• taa kaç yaşında bir çocuk iken*(daha o zaman change.org portakalda c vitamini) yeşillik yok edilip alışveriş merkezine, otoparka ve sinemaya dönüştürülmesin, ranta peşkeş çekilmesin, ortak yaşam alanı olarak kalabilsin diye parkına sahip çıkan bir çok insandan biri olarak kapı kapı, sokak sokak dolaşarak sadece ben 1000'e yakın* imza toplamıştım ve bu imzalar birleştirilip belediyenin bu kararının karşısında durulmuştu. bugün özgürlük parkı halen bu haliyle kadıköylülerin akciğeri vazifesi görüyor, şehrin içinde azıcık nefes alma imkanı sağlıyorsa bu o zaman gösterilen dirayetli dayanışma sayesindedir.
  • içinde konuşlanan, ön patilerini içeri kıvırıp oturmuş farklı renklerde kedi kolonilerinin * koşu/yürüyüş parkurunda ter dökenlere "bütün yaz yediniz karpuzları, pideleri, içtiniz rakıları, biraları. şimdi koşuşturun bakalım salaklar" ifadesiyle * baktıklarını düşündüğüm park. çoğunluğun evlerine çekildiği şu sonbahar mevsiminde ise yeni mahsul yemelik kapkara ve sapsarı kedi yavruları, şahane sonbahar renkleri ve serin sessizliği ile daha bir güzel. kara kışta karda yuvarlanmak için de harika. ancak gruplar halinde yürüyüş yapan, chp kadın kolları mizanplili, nar çiçeği renkli rujlu, sımsıkı eşofmanlı "burası kadıköy, buradan çıkış yok" havasındaki obez teyzelerle, ilkbahar ve yaz aylarındaki kalabalığı ise kesinlikle çekilmiyor. belki sadece sabahın erken saatlerinde kargalar henüz kahvaltı etmemişken.
  • spor salonuna para verip minicik bir mekanda klima havasıyla spor yapmanın cool olduğu bir ülkede ağaçlar içinde temiz hava alarak spor yapılabilen güzel park
  • ister sporunu yap, ister tiyatronu izle, ister dostlarla çayını kahveni iç, ister ailenle pikniğini yap, ister coş, ister hüzünlen, ister sonbaharın o yaprak hışırtılarını dinle, ister kışın serin mi serin havasını teninde hisset, ister yazın bir ağacın gölgesinde soluklan, ister baharın taptaze açan çiçeklerinin kokusunu içine çek. özgürlüğünü yaşa işte, özgürlüğün tadına var ve hayatın keyfini sür diye var bu güzide park.
  • metrekaresine dusen kedi sayisi, agac sayisindan fazla olan park.
  • sevdğimiz ve avrupa yakasında oturmamıza rağmen her fırsatta gittiğimiz parktır. çocuk cenneti gibi bir yerdir. 4 tane park alanında (zorlukları ve amaçları farklı) koşturur durur bizim bücür. avrupa yakasında maalesef buraya eşdeğer bir yer yoktur. en fazla yaklaşanı bakırköy botanik parkıdır ki buranın adı botanik ama botanikle alakası yoktur. büyük bir deney yapma alanı ve yüksek kuleleri vardır ama gene de bir özgürlük parkı olamaz.
  • akşam koşularımı yaptığım ve bence anadolu yakasının en kaliteli parkı. öncelikle 1,5 km'lik tartan koşu pistine sahip, ayrıca yine aynı uzunlukta bisiklet yoluna sahip. içerisinde bir adet cafe-restoran var, açık hava tiyatrosu var, çocuklar için parklar var ve bolca yeşil alan var.
  • adı gibi özgürlük vaad eden park. şehrin göbeğinde taze bir nefes gibi. çocuk parkından basket sahalarına, fua cafesinden havuz başına, piknik alanlarından anfi tiyatrosuna bolca ağaç ve gölgesi ile huzur veren yerlerden.
  • ibb'nin seçimde hiçbir şekilde kazanamayacağı kadıköy'de göz koyduğu parktır, hem kadıköy'e hiçbir yatırım yapma hem de cillop gibi parka el koy. koskoca meteoroloji arazisini taşyapı'ya gözünü kırpmadan devreden bu zihniyet ne ranta doyuyor ne de emeğe saygı duyuyor. parkı ele geçirirlerse utanmadan da "120.000m2'lik park kazandırdık" diye kartal'dan bakırköy'e pankart asarlar.

    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/24988596.asp

    https://twitter.com/…diye/status/394139636127514624
  • asfalt yürüyüş/koşu parkının çevresi 1.5 km'dir. tabela minicik olmayıp, 1 metre civarında bir direğin üzerine dikilmiştir. üzerinde 1500 metre yazar. 250 metrede bir dikilmiş olan metre belirleyiciler maalesef zaman içinde silinmiştir. direk vardır ama sonuç yoktur, iktidarsız dikilme de diyebilirsiniz veya demeye de bilirsiniz çok da lülü banane. sonuçta parkur üzerinde çeşitli boyutta amca ve teyzeler nadiren güzel ve yakışıklı olan insanlar spor icra etmektedir. bu göreceli güzellik formatına kavuşanlar ta ki 30 kilo almayana dek de parkura bir daha uğramazlar zaten. biliyoruz da konuşuyoruz. sürekli parkur üzerinde arzı endam edenler, izdivaç programına uygun beden formatına bürünürler. ama bir amcam var sürekli aynı parkurda ve göbeği inmiyor, 9 km falan da yürüyor zahar. sanırım akşam hasbıhal ettiği yeni rakıyı parkura gömüyor, bu sebeble formunu muhafaza ediyor kanaatindeyim.
hesabın var mı? giriş yap