• herbiri 25 dk. lık 100 civarı bölüme sahip bir japon manga - anime serisinin üçleme sinema filmi. kılıç sanatlarını söyle doya doya izlemek isterseniz mutlaka izleyin. acayip bir kültürleri, gelenekleri var şu japonların..

    hikayesi: japonya’nin meiji restorasyonu döneminde geçer. bir zamanlar hitokiri battosai ("battojutsu ustasi katil") olarak bilinen himura kenshin’in bir daha asla adam öldürmemeye yemin etmesinin ardindan baslayan hikâyesini anlatir.

    kamera tekniği, kullanımı, açıları vs. böylesine hareketli bir film için harikaydı. savaş sahnelerinde dinamik görüntüler elde edilmiş. seri keishi ohtomo isimli bir yönetmenin..

    her karakterine ayrı ayrı hayran kaldım ama kenshin himura ve sojiro seta'nın yeri ayrı oldu bende. özellikle 2. filmde ve finalde karşılaştıkları kısım muhteşem. kestim ve youtube'a yükledim; izleyin..
    burdan:
  • her şey bir yana bu nasıl bir aşktır arkadaş. kauru dono ile kenshin birbirlerini bu kadar sever, saygı gösterir de bir kez olsun öpmez veya seni seviyorum demez. bir aşk bu kadar saf ve güzel olabilir insanın bu şekilde aşık olası geliyor.
  • kenshin'in merhametine ve bilgeliğine istisnasiz her bölümde hayran kaldığım anime.
  • bu animeyi izleyerek hiçbir şekilde katana kılıç tekniği -kenjtsu olsa gerek- terimlerini öğrenemezsiniz zira tüm anime boyunca anlatılan tüm teknikler hayalidir, uydurmadır, safsatadır.

    bu animeyi izlerseniz meiji çağının japonya üzerindeki etkisini sezebilirsiniz... seri, tokugava çağının bitmesi ve bakumatsu çılgınlığı sonrası japonya'nın aldığı yeni modern yüz ile eskinin arasına sıkışmış karakterler barındırır ve hem eskiyi hem de yeniyi över; japonya'nın geleneksel köklerine bağlı modernliğine paraleldir!

    animede ateizm propagandası ya da batıl inançları yerin dibine sokma gibi şeyler söz konusu değildir.

    anime episodik sayılamaz... üç beş bölüme yayılmış bölümlerin arasında pek az, bağımsız bir konunun işlendiği bölüm vardır ayrıca neredeyse her bölüm karakterlerin gelişimine dair öğeler barındırır ve şişio mücadelesine girişte yardımcı olur.

    çizim stilinde sivri çene kullanımı çok yaygındır özellikle hanım karakterlerde bu çok nettir ancak saç ve göz konusunda her karakter üniktir, karakter kadrosu bu kadar az bir animede karakterleri karıştırmak hayli güç; kaoru'nun toplanmış uzun saçları ve büyükçe gözleri, megumi'nin düz salınmış saçları ve neredeyse kısık gözleri ve son olarak da yumi'nin kısa toplanmış saçları ve dudağının kenarında belirgin bir beni vardır... bu karakterleri karıştırmak, gözünüzle izlediğiniz müddetçe im-kan-sız!

    animeyi hep ikiye ayırıyoruz; ilk iki sezon başka son sezon başka... ilk iki sezon manganın animesi iken son sezon bağımsız, mangayla alakası olmayan serinin popülerliği üzerine devam ettirilmiş ve seriyi laçkalaştırmıştır. hasılı kelam animeyi ilk iki sezona göre değerlendirin hatta icap ederse ilk iki sezonu izleyip bırakın!

    kendi çapında kenşin'i çok seven birisiyim ama kenşin fanı sayılmam lakin anlamsız yorumlara da katılamıyorum hele hele one pice, bleach gibi çocuk animeleriyle kenşin'i kıyaslamak bana kenşin'e küfür gibi geliyor...

    sanırım insanlar kenşin'i izlerken ne izlediğini anlamamış... ben bir daha anlatayım:

    kenşin, kurtuluşunu arayan bir düşkünün hikayesidir! geçmişini ardında bırakmak ve geçmiş günahlarını affettirmek isteyen bir düşkünün hikayesi... bu düşkün asla geçmişinden kaçamaz çünkü iyi bir yarının gelmesi için yaptıkları kalbini, tıpkı yanağı gibi yaralamıştır.

    kenşin, bir terk ediş ve terk edemeyiş öyküsüdür aynı zamanda; tek bildiği kılıcıyla adam öldürmek olan bir adamın, kılıcını ters çevirip insan kurtarmaya çalışmasını anlatır... kılıcını terk etmeye çalışan ama elinde başka hiçbir şeyi olmadığı için bunu yapamayan bir insanın hikayesini anlatır... kılıcı terk etmeye çalışması tıpkı geçmişini terk etmeye çalışması gibidir, istese de yapamaz. üstelik bu adam, kılıcını ve geçmişini terk etmeye çalıştığı gibi geçmişte yaşayan aşkını da terk etmeye çalışır... ve yine terk etmekle etmemek arasındaki sürüncemede acı çeker.

    kenşin'i doğru izlemek gerek... tavsiyem hikayeyi kronolojik bir sırayla izleyin;
    1. rurouni kenshin tsuioku hen
    2. ilk iki sezon anime
    2.5 üçüncü sezon anime -opsiyonel-
    3. rurouni kenshin seisou hen
    3.5 rurouni kenshin shin kyoto-hen-opsiyonel, izlemeseniz daha iyi-

    hikaye böylece tamamlanıyor... baştan sona kenşin'in tüm yaşam öyküsünü izlemiş oluyorsunuz.

    tavsiyem live action filmlerin hiçbirini izlememeniz olacaktır, ben şöyle bir baktım gerçekten saçmalıktı... zira live action film serisi, mangayı ve ilk iki sezon animeyi filmleştirmek yerine serinin kısa bir özeti olan son anime filmini* referans alıyor ki seri içindeki en kalitesiz eser de bu animedir. her ne kadar özet animeyi filmleştirmek, 60 küsür bölümlük seriyi filmleştirmekten elbette daha kolay olsa da yapımcıların serinin daha kaliteli olduğunu dikkate alarak bir filmleştirme yapmaları daha akılcı olurdu ve lakin fırsat kaçtı.

    not: ben bu entry'i yazmaya başladığımda başlık altında saçma salak entry'ler vardı ki bu entry'lerdeki saçma salak argümanları düzeltmek namına bu entry'e girişmiştim... bu yüzden entry'nin başlangıcı madde madde bu söylenen saçmalıkları eleştirmekte ve düzeltmektedir. affola.
  • hayatında hiç anime izlememiş ve önyargılı bakan ben evet ben tophaneli ustanın bile 3 lemesini hiç düşünmeden bayılarak izlediğim film...
  • 30. bölümde anca başlayan anime. oralara kadar arka sokaklar gibi maşallah her bölüm ayrı konu. candır izleyin. samuraylı kılıçlı anime severim diyorsanız tam sizlik. tabii samurai champloo'yla karşılaştırmamak suretiyle.

    (bkz: samurai champloo)
  • kenshin ve saitou dövüşünü piç ettikleri için, live action'a hiç yanaşmıyorum bile. ama animesinden daha iyisi varsa, oda mangasıdır. son arcı(kyoto macerasından sonrası) ancak orada okuyabilirsiniz.

    rurouni kenshin türkçe mangası
  • şöyle bir uğrayıp rurouni kenshin'in ne kadar harika olduğunu söylemek istedim.

    nereden çıktı derseniz... önce şunu dinledim bir vesileyle:
    https://www.youtube.com/watch?v=o43h0f1ua7w

    sonra da şunu izledim haliyle:
    https://www.youtube.com/watch?v=vjjloyaoxec

    bu arada ciddi ciddi sanırım 2000'lerin başında kanal d'nin bu başyapıtı çizgi film adıyla yayınlamasına vesile olan kimse teşekkür etmeliyim... zira daha 11-12 yaşımda beni kenshin'le tanıştıran kişi kendisiydi.
    (bkz: kanal d'nin kenshin yayınlaması)

    şimdiki çocuklara üzülmemek elde değil! benim neslim böyle muazzam şeyleri televizyonda görebilme şerefine nail oldu... muhtemelen şu an televizyonda bırakın böylesi enfes bir yapıtı idare eder diyebileceğimiz bir şey bile yoktur.

    japonları da ayrı takdir etmek lazım... kendi tarihlerindeki bir olaydan esinlenerek oluşturdukları kurgusal bir karakter yaratıp, batılılardan ilham alıp kendi stillerini katarak içselleştirip tekrar icat ettikleri bir sanat dalınını da kullanarak ortaya sanatsal bir şaheser koyuyorlar ve bununla denizaşırı ülkelerdeki çocukların, gençlerin ve hatta yetişkinlerin kalbini çalarak hem kendi kültürlerini tanıtıyorlar hem de izleyicilere arkadaşlık, moral, etik, cesaret, kahramanlık gibi konularda temel oluşturup, onlara yol gösterebilecek bir materyal sunuyorlar. bugün ben ve eminim ben gibi tonlarca kimse; anime izliyorsa, samuray seviyorsa, japon kültürüne merak besliyorsa bunda kenshin'in payı vardır.

    bu tarz etkileyici bir ürünü bu ülkede asla göremeyeceğiz. japonlar kendi anlayışlarındaki kılıç kavramını bütün milletlerin hafızasına kazırken biz hala bu işlerle ilgili olan insanlara bile 'kılıç' kelimesini doğru düzgün söyletemiyoruz bırakın ortaya bir savaş sanatı/kültürü koymayı... ama sorsanız yedi düvele kök söktüren bir savaşçı geleneğine sahibiz, heh.

    neyse daha fazla gereksiz duyar kasıp mevzuyu kirletmeyeyim.

    kenshin iyidir. herkesin izlemesi gerekli... çocuğum olsa kız/erkek fark etmez izlemesine müsade edeceğiz 3-5 seriden biri olur kendisi... varsın kenshin karakterinin kompleks yapısını, orijin hikayesindeki moral motivasyonunu, hiten mitsurugi tekniğinin paradoksunu vs. anlamasın... izlesin yeter.

    pufff... iki cümle yazma niyetindeydim ama... oro!?!
  • tekrar tekrar izlememe rağmen hala eşşekler gibi seviyorum bu karakteri ve öyküyü. ne kadar güzel bişey yaratmışlar lan. çocukken sabahın köründe kanal d de rast gelmiştim. her sabah atari haricinde tutkum olmuştu benim. yıllar oldu hala 3-5 ayda bir tekrar tekrar kendini izletiyor. her izleyişimde yeni bir şeyler katıyor bana. başlık altına yazanları okudum. herkes de aşağı yukarı benle aynı duyguları hissetmiş.
hesabın var mı? giriş yap