posta gazetesi şairleri
-
posta gazetesine şiirlerini yollayıp okuyucularla paylaşan duygusal şairlerdir. şiirler epik, didaktik ve pastoral olurlar.
genellikle şu şekilde şiirler-şairler vardır:
" ali mudurnu. 29 senedir şiir yazıyor. emekli coğrafya öğretmeni.
cumhuriyetim
dereleri akar gürül gürül
ne güzel gençliği var yanakları gül
her yerinden tarih akar
ne güzeldir benim cumhuriyetim!
atatürk bu ülkeyi kurdu
nice düşmanlar vuruldu
mehmetçik dağların kurdu
ne güzeldir benim cumhuriyetim!" -
"sanat sanat için mi yapılır yoksa halk için mi" münazarasını daha anlayamamış, kendi yağında kavrulmaya çalışan, bak ben 2 kelime ile cümle kurabiliyor alt altada yazdımmı da şiir oluyor diyen yurdum insanıdır bu şairler. halkın sabahları ahu tuğba'nın meriç erkanla olan ilişkisini izlemesindense böyle birşeylerle uğraşması daha mantıklı geldi birden.
-
çoğu muhtemelen hayatında hiç şiir okumamış olmakla birlikte, yüksek ihtimalle kulaktan dolma yazmaktadırlar şiirlerini, bakınız 5 mart 2007 tarihli posta gazetesinden bir örnekle pekiştirelim bu düşünceyi:
"cüneyt erdoğan, kütahya'da yaşıyor.*
**enstrüman misali**
kemanın uçukluğunda
bas gitarın umursamazlığında
davulun hırçınlığında yaşa**
ve dalga geç hayatla
ve su gibi temiz ol ve berrak*
bir darbuka misali
dum tırrak dum dum tırrak*"
aynı tarihli gazetede "bir seni sevdim tıfıl yarim canı gönülden" diye başlayan bir şiir var, daha da hiçbir şey demiyorum ben size. -
bir zamanlar aşk doktorundan hemen sonra okuduğum bölüm. bir de o değil de bir romantik isyankar vardı noldu ona hakkaten
-
-
son 70 yıldır şiir yazıp da gürül gürül akan dereden vazgeçmeyen bir amca var ki onu şiir yazarken kıskıvrak yakalamaktan başka bir şey düşünmüyorum bugünlerde. ikinci dünya savaşı başlarken amcam şiir yazmaya başlamış, tüm dünya birbirine girmiş, trajediler buradan köye yol olmuş, hükümetler devrilmiş, teknoloji çağ atlamış, yeni bir binyıl başlamış ama ilk günkü dere ve kafiye sevgisi milim değişmemiş adamda. fakat bir yandan da kıskanıyor ve onlar gibi istikrarlı olmak istiyorum. şiirimi devrin koşullarına göre değiştirmek yerine, tüm devirleri kendi şiirime göre düzenlemek ve elimde değnekle dağlarda tepelerde yürümek istiyorum. pastoral şiirimi çok şık kelimelerle bitirmek ve bunları bir gazetede yayınlattıktan sonra, elma ağaçlarının altında zafer halayı çekmek istiyorum. halaya katılmak için son hızla bana doğru koşan torunlara gelişine vurmak ve bundan bile şiir yazmak istiyorum.
köyümsün sen, derelerin aktığı
güzellerin adına türkü yaktığı
kafayı yemiş ben gibi dedelerin
torununa gelişine çaktığı
her bahar ayrı olur buraların deresi
ne yazdığımdan sana ne, be allahın teresi
topla pek güzel gider liverpool'un torresi
bütün bunlar oldu hayatımın gailesi
(emekli dağcı komando mies. 93 yaşından gün alıyor. 80 senedir şiir yazıyor. sene oldu 2076) -
en büyük hayranları şahsımdır!
-
muhtemelen posta gazetesinin mizah köşesindeki şairlerdir. penguendeki( öncesinde lombakda mıydı acep?) vesikalıktan karakter tahliline inanmıyordunuz da, buna niye inanıyorsunuz ki? öyle şiir mi olur; yemişler bizi.
-
en güzel şaka yollarından biridir.önce arkadaşınızın facebooktan bi fotoğrafını alırsınız.sonra çok uyduruk bir şey yazarsınız( zor olmuyor biz ürgüplü bir arkadaş için
''bacaların periden
yarim gelir geriden
ey güzel kapadokya
benzemezsin ne amerika ne rusyaya ''
ile başlayan bir şiir yazmıştık) gerçek adı mesleği ve 6 yıldır şiir yazıyor yazısı ile birlikte gönderirsiniz sonra da her gün posta alıp,şiirin çıktığı gün fotokopisini çekip şirkete dağıtırsınız.
ayrıca
oradaki bir çok şiirin de şaka olduğuna inanıyorum.ama gerçek galiba -
kendilerine çok güvenen şairlerdir, zira o sikindirik şiirlerin yanına bir de vesikalık fotoğraf koyuyorlar, hayır ben o şiirleri yazıp bir de gazeteye yolluyor olsam, başkasının fotoğrafını yollardım.*