• üstad kadir mısıroğlu'da bu olaya çok büyük tepki göstermiştir.

    risale-i nuru sadeleştirmek ihanettir.
  • kur'an mealine pek tepki göstermeyen insanların tepki gösterdiği bir durumdur. sebeplerinin risale jargonunun kaybolması, çoğu kelimesi normal insanlar tarafından anlaşılmayan risalelerdeki mistik etkinin azalması ve açıkçası risalelere kutsiyet atfedilmesi olduğunu tahmin etmekteyim.
  • (bkz: rinu)
  • fasülye gibi nimetten saydıkları sıradan kitapların etrafında dönen nurcu hezeyanları. sadeleştirirsen ne olur, sadeleştirmesen ne olur? kutsal kitap muamelesi çekiyorsunuz, çekmeyin et bademler
  • bu kitapların 130 dan fazla dile çevrildiği günümüzde , neden türkçe'ye sadeleştirilmediğini anlayamadığım meseledir. ben de biliyorum arapça daha zengin bir dil , ve arapçadaki bir kelimenin açıklaması türkçedeki on kelimeyle bazen anca açıklanabiliyor. fakat günümüzde neredeyse başka bir dil gibi gözükecek şekilde dilimiz değişmiş durumda. hiç anlamadan tekdüze okumak yerine en azından biraz daha sedeleştirilmişini okumalarında sakınca görmüyorum insanların. üstelik ben sadeleştirilmiş versiyonlarını da okudum , öyle yaygara çıkarıldığı gibi sığlaştırılmış gelmedi bana.eserlerin orjinallerini de okudum ve her okuyuşumda farklı şeyler kattı , fakat hiç okuyamayan ve anlayamadığı için de kitabı okumaktan vazgeçecek insanlara sadeleştirilmiş versiyonunun çıkarılmasını yanlış bulmuyorum.
  • (bkz: kendini aşağılamak)
    bir şey için de emek harca. ne güzel üslup olarak benzersiz bir kitap. hiç açıp okudun mu ki anlaşılmıyor nutukları çekiyorsun. türkçe kıt bir dil anlattıkları türkçeyle ifade edilirse eser yozlaşır. üslubu zarar görür. eline kitap almamış insanlar, bir kaç kez okuduktan sonra aşinalık kazanıyorlar. siz kimin zihnini küçümsüyorsunuz. öyle bir üslup ki edebi, içten ve bazen de olabildiğine kişisel. okunanlardan yararlanılan kişinin iç dünyasını, kabiliyetine göre değişiklik gösteriyor. sen ne hakla bunu bozarsın. yazarı zaten böyle bir izin vermemiş etik olarakta saçma. boş verin siz ya açın sonsuz nur falan okuyun. miraç kelimesini merdiven diye çevirin falan.
  • bu risale-i nur denilen kitaplar fikir kitaplarıdır,edebi eserler değildir.pablo neruda'nın şiirlerini idrak etmek istiyorsan ispanyolca bilmek gerekebilir,charles baudelaire'i idrak etmek için fransızca bilmek gerekebilir.

    muvakkat yerine geçici,ihtiyar yerine arzu,istek,tenvir etmek yerine aydınlatmak...bir düşünceyi açıklamak için arapça-farsça-türkçe yazılmış satırları şu anda konuşulan güncel kelimelerle ifade etmek neden sıkıntı oluyor ?
    çünkü nurcu kardeşlerimiz bu kitabın kutsiyetine inanıyor.allahu teala ilham buyurmuş saidi nursi hazretlerine.hiç kıvırmaya gerek yok.gerçek budur.
  • şimdi bir metin ne kadar ağdalı anlaşılmayan kelimeler içeriyorsa o kadar derin anlamlar içeriyor demektir. yazarın ne kadar bilgili olduğunu gösterir. okuyup anlamadıkça o metnin çok değerli olduğuna olan inanç artar. o yüzden sadeleştirilmesine karşıyım. hiç anlamayalım çokça inanalım mümkünse
  • bir insan tarafından yazılmış bir kitaba kutsal kitap muamelesi yapanların kabullenemediği durum.

    kur'an'ın tanımında "el-muteabbedu bitilâvetihî" ifadesi geçer. tilavet edilmesi ibadettir anlamına gelir. ben bu tilavetin anlamadan, arapçasından okunması anlamına gelmediğini düşünüyorum. çünkü bir şeyi tilavet etmek onun peşinden gitmek, yörüngesini takip etmek (güneşi tilavet ettiği ettiği zaman aya yemin olsun ki) anlamına gelir. hadi diyelim ki kur'an'ı anlamadan okumak da ibadettir. peki risaleleri anlamadan okumak da ibadet midir?

    askerde karşılaştığım bir şakirt risalelerle geçen yıllardan sonra biraz arapça biraz da farsça kelimelere aşina idi. köken bilgisine sahip değildi, anlam ayrıntılarını bilmiyordu ama ezberlemişti. fakat elinde ufak cep boyu risaleler boyuna ezberliyordu. bildiğin ezberliyor, ezberlediği yerleri tekrar ediyor ve kur'an okur gibi koğuşta gezerek mırıldanıyordu. birgün dedim ki, gel bakalım şakirt şu okuduğun sayfalardan birinin üzerine konuşalım. konuşalım hocam dedi, açtık rastgele bir sayfa. oku ve bana açıkla, ne demek istemiş üstad hazretleriniz. bana feci gıcık oluyor ama kendisinden daha iyi anladığımı da bildiği için ses edemiyordu. bir sayfanın tamamında yaklaşık yarıya yakın kelimelerin tam anlamını bilmiyor ama genel anlamı aşağı yukarı anlıyordu. şakirt dedim, bu yaptığından dolayı ahirette sual olunursun. şu enerjini allah'ın kitabını anlamaya harcasan ne güzel olur. bir daha yüzüme bakmadı, selamımı zar zor aldı.

    işte bu ve bunun gibi kaz kafalılar risalelerin kutsal birer metin olduğuna inanır ve anlamadan okunsa bile sevap kazanılacağına inanır. anlattığım sadece bir örnekti. bunun gibi yüzlercesiyle karşılaştım, onlarcasıyla tartıştım. nato kafa nato mermer, içeri bir fikir sızıntısı bile girmiyor. artık bıraktım, bir yerde konuşurlarsa he he deyip geçiyorum.
  • (bkz: awesome idea, awful implementation)
    sözkonusu ürünü biraz incelerseniz, buna karşı çıkanların karşı çıkma sebeplerinin kitabın aslını kutsallaştırma falan olmadığını görürsünüz (bkz: straw man fallacy), adamlar bariz haklı karşı çıkmakta. sadeleştirilmiş filan değil, bariz dandikleştirilmiş bu. metinleri kıyaslama imkanınız henüz yoksa, olayı algılamanızda şu size yardımcı olabilir: (bkz: ispanya’da restore edilen hz. isa portresi)

    sözcüklerin bir çağrışım networku vardır, malumunuz. risale-i nur denen kitaptaki sözcükler (bkz: sözler) ile ise bilinçli olarak kuran vocabulary'si ile ağ kurulmuştur, yollar hep kuran'a ve islami miras dediğimiz selef eserlerine çıkar. bütün bir (bkz: kültür)ü aktarır bu karmaşık ağlar. senin o 'anlamıyorum bu kelimeyi' dediğin kelime çok büyük ihtimalle quranic vocabulary'dir, ve kuran'a olan yabancılığından dolayıdır o kelimeye olan yabancılığın. ve dünya senin etrafında dönmemektedir. ve sen böyle her şey benim taban seviyeme inmeli veya ben ondan kaçınmalıyım, kapalı zihniyetiyle devam edersen kuran'a olan yabancılığını gideremeyeceksin. siz bu köşetaşı sözcükleri silip yerine çomaric vocabulary yazarsanız sözcüklerin kuranla ve islam kültür ve mirasıyla aralarındaki bu bağları ulaşılamaz kılarsınız. (bkz: no signatum without signum) yani (bkz: şekil yok ise mana da yok). bunu ne linguistic olarak ne de islamic olarak savunamazsınız “efenim asıl önemli olan manası” diyerek, zaten kaybolan şey mana burada, sözcükler farklı mana nüansları ve ağ bağlantıları taşırlar dedik. “asıl önemli olan kaşın gözün hala algılanabilmesi ” demeye benziyor yukarıdaki hz. isa resmi restorasyonundan sonra.
    kaldı ki, karmaşık bir kitabı şaplaklaştırmak okuyucunun beynine iyilik değildir, o kitabın yazarına hiç değildir. bunu savunanların "bizimkiler sadeleştirmiş, öyleyse savunalım" zihniyetiyle savundukları açıkça ortada. öğrenicinin iyiliğini düşünmek iyi bir niyet, ama uygulama tamamen maksadından sapmış vaziyette belli.
    dileğimiz odur ki, okuyup öğrenmek orijin'e varmak isteyen bilgi takipçilerine bütün kolaylıklar sunulsun, yeni kolaylıklar da icat edilsin, ama orijinal olanı tahrif etmeden, perdelemeden, manipule etmeden.

    bütün bunlarla birlikte tabiki özgürlükler kapsamında mevcudiyetini sürdürecektir, ancak ehli nazarındaki merdudiyetiyle beraber..
hesabın var mı? giriş yap