• insanlık tarihi*

    içinde yaşadığımız dünya normal ve olağan gibi geliyor. insanlar tam da böyle yaşıyor ve
    hep böyle yaşamış gibi hissettiriyor.

    ama, öyle değil.

    biz insanların daha önce bugünkü gibi ihtiyaçlarımıza göre geliştirilip inşa edilmiş bir
    dünyada hiç yaşamamamış olması bize kendimizi unutmamız ve hayatta kalma
    konusunda endişelenmememiz lüksünü tanıyor.

    yemek, barınak, güvenlik, bunların hepsini az çok kanıksadık, ama bizler bunu yapan birkaç kişiyiz. insan tarihinin %99.99'unda hayat tamamen farklıydı. ve tek bir insan tarihi diye bir şey de yoktur.

    bizim hikâyemiz 6 milyon yıl önce hominini oymağı bölündüğünde ve maymunlarla ilişkimiz bittiğinde başlar. 2.8 milyon yıl önce ilk insanlar olan homo cinsi ortaya çıktı. kendimizi tek insanlar olarak düşünmeyi seviyoruz, ama bu gerçeklikten uzak.

    bizler, homo sapiens sapiens, 200 bin yıl önce dünyaya geldiğimizde ortada en az altı insan türü daha vardı. karşılaştırılabilir zeka ve yeteneğe sahip olan kuzenlerle yaşamak inanılmaz derecede korkutucu
    olmalıydı, neredeyse uzaylılarla yaşamak gibi.

    bazıları çok başarılıydı. örneğin homo erectus iki milyon yıl boyunca hayatta kaldı, ki bu modern insanın var olduğu süreden on kat fazladır. diğer insanların sonuncusu yaklaşık
    on bin yıl önce ortadan kayboldu. onların neden neslinin tükendiğini bilmiyoruz.

    modern insanların dna'sında en azından yüzde birkaç neanderthal ve diğer insan dna'sı bulunur. yani arada karışmalar oldu, ama kesinlikle türlerin birleşmesine yetecek kadar değil.

    yani kuzenlerimizin kaynaklar üzerinden bir savaş kaybettiği için mi yoksa bir dizi küçük soykırım sonucunda mı yok olduğunu bilmiyoruz.

    iki şekilde de, sadece biz kaldık.

    insanlığın başlangıcına geri dönelim. 2.8 milyon yıl önce insanlar alet kullandı, ama neredeyse iki milyon yıl boyunca ateşi kontrol etmeyi öğrenene kadar pek gelişme gösteremediler. ateş pişirme demekti, bu da yemeği daha besleyici yapıp beynimizin gelişmesine katkı sağladı.

    ateş ayrıca ışık ve ısı da üretti, günleri uzatıp
    kışları daha az tiksintirici kıldı. bunun ötesinde, sadece avcıları korkutup kaçırmakla kalmadı, avlanmak için de kullanıldı. tutuşmuş bir dal ya da çimenlik küçük hayvanlara pişmiş yemiş ve kök sağladı.

    300 bin yıl önce, farklı insan türlerinin çoğu
    küçük avcı-toplayıcı topluluklarda yaşadı. ateş, tahta, taş araçlar, gelecek için planları vardı, öiülerini gömerlerdi, ve kendi kültürleri vardı. ama en önemlisi, birbirleriyle konuşurlardı. muhtemelen bizimkinden daha az karmaşık bir erken-dil.

    eğer bir zaman makinemiz olsaydı, ne kadar
    geçmişe giderek bir kaç bebek çalıp bugün birileri onların biraz farklı olduklarını fark etmeden yetiştirebilirdik?

    bunun üzerinde çok tartışma var. anatomik şekilde modern insanlar 200 bin yıl önce ortaya çıktı, ama muhtemelen geçmişe gidip davranışları modern olan bir insanı en erken kaçırabileceğimiz tarih 70 bin yıl olacaktır. bundan önceki bebekler muhtemelen
    modern dil ve soyut düşünme yeteneğine sahip bir beyin inşa etmek için gerekli mutasyonlara sahip olmayacaktır.

    50 bin yıl önce bir aralar yenilikte bir patlama oldu. aletler ve silahlar daha da gelişti
    ve kültür daha da karmaşıklaştı. çünkü bu noktada, insanların çok amaçlı bir beyni ve bilgiyi en küçük detaya kadar birbirlerine etkili biçimde iletmek için ve bilgiyi en küçük detaya kadar birbirlerine etkili biçimde iletmek için daha gelişmiş bir dilleri vardı.

    bu, iş birliği kurulmasına izin verdi ve gerçekten de bizi dünyadaki herhangi bir diğer yaratıktan ayıran şeydir. görece zayıf bedenlerimiz ve güçsüz duyularımız değil, ama büyük gruplar içerisinde esnek bir şekilde iş birliği kurabilme yeteneğimiz. ancak, örneğin, sert arı kovanları ya da sıkı fıkı ama büyük olmayan kurt sürüleri gibi değil.

    beyinlerimiz evrildikçe hayatın şimdiye kadar
    yapamadığı şu şeyleri yapabilecek duruma gelebildik:
    1. bilgiyi hızlıca genişletebilmek.
    2. nesiller boyunca kazanılmış bilgiyi koruyabilmek.
    3. daha iyi kavrayabilmek için geçmiş bilginin üzerine inşa edebilmek.

    yine de, sonraki 40 bin yıl boyunca, insan hayatı aşağı yukarı aynı kaldı. üzerine inşa edecek az şey vardı. atalarımız bir çoğunun içerisinde tek bir hayvandı. bir evin ne olduğunu bilmeden gökdelen inşa etmek zordur.

    ama atalarımıza karşı kibirli bir tutum takınmak kolay bir işken, bunu yapmak görgüsüzce olurdu.

    50 bin yıl önceki insanlar hayatta kalma uzmanlarıydı. akıllarında bulundukları bölgenin detaylı bir haritası vardı, hisleri çevreyle ince-ayarlıydı, bitkiler ve hayvanlarla ilgili büyük miktarda bilgiyi akıllarında tutup ezberlediler. yıllar süren eğitim ve çok ince kas yeteneği gerektiren karmaşık araçlar yapabildiler. sadece günlük rutinleri sebebiyle vücutları bugünkü atletlerinkiyle kıyaslanabilir. ve kabileleri içinde zengin
    bir sosyal hayat sürdüler.

    hayatta kalma o kadar çok yetenek gerektirdi ki erken modern insanların ortalama beyin hacmi bugünkünden daha büyük bile olabilir. bir grup olarak bugün daha çoğunu biliyoruz, ama bireyler olarak atalarımız bizden üstündü.

    ama sonra, 12 bin yıl önce, birden fazla yerde insanlar tarımı geliştirdi. her şey çok hızlı değişti. bundan önce avcı veya toplayici olarak
    yaşamak her alanda herkes için muazzam
    fiziksel ve zihinsel yeteneğe sahip olmayı gerektirirdi. tarım çağının yükselişi ile, bireyler başkalarının hayatta kalma yeteneğine daha fazla bel bağlayabildi.

    bu bazılarının kendi alanlarında özelleşebildiği anlamına gelir. belki daha iyi aletler üzerinde çalıştılar, belki de zamanlarını daha dayanıklı ekinler ya da daha iyi sığırlar geliştirmek için kullandılar. belki de bir şeyler icat etmeye başladılar.

    çiftçilik daha da verimlii olmaya başladıkça bizim uygarlık dediğimiz şey başladı. tarım bize güvenilir ve tahmin edilebilir bir yemek kaynağı sundu. bu da insanların ilk kez büyük çapta yemek saklamalarına izin verdi ve bunu tanelerle yapmak etten daha kolaydı.

    yemek stoğunun korunması gerekti bu da toplulukların daha küçük ortamlarda birlikte yaşamalarına yol açtı. ilk erken savunma yapıları inşa edildi, organizasyona olan ihtiyaç büyüdü. ne kadar organize olduysak şeylerin verimli olma hızı da o kadar arttı. köyler kentlere, kentler krallıklara, krallıklar imparatorluklara dönüştü. insanlar arasındaki bağlantı patlama yaptı, bu da bilgiyi takas etmeye fırsat tanıdı.

    gelişme katlanarak arttı.

    yaklaşık 500 yıl önce bilim devrimi başladı, matematik, fizik, astronomi, biyoloji ve kimya bildiğimizi sandığımız her şeyi dönüştürdü. modern dünyanın temelini attıktan sonra bunu sanayi devrimi takip etti. toplam verimimiz katlanarak arttıkça, daha çok kişi tüm ömrünü insanlığın gelişmesine katkı sağlamak için kullanabildi.

    devrimler olmaya devam etti. bilgisayarın icadı, hepimizin günlük hayatında kullandığı bir alete dönüşmesi ve internet'in yükselişi dünyamızı şekillendirdi. bunun hepsinin ne kadar hızlı olup bittiğini kavrayabilmek zordur.

    ilk insan türünün ortaya çıkmasından beri yaklaşık 125 bin nesil geçti.

    fizyolojik olarak modern insanın gün
    yüzü görmesinden beri yaklaşık 7500 nesil.

    500 nesil önce, uygarlık dediğimiz şey başladı.

    20 nesil önce nasıl bilim yapılacağını öğrendik.

    ve internet çoğu kişiye sadece bir nesil önce ulaşılabilir hale geldi.

    bugün insanlığın şimdiye kadar yaşadığı en zengin çağda yaşıyoruz. bu gezegeni, atmosferinin oluşumundan manzarasındaki büyük değişikliklere ve var olan diğer hayvanlar açısından değiştirdik. geceyi yapay yıldızlarla aydınlatıyoruz ve insanları gökyüzündeki bir metal kutuya koyuyoruz. bunlardan bazıları ay'da bile yürüdü. diğer gezegenlere robotlar koyuyoruz. mekanik gözlerle evrenin geçmişine derinden baktık. bilgimiz ve bilginin daha fazlasını depolayıp elde etme yöntemimiz patlama yaptı.

    bugünün ortalama lise öğrencisi bir kaç yüzyıl
    önceki bilginlerden daha çok şey biliyor. [yani yörünge hesaplayamıyorlar ama en azından karadeliklerle ilgili bir şeyler falan duymuşlardır.] yönetimimiz çok kırılgan olsa bile, insanlar bu gezegeni yönetiyor. hala 70 bin yıl önceki atalarımızdan o kadar da farklı değiliz. ama sizin hayat tarzınız insan tarihinin yüzde 0.001'i kadardır var.

    buradan sonra, geleceğin elinde bizim için ne olduğunu söylemek zor bir gökdelen inşa ediyoruz, ama katı bir temel üzerinde mi durduğunu yoksa bataklığa mı inşa ettiğimizi bilmiyoruz.

    *derlemedir
  • sevdiceğim sözcüğü sevdim ve seveceğim sözcüklerinden türemiştir.
  • evrim *
  • california üniversite'sinde beyinde düşünülen şeyleri okuyabilen cihaz geliştirilmiş. detaylarını tam olarak öğrenemedim daha...
  • heksagram*

    karamanoğulları ve candaroğulları bayraklarında12günümüz adıyla bilinen davut yıldızını veya mührüsüleymannı kullanırlar. bir çok anadolu medeniyetinde ve beyliklerinde de süslemelerinde bu figür görülür.

    bu simgenin bir çok kullanım amacı vardır.eski türk motiflerinde bu işaret, aşağıya bakan üçgende dişi, ölüm , gece... manalarına gelirken. üste bakan üçgen ise erkek, yaşam ve gündüzü... temsil eder.

    ayrıca mühr-ü süleyman olarak da anılır. şöyle bir hikaye vardır.ilk insan adem peygamber yeryüzüne gönderildiğinde kendisine cebrail tarafından bir yüzük verilmişti. bu yüzük hem bir kalkan , hemde hayvanlara ve cinlere hükmetme gücünü bahşeder.

    1000 yıl civarında yaşadığı rivayet edilen adem peygamber vefat edince yüzük cebrail tarafından yeniden geldiği yere cennete götürülür. yüzyıllar sonra bir gün cebrail davud peygamber'e gelir ve 10 soru ve bir yüzük verir ve "bu 10 soruyu çocuklarına sor ve içlerinden her kim soruların tamamına doğru cevap verirse yüzüğü ona ver" der.bunun üzerine davud peygamber bir meydanda bütün çocuklarına bu soruları sorar fakat içlerinden bir tanesi soruları eksiksiz yanıtlar.

    doğru cevapları veren çocuklardan en küçüğü süleymandır. fakat süleyman'da anlamsız bir gülümseme vardır. babası sorar neden böyle gülüyorsun der.süleyman ise, "babacığım özür dilerim, amacım sizi üzmek veya ciddiyetsizlik yapmak değildi ancak siz her soru sorduğunuzda şurada duran karınca bana cevapları söylüyordu ve ben de ona gülümsüyordum" der ve yüzük süleymanın olur.

    rivayet edilir ki, süleyman peygamber bu yüzüğün gücü sayesinde insanlar dışındaki varlıklara (cinlere, hayvanlara), tabiata ve nesnelere de hükmede(fakat hikayede zaten yüzük olmadan karıncayla konuştuğu görülür)

    davut yıldızı:bazı yahudi kaynaklarına göre davud'un yıldızı/kalkanı yedi rakamını simgeler fakat tanrının evreni 6 günde yarattığına ve yedinci gün dinlendiğine inanılır. haftanın altı günü çalışılır ve yedinci günü (şabat günü) dinlenmeye ayrılır. yine bazı kaynaklara göre 6 köşeli yıldızın astrolojik olarak davud'un doğumunu veya kral olarak kutsanışını sembolize ettiği tezini ileri sürmüşlerdir. hekzagram, astrolojide kral yıldızı olarak da bilinir.

    ayrıca bu işaretin mısırlılara dayandığını öne sürenler bulunmaktadır.
  • solaklık hakkında ufak bir iki detay ekleyelim.

    anne baba solak olsa da çocuğun solak olma ihtimali alt tarafı %24-26 arasında kalıyormuş. solak bi kadınla evlenip çocuk solak olmayınca şüpheye kapılmayın sakın.

    bu arada tek yumurta ikizlerinde, eğer ikizlerden biri solaksa öbürünün solak olma ihtimali %76'da kalıyormuş. biri solak olup öbürü olmayan tek yumurta ikizlerine örnek olarak survivor'daki seda-sema çiftini verebilirim.

    ve son olarak annenin doğurma yaşı (doğum riski?) arttıkça çocuğun solak olma ihtimali de artıyormuş. solaklık gerçekten insanlığın kurtulmaya çalıştığı bir deformite gibi...

    not: solak. #solaknation
  • yabancı dil ...
  • yanan sigaranın bükülerek kırılamayacağı.
  • ülkemizde sıkça yaşadığımız askeri darbeler ve kalkışmalar cumhuriyet dönemine özgü bir durum değildir.

    osmanlı döneminde de ordu, otoritenin zaafa uğradığı dönemlerde sık sık isyan edip yönetimi devirmiştir.
    12 padişah darbe ile tahtını kaybetmiş, bunların 6 tanesi öldürülmüştür.

    fatih sultan mehmed döneminde bursa'da sultanın yolunu kesip iki tarafını saf tutan yeniçeriler bahşiş isteyip kazan kaldırdı.
    fatih bu duruma çok sinirlense de 10 kese akçe dağıtıp askeri sakinleştirdi.
    ardından yeniçeri ağası kurtçu doğan ve yardımcıları ile yayabaşlarını meydanda falakaya yatırıp ağlayana kadar sopalattı. sonra hepsini görevinden azletti. yeniçerileri kontrol altında tutmak için kendisine bağlı birkaç bin doğancı ve sekbanı aralarına kattı. yeniçeriler onun saltanatı boyunca ne zorluk çekerse çeksinler bir daha seslerini çıkarmadılar.

    istanbul'da ilk askeri isyan, bu şehrin fatihi 2. mehmed vefat ettikten sonra yaşandı.
    şehzade cem sultan taraftarı paşaların konaklarını basan şehzade beyazıd taraftarı askerler saklanan paşaları parçalayıp kesik başlarını mızraklara geçirip sokaklarda dolaştırdılar. paşalarla beraber birçok zenginin evi yağmalandı. tarihçi neşri'nin benzetmesiyle askerler 'aç kurt koyuna nasıl saldırırsa, istanbul'a öyle saldırmışlardı'.
    2. beyazıd ancak askerlere para dağıtarak istanbul'a girebildi.

    yaşlanan 2. beyazıd çok sevdiği oğlu şehzade ahmed'i tahta çıkarma niyetindeydi. yeniçeriler ise trabzon valisi şehzade selim'i sert mizacı sebebiyle desteklemekteydi. ahmed'e bir şey yapamasalarda onun destekçisi paşaların evlerini yağmalayıp ellerine geçirdiklerini öldürüyorlardı. selim istanbul'a yakın bir sancağın idaresine tayin olmak istiyordu. iki taraf arasında gidip gelen elçilere rağmen anlaşma sağlanamayınca yaşlı sultan ve oğlu birlikleriyle çorlu yakınlarındaki karışdıran ovasında karşı karşıya geldi. şehzadenin birlikleri düzenli ordu karşısında yenildi. ama bozguna rağmen şehzade selim'in asker nezdindeki nüfusu azalmadı.
    geri çekilip güçlenen selim 25 nisan 1512'de yeniçerilerle saray'ın önüne geldi. asker zoruyla tahttan apar topar indirilen 2. beyazıd 1 ay sonra dimetoka'ya giderken yolda öldü.

    19 mayıs 1622'de 2. osman'a isyan bayrağı açan sipahi ve yeniçeriler kızlar ağası ve veziriazam'ın kellesini istedi.
    genç osman'dan red cevabını alınca yeniçeriler ve destekçileri önce şehri yağmaladı sonra ateşe verdi ardından sarayı bastı ve akli dengesi bozuk 1. mustafa'yı padişah olarak tanıdıklarını bağırmaya başladılar.
    kendilerinden aman dileyen genç osman'ı soyup entariyle beyaz bir ata bindiren yeniçeriler küfürler edip devrik padişahın baldırlarını ve butlarını sıktılar. yedikule zindanlarına indirdikleri genç osman'ın dirisine ve ölüsüne ağza dahi alınmayacak çok utanç verici hareketlerde bulunuldu. evliya çelebi seyahatnamesi'nde ayrıntılı olarak anlatılan bu iğrenç sahneleri tarihçi necip asım o sayfayı 'bu rezilliği gelecek kuşaklar kesinlikle öğrenmemeli' diyerek yırtmıştı.
    -2. osman'ın öldürülmesini duyunca halk ayaklandı ve anadolu'da tuttukları bütün yeniçerileri öldürmeye başladı ve 'sultan katili kimse hakkından gelinsin' diyerek padişahı öldürenlerin cezalandırılmasını istediler. 2 osman'ı yedikule'de bizzat öldürten davut paşa 2. osmanın bindirildiği aynı at'a bindirilip, aynı odada, aynı iple 1623 yılının ocak ayında boğularak öldürüldü.-

    asker sultan ibrahim döneminde bir kez daha ayaklandı.
    sipahi ile yeniçerilerin şehir ortasında birbiriyle vuruştuğu bu dönemin sonunda
    padişah devrilip oğlu 4. mehmed tahta çıktı. sultan ibrahim 18 ağustos 1648'de öldürüldü.

    1648'de istanbul'a akın eden sipahiler bir kez daha şehirde büyük bir isyan başlattı. acemi oğlanlarda onlara katıldı.
    yeniçeriler çok şiddetli karşılık verdi.
    sultanahmet caminin kapı ve pencereleri bu muharebeler sonucunda parçalandı. caminin içi kellelerle dolup taştı. yüzlerce sipahinin cesedi asi olduklarına hükmedilerek cenaze namazları kılınmadan denize atıldı.

    1687'de avcı mehmet'i tahttan indiren yeniçeri, halkın da desteğiyle 1703'de 2. mustafa'yı, 1730'da 3. ahmet'i devirmiştir.
    1730 patrona halil isyanı sırasında istanbul'da lale devri'nde yapılan saraylar ve bahçeler yıktırıldı, binlerce ev ateşe verildi, haraç vermeyen herkes öldürüldü, haftalarca devlet otoritesi sağlanamadı.

    1807'de kabakçı mustafa isyanı başgösterdi. ayaklanan yeniçeriler birçok devlet adamını idam edip 3. selim'i tahttan indirdiler, 2 ay sonra da idam ettiler.

    2. mahmud döneminde yeniçeri ocağı ortadan kaldırıldı. ama ordu içindeki darbe ve isyan isteği sona erdirilemedi.

    sultan abdülaziz 30 mayıs 1876 yılında ordu içindeki cunta tarafından devrilip 4 haziran günü intihar süsü verilip bilekleri kesilerek öldürüldü.
    daha sonra cinayeti işleyen ve fiilen iştirak edilenler idama mahkum edildi ise de hepsi 2. abdülhamit tatafından affedildi.

    kezâ, 1908'de 2. abdülhamit'in devrilmesi de tamamiyle ordu içindeki ittihatçıların hareketidir.

    cumhuriyet döneminde de demokrasinin işleyişi askeri darbelerle defalarca kesildi veya kesilmeye çalışıldı.

    ilk olarak 27 mayıs 1960'da atatürk ilke ve inkılaplarına ters düşüldüğü gerekçesiyle ordu yönetime el koydu, a.b.d'den istediği krediyi alamayınca sovyetler birliği ile yakınlaşmaya çalışan demokrat parti hükümeti devrildi.
    235 general, 66 yargıtay üyesi, 28 danıştay üyesi hemen emekli edildi.
    tutuklandıktan iki gün sonra pencereden atlayarak intihar eden içişleri bakanı namık gediğin cenazesi çöp arabasıyla kaldırıldı. ailesi atladığı söylenen camdan kedi bile geçemeyeceğini açıklayıp eski bakanın yapılan işkencelere dayanamayıp öldüğünü iddia etti.
    cumhurbaşkanı celal bayar ve diğer bakanların idamları abd başkanı kennedy, ingiltere kraliçesi 2. elizabeth ve papa'nın uğraşlarıyla müebbete çevrilse de, başbakan adnan menderes, dışişleri bakanı fatih rüştü zorlu ve maliye bakanı hasan polatkan asılarak idam edildi.
    adnan menderes'e idam edilmeden önce zorla prostat kontrolü yapıldı, asılmadan önce son isteği olmasına rağmen sigara içmesine izin verilmedi.

    22 şubat 1962'de bu kez baas modeline benzer bir sosyalist cunta yönetimi kurmak isteyen harp okulu komutanı albay talat aydemir önderliğinde bir askeri kalkışma oldu. askeri öğrencilerin çoğunluğunu oluşturduğu bu güruh kısa sürede ankara'da stratejik noktaları ele geçirdi.
    cumhurbaşkanlığı muhafız alayı toplantı halindeki cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanları kontrol altına aldı. genelkurmay ve inönü talat aydemir'e kan dökmeden harekat durdurulursa kimseye ceza verilmeyeceği güvencesini verince alarm kaldırıldı.
    aydemir ve destekçisi 69 subay ertesi gün tutuklanıp akabinde emekli edildi. destekçisi öğrencilerin de tamamınının askeriye ile ilişiği kesildi.

    21 mayıs 1963'de emekliliğe sevk edilen talat aydemir ve destekçileri ikinci kez darbe girişiminde bulundular.
    özellikle yön dergisinde toplanan ve başını doğan avcıoğlu ve ilhan selçuğun çektiği cuntacı sosyalist yazarlar da aydemir'i destekliyorlardı.
    darbeyi önceden haber alan inönü ve genelkurmay bu kez alttan almadı ve teşebbüsü kanlı şekilde bastırdı.
    ankara'da iki grubun tankları savaş pozisyonuna geldi, alçak uçuş yapan savaş uçakları pencere camlarını patlattı. tbmm kuşatıldı. başkent savaş meydanına döndü.
    olaylar neticesinde 8 kişi öldü 21 kişi yaralandı.
    talat aydemir ve yardımcısı fethi gürcan idam edildiler.
    bu iki başarısız darbe girişimi sebebiyle tüm öğrencileri okuldan uzaklaştırılan harp okulu 1963 ve 1964 yıllarında mezun vermedi.

    9 mart 1971'de kendilerine milli demokratik devrimci diyen ve talat aydemir'in hedeflediği gibi sosyalist askeri bir cunta yönetimi arzulayan doğan avcıoğlu ve ilhan selçuk ekibi ordu içindeki subay destekçileri ile bir askeri darbe teşebbüsünde daha bulundu.
    harekatın yapılması planlanan 9 mart günü kara kuvvetleri komutanı faruk gürler, nato ülkeleri için standart olarak hazırlanan ve herhangi bir sosyalist devrim hareketi başladığı zaman uygulanacak olan direniş planını devreye soktu.
    yani bir nevi ordu sol gösterip sağ vurdu.
    3 gün sonra 12 mart muhtırası verilip demirel hükümeti devrildi.

    12 mart 1971'de trt haber bültenlerinde okunan muhtıra ile ordu, adalet partisi hükümetini devirdi. başta öğrenci liderleri olmak üzere geniş çaplı tutuklanmalar yaşandı. ordu içindeki solcu subayların çoğu tasfiye edildi. 9 mart planlayıcıları doğan avcıoğlu, ilhan selçuk, ilhami soysal gibi isimler ziverbey köşkünde işkenceyle sorguya çekildi. 1972'de türkiye halk kurtuluş ordusu kurucuları deniz gezmiş ve hüseyin inan ile yusuf aslan idam edildi. aynı yıl idamı engellemek için 3 ingilizi kaçırıp rehin alan türkiye halk kurtuluş partisi cephesi kurucusu mahir çayan ve 9 arkadaşı öldürüldü. 1973'de tikko kurucuları ibrahim kaypakkaya ve ali haydar yıldız öldürüldü.

    12 eylül 1980'de t.s.k tarafından bir kez daha devlet yönetimine el koyuldu.
    1 milyon kişi gözaltına alındı.
    7000 kişi için idam istendi, 517 kişiye idam cezası verildi, 55 kişi idam edildi.
    171 kişi işkence sonucu öldü.
    50 ton kitap, dergi sakıncalı olduğu gerekçesiyle yakılıp imha edildi.
    23.000 derneğin faaliyeti durduruldu.
    14.000 kişi vatandaşlıktan çıkarıldı.

    28 şubat 1997'de mgk kararları hükümete bildirildi.
    mevcut iktidarın icraatlerinden hoşnutsuz olan medyadan, yargıdan ve sivil toplum kuruluşlarından orduya destek geldi.
    baskılara dayanamayan başbakan erbakan 18 haziran 1997'de istifa etti.

    27 nisan 2007'de genelkurmay başkanlığı tarafından yapılan basın açıklaması ile hükümet uyarıldı.
    internet aracılığıyla yapıldığı için açıklamaya e-muhtıra adı verildi.
    abdullah gül'ü cumhurbaşkanı seçtirmemeye yönelik yapılan bu hamle hükümet tarafından ciddiye alınmadı.

    15 temmuz 2016'da önce istanbul'daki boğaz köprüleri askerler tarafından kapatıldı. geceyarısı trt'den ordunun yönetime el koyduğu haberi geldi. olayların arkasında gülen cemaati olduğu belirlendi. hükümetin çağrısı ile halk meydanlara çıktı. tanklar sokağa indi. ankara'da uçaklar sabaha kadar alçak uçuşla bomba yağdırdı. 250 kişi hayatını kaybettti, 2200 kişi yaralandı...
  • bazı düşüncele sekillerinin toplumu hatta dünyayı değiştirdiğine inanıyorum.

    tarihsel olarak:
    -doğanın deneye tabi tutularak bilgi elde edilebileceği. (mö. 650' thales)
    -amerika kıtasının varlığının keşfi. (1492)
    -dünya'nın düz olmadığı.
    -dünya'nın evrenin merkezinde olmadığı.
    -canlıların evrildiği.
    -diğer canlıların insanlar için var oladığının anlaşılması.
    ----gelcekte-------
    -insan dışı zeki yaşam keşfi.
    -robotların da insan gibi bilinç sahibi olabilmesi.
    -- ve daha hayal dahi edemediğimiz binlerce düşünce devrim.
hesabın var mı? giriş yap