• ayakkabı bağlama konusunda uzman. pursik falan da biliyormuş ama günlük hayatta kullandığı stil en güzeli.

    kendisine not; "yok, yok öyle demedim"
  • en acı yanılmalarını dinler, dünya sikinde değilken, senin derdin için üzülür.. bu adamın en güzel yanı bu.. sanıyorsun ki bu kadar görmüş geçirmiş artık boşvermişken; seni de, onane senin sıkıntılarını da boşverir.. ama hiç vermiyor işte..

    bu kenarda kalan kısımdı..

    çocuksun sen diyor.. folloşluğumu görmemesi ilginç, apaceleciliğim yanıltıyor olmalı.. tüm şımarıklığımla, çok bilmişliğimle ve saldırganlığımla aksini ispatlamaya çalışıyorum.. sonra.. dönem dönem dedikleri çıkıyor karşıma, telkinleri.. hani sanki hayali bir o, ben demiştimler ile karşımda beliriveriyor..
    evet demiştin.. keşke haklı çıkmasaydın diyorum içimden dışımdan: folloşluk kural 1- için dışına çıkıyor.. ama başa kakış yok hiç, ben dedim yok.. el ense çekip, üzülürsen döverim diyor sadece.. dövse ya?

    bu da şimdi..
  • yok anam yok! nasıl bir dikkat nasıl bir bilgi birikimi anlamadım. gece gece bana teknik bilgileri bırakıp gitti. belli ki işin gurusu olmuş.

    neyse öğrenmiş olduk, sağolsun.
  • bir çömezin motosiklet rehberi gibi adamdır. rehberdir yani, çömez değil. burada bir çömez varsa o da benim!
  • an itibariyle toplam, 2 üzeri 10 entry girmiştir. *
  • gnu/linux dağıtımlarında terminal tabanlı hafif, fazla bağımlılık gerektirmeyen (zaten ilgili gstreamer, mpg321 paketleri kuruludur) yönetimi ve kullanımı basit bir müzik çalar.

    amarok, exaile, listen, bashee vs... gibi görsel bir arabirime sahip olmaktan uzak orpheus tamamı ile işlevini tıpkı links gibi termenalden (konsol) yapmakta. yapabildiği işlevler arasında çalma listeleri oluşturmak ve yönetmek, dosya ve dizinler arasında; kısaca müzik kitaplığınızda; gezinmek. uygulama terminali ikiye ayırmakta: sağ tarafta uygulamanın işlev kısayolları yer alırken sol taraf ise dosya yöneticisi ve parça listesini görebilmenizi sağlıyor.
  • değişik bi'şey. görür görmez tanıdım aslında bu adamı ben. o da beni tanımış gibiydi zaten. hiç yabancılık çekmedim, samimiyetinden bir an bile şüphe etmedim. "ben çok şey biliyorum baak" demeden, "ne çok şey biliyosun" dedirtiyor. bu önemli bi'şey. yıllar geçse görüşmesek, yıllar sonra kaldığımız yerden devam edebiliriz muhabbete, hissediyorum. hiç susmadan saçmalasam, ne diyosun demeden eşlik eder bana biliyorum. arkadaşlar da böyle olmalı ya zaten.

    kendisine şimdi uzaklardasın adlı şarkıyı gönderiyorum. gelsin de çimlerde oturalım yine, konuşalım bıdı bıdı.
  • ben de birinin bir şeye ihtiyacı olduğunda karşılıksız atlar, müdahil olurum, o da öyle biriymiş. sağolsun, yaptığı iyilik çok makbule geçti.

    dünya bizim gibilerle güzel bir yer hocam...

    edit: yaptığı iyiliğe karşı ufak bir gecikme/kusurumuz oldu, kendisinden sözlük önünde özür diliyorum.
  • orpheus, eurydice isimli bir orman perisiyle evlenir. birbirlerini çok severler. ancak kader yine ağlarını örer. eurydice'i ormanda bir gün bir yılan sokar ve oracıkta ölür. orp­heus günlerce, haftalarca dur durak bilmeden kederden aşkını anlatmak için lirini çalar. hades bile duygulanır, eurydice'yi tekrar dünyaya bırakmaya razı olur. ancak bir şartı vardır, ölümlüler dünyasına ulaşıncaya kadar dönüp ona bakmaması gereki. orpheus tam sevdiceğiyle gün ışığına çıkmak üzereyken, gereksiz bir şekilde (ken­disini izleyip izlemediğini görmek için) dönüp arkasına bakar ve o anda hades onu yer altı dünyasına geri alır.
  • aynı zamanda mission impossible dördüncü sezon yirmi ikinci bölümünün adı.
hesabın var mı? giriş yap