• gelecek yıllarda gitmeyi düşününlere yardımcı olmak adına, rock werchter 2015 özelinde yaşadıklarımdan çıkardığım bazı bilgiler vermeye çalışacağım.

    * her sene olduğu gibi bu yıl da oldukça iyi bir line-up’ı bizlere izletmeyi başardı.

    * şimdiye kadar gördüğüm en başarılı festival organizasyonu olduğu söyleyebilirim. günlük ortalama 100.000 insanın katıldığı bir festival alanında, sırada beklediğimiz anın yok denecek kadar az olması oldukça dikkat çekiciydi.

    * her festivalde en büyük problem olan tuvaletlerin, werchter’de mükemmele yakın olduğunu söyleyebilirim. sayıları oldukça yeterli olan tuvaletlerde, uçak tuvaletlerine benzer vakumlu bir mekanizmanın kullanılmış olması, sürekli tuvaletleri temizleyen bir ekibin orada bulunması ve her daim tuvalet kağıdının bulunması, bu işe ne kadar profesyonel yaklaştıklarının göstergesi. keşke kamp alanlarında da buna benzer tuvaletler kullanılmış olsaydı. kamp alanıyla ilgili yapabileceğim en önemli eleştiri belkide bu.

    * festival alanında tüm alışverişin kağıt kuponlar üzerinden yapılıyor olması, alışverişlerin hızını arttıran önemli bir etkendi. hemen hemen her köşe başında kuponları toplu şekilde satın alabilecek alanlar mevcuttu. 1 kuponun karşılığı 2,5 euro olarak belirlenmişti. festivalde tüm içeceklerin (bira, su, kola, red bull vb.) fiyatı ise 1 kupondu.

    * artık bir çok festivalde gördüğümüz, plastik bardakları toplayarak karşılığında içecek alma olayı rock werchter’de de vardı. bir çok geri dönüşüm noktası bulunan festival alanında, 20 tane plastik bardak karşılığında 1 adet içecek kuponu almak mümkün.

    * festival alanında, yemek adına bir çok alternatif barındırıyor olması, festivalin bir diğer artısıydı. genellikle hızlı hazırlanan yemekler için 3-4 kupon fiyatlar belirlenmişti. ilk bakıldığında, fiyatlar ortalamanın üzerinde olsa da festival için kabul edilebilir olduğu söylenebilir.

    * 4 gün boyunca, herhangi bir sahnede müziğin olmadığı an yok denecek kadar azdı. alan oldukça büyük olsa da, her 3 sahneye de hızlı şekilde ulaşmak mümkün olduğu için, hemen her dakika istediğiniz bir sahnede müzik dinleyebilmeniz güzel bir özgürlük.

    * festivalde sahne önü bilet kavramının bulunmaması, normalde olsa astronomik ücretler ödeyerek sahip olabileceğiniz bir lokasyondan dilediğiniz grubu dinleme şansı yaratıyor. beklediğiniz konser başlamadan 1 saat öncesinde alanda beklemeye başlamanız durumunda oldukça iyi bir lokasyondan izlemek mümkün. tabii bu söylediğim muse gibi , çok büyük bir hayran kitlesine sahip gruplar için geçerli değil. bu yıl muse için yaklaşık 4 saat bekleyerek, sahne önünde oldukça iyi bir yerden izlemeyi başardık mesela.

    * ulaşım anlamında organizatörler oldukça fazla alternatif oluşturmuş durumdalar. biz araba kiraladığımız için toplu taşıma araçlarını deneyimlememiş olsak da, bu konuda şikayetçi olan kimseyi görmedim.

    * brussel charleroi havaalanına inecek olanlar için araba kiralamanın oldukça mantıklı olduğunu söyleyebilirim. shuttle fiyatlarının oldukça yüksek olduğu bu havalimanından araç kiralamak, zamanı efektif kullanmak adına da oldukça verimli. bu sayede gündüz 3’e, 4’e kadar, werchter’e çok yakın olan leuven’e, brüksel’e gidip, oralarda vakit geçirmek mümkün.

    * festivalde birkaç farklı alanda kamp kurmak mümkün. biz festival alanına en yakın olan ve daha çok gençler tarafından tercih edilen hive’ı tercih ettik. kamp alanında keyfinize göre istediğiniz alana çadır kurmanız mümkün değil. yine çok organize bir şekilde, çadırı kurmaya başladığınız an, sıra hangi bölümdeyse burada çadırı kurmak zorundasınız.

    * kamp alanının yıldızı, çok hızlı kurulan çadırlarıyla öne çıkan quechua markası. çadırların %80’i bu markaya ait.

    * festival boyunca sıranın en fazla olduğu yer, kamplarda bulunan duşlardı. bankalardakine benzer bir sıra numarası alarak beklediğiniz duşlarda herkesin sabah kalktıktan sonra duş almak istemesi sebebiyle çok uzun bir süre beklemeniz gerekiyor. ancak öğlen 2-3 gibi ya da gece festival dönüşü sıra beklemeden duş almak mümkün. duşların bir kamp alanına göre oldukça temiz ve kullanışlı olduğunu söylemeliyim. duş için 1,5 kupon ödeme yapmanız gerekiyor.
  • araba kiralayın. ev kiralayıp brükselde kalın. gündüzleri belçikadaki her şehre yardırıp gidebilirsiniz. içeride falafel, makarna, noodle falan yiyin standart şeylerden daha lezzetli. kamp alanına içki giriyor dışarıdan. festival alanına girmiyor. aradaki mesafeyi yürürken içeceğiniz şeyler de getirin. tuvalete mümkünse içeride girmeyin, daha temiz değil daha çok. festival kitlesi bildiğin hayvan sürüsü, gelir seviyesi daha yüksek olduğundan ipi koparan gelip her yere kusuyor, dağıtıyor, pet bardağa işeyip yemek alanına döküyor insanlar arasında. diğer yandan organizasyon çok iyi ve çok iyi niyetli. brükselden gelirken en iyi yol kampenhout ve haacht üzerinden giden dümdüz yol. üstünde benzinlikler publar cafeler falan da var. yağmur yağacak, hazırlıklı olun. pek yağmur geçirmeyen opsiyonların da olduğu 3 çift ayakkabıyla kralsınız. civarda dağıtılan naylon panço yağmurluklardan bulmaya bakın. sahne önü beleş ve erişilebilir. grubun krallığına göre 15 dakika - 2 saat öncesi sahne önü girişinde soteye yatsanız yeter. beklediğinize değecek. iyi eğlenceler.
  • bu sene benim de nihayet katıldığım rock festivali. organizasyon beklenenden çok daha başarılıydı. çok fazla katılımcı olmasına rağmen sahne pozisyonları, dev ekranlar ve iyi ses sistemiyle konserleri dinlemek çok keyifliydi.

    fotoğraflar ve detaylar için: http://www.gizemakkan.com/…asam/rock-werchter-2015/
  • eğer en sağlam line-up olan festival hangisi diye bir arayış içerisine girdiyseniz, hiç düşünmeden biletini almanız gereken festival.

    fakat eğer sadece müzik değil de festival ortamının da peşindeyseniz şiddetle glastonbury diyorum. ilk 2008 yılında rock werchter'e gittiğimde kafayı yiyordum; bırakın ard arda çıkmayı türkiye'ye son 10 senede* gelmemiş gruplar patır patır sahneye çıkıyordu. o zamanlar birbirine çok yakın 2 sahne vardı, ordan oraya koşturarak günlük konser maratonu tamamlanıyordu. fakat konserler bitince herkes konser alanını terk ediyor, kamp alanlarında kendi partilerini yapıyor ya da ertesi güne hazırlanmak için yatıp uyuyorlardı.

    fakat ne zaman ki bu bünye 2009 yılında glastonbury'le tanıştı, işte o zaman beni buraya gömün dedim. glastonbury'de de elbette birbirinden sağlam gruplar çıkıyor, ancak o kadar fazla sahne var ki sahneler arası yürümek bazen yarım saati buluyordu. ancak festival ortamı inanılmaz, gündüz sirkinden tiyatrosuna binbir türlü aktivite, gece underground clublar, kafayı yediren dekorasyonlar/animasyonlar, inanılmaz keyifli bir ortam..

    işte o zaman dedim ki glastonbury'de kimin çıktığının önemi yok.. hatta headliner ciguli çıksın yine de koşa koşa giderim, o derece bir festival. anlatılmaz, yaşanır denilen cinsten..

    2010'da tekrar glastonbury'e gittiğimde eski bir dostu görmenin mutluluğuyla attım kendimi çimlere. bir yandan rock werchter'in o seneki line-up'ı da aklımı çelmiyor değildi, ama dedim ya glastonbury bambaşka..

    bu sene olimpiyatlar nedeniyle glastonbury olmayınca, geçen sene gitmeye niyetlenip de gidemediğim sziget'e gitmeye karar verdim. sziget'den beklentilerim çok büyük, ama avrupanın en iyi festivalinin beni memnun edeceğine neredeyse şimdiden eminim.

    işin özeti şudur ki:

    - eğer inanılmaz grupları ordan oraya koşturmaca derdim olmadan izleyeyim derseniz mutlaka rock werchter'e,
    - festival ortamının keyfini çıkarayım, gece-gündüz çılgın atayım, feleğim şaşsın diyorsanız da glastonbury'e,
    - glastonbury uzak ve çok pahalı derseniz de sziget'e

    gidin derim.

    dipnot: bu entry rock werchter festivalini aşağıdaki linkten canlı yayında izlerken kaleme alınmıştır, yoğun derecede festival özlemi içerir.

    http://www.skynet.be/…ivals/rock-werchter-2012/live
  • 2012 festivaline kampçı olarak katılan biri olarak notlarımı bulabilirsiniz efem. biraz dağınık yazdım ama artık affola.
    * sağlam bir çadırın şart olduğu görüşündeyim, zira yağmur yağıyor, rüzgar da epey esiyor. yeterince gerilmeyen, sapları saçmasapan bir çadır herşeyinizi ıslatabilir ve uçup gidebilir.
    * çok param gitmesin ama makul bişey de olsun diyorsanız gitmeniz gereken yer decathlon - quechua marka çadırlar. zaten festival alanında da herkeste aynı marka çadır var, hem ucuz hem de yeteri kadar kaliteliler.
    * eğer çadırınızın girişten öne uzanan ve minik bir veranda havası veren uzantısı yoksa, ayakkabılarınızı çadırın içine almanız gerekecek demektir, bunu da düşünerek çadır alın.
    * battal boy çöp torbaları hayatınızı kurtaracak. ya giderken tr'den götürün ya da orda bir marketten mutlaka alın. poşetler hem yukarıdaki maddede belirtildiği üzere çadırın içine almak istediğiniz ayakkabılarınızı üzerine koyabileceğiniz bir zemin oluşturacak, hem de 4. gün festival alanını yemek artıkları, bira şişeleri, ketçap - mayonez vb atık yiyecekler kaplayacağı için oturacak yer bulamadığınızda çöp poşedinin nimet görevi gördüğünü farkedeceksiniz.
    * ıslak mendil yanınzda fazladan fazladan olsun. tuvaletlerin çoğu toi toi; para verip girdiklerinizde de sabun yok. şahsen ben hem sabun aldım hem de mendil. (basmalı sabunları konser alanına taşımak zor, bir sonraki sefer kağıt sabun ile geleceğim ben de)
    * kamp kurarken tuvaletlerden ve girişten uzak bir yere yerleşmeye dikkat edin. son günkü o tuvalet kokusunu anlatmak mümkün değil, giriş de çok gürültülü oluyor. konserlerden bitap düşmüş gelip biraz uyumak istediğinizde birilerinin bağrış çağrışı pek sevimsiz oluyor.
    * sabah gölge olacak bir yere kamp kurmaya dikkat edin. yoksa sabahları feci sıcak oluyor, 9 da dikiliveriyorsunuz ayağa mecburen.
    * okuduğum kadarı ile hemen hemen her sene a2 - a3 kampları çarşamba gecesinden, diğerleri de perşembe sabahı açılıyor. a1 biraz daha yakın olmakla birlikte, konser alanına en yakın kamplar bunlar. a3'te kalmış biri olarak, gördüğüm kadarı ile bu kapmların yaş ortalaması daha yüksek - yani saçmalamaya daha az eğilimli bir kitle var. kötünün iyisi diyelim.
    * ayakkabı olarak feci pislense / yıpransa bile acımayacağınız birşeyler giyin derim. şahsen bir yağmur çizmesini de öneriyorum, hava yağmur olduğunda yerdeki çamur yemek artıkları ile birleşip mide bulandırıcı bir hal alıyor.
    * duşlar a3'ün önünde, ve gayet temiz.
    * kamp alanındaki markette yiyecek içecek yanısıra çadır, kamp sandalyesi, şişme yastık, uyku tulumu, güneş kremi vs de satılıyor. yanlız bitebilir, buna güvenerek gelmeyin. ha bir de pahalı.
    * alışveriş için yukarıda bahsettiğim market dışında werchter kasabasının içindeki küçük süpermarket var. lakin içeriyi talan ediyor millet. leuven'de de alışveriş yapacak yerler var ama istasyona uzak. en güzeli bürükselde kocaman bir market bulup çantaları doldurun.
    * kampa cam şişe sokmak yasak, vodka - tekila alırken pet şişe de alın. alkol sokabilirsiniz, ya da metal kutulu bira sokabilirsiniz ama cam yasak.
    * kamp alanındaki markette bira satılmıyor. konser alanında bira 2,5 euro idi. konser alanına giden yolda tır vagonu gibi vagonlarda biracılar kuruyorlar, orda kafayı bulun sonra içeri girin derim. ya da kokteylinizi hazırlayıp pet şişe ile konser alanına girebilirsiniz.
    * hava çok dengesiz, biraz lahana modunu düşünerek giyecek getirin.
    * alerjikseniz mutlaka ilaç getirin, oranın polenleri epey kuvvetli.
    * böcek sokması ve güneş yanığına karşı krem, bağırsak antiseptiği vs almak, sefanızı bozmadan başınıza gelebilecekleri savuşturmanıza yarar.

    "i'm still alive" dedirten, müziğe doyduğum, pek keyifli rock festivalidir rock werchter.
  • son 4 senenin 3'unde avrupa'nin en iyi festivali odulunu alan festival. gittikce buyuyor gibi bir his var icimde ama gecen senenin uzerine ne kadar buyuyebilir merak etmeden duramiyorum. 92.000 kisilik bir pazar gunu gordukten sonra artik kelimeler kifayetsiz kaliyor. bunca insanin sadece 2 sahneye dagildigini soylemek de gerek.
  • 2011 festivali icin derlediğim, nacizane ana sahne özeti; http://www.youtube.com/watch?v=oubpob8chsc
  • 2014'te 40. yılını kutlayacak festival, eminim ki şimdiden hayvan gibi bir line-up'ın hazırlığını yapmaktadırlar. 2013'ün harika macerasından sonra 2. yıldızı takmak üzere leuven yollarına düşürebilir, gönlümden geçenler;

    muse, daft punk, franz ferdinand, foo fighters, the black keys, arctic monkeys, arcade fire, other lives, fleet foxes, pearl jam, queens of the stone age, the strokes, kasabian, belki bir coldplay, morrissey, björk, o.. çocukları birleşirse oasis, the xx, diye gider...

    (bkz: yok ebesinin amı ali sami)
  • kardeş gece 12:30 gibi konserler bitince üzerimize şeritlerle gelinmesini ve konser alanının kapatılmasını kim akıl etmişse ben o'nun amk. festival alanında 12:30 da eğlence biter mi lan. he biz de biliyoz hive camping'de eğlence devam ediyor. ama ayrımcılığınıza da sokayım.
  • werchter dedigin, belcika'da roteselaar belediyesine bagli kucuk bir koy. koy evet. ya de belde diyelim. 2007 nufus sayimina gore 3157 nufusa sahipmis. usenmezseniz bizim memlekette 3000 civarinda nufusa sahip ilce ve beldelerimizin haline bir bakin hele. elalem 1974'ten beri rock festivali yapsin, bir de bizim dertlere bakin. yani neden bu festivaller bizim memlekette olmuyor sorusunun sosyolojik ekonomik bilmemnesel bir suru cevabi var elbette. gece gece bunlari ozumseyecek ve cozumleyecek degilim. ama kiskancliktan seksen senedir urtiker olmama sebebiyet veriyor bu festival benim. bu senekine de gidemezsem, bir bidon benzin alip kendimi de milleti de yakacagim artik yeter. en baba gruplar orda, siz de haaalaaa 50 cent cikarin rock'n coke'da. ayiptir yahu. allah carpar adami.
    (o degil de; rock werchter 2009'un kadroyu gordunuz mu? bir bidon benzin de bu muhtesem kadroyu gorup gidemeyeceklere gonderecegim de ondan soruyorum.)
hesabın var mı? giriş yap