• tüm zamanların en iyisi listeme 8 yıl önce yerleşmiş ve halen açık ara lider durumda bulunan başyapıt.
  • steven spielberg sinemasının mutlak zirvesi diye tanımlanabilir schindler's list. öyle ki doğru zamanı bulabilmek için haklarını yıllar önceden satın aldığı bu kitabı sürekli bir kenarda bekletmiş. kusursuz bir senarist steven zailian'ın muhteşem uyarlamasını yönetmenlik becerileriyle zirvelere taşımış. filmi tamamen siyah-beyaz çekmesi de hem "sanat filmi değil gişe filmi" yaftasına bir gönderme, hem de bu savaşın temasını yansıtacak en iyi renk olmasından dolayı olduğunu düşünmekteyim.

    --- spoiler ---

    kim ağlamaz ki filmin ortasındaki kırmızı paltolu küçük kızın sağa sola yalpalanışına, ailesini arayışına ?

    --- spoiler ---
  • stanley kubrick bu film hakkındaki düşüncesini şöyle ifade etmiştir:

    "schindler's list is about success, the holocaust was about failure."
  • rezso seress'in yapıtı gloomy sunday müziği ile başlayan film, daha başında birilerinin öleceği haberini vermekte sanki.

    zira bilindiği üzere, macar bestecinin müziği çıktığı zamanlarda, intihar eden bir çok insanın evinde plaklar ya da "gloomy sunday" yazılı kağıt parçaları bulunmuştur. intihar etmelerinden önce bu müziği dinledikleri sanılmaktadır bu kişilerin.

    acaba bir gönderme mi yaptı spielberg amca?
  • soundtrackine hasta olduğum filmdir, keman için notalarını isteyene ulaştırabilirim bir zamanlar bulmak çok kolay değildi çünkü.
  • (yabancı bir karikatürden alıntı)

    a: sacha baron cohen yahudiymiş ya la.
    b: bilmiyor muydun? adamın soyadı "cohen".
    a: isme bakarak birinin yahudi olduğunu nasıl anlıyorsunuz abi ya? bunun bi listesi falan mı var amk?
    b: schindler'in listesi.

    *
  • bir propaganda söz konusuysa oscar schindler propagandası yapılan film.
  • bögürerek ağlamama sebep olan filmdir kendisi. spielberg naptın abi sen öyle?
  • aldığı 7 oskar ödülünü fazlasıyla hak eden, baş rolüne liam neeson haricinde kimseyi koyamadığım film.

    bu filmi propaganda yapmakla suçlamak, sinemanın en önemli dallarından savaşla iç içe geçmiş dramı ve bu daldaki tüm filmleri zan altında bırakmak demektir bence. bu filmi haklı/haksız arayarak değil, insanın insana yapmaya "cesaret edebildikleri" gözüyle izlemek gerek. mis gibi insan hikayesi, temelini gerçekten, bugün deli gibi savunduğumuz doğallıktan alıyor daha ne olsun ki?

    --- spoiler ---
    tam bir salon beyefendisi, büyük patron oskar schindler'in hatırlı dostlardan, güzel kadınlardan, rütbeli subaylardan başını çevirip bir de hemen yanı başındaki "diğerlerini" görmesi çok güzel anlatılır.

    bu filmin çocukları da var tabi ki. kamyonete doldurulduklarında bunu oyun sanıp annelerine el sallayacak kadar masum/aptallar. hele ki o annelerin çocukların peşinden tüm düzeni bozarak koşturmaları sahnesinde ölmek istiyor insan.
    kırmızı mantolu kız çocuğu da schindler'in baktığı halde görmek bilmeyen gözlerini kafasına vura vura açıyor.
    --- spoiler ---

    konusu gerçek hikayelere dayanan filmlere zaafım vardır zaten, bu film beni kendine inandırdı. ölenlerin yahudi kimliğini, öldürenlerin almanlığını bir kenara koyarak izlersen (unut demiyorum, o sana kalmış) inan beğenirsin.

    son olarak, politika kötü şey.
hesabın var mı? giriş yap