• "her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter" dizesi rindlerin akşamı'ndaki "ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül" dizesiyle birlikte değerlendirilebilir. böylece yahya kemal'in zaten 'dönülmez' olarak nitelendirdiği akşamın nereye bağlandığı, toprak altına sızan rind'in yaşamında biriktirdiklerinin ölümünden sonra nasıl gül gibi açılacağı görülebilir.

    (bkz: rindlerin hayatı)
    (bkz: rindlerin akşamı)
    (bkz: rindlerin ölümü)
  • hafız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış;
    yeniden her gün açarmış, kanayan rengiyle.
    gece, bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
    eski şiraz'ı hayâl ettiren âhengiyle.

    ölüm âsûde bahar ülkesidir bir rinde;
    gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.
    ve serin serviler altında kalan kabrinde
    her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter.

    ---
    temizce bir kayıt:
    https://www.youtube.com/watch?v=jaqvhr1f8pe
  • ölüm asude bir bahar ülkesidir bir rinde mısrası ile rilke'nin ölüm hakkındaki uğurlu kademli yer her zaman tatlı ülke tanımlaması arasında ölüm olgusuna yaklaşım tarzı olarak paralellikler bulunan şiir.
  • incila bertuğ hanımefendi anlattı. gezileriyle ünlü gazeteci-yazar hikmet feridun es ile şair behçet kemal çağlar bir vesileyle iran'a giderler. iran'a gitmişken elbette şirazlı hâfız'ın da kabrini ziyaret etmek isterler. hâfız'ın kabrinde, "rindlerin ölümü" şiirindeki gibi her gün açan kırmızı bir gül olduğunu müşahede ederler. düşünüp taşınırlar, söz konusu gülden bir çelik alıp münir nureddin'e götürmek ve yahya kemal merhumun aşiyan'daki kabrine ekmek mümkün olur mu diye. olur efendim olur, niçün olmasın? alırlar çeliği, münir bey'e getirirler ve münir bey de çok sevgili dostunun kabrine eker.

    (yahya kemal'in kabri mermer kaplı olduğu için hemen dibine ekmiştir ekmesine de, istanbul'da hangi şey yerinde duruyor ki o gül dursun değil mi? allah'tan söz bâki, şiir bâki.)
  • yahya kemal şiirlerini münir nureddin'den başkasının bestemesini istememiş, sadece bu şiirin bestesi bile üstada hak verme sebebidir dedirtmiş muhteşem eserdir.
  • derler ki ; "eski şiraz'ı hayal ettiren ahengiyle" dizesini şiirden yıllarca sonra yazmış.
  • (bkz: hafizin kabri)
  • munir nurettin selcuk'un klasik turk muzigine armagan ettigi yahya kemal siiri.
  • iddia odur ki ; şiir aslında ''karanlık serviler altında yatan kabrinde '' olacakmış sonra hazretleri ''yok yav bu olmadı sankim'' demiş ve 19 yıl bekletmiş, neşretmemiş, en makbul kelimeyi düşünmüş yıllarca. neticede serin serviler tabirinde karar kılmış.
  • yahya kemal beyatlı'nın aşiyan'da yer alan kabrinde bir nevi mermer kitabe üzerinde bu şiirinin ikinci dizesi yazar.

    her gittiğimde daha önce hiç okumamış gibi o atmosferde tekrar bi okurum, tekrar bi ürperirim. sonra tekrar okur, tekrar tekrar ürperirim. etrafıma bakınır münir nurettin selçuk'un kabrinin de az ilerde olduğunu görünce biraz daha ürperirim.

    rind nedir?

    ölüm neden âsûde bahar ülkesidir?

    o rindin gönlü bir yerde değil de neden her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter?

    neden serin serviler?

    neden her seher bir gül açar; ve neden her gece bir bülbül öter?

    hüzünle düşünerek, bir daha çıkarım başka bir rind meşrepli şaire varan o yokuşu. makyajı daha da akmış o fahişeyi temâşâ etmek için...

    e biraz da orada ürperirim, hüzünlenirim tabi ki.

    ne yaparsın ürpermek, hüzün huydur bende.
hesabın var mı? giriş yap