• imax® 65mm ile 65mm geniş format kombinasyonuyla çekilen ve aynı zamanda sinema tarihinde ilk kez imax® siyah beyaz analog görüntülü bölümlerin yer aldığı film.

    "onu anlayıncaya kadar ondan korkmayacaklar. ve onu kullanıncaya kadar anlamayacaklar."

    bir christopher nolan filmi.
  • yaptığı atom bombası milyonlarca insanın katili, işgal ettiği bölgelerdeki kadınları seks kölesi haline getiren, esirler üzerinde akılalmaz deneyler ve işkenceler yapan ülkenin üzerine atılmıştır. öyle ki hiç bitmeyecekmiş duran kana susamışlığını bir anda kesmiş savaşın bitmesini sağlamıştır.
    hal böyleyken yine de vicdan azabından dolayı depresyon gitgelleri ile yaşamının sonuna kadar cebelleşmiştir.
    işte böyle bir adamın biyografisi.

    atom bombası eninde sonunda yapılacaktı. ama o atom bombasını openheimer değil de diğer taraf önce yapsaydı 2 taneyle kalmazdı. tüm dünya işgal altına altına alınıncaya kadar her ülke bundan nasiplenirdi.
    salak salak konuşup insanı delirtmeyin.
  • --- spoiler ---

    they won't fear it until they understand it. and they won't understand it until they've used it. [onu anlayana kadar ondan korkmayacaklar. ve onu kullanana kadar onu anlamayacaklar.]

    --- spoiler ---

    (bkz: now i am become death the destroyer of worlds)

    (bkz: abd ve rusya'nın nükleer savaş simülasyonu)
  • konusu ilgi çekici fragmanı etkileyici film. merakla bekliyorum.
  • belgesel olarak yapilmisi var

    the day after trinity (1981)
    https://www.youtube.com/watch?v=vm5fcxxnk7y
  • siz muhterem ekşiciler için fragmanının altyazısını türkçeye çevirdiğim nolan filmdir.
    şuradan benim çevirimle altyazılı olarak izlenebilir.
  • merakla beklediğim christopher nolan filmi . ünlü fizikçi j. robert oppenheimer'ı cillian murphy oynuyor. onun dışında robert downey jr. , matt demon ve gary oldman'da filmde yer alacak.
  • bir nolan filmi.

    nolan'ın en heyecan verici işi memento ancak buradaki anlatım dili kendisine asla yeterli gelmeyecek olmalı ki daha "büyük" işler yapmanın peşine düştü. bu süreçte en eli yüzü düzgün işi de bence `the dark knight.

    bunun dışında kalan işlerinde hep bir görev adamı tarzı var. "bakın ne kadar büyük bir şey yapacağım şimdi, izleyin" diyen bir cambaz gibi olaya yaklaştığını düşünüyorum. milyar dolarlık sektör için söylediklerim elbette naif kaçacaktır ama o büyüklüğü muhafaza edip gerçekten iyi senaryolar yazabilirdi, yazdırabilirdi.

    oysa memento ve dunkirk gibi görece daha "küçük" işlerde bence kendini gösterebiliyor. belki bu filmde de böyle olacak. çünkü ne edebiyatta ne de sinemada "bakın o kadar zekiyim ki" tavrı hemen fark edilir ve iticidir. kaleminin sarhoşluğuna kapılan romancı gibi rezil olabilir çünkü.

    mesela lynch o kalem sarhoşluğunu beceriyor çünkü o bir şair, şairler kalemleriyle sarhoş olabilirler. nolan bir romancı ve romancılar kendilerini aşırı ciddiye aldıklarında genelde kötü yazarlar.
  • nolan reyiz çekerde izlenmez mi hiç? sırf bu film için para biriktireceğim. bu gidişle 200 küsür lira falan olacak bir bilet herhalde.. kolayı mısırı tekelden alıp kaçak sokarız.
    fragmanını izlemek isteyen için link
  • "oppenheimer hayranlığım tenet'te yaptığım göndermeden sonra hayatını öğrendiğimde başladı. atom bombası ve olasılıkları hakkında ilk defa konuştuklarında kafalarında bir düşünce, bir an vardı; o düğmeye bastıklarında atmosferi ateşe verip dünyayı yok edebilecekleri küçük bir olasılıktı bu. öyle ya da böyle devam edip o butona bastılar. bunun tarihte oldukça ilginç bir an olduğunu ve seyircilerin o ana tanıklık etmeleri gerektiğini fark ettim."

    diyor christopher nolan.

    "the dark knight serisinde çalışırken, 75 yıllık bir karakter üzerinde çalıştığımızı biliyorduk. haliyle hakkında oldukça fazla anlatım ve hikaye versiyonu vardı. üzerine yazılmış çizilmiş, birçok farklı yorumun getirildiği, gerçek hayat figürü olan oppenheimer'ı ele alırken de süreç aşağı yukarı aynıydı. mesele, farklı şekillerde yorumlanmış ikonik bir figür üzerinde çalışıp bu yorumlar arasında kendi versiyonumuza ve bu versiyonun kalbine ulaşabilmekti. bu, yabancısı olmadığım bir süreçti."

    diye ekliyor.

    "memento'da yaptığım renkli ve siyah beyaz geçişleri arasındaki estetiği ve yapısal yardımı çok sevmiştim. ve hep o metoda dönmeyi istedim. kullandığım bu araca dönmek için bu harika bir zamandı. oppenheimer ile oldukça subjektif fakat aynı zamanda bununla ilintilenen objektif bir hikaye anlattık."

    siyah beyaz imax çekimi hakkında ise şunları söylüyor:

    "kodak'ta çalışanlara, siyah beyaz imax çekim için meydan okuduk. ve onlar da bunun üstesinden gelebildiler. ilk defa imax'te siyah beyaz çekim yapabildik. sonuçlar harika ve heyecan vericiydi. bu, hoyte van hoytema (sinematografçı) ve ben ilk ekran testlerini gördüğümüzde aşık olduğumuz bir format haline geldi."

    atom bombası denemesi olan trinity test çekimleri için:

    "bilgisayar efekti kullanmadan trinity test'i çekmek zor bir meydan okumaydı. görsel efektleri süpervizörüm andrew jackson, birçok görsel elementi pratik efekt olarak nasıl gerçekleştirebilirize uğraşıyordu. bunu yaparken de kuantum dinamikleri ve kuantum fiziği trinity test ile bir araya getirmeliydik."

    bir biyografi filmi (biopic) üzerinde çalışmanın getirdikleri ve seyircinin beklentileri hakkında ise şöyle konuşuyor nolan:

    "tarihi bir biopic hakkında bildiklerinizi unutun. bu oldukça büyük bir hikaye. ve büyüklüğü noktasında elimi attığım en büyük projelerden biri. lojistik zorlukları ve pratik zorlukları olan bir proje. fakat son derece yetenekli bir ekibim vardı ve hepsi işlerinin üstesinden gelebildi."

    son olarak ise, filmin ne kadarının subjektif, ne kadarının objektif ve ne kadarının kişisel yorumlarla işlendiğine dair bu biyografik filmin yapısına dair bilgiler veriyor:

    "birinin hayatı hakkında bir hikaye anlatmaya çalışıyoruz. kişisel yolculuklarını, kişisel anılarını ve tarihteki daha büyük ölçekteki yerlerini. haliyle hikayenin subjektifliği benim için herşey demek. bu olayları oppenheimer'ın gözünden izlemek istiyoruz. ve bu cillian murphy'e, hoyte van hoytema'ya, tasarımcıma, tüm ekibime biçtiğim bir görevdi. hikayenin kalbinde olan bu olağandışı adamın hikayesini onun gözünden nasıl anlatabiliriz? bütün kararlarımız bu önerme üzerine kuruluydu. bu subjektiflik filmin en önemli öğesidir. subjektiflik, bir insanın zamanda nasıl ilerlediğini, nasıl deneyim edindiğini ve bunu nasıl işlediğini, aklından neler geçtiğini gözler önüne serme açısından çok önemliydi."

    kaynak: total film.
hesabın var mı? giriş yap