• agario videosu sandalyeden düşürmüştür.

    --- spoiler ---

    oh you are mine ulkulu gentslik, comeon bitch
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    i'm just a guy from sweden who likes to laugh and make other people laugh. sharing gaming moments on youtube with my bros!
    why not join us? :d

    --- spoiler ---

    diye girişi olan youtube kanalına sahip kişilik. yaptığı tek şey ise çeşitli oyunlar oynarken* kendini kamerayla kaydetmek. sonucu umduğunuzdan çok daha komik olabiliyor. üstelik yaratıcılıktan başka bir şey yapmadan iki senede bir milyon 700 bin kişiyi kanalına abone edebilmiş.

    gerçek adı felix kjellberg olan gencimiz 24 ekim 1989 isveç doğumlu. üniversitede okuyup yan iş olarak youtube'a oyun oynarken çektiği videoları koyarken bir gün youtube partnership teklifi geliyor. ondan sonra üniversiteyi yarıda bırakan pewdiepie, full time olarak oyun oynama işini üstleniyor.

    şu anda italyan kız arkadaşı cutiepiemarzia ile (namı diğer marzia bisognin) ile italya'da yaşamaktadırlar. cutiepiemarzia genellikle moda, giyim gibi vlog'lar yaparken erkek arkadaşı pewdiepie oyun videoları yapar.

    şubat 2012 yılında king of the web adayı olmuş ve bir milyondan fazla oy almıştır. ödül olarak aldığı 6bin doları ise world wildlife fund vakfına bağışlamıştır.

    tanınan videolarından bazıları ve çokça kullandığı catchphrase'lerden:

    top scariest moments of gaming
    happy wheels - funny moments montage
    top scariest moments of gaming! 100'000 subs special
    top 10 scariest moments of gaming /w pewdiepie (300th video special) :d

    bunun dışında kinect ve wii'de oynadığı dans oyunları ve bir sürü ekstra videoları vardır.

    daha fazla youtube ünlüleri için:

    (bkz: tobuscus)
    (bkz: jacksfilms)
    (bkz: raywilliamjohnson)

    ayrıca bakınız:

    (bkz: fridays with pewdiepie)
    (bkz: to the moon)
    (bkz: ib)
    (bkz: amnesia the dark descent)
    (bkz: happy wheels)
    (bkz: portal 2)
    (bkz: the walking dead)*
    (bkz: heavy rain)
    oynadığı tüm oyunlar için: http://pewdiepie.net/….php?page=thread&threadid=600

    edit: an itibariyle* 2.220.000 aboneye sahip bir youtube kanali vardir. surekli artiyor efendim durduramiyoruz.

    edit: gün itibariyle * 2.364.000 aboneye sahip süper kişilik.

    son edit: ekim ayının sonları itibariyle kanalında net iki buçuk milyon abone vardır.

    en son edit: 6 milyon oldu. daha bir şey demiyorum.

    4 temmuz itibari ile en çok abonesi bulunan 2. kanal ve en çok günlük abone olunan 1. kanaldır. öyle ki günde 40 bin kişi abone oluyor kanala. birkaç ay içinde smosh'u geçip en çok aboneye sahip kanal olacak.

    birkaç sene sonra gelen edit: bu adamı yaklaşık 800 bin takipçisi olduğundan itibaren takip ediyordum. amnesia oynadığım sırada bakayım yutuba insanlar nasıl geçmiş şuraları diye arattığımda her videonun altında bu herifin adı yazıyordu. açtım baktım videolarına, inanılmaz doğal ve komik kamera karşısında. fakat maalesef kanalı her ay milyonlarca abone alarak büyüdü, kontrat imzaladığı maker studios kendi içinde ayrıldı, bu herife özel amerika'da parti düzenlediler ve öküz yüküyle para kazanmaya başladı. italya'da, kız arkadaşının ailesinin evinin bodrumdaki mutfağında video çekerken sürekli şikayet ediyordu "sikecem italyasını, sokucam böyle internete tam ttnet gibi, zaten çoluk çocuk video bekliyor yutubda, öff yine editing işi 6 saat sürdü" diye. para kazandıkça doyumsuz ve samimiyetsiz bir insana dönüştü. korku oyunları, derin hikayeli oyunlar oynarken yavaş yavaş barbielere, survival oyunlarına sardı. her çektiği video bir öncekinden daha boktanlaştı. ağzından düşürmediği küfürleri artık samimi bir şekilde değil de millet gülsün diye etmeye başladı. her video bağırıp çağırmaları arttı her fırsatta tişörtünü açıp meme uçlarını yalama çalışmasına girdi. sonuç olarak ilk başlarken olduğu yerden fersah fersah uzak. en son olarak da south park'ın eline düştü. keşke biraz daha sikselermiş götünü o bölüm, belki olduğu insandan utanır idi.
  • youtube'da an itibari ile 34.013.031 abonesi
    instagram'da an itibari ile 3.4 milyon takipçisi
    twitter'da an itibari ile 5 milyon takipçisi
    facebook'da an itibari ile 5.679.885 beğenisi
    google+'da an itibari ile 1.026.760 takipçisi

    olan adamdır. bu veriler bir daha hayatı boyunca paraya ihtiyacı olmayacağı anlamına gelir. değil 5 milyon, eğer sığır değilse bu verilerle dünya kadar para kazanabilir.

    bok atmaya gerek yok. siz de üretin, siz de kazanın.
  • bu adam ergenlere oyun videolari hazirlayan, politikayla ilgili hicbir iddiasi olmayan bir adamken, kendisine yonelik saldirilardan sonra, social justice warriorlar ile tanisip red pill olma asamasina geldi. belki de oldu.

    https://www.youtube.com/watch?v=rh7wmfrwyoa

    pewdiepie yukaridaki videoda amerika'da son zamanda meydana gelen kasirgalarin donald trump'in baskan secilmesi yuzunden ciktigini iddia eden social justice warriorlar ile alay ediyor.

    sjw'lerin iddiasina gore amerika'da cikan kasirgalar trump'ın paris anlaşmasından çekilmesine doga ananin gazabiymis.

    ne kadar da 7.4 yetmedimi diyen yobazlara benziyolar degil mi?

    pewdiepie kafasi calisan bir adam. diyor ki, "kasirgalar meksika'yi da vuruyor. o adamlar trump'a oy vermedi, onlarin sucu ne?" ayrica kasirgalari trump'a baglayan bir diger sjw jennifer lawrence'a ise "madem iklim degisikligi seni cok rahatsiz ediyor, neden ozel jetlerle seyahat ediyorsun?" diyor. agzina saglik pewdiepie.
  • yeni zelanda'da yaşanan katliam ile alakası olmayan youtuber.

    saldırganın, işi gücü meme üretmek ve shitpost atmak olan çeşitli sitelerde aktif olduğu görülüyor. "subscribe to pewdiepie" da internet aleminin güncel memelerinden bir tanesi. ve meselenin bu olayla hiçbir alakası yok. zira söz konusu geyik, youtube'un en çok aboneye sahip iki kanalı arasındaki bir çekişmeden ibaret. diğer kanal t-series isminde bir hint kanalı.

    bu katliamı pewdiepie'ın üzerine yıkmaya çalışmak saçmalıktır. kendisinin herhangi bir azmettirici eylemi yoktur.
  • kendisi hakkinda bir bok bilmeyenlere, trump'un basa gelmesinde buyuk pay sahibi olan aptal medyaya ve sahte duyar kasan ama aslinda olay hakkinda hicbir fikir sahibi olmayan j.k. rowling'e de gerekeni soylemis, gostermistir.

    https://youtu.be/lwk1dogcpmu

    bu arada kendisine luzumsuz, azalarak bitsin diye arkadasa da iki cift lafim var. sen istemedigin surece ulasamayacagin, videolarini gormeyecegin bir adamin bitmesini neden istersin? sevme, nefret et, elestir. ancak 20 kusur yasinda hicbir kaynagi, torpili, yardimi olmadan dunyanin en unlu insanlarindan biri oldu bu adam.

    sen hicbir seyini begenme, kimse de sana bunu izlettirmiyor. sadece bu kadar kiskanc ve asagilik olabilir misiniz? hayatinda tek basarisi buraya gelip pewdiepie'a "bitsin artik" demek olan adama bakar misin. sizin gibiler her zaman var, hep de olacak.

    sizler basariyi, emegi takdir etmeyi bilmeyen; bi yerlere gelmis insanlarin dusmesinden zevk alan ve hatta dussun diye elinden geleni yapan hasta dusunceli kisilersiniz.

    azalarak bitsin diyor. lan senin aramadigin surece pewdiepie'i izleme sansin yok. en fazla bir kez oneri gelir onda da ilgilenmiyorum dersin biter.

    soylenecek cok sey var da diyecek hicbir sey yok.
  • 11-12 yaşlarındaydım. uzun süren bir bekleyiş sonucu sahip olabildiğim kıymetli bir playstation'ım vardı. her ne kadar, oldum olası, tek başına vakit geçirmekten hoşlanan biri olsam da, o sıralar bütünüyle kafa dengi olduğum benden 4 yaş büyük kuzenimin ziyaretlerini dört gözle beklerdim. geldiği zaman, tüm gün ve gece playstation'ın başından hiç ayrılmazdık: winning eleven, iss, duke nukem gibi oyunlar oynar, sıkıldığımızda ise aynı masada sohbet eder, güler, eğlenir, ancak gecenin derinliklerinde yorgun düşerdik.

    bu çok beklenen ziyaretlerden biri daha gerçekleştiğinde, hayatımın seyrini değiştirecek yeni bir sayfa daha açılıyordu. o güne dek futbol oyunları dışında hiçbir çeşit oyuna merak salmayan ben, kuzenimin elinde paketini tuttuğu oyuna bakıyordum.

    - haydi, çabuk ye yemeğini. arkadaştan yeni bir oyun aldım; korku oyunuymuş, zombiler falan var, artı on sekizmiş hatta. epey övdü. bir an önce oynayalım.

    kuzenimin heyecanını endişesiyle bastırmaya çalışan annem, bunu on sene boyunca yapmaya devam edeceğinden ve her defasında başarısız olacağından habersizdi elbette. zira, kuzenimin yaptığı kısa tanıtım, elm sokağı kabusu gibi filmlerden hareketle korku filmlerinin müptelası olan küçük dimağma, adeta cenneti vaad etmişti. yemeğimi hiç olmadığı kadar hızlı yedim, elimi-yüzümü hiç olmadığı kadar hızlı yıkadım. cd'yi cihaza taktık, memory card'ı çıkarıp tekrar yerleştirdik, joystick'in tuşlarını da kontrol ettikten sonra artık hazırdık. kocaman play tuşuna basmamızla birlikte hayatımın yeni sayfasına ilk başlığı atmıştım: resident evil 3*...

    ~~

    aradan yıllar geçti. neden öyle yaptığımızı hala anlamlandıramıyorum fakat her nedense seriyi star wars-vari bir sırayla oynamıştık-izlemiştim. resident evil 3, 2, 1 derken 4.'yle tanışmıştık. fakat şimdi düşünüyorum da, en azından kendi adıma oyunun adı-sanı teferruatmış. oyunları oynama yöntemimiz şöyleydi: ben ilkokul öğrencisiydim ve ingilizce ile yeni tanışmış ve çok sevmiştim. bu sebeple kısa sürede dili genel hatlarıyla öğrenmeye başlamıştım. basit -yani tek fiilli- cümleleri sözlük vasıtasıyla çözümleyebilecek seviyeye ulaştırmıştım kendimi. bununla birlikte bir korku oyunu oynayamacak kadar güçlü bir hayal gücüm vardı. yıllar içinde sadece bir kez denemiştim oyunu oynamayı; kendimi bir an gerçekten de raccoon city'deymişim gibi hissetmiş ve hayatımda ilk ve son kez oyunu rüyamda bir kabus formunda görmüştüm. benim aksime kuzenim tam bir gamsızdı. bunda yaşının "ben+4 durumunda" olmasının da bir katkısı olabilir belki ama koca oyunun sadece iki sahnesi (onlar da sudden fright'tan medet uman sahnelerdi) dışında bana mısın demedi. bu gibi dinamikler neticesinde kuzenim joystick'i alırken, ben sözlüğü aldım. o oyunu oynuyor, ben de epey yetersiz ingilizce'mle altyazıları çözmeye, şifreleri not etmeye ve fikir yürütmede yardım ediyordum. ablam da zaman zaman bize katılıyor ve görevimi paylaşıyordu.

    bu eğlencemiz öylesine memnun ediyordu ki beni, kuzenimin ailemizle olan bağları en ince noktasına geldiği zaman dahi, onun yolunu gözlüyordum. evet, oyunları oynamaya çekiniyordum fakat sebep bu değildi. sebep, şu en beğendiğim aşk tanımında gizliydi:

    "aşk, karşı karşıya oturup birbirinin gözlerine bakmak değil, yan yana oturup aynı noktaya batmaktır."

    kuzenimle aramda genel-geçer bir aşktan elbette söz edilemez -belki söz konusu olan "bizim büyük çaresizliğimiz"dekine benzer bir duygu olabilir- fakat onunla yan yana oturup aynı ekrana bakıp aynı zombi-cehennemini soluyor olmak, bana hayatımda pek tadamadığım birliktelik/biraradalık duygusunu tattırıyordu. yani olay, oyunu oynamak değildi kesinlikle. oyunu "birlikte" oynamaktı.

    ~~

    derken bir dolu ailevi ve kişisel sıkıntı ile karşılaştık. zaman içinde aramızdaki ince bağ daha da inceldi ve en nihayetinde tamamıyle koptu. şimdi burada bunu tahlil edecek değilim, fakat şimdi anlıyorum ki, kuzenimle aramda olan birliktelik duygusunun da aslında kişi bazlı bir yanı yokmuş. ben düpedüz birliktelik duygusunun aşığıymış. hem de, ne yazık ki, platonik bir aşığı. aşkıma karşılık bulmakta uzun süre zorlandığım için playstation başında geçen uykusuz ve zombi dolu geceleri bekliyormuşum. o geceler de gerçekleştiği kadarıyla dindiriyormuş içimdeki yangını...

    bu aydınlanmayı sağlayan da elbette "piudipaa" oldu. fiziksel olarak kuzenimi epey andıran bu isveçli "gamsız", adeta kayıp kuzenim haline geldi oynadığı oyunlarla. kuzenim silent hill'i asla sevmemişti ve tüm ısrarlarıma rağmen asla oynamamıştı. pewdiepie ise en azından silent hill 1'i oynadı ve ikinci oyunu en azından denedi. ki bu bile bana önemli olan duygunun kişi bazlı olmadığını kanıtlamaya yetiyor. şimdi ne vakit o eski masa başı toplanmalarımız gelse aklıma, bir pewdiepie videosu açıyor ve izlemeye koyuluyorum. kayıp çocukluğumun izlerini sürerken, birliktelik duygusunu tekrar tekrar hissediyorum. silent hill 1'i lise çağlarımda tek başıma oynamıştım mesela. pewdiepie oynarken tıpkı kuzenime bulunduğum gibi, "yapma! bıçağını kulan, o mermiler ileride lazım olacak!" gibi telkinlerde bulunuyorum. kuzenim bunlara tepki veriyordu, pewdiepie vermiyor, ama olsun, ziyanı yok. yıllar içinde birarada olamamaya ziyadesiyle alıştım zaten. hatta bundan keyif almaya da başlayalı epey zaman oluyor.

    ~~
    kısacası;

    pewdiepie: kaybettiğim kuzenim...
  • yeni zelanda'daki saldırı yüzünden çoğunluğu amerikalı bir kitle tarafından suçlanan isveçli youtuber. kendisi fiverr'ın sınırlarını zorlamak için "yahudilere ölüm" yazısı yazdırdığından (ki aynı videoda bunu gerçekten yapmayacaklarını düşündüğünü söylüyor ve izleyenlerden özür diliyor) ve özellikle canlı yayında zenci dediğinden beri kendisine kıl olan bir kitle mevcut.(n sözcüğünü kullanmıyorum illa ki alınan olur, başka derdimiz yok çünkü)

    n.. sözcüğü türkiye'de doğup büyümüş birine ne ifade ediyorsa isveç'de doğup büyümüş bu adama da aynı şeyi ifade ediyor. internetten gördüğümüz kadarıyla kötü karşılanan ve ırkçı bir sözcük, ama hepsi bu. zamanında bu sözcüğün bu kötü anlamı kazanmasına sebep olan milletin bir bireyi değiliz ve onların taşıdığı suçluluk duygusunu taşımıyoruz. biz büyürken kafamıza bu sözcüğün ne kadar kötü bir şey olduğu çakılmamış. bizim için çok bir ağırlığı yok. sik demek gibi bir şey. bu adam için de tamamen aynısı. ama sağolsun tık avcılığı yapan medya ve internette ota boka alınan kitle bir dakika durup da "ya birader bu adam isveçli değil mi? biz niye bu adamı amerikan kültürüyle büyümüş biriymiş gibi yargılıyoruz?" diye sormadı. bu adam zaten kendi sitelerinden çok büyük ihtimalle daha fazla tık aldığı için ayrı bir kıllar, üzerine gittiler de gittiler. yıllarca bu adamın her saniye açığını arayan siteler en sonunda adamı alt-right'çı yaptılar. yersen.

    pewdiepie dünyanın en zekice esprilerini yapmıyor doğru. ama bu adamın meme review'larını izleyip de cami vurmaya karar verecek adamın bence kafayı sıyırmak için pewdiepie'a pek de ihtiyacı yok. sanki pewdiepie youtube'dan gidince bütün dünya bir olacak, çiçek açacak. hayret bir şey.

    edit: kendisi isveçliymiş, düzelttim.
  • kimse kusura bakmasın ama ırkçı bir yanı falan yok bu adamın. bugüne kadar kendisine ırkçı diyen ben fritz gibi dallamaların nasıl ırkçılar olduklarını internet açığa çıkardı, şimdi clickbait'lerinin becerildiği bir dönemde hiçbir şart altında genç nesil tarafından okunmayan bir avuç mal, bir kelime duydukları için salya sümük saldırıyorlar hit kazanmak için. bunun bir hit kazanma yarışı olduğu hususunda kanıtlı güzellemeler arıyorsanız wall street journal denilen yalan makinesinin önceki dönemlerde ileri sürdükleri gerçek dışı pewdiepie haberleri akabinde j k rowling'in bile bu yalan haberleri paylaştığı bir dönemi önünüze sunmak gerekecektir.

    buradaki esas problem ecnebilerin adpocalypse dedikleri olaydır ki felix kjelberg kardeşimizin başını ağrıtan gerçek neden burada yatmaktadır. zira youtube algoritma konusunda fazlasıyla tembel, işe yaramaz; pazarlık ve blöf konusunda ise kesinlikle beceriksiz; iletişim hususunda ise sınıfta kalmış, ardında milyar dolarlık bir google olmasa üçüncü sınıf vasat bir video yükleme sitesi dışında hiçbir şey olmayacak berbat bir mecradır. bu mecranın beceriksizliği karşısında da kendileri için içerik üreten bireyleri koruyamayışları, haklarını savunmayı reddetmeleri gibi vakalarla gündeme gelmiş, en sonunda da akan kanı kaybetmeye başlamaları ile birlikte tavizi verip tabiri caizse "bitch" konumuna düşmüşlerdir reklam veren büyük şirketler ve reklam ajansları karşısında. bu noktadan doğmuş nihai sonuç ise felix müslüm kardeşimizin burada yediği nane gibi niyeti açık ve net bir biçimde ırkçılık olmayan vakaların dahi kendilerine reklam veren tarafların "triggered" konumuna düşüp hasar kontrolü mekanizmalarını devreye sokmalarıdır. böylelikle, niyet ne olursa olsun, bu tür vakalardan bütün youtube etkilenmektedir.

    bu da aslında bakarsanız youtube'un %90'ı için poetic justice'dır. üç beş oyun videosu atıp, iki şaklabanlık ve dört "eleştiri" ile karışık reaction peşinde koşan her geri zekalı patreon ve youtube ad'lerini karıştırıp yolunu bulmaya çalışırken bana sorarsanız olması gereken halt yerine gelmekte.

    buradan da hiçbri politik doğrucu mala ekmek çıkmaz. bariz bir biçimde pewdiepie kan kaybetmiyor, açıkça bu olaylar çerçevesinde hit kazanmaya çalışan medya organları ölüyorlar ve youtube balonu şiştikçe patlayacağı güne biraz daha yaklaşmış oluyor. müslüman dostu kjelberg hocaefendimiz ise çoktan parasını youtube'a yatırmaktan vazgeçmiş vaziyette. ağlamaya devam edebilirsiniz yani. nigger kelimesini de ne amaçla kullandığınız, kullanıyor olmanızdan daha önemlidir. buradan anlaşılması gereken dersi kafanız almıyorsa safe space'inize siktirip kaçabilirsiniz.

    "yılmaz savunucu", "ırkçılar destekliyor" veya "fan'ları" ile desteklenen ve hiçbir mantıklı tabanı bulunmayan argümanlar in 3... 2...
  • son videolarından anladığım kadarıyla iyice sıkılmış kişi. eski videolarıyla kıyaslayınca hem sözlerinde hem de hareketlerinde bir bıkkınlık, bitse de gitsek havası var. yakın zamanda da yorumları kapatmasıyla bunu görüyoruz ki bir süre sonra ya ara veriyorum diyecek ya da dükkanı kapatıp gidecek.
hesabın var mı? giriş yap