• uzun zamandır beklenen, beklediğimize değen zafer ilbars kitabı. özellikle kullandığı dil sayesinde okurla arasında farklı bir bağ kuracak gibi gözüküyor; zira okuyucusuna tepeden bakmayan tavrı, öykülerin içine girilmesine, karakterlerin daha iyi anlaşılmasına yardımcı oluyor. bu bağlamda, öyküleri okurken karşınızda size yazarlık taslayan bir edebiyat adamı değil de, msn'de veya akşamları iki üç bira içerken karşılaşıp gevelik ettiğiniz arkadaşınız varmışçasına okuyorsunuz kitabı. (ya da en azından bana öyle geldi)

    14 öykü var kitapta, ve gerek yazarın bahsettiği konular, gerekse bu konuları işleyiş biçimi oldukça özgündü bence. ayrıca mutlu sonlara veya beklenen/beklenmeyen sonlara karşı umursamaz duruşu, anti kahramanları yüceltmeyen; ama onların öyküsünü anlatırken hem çok ciddiye alan hem de inceden dalgasını geçen tavrı pornovida'yı oldukça farklı bir noktaya taşıyor. yani dünyaya entelektüel abazanların değil de "kült...ürr...süzzzzz porrnnoooo...cuu" ların tarafından bakmak için gayet yerinde bir seçim olabilir pornovida.
  • pornovida; kalem tutmayı iyi bilen “zamandaş” bir genç yazarın ilk derli toplu öykü demeti.

    bir çay bahçesinde, güneşin çay bardağından masaya düşerken okunmasından çok,
    bir barda duman altı, “tom waits” eşliğinde anlatılacak satırlar bunlar.

    başrolde ve kazanan olmak istemeyen, anti-kahramanların bir araya geldiği,
    kültürsüz bir pornocunun aşk’a çoğumuzdan daha sahici baktığı,
    soylu bir yalnızlık ya da gerçek bir aşk hikayesini bulmak için, bilinçaltı koltuğuna oturmuş bir gönüllünün aşk’ı çarmıha gerdiği,
    macbeth’inki gibi kanlar üzerine kurulmuş bir krallıkta, kralın maskesiz kaldığı,
    aristo’nun rastlantısal bir aşk hikayesinin tek şahidi olduğu,
    yorick’in hamlet’ten fazla alkış aldığı,
    geçimsiz bir adamın, zifiri karanlık yalnızlığında dişi bir kediyle tekbaşına kaldığı ya da kalamadığı,
    mutsuz ve evde kalmış eşyaların savaş karşıtı eylemler yaptığı,
    bir süredir evinde çıplak dolaşan ve dağınık bir yaratıcı olan ruhi bey’in böcek temizleyicisiyle birbirlerini çok iyi anladığı,
    içkinin, anti-depresanların, corto maltese’in, ucuz komedi filmlerinin aşk acısını unuturmaya yetmediği,
    ‘kaybeden adam’ kalıbından müzikle çıkanın güzelliği,
    en iyi bildiği konun moliere’in sanat anlayışı olan bir adamın iş görüşmesindeki dürüstlüğü,
    aşk görüşmesindeki tutukluğu, şair görüşmesindeki deliliği ve yaşam bitirme tezinin son hali,
    iki erkeğin bir tecavüzde, bir de züvacette yer aldığı,
    ‘terör sokağı üçlemesi’nde ise kanımızın vücudun içinde aktığı için ne kadar şanslı olduğumuzun bize hatırlatıldığı
    şehir masalları bunlar.

    barda, bir gece vakti kulağa fısıldanan...
  • gözlerimiz yollarda kaldı, bekledik bekledik. sonunda sahip olduk, okuduk.
    zafer ilbars’ın yazılarından tanıdığımız üslubunun 14 parçaya dağılmış hali. hem neşeli, hem hüzünlü. ikisi aynı anda bir arada ama dozu iyi ayarlanmış ve tadında. mayhoş tat. hüzünlü ama acıklı değil, neşeli ama cıvık değil. zaman zaman gerçek hayatta gerçekleşmesi imkansız gibi görünen, ama gerçek dışı da olmayan öyküler var. öykülerin bitişi de ilginç. klasik değil. yani herkesten değişik bir kitap ve yazar var karşımızda.

    kitabın dört bir yanına dağılmış zafer ilbars. her öyküde ondan izler var. erkin koray, izmir, tom waits vb.. ve tabi, kadınlar. bir de şunu gördüm ki, yazar, epey şey bilmesine rağmen, bunu tek kitap okumuş biri kadar bile ukalaca sunmuyor. kendini olduğundan farklı göstermeden yazılmış, içten bir kitap.
    ellerinize sağlık!

    ayrıca: http://tabudeviren.blogspot.com/…-zafer-ilbars.html
  • giriş bölümünde okuyucuya içerikle ilgili yanlış mesajlar veren kitaptır.
    zira başlangıçta içindeki kısa öykülerin çok daha fazla erotizm hatta pornografi sınırlarına ulaşan mizahi bir erotizm barındırdığını düşündürür.
    oysa ki kısa öyküler, 2000'li yıllarda ilk gençlik zamanlarını yaşayan, okuyan, yazan, hisseden herkesin kendisinden birseyler bulabileceği şefkat uyandıran öykülerdir.
    ancak iş aysel'e gelir dayanır ki, okuyucu burada biraz durup nefeslenmelidir. aysel rahatsız edicidir, karanlıktır ve acıtır.
    kitabın sevimli romantizmi okuyucuya hiç de uyarı vermeyen bambaşka bir yöne sapmıştır. aysel acıtır çünkü gerçektir. aysel biraz da merter'de fındıkzade'de tem'de gördüğünüz kadınlar-travestilerdir.
    terör sokağı üçlemesine gelirken daha hazırlıklı davranırsınız. hazırlıklı olmanızda yarar vardır!
  • henüz popüler olmamış, güzel müzik yapan grubun son albümü gibi, tüm tecrübe, bilgi ve heyecanı içinde barındırıp gerçek sevenlerinin dinlediği.

    -ilk defa kitap entrysi girmeye çalıştığımdan olsa gerek şöyle entel, dantel bir şeyler yazayım dedim fakat muvaffak olamadığımdan bundan sonrasına düz devam ediyorum-

    * ismini ilk duyduğumda içeriği konusunda az-çok fikrim oldu. adı pornovida olan bir kitap ne anlatabilir ki? bambaşkaymış.
    * diğerlerine göre en az beğendiğim öykünün kitaba adını vermiş olmasına açıkçası üzüldüm ama maalesef popüler kültür böyle bir şey.
    * "iş görüşmesi", "aşk görüşmesi" alt başlıklarında anlatınlar bir yerden çok tanıdık geliyor.
    * ayrı bir güzelliği de bugüne kadar bilmediğim tom waits kişisiyle tanışmam oldu.
    * şu an itibariyle imzalatmak istediğim kitaplar arasında birinci sırada, zaten dostoyevski, victor hugo falan onlara imzalatmam zaman alacak.
    * tek olumsuz yönü, yazarının devamını veya benzerini yazmadığını bilmek, binlerce insan imla kurallarına bile tam hakim olmadığı halde yazmaya çalışırken, yazabilen insanların yazmaması üzücü.
    * küçük bir --- spoiler ---yüzümü kara çıkartma deyimi, kitapta gözümü kara çıkartma olarak yazılmış.--- spoiler ---
  • pornovirus.
hesabın var mı? giriş yap