onomatope
-
ne anlama geldiği kolaylıkla anlaşılabilen yansımalar. gacır gucur, ebik gübük, macık mıcık, tapır tıpır gibi.
ey krallar olmasa uyruklakrınız
oturabilir miydiniz sofralarda
tahtınızda macık mıcık
salyalarınızı saçabilir miydiniz -salah birsel- -
tanım yapacaksak;kelime telaffuzlarıyla doğadaki seslerin verilmesi sanatı.*
-
"karı kıvrak, paşa hazretleri şallak mallak;
biri hakkıyle edepsiz, biri şartınca salak."
âsım (safahât, altıncı kitap)
mehmet akif ersoy -
eskiden buna "taklid-i ahenk" denirmiş.
söyleyişi daha güzel, değil mi? -
bundan seneler önce aldığım birinci nesil jazz çukura girdiğinde torsiyon çubuğundan bir ses gelirdi. hani cetveli masanın kenarına koyup boşluktaki kısmını kaldırıp bırakınca gelen sesle neredeyse aynı, ama daha hızlısı. mesela ben bir otomobil forumunda bundan bahsederken "tırrrr" diye tarif etmişim. aynı sorunu yaşayan başkaları "horrr", "lok lok", "rorr", "çat çat" gibi tariflere gitmişler. saatin tik takından, yanan odunların çıtırtısından bahsederken birbirini anlamak kolay da böyle yeni sesler zorluyor işte.
-
-
seslerin tanımladıkları sözlere benzetilmesi, yansıtılması sanatıdır.
bunu ve batılıların 'alliteration' adını verdikleri ses tekrarlamalarını büyük bir hünerle yapmış olan ozanımız yunus emre'dir. şu satırlarında doğayı ve hareketi işitiriz.
gah eserim yeller gibi
gah tozarım yollar gibi
gah akarım seller gibi
gel gör beni aşk neyledi -
birşeyin sesinin taklit edilmesiyle oluşturulan sözcük.
-
ingilizcesi, yazımı en garip ve bir yandan da en keyifli kelimelerden biridir: onomatopoeia. ilk karşılaştığınızda gerçekten dumur edicidir.
-
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap