. amaç ele geçirdiği yiyeceği hayatta kalabilmek için kuvvetlice tutmaktır. bebeklerin bu refleksi çok şaşırtıcı derecede kuvvetlidir bu arada.
  • tasarımcılar sıkça karşılaştığı hex renk kodlarının çalışma prensibi;

    bildiğiniz gibi neredeyse tüm ekranlar rgb(red-green-blue) stilinde çalışır ve renkleri bu üç renklerin karışımıyla elde ederiz. hex kodları da aslında bir denklemdir; kırmızıdan, maviden ve yeşilden ne kadar karıştırılacağını söyler. her renk 0'dan 255'e kadar yoğunluğa göre ifade edilir.

    en bilinen iki renk kodu vardır, bunlar;
    #000000 = siyah (her renk 0)
    #ffffff = beyaz (her renk full)

    beyaz yapmak istiyoruz ve her renkten maksimum derecede karıştıracağız ve mantıki olarak hex kodunun #255255255 olması lazım ama #ffffff, nasıl? işte dananın kuyruğunun koptuğu yere geldik, bunlar nasıl kodlanır ve var olanların hangi renk olduğunu nasıl anlayabiliriz?

    hex kodları toplam 6 karakterden oluşur. kırmızıları ilk iki karakter, yeşilleri ortadaki iki karakter ve mavileri ise son iki karakter temsil eder. mesela kırmızıyı en yoğun tonda kullanacağız, 0'dan 255'e kadar olan sayılardan 255'i seçmemiz lazım. ama kırmızıyı temsil eden hex kodumuzda ki ilk iki harf. 255 yazamayız oraya. o yüzden; 0=0, 1=1, ..., 9=9, a=10, b=11, c=12, d=13, e=14 ve f=15'dir.

    şimdi saf kırmızı rengi inceleyelim;
    hex kodu #ff0000'dır. ilk iki kodumuz yani kırmızıyı temsil eden karakterlerimiz ff yani verebileceğimiz en son değerler. yeşil ve maviler ise sıfırdır. f=15 ise ff nasıl 255 oluyor? hatırlarsanız 6 haneli kodumuzu üçe ayırmıştık her ikili bir rengi temsil ediyordu. işte bu ikili 3 karakterlerimizin ilk karakterleri big number diye geçer. yani sayıyı 16 ile çarp. tekrar örneğimize dönelim #ff0000;
    kırmızının ilk harfi big number. f=15 ise 15*16=240
    kırmızının ikinci harfi de f yani 15. o halde ff=240+15 =255. yani maksimum değer. uzun lafın kısası;
    ff0000(kırmızı) = r=255 g=0 b=0
    ffffff(beyaz) = r=255 g=255 b=255
    000000(siyah) = r=0 g=0 b=0
    87cefa(açık gökyüzü mavisi) = r=135 g=206 b=250
    ...
  • evrenin yaşı 13.8 milyar yıl iken çapı nasıl 93 milyar ışık yılı olabilir?

    en güncel ve hassas hesaplamalara göre evren' imizin yaşı 13.798 milyar yıldır ve bunun üzerinde 37 milyon yılı hata payı vardır. yani %95'ten yüksek bir ihtimalle evren'in yaşı en az 13.761, en fazla 13.835 milyar yıldır. ancak gözlenebilir evren'in yarıçapı 46.5 milyar ışık yılı, çapı ise 93 milyar ışık yılıdır! peki bu nasıl olabilir? eğer evren'deki hız limiti ışık hızıysa, 13.8 milyar yıllık bir evren'in sınırları nasıl olur da büyük patlama'da bir noktadan başladıktan sonra 46.5 milyar ışık yılı mesafeyi kat edebilmiştir? evren, ışık hızından hızlı mı genişlemiştir?

    bu konuda birçok farklı açıklama bulunmaktadır. örneğin, bu açıklamalardan biri, evrensel hız sabiti olarak bilinen ışık hızının sadece uzay-zaman içerisindeki "nesneler"in hızını sınırlandırdığını, uzay-zaman düzleminin kendisini sınırlamadığı ile ilgilidir. bu açıklamaya göre, evren'in ilk anlarından itibaren görülen aşırı hızlı büyüme (enflasyon) evresinde ışık hızından hızlı bir genişleme yaşanmış olabilir. fakat astrofizikçilerin çok büyük bir kısmı bu açıklamaya karşı çıkmaktadırlar.
    evren içerisindeki cisimlerin birbirlerinden olan uzaklıklarından bahsederken, o iki cisim arasında şu anda görülen mesafeden bahsederiz. ancak unutmamak gerekiyor ki, milyarlarca ışık yılı uzaktaki bir cismin şu andaki görüntüsü, bize ulaşabilmek için aradaki mesafeyi ışık hızında kat etmek zorundadır. fakat kat ettiği bu yol boyunca ilerlerken, evren de bir yandan genişlemeyi sürdürmektedir! yani ışık onca mesafeyi kat ederken, bir yandan da genişlemeden kaynaklı ek yolu kat etmek zorunda kalmaktadır. dolayısıyla 13.8 milyar ışık yılı uzaktan geldiğini düşündüğümüz bir foton, aslında çok daha uzaktan gelmektedir.

    bunu şöyle izah edelim:
    diyelim ki evren'in yaşı 14 milyar yıl. bu süre zarfında ışık, 14 milyar ışık yılı mesafe kat edebilir. ancak ışık harekete başladığı andan itibaren evren de genişlemeyi sürdürüyor! örneğin, ışık yolun yarısını kat ettiğinde (7 milyar yıl sonunda) evren, ışığın yola çıktığı andaki boyutlarından 1.59 kat daha büyük hale gelmiştir (bunun hesabına aşağıda değineceğiz). dolayısıyla yolun yarısına göre yapılan analize göre ışığın geldiği uç sınır, 14 milyar ışık yılı uzakta değil, 14 x 1.59 = 22.3 milyar ışık yılı uzaktadır! işte böylece, evren'in çapının neden evren'in yaşından büyük olabileceğini görmüş olduk. peki ama neden 93 milyar ışık yılı? 22.3 milyar neden değil?
    yukarıdaki hesapta 14 milyar yıl öteden gelen ışık için tek bir ara nokta/basamak aldık ve 7 milyar yıla yerleştirdik. ancak unutmayın ki ışık, 14 milyar yıl önce başladığı yolu 2 dev sıçramayla almamaktadır. yani bir anda 7 milyar ışık yılına ulaşıp, bir sonraki anda 7 milyar ışık yılı daha kat ederek bize ulaşmamaktadır. hem ışığın hareketi, hem de evren'in genişlemesi süreklidir; kesintili değil. bu yüzden 7 milyar yıl (yolun yarısı) değil, çok daha küçük zaman aralıklarındaki sürekli genişleme analiz edilmelidir. örneğin, 7 milyar yılda tek bir ara nokta (dolayısıyla 2 sıçrama) değil de, 3.5 milyar ve 10.5 milyar yılda olacak şekilde 2 ara nokta (dolayısıyla 3 sıçrama) hesabı yapacak olursak, hesabın sonucu 26.1 ışık yılı çıkmaktadır. görülebileceği gibi, ara noktaların sayısı artıp, hesap daha isabetli hale geldikçe, 14 milyar yıl önce yola çıkan ışığın kat etmek zorunda olduğu mesafe de artmaktadır. ancak her bir ara nokta artışı eklediğimizde, bu artış miktarı giderek azalır ve sonunda artık sonuca etki etmemeye başlar. örneğin bu şekilde 3, 4, 5, ... diye aldığımız ara basamak sayısını 8192'ye çıkardığımızda, 41 milyar ışık yılına ulaşırız (görebileceğiniz gibi aralık sayısını binlerce kat arttırmamıza rağmen sayı sadece 2 kat artmıştır).
    işte bu hesabı, 13.798 milyar sayısıyla başlatıp daha hassas analizlerle limit hesabı yaptığımızda, 46-47 milyar ışık yılı sonucuna ulaşırız. bu, evren'in tek bir yöne baktığımızda 13.798 milyar yıldır hareket halindeki ışığın aldığı yoldur. dolayısıyla bir küre olan gözlenebilir evren'in yarıçapıdır. bunu ikiyle çarparak, 92-93 milyar ışık yılı çapında bir gözlenebilir evren içerisinde olduğumuz sonucuna varmaktayız.
    peki gördüğümüz ışığın 42 milyar ışık yılı uzaktan geldiğini nereden biliyoruz? ya aslında gerçekten de 13.798 milyar ışık yılı uzaktan geliyorsa da, evren onun geldiği bölgenin dışına doğru genişliyorsa? ilk olarak, eğer böyle olsaydı, kırmızıya kayma dediğimiz olayı gözleyemezdik. çünkü uzaktan gelen ışığın dalga boylarının daha düşük frekanslı kırmızı renge doğru kayması, onun uzay-zaman genişlemesinden etkilenmek zorunda olduğunu göstermektedir. bu durumda ışık, genişleme mesafesini de kat etmek zorundadır; dolayısıyla yukarıdaki hesap isabetlidir. aksi takdirde uzaktan gelen ışığın dalga boyu ve frekansında hiçbir değişim gözlemememiz gerekirdi. fakat bunun haricinde, teorik hesaplamalar da bunu doğrulamaktadır.

    örneğin bizden 42 milyar ışık yılı uzakta, 14 milyar yıl önce oluşan bir galaksiyi ve fotonu düşünün. astrofizikte, bu mesafe ile süre arasındaki oran, bir integral hesabıyla belirlenir ve ışık hızıyla geçen sürenin çarpımı cinsinden ("ct" olarak) ifade edilir. bunun nasıl yapıldığını bilmek çok önemli değildir, ancak bu oran sabit kaldıkça hesap doğru demektir. 42 ile 14 arasındaki oran, 3ct'ye denk gelir (42/14 = 3). eğer aradan 0.1 milyar yıl (100 milyon yıl) geçerse, evren 1.0048 kat büyüyecektir. burada bir parantez açarak, bu büyümenin hesabından kısaca bahsedelim:
    işin kalkülüs kısmına girmeyeceğiz, ancak basitçe, evren'in bir zaman aralığındaki büyümesi, incelenen aralığın iki ucunun birbirine oranının 2/3'üncü dereceden kuvvetiyle hesaplanır. örneğin, birkaç paragraf yukarıda, 2 sıçramada yaptığımız analizde, 7 milyar yıldaki değişimi (ki sonucu 1.59 olarak vermiştik) şu şekilde hesaplanmıştır:
    (14/7)2/3 = 1.59
    1.59 sayısı, 14 milyar yıl öncesinden 7 milyar yıl öncesine kadar geçen 7 milyar yıllık zaman diliminde evren'in başlangıca göre kaç kat büyüdüğüdür. yani bu durumda evren, 7 milyar yıl içinde 1.59 kat büyümüştür. burada 14 milyar ışığın başladığı zaman, 7 milyar alınan zaman diliminin diğer ucudur. 14'ün 7'ye oranı buradan gelmektedir. 2/3, kritik yoğunluk hesapları sonucunda bulunan bir sabittir, hep aynıdır.
    şimdi, geri dönüp "ct" oranına göre yaptığımız analize bakacak olursak, 14 milyar yıl öncesinden başlayıp, 0.1 milyar yıl geçtikten sonrasına odaklanacak olursak, zaman aralıklarımız 14.1 ile 14 olacaktır. bu durumda ışık bu sürede yol alırken evren'in ne kadar genişlediği şöyle bulunur:
    (14.1/14)2/3 = 1.0048

    yani 0.1 milyar yılda evren 1.0048 kat büyümüştür. bu durumda 42 milyar yıl uzakta olan galaksi, artık 42*1.0048 = 42.2 milyar ışık yılı uzaktadır! ancak ışık, galaksiden 0.1 milyar ışık yılı uzaklaşmıştır, çünkü unutmayın ki ışık, bulunduğu galaksiye ve çevresine göre hareket etmektedir. biz, bağımsız bir referans düzleminde (dünya'da) bu hesabı yapmaktayız. bu nedenle, yine hesabı bizim referans düzlemimize çekecek olursak, 42.2 milyar ışık yılı mesafenin üzerine 0.1 milyar ışık yılı da eklenmelidir, böylece 42.3 milyar yılı mesafeden söz etmekteyiz demektir. bir diğer değişle, artık 14.1 milyar yıl geçmiştir ve o galaksiden sıfırdan çıkacak bir foton alınması gereken mesafe 42.3 milyar ışık yılı olmuştur. yeni halinde 42.3 milyar ışık yılının 14.1 milyar yıla oranı da "3ct" değerine denk gelmektedir. bu da, hesabımızı doğrulamaktadır.

    yani bu mesafenin yaştan büyük olma nedeni, ışık bize ulaşana kadar evren'in de genişliyor olmasıdır.

    hazırlayan: çağrı mert bakırcı
    kaynak
  • eski türkçe de elma = alma
    elma ne? yasak meyve
    alma amk.
  • koca internetin kedi videolarından oluşmasına rağmen kedilerin bundan haberi olmaması.
  • bbc world service - the inquiry podcast

    http://www.bbc.co.uk/programmes/p029399x
hesabın var mı? giriş yap