• maysles kardeşlerin çektiği 1968 tarihli bir belgesel, çok kişiye göre gelmiş geçmiş en iyi belgesel, ben izledim hakkaten de yumruk gibi bir belgesel. nedir?

    kapı kapı dolaşıp incil satmaya çalışan dört adamı gösteriyor film. durmadan evlerin içine giriyoruz, yaşayan insanları görüyoruz, mahalleleri görüyoruz, sokaktan gelen sesleri duyuyoruz. adamlarımızdan kimisi daha kapıyı çalar çalmaz reddedilirken kimisi bol bol incil satabiliyor, satamayanlardan paul brennan'a konsantre oluyor film, paul'un her gittiği kapıdan, her girdiği evden reddedilerek çıkması, arkadaşlarının ona acıyarak bakmaya başlamalarını görüyoruz.

    tabii şu var film olanca doğallığı içerisinde ilerlerken acep bi takım numaralar yapılmış olunamaz mı, gerçekliği saptıracak? ama bu soru filmin izleyene verdiği o müthiş umutsuz ve acı gerçeklik duygusu içerisinde önemsizleşiyor kanımca. gülünç ve acı bir yaşam portresi izliyoruz, saçma sapan bir mesleğin peşinde koşturup o meslekteki başarısızlığı yüzünden sıkıntıya düşmek zorunda kalan insanlar görüyoruz, materyal kendi içinde çok güçlü bir gerçeklik sunuyor bize, gerçekliğin kendisini önemsemeye gerek yok.

    gülünç ve acı dedik, ahanda size coen kardeşler işte. kardeşler hem şimdi nerede olduğunu unuttuğum bi ankette en sevdikleri 10 film arasında sayıyorlar salesman'i, hem de filmlerinde bol bol gönderme yapıyorlar. salesman'de maysles kardeşlerin iyice konsantre oldukları paul brennan hem fiziği hem de mimikleriyle fargo'daki william h. macy'i anımsatıyor. the man who wasn't there'in alakasız görünen bir sahnesinde bir satıcı veranda da oturmakta olan billy bob thornton'ı rahatsız ediyor, frances mcdormand gelip satıcıyı kovduğunda, satıcı tüm gün boyunca böyle kovulmuş olmanın getirdiği usanmışlıkla sessizce küfredip uzaklaşıyor; salesman'ı izledikten sonra hem bu sahne hem de coen'lerin the man who wasn't there de çizmek istedikleri küçük insan portreleri daha açığa kavuşuyor.

    ve tabii unutmayalım barton fink'deki john goodman da kapı kapı dolaşıp, hayat sigortası satan bir şeytandı.
  • bir firmada calisan, satistan sorumlu kisiler icin kullanilan ingilizce isim tamlamasi.
  • kapı kapı dolaşıp işlemeli incil satan kazıkçıların hikayesini anlatan 1968 yapımı klasik belgesel.

    adamlar 1968'de 50 dolara incil satıyorlar. bugünün parasıyla 410 dolar.
  • bizim bir arkadaş öyle övmüş ki bu filmi, sanırsın… ne sanırsın? sen kendini ne sanırsın efendi? senden büyük allah var.

    belgesel bu, adamlar incil pazarlamaya çalışıyolar kapı kapı, yalnız din sömürüsü gibi bir vurgusu yok filmin. genç, yaratıcı ve ağzı çok laf yapan satıyor incili, döşüyor faturayı, alıyor primini. yaşlı bir satıcının yeni pazarlama tekniklerine intibak edemeyişi üstüne diyelim, pazarlama özelinde değişen dünyaya (piyasaya) momenter adaptasyonun, pazarlama refleksinin önemi üzerine yapılmış en iyi şarkı. peluş oyuncağı da çıktı.
  • (bkz: forushande)
  • kendisinin de entryleri gibi boş olduğuna inandığım bir yazarımsı.
hesabın var mı? giriş yap