• yüzsüzlüğün geldiği son nokta. normal dilenciler "allah rızası için" ekmek parası(?) isterken sanal dilencilerin ortak noktası lüksleri için, ihtiyaçları olmamasına rağmen para dilenmeleridir.

    • avrupa turu atacağım 5.000 dolarcık lazım.
    • amerika'da zencilerden dil dersi alacağım 10.000 dolarcık lazım.
    • 2 arabam, 3 dairem var ama evi restore edeceğim 10.000 tl'cik lazım.

    vs. vs. vs.

    her tür dilencilikte olduğu gibi bu tür dilencilerin de maddi durumu senden benden çok daha iyi seviyededir.
  • bu başlığın sanırım ilk entrysinde (engellediklerimden biri de açmış olabilir,gene de gözüküyor, sağolasın ekşi sözlük çalışmayan engelle fasilitesi) bu tip yayıncıların dilenerek para topladığı gibi bir argüman kullanılmış.

    önce tanımlarımızı verelim:

    dilencilik: emek olmadan,çalışmadan, başkalarının üzerinden, onların bağışlarıyla geçinme durumu.

    maaş:aylık olarak bir kişinin emek karşılığı (işe verdiği emeğiyle doğru orantılı olması istenilen) kazandığı para, günlüğü;yevmiye.

    bağış:bir kişinin diğer bir kişiye herhangi bir sebeple karşılığı istenmeden para veya mal bırakması.

    bu tanımlar üzerinde sanırım uzlaşıyoruz. sanal dilencilik dediğimiz şey de bunun internet üzerine taşınması ve internetten yapılmasıdır. buna herhangi bir itirazı olan var mı? el kaldıran göremiyorum, devam ediyoruz*

    yayıncıların büyüklerini küçüklerinden ayıran nokta harcadıkları emektir. ne izleyici sayılarının çokluğu, ne de yapılan bağışların büyüklüğü. bunlar bir katalizör olarak rol oynar, daha çok emeğin verilebilmesi için bir kaldıraçtır, ancak yayıncının emeğini asıl olarak bunlar sağlamaz. dolayısıyla burada yayıncıların verdiği bir emek, harcadıkları zaman vardır.

    şimdi tekrar tanımlara göz atalım: maaş: bir kişinin aylık olarak "emeğinin karşılığı" kazandığı para.

    bu kişiler(hepsi demiyorum elbette) yayına bir emek harcıyor mu? evet. yayın izlendiğinde bağış yapılması zorunlu mu? hayır. bu yayınların izlenmesi zorunlu mu? hayır. her insanın zevkleri aynı mı? e bu da hayır. yapılan işi,verilen emeği her me kadar "boş" görsek de(benim de boş yayıncı diye düşündüklerim var , izleyiciler de o kişiyi (veya kişileri) izlemek istedikleri için yahut bu kişilerin yayına verdikleri emeğin değerini bildiklerini belirtmek için veyahutta sadece kendilerini göstermek, kişisel zevklerini tatmin etmek için bağış yapabilirler. bu kişilerin(izleyiciler) amaçları ne kadar boş olsa dahi bunun suçu yayıncıda değildir ve bizi ilgilendirmez.

    ben de bir bilinçli izleyiciyim. çok süper insanları izliyoruz, hepsi çok iyi, bütün yayıncılar müthiş yaee gibi geyiklere girmiyorum. bu kişilere bağış atarak biz onların maaşını bilinçli izleyiciler olarak belirliyoruz,bu yayıncıya bir mesaj veriyoruz. bir yayıncıya verilebilecek en güzel mesajlardandır,bağışın gelmemesi veya izleyicinin genel olarak gelmemesi.

    tl;dr(çu;ody* ): adamlara bağış atmakta özgürsün, başkalarının atmaları saçma gelebilir, ancak bunun suçu yayıncılara atılamaz.
  • genellikle ünlülerin twitter'ına annem hasta babam hasta gibi twittler atarak para dilenme olayı.
  • (bkz: fırat can kaya)

    masterını twitter dilenciliği üzerine kurmuştur. gram samimiyet barındırmayan yeni nesil dilencidir.
  • twitterda örgü, dantel gibi bilumum hesaplardan son dönemlerde artan dilencilik modelidir.
  • arkadaşlar, biz bir aileyiz, hepinizi seviyorum gibi yalanları ünlüdür. özellikle ergen söğüşlemeye çalışırlar.
  • herkesin ne hikmetse hep "iyi niyet"le yaptığı dilencilik türü. ha iyi niyetse tamam, hemen olan tüm paramı senin hesabına boşaltıyorum. çünkü benim paraya hiç ihtiyacım olmuyor, zaten iyi niyet de taşımıyorum içimde hiç. sense o kadar iyisin ki hepsi senin hakkındır.
  • takip ettiğim bir sanal dilenci hesabı var (bkz: fırat can kaya), 2 yıldır aynı şekilde, aynı cümleleri kullanarak ve aynı argümanlarla hayatına devam ediyor. kendisi 3 fazda incelenebilir.

    1. faz: bakın abilerim ablalarım ben dilenci değilim fazı

    şu kadar süredir işsizim, bir kızım var şu kadar aylık, şu bölümden mezunum ama bu işi hiç yapmadım, çağrı merkezi tecrübem var. sigortalı bir iş arıyorum kesinlikle yardım istemiyorum. şu kadar aydır kira borcum var, ev sahibi çıkartmakla tehdit ediyor. bu günler de geçecek canım kızım. senin için var olmaya devam edeceğim.

    ilk fazdaki durum 1 aya yakın süre sündürülerek her şekilde kullanıldıktan sonra, sıra ikinci faza geliyor.

    2. faz: bir el atın abilerim ablalarım fazı

    bu fazda ise malum şahıs, "yok artık dayanacak gücüm kalmadı, kendime kıyacağım" şeklinde bir çıkış yapıp etraftaki hümanistlerden "o hayır, yaşayacaksın ve yaşayıp her şeyi halledeceksin" gazını aldıktan sonra "bir seferliğe mahsus" kira, fatura ve kredi borçlarını kesinlikle daha sonra ödemek üzere yardım talebine başlar.

    bu fazda kendisini önceden takip eden ve "kardeşim boku çıkmadı mı sence de? bak şu tarihte de istemişsin", "arkadaşım cv gönder dedik göndermedin, iş görüşmesine de gitmemişsin" diyenlere "her işi yapmak zorunda değilim; snne be slq .s .s; iletişim kopukluğu oldu" gibi ampır ampır cevaplar verip daha da üstüne gidenlere "inşallah benden beter ol, kötüsünüz kötü ühühüühüh" yazar. tabi bu fazda çeşitli kişilerden yardımlar toparlanır.

    3.faz: yuppii! iş buldum fazı

    bu faz yeterince yardım toplandıktan ve sonraki süreç için rol kesebilmek amacıyla "xx abim/ablam sayesinde işe başladım, şuna ve şuna allah razı olsun, artık hayat daha güzel" şeklindeki postlardan oluşur. yalnız bu fazın 1-2 aydan fazla olduğu maalesef görülememiştir. 3.faz bittikten sonra yine birinci faz ile aynı döngüyü başlatıyoruz.

    burada asıl suçlu bu adam ve buna inanıp para gönderenden ziyade hümanist takılıp her gördüğü yardım talebinin önünü altını aramadan buna prim verende. insanlar birbirini gazlayıp duruyor ve şaşkınlıkla izliyorum. burada yaşadığım önemliuyarilar isimli yazara yardım ediyoruz kampanyası şokundan sonra, valilik izni olmayan hiçbir kampanyaya yardım etmiyorum.
  • şu ara youtube kanalında cüneyt özdemir de yapıyor
hesabın var mı? giriş yap