531 entry daha
  • üst edit: çaylak bir arkadaşımızın isteği üzerine (bkz: mayıs 2019 iski memur işe alım ve mülakat rezaleti).

    11 askerimiz ve 1 polisimiz yıllardır pkk'nın elinde esir!

    cesur gazeteci yeliz koray'ın konu hakkındaki iddiaları gerçekten şok edici. cumhurbaşkanı'nın konuyla ilgili hiçbir talepte bulunmaması yetmezmiş gibi chp milletvekilleri özgür özel ve mehmet ali çelebi de hiçbir şey yapmıyorlar. koray iyi parti milletvekili lütfü türkkan'ın mecliste okuduğunu ve saygı öztürk'ün konuyla ilgili yazı yazdığını belirtiyor.

    ilgili tweet dizisi

    askerlerimizin mektuplarından görüntüler de paylaşılan tweet dizisini buraya da aktarmak gerekirse:

    1-kaçırılan askerlerimizden mektup var!

    şimdi yazdıklarım birilerini rahatsız edecek. hatta şikayet edecekler ya da belki daha fazlası..
    ama umurumda değil!
    gazetede yazmadığım için buradan sesimizi duyurmak zorundayım, duyurmak zorundasınız! #askerlerimizikurtarın

    2- kısa tutmaya çalışarak, sabrınıza sığınarak ve sürçülisan edeceğimi peşin peşin söyleyerek başlıyorum..
    takipçilerim bilir, 27 kasım 2018’de ‘semih’in suçu ne?’ başlıklı köşe yazmıştım.

    3- pkk’nın kaçırdığı 11 asker ve 1 polisten (benim bildiğim kadarıyla) biri olan semih’in 3,5 yıldır teröristlerin elinde olduğunu, canlarımızın bir an önce kurtarılması gerektiğini yazmıştım.

    4- o gün semih, 1498 gündür pkk’nın elindeydi, bugün tam 1681 gündür. sadece semih mi?
    sedat, süleyman, müslüm, mevlüt, ümit, adil.. 2015’ten beri yoklar! yaklaşık 4 yıldır annelerine uyku yok, hatta semih’in annesi kanser! ne gündüzleri var ne bayramları..

    5- çünkü aç mı tok mu bilmiyorlar, üşüyor mu, ağlıyor mu, gün yüzü görüyor mu? aileleri çalmadık kapı bırakmadı.
    her seferinde “sabır, sabredin..” deyip gönderdiler.
    elimden geleni yapacağıma söz verdim ki elimden gelen sadece yazmak ve duyurmaktı..

    6- milletvekilleri lütfü türkkan, özgür özel ve fetö mağduru da olan mehmet ali çelebi’ye, gazeteci saygı öztürk’e ve fox tv muhabiri arkadaşıma ilettim. doğrusu m. ali çelebi’den çok umutluydum. o da askerdi, o da mağdur olmuştu.

    7- maalesef umurunda bile olmadı tıpkı özgür özer ve fox tv’nin de olmadığı gibi..
    sayın lütfü türkkan sağ olsun mecliste okuyarak, saygı öztürk de yazı yazarak konuyu gündeme getirdi ama iktidar yine kapı duvardı.

    8- geçen yıl video ile mesaj gönderen 12 canımızın bu kez mektup yazmasına izin verildi. sevdikleri kadınlara, annelerine, babalarına, kardeşlerine seslendiler. “beni beklediği biliyorum” dedi biri sevdiğine,
    diğeri “ben hangi ülkenin askeriyim anne?” diye serzenişte bulundu

    9-mektupların yazılması elbette kontrollüydü; okursanız bir mektupta şu satırlar var. “anne, örgüt bize bu zamana kadar akp hükümetinin bizi istemediğini söylüyor. cumhurbaşkanı bizi talep ederse bizi serbest bırakacaklarmış..”

    10- tüm siyasilerin kapısını çalın bizi kurtarın diye yalvarıyorlar kısaca..

    11- şehit olsalar cenazelerine gidip şov yapacak, “şunları cenazelere almayın” diyenler, beka diye başımızın etini yiyenler, utanmadan “yeni askerlik sitemini bayramdan sonra gündeme alacağız” diyenler ve her fırsatta vatanseverlikten dem vurup muhalifleri terörist ilan edenler..

    12- sözüm size..

    13- neden susuyorsunuz?
    mesela @dbdevletbahceli neden iki kelam etmez? @kilicdarogluk @t_karamollaoglu neredesiniz? “elimizden geleni yapacağız” demek yetmez!
    yerin dibine batsın bayramdan sonra açıklayacağınız yeni sistem. bayrama kadar aileleri sevindirmek olmalı derdiniz.

    14- lafa gelince “türküm, milliyetçiyim” diyen kardeşlerim..

    amerika’nın rahibinden, almanya’nın gazetecisinden daha önemli benim askerim de şimdi!
    bırak akp’yi, mhp’yi, chp’yi.. seni siyasi ikbali için komşularınla bile küstüren, önüne geleni terörist ilan edenlere..

    15- ”önce benim askerimi kurtar” de!

    16- velhasıl asıl beka da gündem de budur! geri kalan mı?

    yerim senin ülkücülüğünü,
    yerim senin gazeteciliğini,
    yerim senin mağdur asker edebiyatını,
    yerim senin siyasetini…

    buraya bırakıyorum, isteyen üstüne alsın, isteyen mektupları okusun..!

    tweet serisinde askerlerimizin mektupları da var. sözlük ahalisi size sesleniyorum. inanın hissettiklerim tarif dahi edilemez. askerlerimiz için yer yerinden oynamalıydı. ama beka peşinde koşanlar, meclis sıralarında laf cambazlığı yapanlar iktidarıyla muhalefetiyle kulaklarını tıkadılar. kayıkçı kavgalarıyla gün geçiriyorlar. onlara duyurmak bizim elimizde!

    askerlerimiz tek bir gün dahi orada kalmamalı! askerlerimizi kurtarmak için ne gerekiyorsa yapılmalı.
  • gündeme girmesi ve az biraz kalbi olan insanın, 2 dakika empati yapması gereken vahim olay. allah korusun da gündem olması için böyle geri dönüşü olmayan bir acı mı bırakması lazım bizim içimizde.*. particilik yapmadan, kimseye fatura kesmeden, hep birlikte yazmamız ve artık kurtarın bu insanları dememiz gerekmez mi?
    edit: kimin sorumluğu olduğunu hepimiz biliyoruz, mesele dert yanmak değil, mesele ses çıkartmak, dikkat çekmek, unutmadık demek.
  • gündemde birinci sırada olması gereken başlık.

    yeliz koray’ın konuyla ilgili bugünkü yazısı her şeyi özetliyor.

    21 haziran 1993’te malatya’da dünyaya geldi.
    babası tanınan bir ticaret erbabı, annesi ev hanımıydı.
    ilkokulu, ortaokulu, liseyi başarıyla bitirdi.
    “büyüyünce ne olacaksın?” diyenlere hep aynı cevabı verdi;
    -asker olacağım dedi.
    kimsenin meslek seçimine de hayallerine de karışmasına izin vermedi.
    sık sık asker olan akrabasını ziyaret etti, uzun uzun kıyafetlerini seyretti, fotoğraflar çekildi.
    “bir gün ben de asker üniforması giyeceğim” dedi.
    dediğini de yaptı.
    çocukken kurduğu hayaline ilk adımı 18 yaşında; balıkesir’de kara astsubay meslek yüksek okulu’na başlayarak attı.
    okulu bitirdi, çakı gibi jandarma astsubay oldu.
    *
    her yurtsever asker gibi canını ülkesine feda etmeye hazırdı ama sonu belirsiz bir karanlığa girdiğinde yapayalnız kalacağını bilmiyordu.
    22 yaşındaydı semih.
    rize’de görev yaparken annesinin kanser olduğunu öğrendi önce.
    hemen izin aldı, arabasına bindiği gibi malatya’nın yol tuttu.
    ailesini bir daha göremeyeceğini hatta seslerini bile duyamayacağını,
    üniformasını son kez giydiğini bilmeden çıktığı yol onu tunceli’ye getirdiğinde takvimler
    17 eylül 2015’i gösteriyordu.
    pülümür yolunda pkk’lılar aracını durdurdu.
    sivildi semih ama askeri kimliği de yanındaydı silahı da…
    o an ne hissetti kimse bilmez…
    tam bin 498 gün önce aracını ateşe verip, kopardılar semih’i sevdiklerinden.
    *
    o dönem malatya ticaret borsası’nın başkanıydı babası. sadece oğlu semih için değil, aralarında polis ve erlerin de bulunduğu, pkk’nın kaçırdığı 12 can için çalmadık kapı, aramadık insan bırakmadı.
    ne tsk’dan ne cumhurbaşkanından, ne başbakandan ne de bakanlardan bilgi alabildiler.
    sanki semih hiç yaşamamış gibi, devletin askerinin hiç kıymeti yokmuş gibi..
    *
    yüreklerini ferahlatan haber tam 105 gün sonra yılbaşı gecesi geldi.
    pkk’nın yayınladığı bir video ile oğullarının yüzünü gören aile “en azından yaşıyor” diye teselli buldu.
    yorgun ama dimdikti semih.
    kanserle mücadele eden annesinin ağlayarak izleyeceğini biliyordu çünkü.
    kendini tanıttı, devletten kendilerini kurtarmayı beklediklerini söyledi.
    aynı video pkk’nın kaçırdığı diğer asker ve polislerden de geldi.
    aileler yeniden toplandı, çağrı yaptı, tbmm’ye gitti, yalvardı…
    semih’in kız kardeşi malatya’ya gelen tayyip erdoğan’a ulaştı.
    çıktı karşısına “kardeşimi ve kaçırılan askerleri kurtarın ne olur” dedi.
    “yapabileceğim bir şey yok, sabredin” cevabı aldı.
    sanki herkes ağız birliği yapmıştı.
    çalınan her kapı ‘sabır’, ‘sabret’, ‘sabredin’ ile kapandı.
    velhasıl, ne sevgilisinden şiddet gören sıla kadar, ne de acun’dan boşanan şeyma kadar gündem oldular.
    herkes sustu, unuttu.
    sanki semih hiç yaşamamış gibi, sanki pkk’nın elinde 12 canımız yok gibi…
    *
    dile kolay, 3 yıl geçti.
    ne siyasiler ağızlarına aldı ne de basın yazdı çizdi.
    ve pkk 5 ay önce semih’in bir videosunu daha paylaştı.
    “ben semih özbey. 21 haziran 1993 malatya doğumluyum. 17 eylül 2015 tarihinde alındım. yardımcı olacak herkesten yardım bekliyorum. 3 yıldır buradayım. bizim için çabalanıyor mu, bir çaba var mı bilmiyorum. bizim için mücadele etsinler” dedi.
    *
    bugün tam bin 498 gün geçti.
    bir anne evladını 22 yaşında bıraktı, sarılamadı, koklayamadı, öpemedi…
    “ölmedim, iyileştim seni bekliyorum” diyemedi.
    tam bin 498 gündür 12 canımız pkk’nın elinde. açlar mı, susuzlar mı, nerede tutuluyorlar belli değil.
    ne alman’ın gazetecisi ne de amerika’nın rahibi kadar pazarlık konusu oldular.
    hatta konu bile olmadılar.
    sanki hiç yaşamamışlar gibi…
    ***
    velhasıl,
    acun ve şeyma’nın ayrılığı kadar konuşulur mu ya da devlet bahçeli af için bastırdığı kadar 12 canımız için bastırır mı bilmem.
    semih’in ailesinin tüm siyasilerden ricasıdır bu;
    “evlatlarımızı istiyoruz biz!”
  • upp
  • siz yazmaya başlayana kadar tek tek entry girip, gündemden düşürmeyeceğim başlık
  • bu askerleri ve polisi kurtarmak için komple ayağa kalkmayan devlet, bir vatandaş olarak benden bir şey istemesin. daha zorunlu olarak aldığı askeri koruyamayan devlet benden aldığı vergileri de almasın. bu askerleri kurtaramayan ordu da ister f35 isterse de s400 alsın, kimseye korku salamaz.
  • ne yazık ki gündemde olmayan konu. inşallah biran önce ailelerine kavuşurlar.
  • kaçırılan asker ve polislerin aileleri dışında ülkede kimsenin umurunda olmayan olay. muhtemelen siyasi rant getirisi olmayacağına inandıkları için cumhurbaşkanı'ndan içişleri bakanı'na kadar kimse dile bile getirmiyor.

    aileler bugün ihd ile görüşmüş ve ihd, "kaçırılan asker ve polisler serbest bırakılsın" çağrısında bulunmuş. detaylar için link
  • malesef ki seçimler askerlerimizden daha önemli.
  • bu konuda maalesef cok birsey yapmak mumkun degil.

    asker ve polislik mesleginde bu tip riskler var.

    devlet gidip teroristlerle pazarlik yapamaz. ıcerideki tutuklulari hukumluleri esir degis tokus eder gibi salamaz.

    pkk teror orgutu olarak kabul edildigine ve teror orgutuyle muzakere edilmedigine gore durum bu.

    baska bir yaklasim olursa yarin umarim sag salim kurtulabilirler.

    su anda bunun uzerine gitmek maalesef terorle mucadeleyi zorlastirir.

    ekleme : devlet meseleleri vicdanla çözülmüyor bazen maalesef. israil'in askerleri için yaptıkları doğrudur fakat israil türkiye gibi yılda 200- 300'den fazla şehit bunun 3 katı gazi veren bir ülke değil.

    yani türkiye'de şehit yada gazi verilirken kimse demiyor yahu keşke oraya asker göndermeseydik, keşke terörle mücadele etmeseydik diye.

    esir için pazarlık yapacaksa devlet onun öncesinde şehit ve gazi vermemek için de bir planlama yapması gerekirdi.

    demek istediğim taleplerimizde biraz tutarlı olalım.

    hem pkk ile etkin mücadele edip hem de şehit, gazi ve esir vermemeyi beklemeyelim.

    ekleme 2: gerçekten normal derdini yazanlar olduğu gibi bir kısım yarım akıllılarda saçma salak mesajlar atıyorlar. yok neymiş devleti savunmak için böyle yazıyormuşum, gerekirse savunurum da yani benim böyle bir refleksim olmadığı girilerimde ortada bunu iddia etmek için baya kıt olmak lazım.

    pkk'nın ilk kez mi asker, polis kaçırdığını sanıyorsun. ah canım. çözüm sürecinde salmışlardı ellerindeki esirleri.

    https://www.youtube.com/watch?v=rrs5y83lw_0

    sözlükte başlık 2007'de açılmış yahu zaten her zaman olan birşey bu durum. pkk'nın elinde her daim asker ve polis tutsak vardır. şimdi duyduysanız o sizin ilginçliğiniz.

    işte asarız, keseriz. şudur budur tayfasına o yüzden ayarım. bir bok bilmiyorsunuz ama fikriniz çok.

    https://www.haberturk.com/…-yildir-haber-alinamiyor

    emekli asker teğmen çelebi umursamıyormuş. tabi canım siz zaten o orduda görev yapıp canınızı tehlikeye attınız o kaçırılan askerlerle doğuda çatıştınız.

    sesini çıkarmıyorsa devletin mücadelesini zaafa uğratmamak için çıkarmıyor.

    ha diyorsanız ki tekrar çözüm süreci olmalı artık o başka bir bakış açısı ama çok milliyetçiyim ayağına yatıp bunları yapmayın.
383 entry daha
hesabın var mı? giriş yap