• oldukca kalabalik olan otobüste ayakta duruken oturan bir teyzenin beni kollariyla etraftaki erkek yolcular bi yerime dokunmasin diye korumaya almasi..
  • uyurken dizlerimin bağının çözülmesi (ayakta uyyordum çünkü) ve herkesin beni bayıldı sanarak yer vermeye çalışması...
  • görmedim anlattılar yazıyorum bende
    bileti olmayan genç bir kız durakta duran otobüsün kapısından kafayı uzatıyor ve şoföre,
    -biletim yok binsem bi sonraki duraktan bilet alsam diyor, şoför kıza;
    -yolculara bir sor bakalım diyor bunu üzerine kız otobüse binip kalabalığa doğru sessizliği bozacak o soruyu soruyor arkadaşlar
    -pardon biletim yok bi sonraki duraktan alabilir miyim???
  • kuzenlerle girilen iddia sonucu tam otobüsten inerken dönüp otobüsteki yolculara iyi akşamlaaar diye bagirmam..kapinin yaninda oturan biletci amcanin dumur olup sizede iyi aksamlar demesi..
  • gecenin bir yarısı hareket halindeki bir otobüsün içinde kedi kovalamak**.
  • statler üniversite yıllarında otobüsle eve gitme işkencesi çekilen yağmurlu bir günde koşa koşa otobüse yetişmiş ve boş bulunan ilk yere oturmuştur. o zamanlar piyadasa bırakın mp3 çalıcıları mp3ler bile olmadığından en gözde öğrenci aleti ve kulaklığı artık vücutla bütünleşmiş olan walk-mande bangır bangır sepultura dinlemektedir. şarkılarla kendinden geçen statler karşısında oturan kızın kendisine bişeyler söylediğini görür ama üstüne alınmaz*. daha sonra karşıdaki kız yanındaki arkadaşına statler'ı göstererek daha da heyecanlı olarak bişeyler söylemektedir. en sonunda statler o güzel parçalara biraz ara verir ve kızın sözlerine kulak verir. kız "yanıyorsunuz" der. statler, kızın ne demek istediğini anlamaz ve ifadesiz bir suratla kıza bakar ve kız statler'in sırtını göstererek tekrar "yanıyorsunuz" der. o zaman sırtına doğru bakan statler sırtından çıkan dumanları görür ve gülmeye başlar. çünkü kızın cebine falan sigara atıp yanmaya başladığını sandığı statler otobüse binmeden önce ıslanmış ve yağmurluğunun üzerindeki sular otobüsün içerisinin sıcak olması nedeniyle buharlaşmakta ve havada soğuk olduğundan -tıpkı soğuk havalarda nefesin üflendiğinde ki gibi- beyaz duman oluşturmaktadır. gülmeye devam eden statler karşısındaki kıza herhangi bir açıklama yapmaz ve kulaklığını takıp ve o güzelim şarkıları dinlemeye kaldığı yerden devam eder.
  • yeni kullanılmaya başlanan lens akşama dogru kuruması sonucu gözden fırlar. olayı hisseden sare lensin avucunun içine fırlamasını sağlar. hızlı bir biçimde çantasından solusyon ve lens kutusunu çıkarır. doğal olarak, otobüsteki meraklı insanların dikkatini çeker bu olay. otobüsün kendisini izlemesine sinir olmaya fırsat bulamadan yakınında ayakta duran, kafasının iyi oldugu belli olan gencin sorusuyla irkilir (tinerci demeye dilim varmıyor):

    - abla sen lens mi kullanıyosun abla?
    - (huzursuz olarak) evet
    - (sarenin gözünün içine girmek istercesine) bakiyim abla
    - (tırsarak kafayı geri çeker)
    - çok pahalı birşey mi bu abla? ben de alır mıyım abla?
    - alırsın...

    çocugun yükses sesle konuşması nedeniyle neredeyse tüm otobüsün gözleri aynı noktada toplanır, sare kızarır, bozarır... kalan yol boyunca gençle göz göze gelmemek için başını hep diger tarafa çevirir.
  • muavinin yolculuk başında cep telefonlarını kapatmayla ilgili yaptığı anonsun hemen akabinde yolcunun birinin* yanına gelip," abi, bu kontör nasıl yolluyorduk türkselde biliyon mu be abi? bi göstersene be abi hadi abim benim" diye sorması v.b. gibi olayların tümüdür.
  • halk otobusunde yolcuların birer ikişer azalması ile birlikte, muavinin çıkarıp lahmacun yemesi.
    (bkz: ben bizzat tanik oldum)
  • yenibosna-gurpinar seferini yapan hatta, iveco marka bir yari otobus kivaminda aracta yolculuk etmekteydim. arka beslinin sofor arkasinda bulunan sira hizasinda en kosede oturmus, muavinin tam onumde cam kenarinda oturan kiza yaptigi turlu maymunluklari izleyip neseli bir seyahat gecirmekteyim. yagiz delikanlimzin ucret toplarken dahi bir an bile olsun kizdan gozlerini alamayisi bende "acaba paralari sadece dokunup hissederek nasil oluyor da duzgun bir sekilde hesapliyor?" sorusunu aklima getirmisti. bunlara ek olarak tam arka kapinin ust kisiminda bulunan, uzerinde "deli yurek" yazili , akrep motifli cikartmalarin bulundugu aynadan yuzune dusen o kucucuk kisimdan kiza bakarak dil atiyor, bir taraftan da bana bakip guluyor, her durakta kapi acilir acilmaz daha araba 20-30 kilometre hizla giderken akrobatik bir sekilde atlayip arabanin yaninda kosup, aklinca "ben bu isin kraliyim" havalari yapip, hatta isin bokunu cikarip cebinden gunun hasilatini cikarip kizin gozunun icine baka baka sayarak gonullerin kahramani oluyordu. tum bu olanlar tabiki de sadece benim degil hanim kizimizin da dikkatini cekmisti. bundan sebep kizimiz yuzunu cama dogru cevirmis ve kati suretle arabanin icine dogru, ozellikle de muavinin oldugu yone hic cevirmemeye basladi. muavin sanki benle konusurmus gibi "ah be abi bir kez daha baksa bari!" diyerek, son kozlarini oynamakta, fakat hanim kizimiz hic istifini bozmamaktadir. "ulan istanbul sen mi buyuksun ben mi buyugum anani sikecem senin!" tarzinda parmak sallayarak kucukcekmece duraginda asagi inen muavin araba harekete gecip kapi kapanmasina ragmen araca binmemisti. acaba ben mi yanlis goruyorum diye gozlerimi ovusturup bir daha baktiktan sonra o zamanlar bir lise ogrencisi olmamin gazi ve de boyle bir komedinin yarida kesilmemesi adina "kaptan muavin disarda kaldi." diye hafif sesimi muavin tonuna uydurup bagirdim. fakat kaptan dikiz aynasindan bana "sorun yok. sen dalgana bak!" tadinda bir hareket yapti. ben "allah allah! ne is acaba?" derken tam yana kafami cevirdigimde tam orta seritte yanimizda giden dogan gorunumlu sahin'in sofor yanindaki on koltugunda tek kolu disarda sigarasini tutmus, bir taraftan sacini duzeltip bir taraftan da onumde oturan kiza dil atan bizim muavini gorunce tum otobusu arkaya dondurecek siddette bri kahkaha attim. arkasini donmeyen iki kisiden biri artik nereye bakacagini sasiran zavalli kiz, bir digeri ise biyik altindan siritan ve olayin farkinda olan sofordu.
hesabın var mı? giriş yap