• (bkz: sekülarizm)
  • genellikle laiklik ile karıştırılan bir kavram..sekülerizm bir topluluk içinde bireylerin din,ahiret ve benzeri manevi duygu ve düşünceler haricinde dünya meselelerine daha dünyevi pencerelerden bakmaları olarak yorumlanabilirken, laiklik ise klasik anlamıyla din ve devlet işlerinin birbirinden ayırt edilmesidir..laiklik kavramında devletin dini meselelerde taraf olmamasına paralel, dini anlam içeren kişi ve kurumların da devlet kademelerinde söz sahibi olmaması ve tarafsızlıkları söz konusudur..ortaçağ ve öncesi avrupasında kilisenin siyasi gücü ve egemenlik üzerindeki rolü sorgulanacak olursa, fransa kökenli laiklik kavramının o dönem için ne denli elzem ve mantıklı olduğu görülecektir..geçen zaman içerisinde kilisenin azalan politik gücü ve iktidarın el değiştirmesi ile laiklik kavramı eski önemini yitirmiş gibi görünse de halen günümüzde işlerliğini sürdürmektedir..laiklik bu anlamıyla, yani salt devlet ve din işlerinin ayrılması konusunda bir turnusol görevi görürken, sekülerizm bu ve buna benzer toplumsal tüm olayların salt akıl ve dünyevi görüş ile ele alınmasını amaçlamaktadır..bu açıdan bakıldığında sürekli karıştırılan iki kavramdan biri olan laiklliğin, sekülerizmin bir alt başlığı olduğu anlaşılacaktır..
  • tam olarak türkçe karşılığı olmasa da, dünyevileşme diye çevrilmiş kelime.
  • dini görüşler ile pek ilgili olmayan durum,kişi ve şeyler için kullanılır.anglosakson ve seküler di denilebilir belki..
  • (bkz: dünyacılık)
    laiklik ile karıştırılmasını bir kenara koyarsak dinle arasına bir mesafe koymuş dünyevileşme akımı olarak tanımlanabilir.

    sekülerizm, din-ahiret hayatından çok dünya hayatına odaklanmak gerektiğini, dünyanın nesnel halinin göz önünde tutulmasının elzem olduğunu söyler.
  • toplumlar bütünüyle dinden vazgeçtiklerinde değil, bilhassa onun tarafından uyarılmadıklarında sekülerleşir. bir diğer sekülerleşme göstergesi, dinsel inancın siyasal alanda hayati bir gündem olmaktan çıkması.
  • toplumda ahiretten ve diğer dini ruhani meselelerden ziyade dünya hayatına odaklanılması yönündeki hareket. din merkezli veyahut dini öğeleri sosyal, hukuki ve siyasi anlamda tayin edici kılan bir yaklaşımın tersine, bunları sosyal, hukuki ve siyasi kümeden ayıran bir yaklaşımı tanımlar.genellikle laiklikle karıştırılır; fakat aynı şeyler değildir.

    bu ikisinin geniş çaplı anlatımı ve farklılığını bernard lewis 1961 yılında yazdığı modern türkiye'nin doğuşu adlı kitabında ele almıştır. çok güzel bir kitaptır. üniversite de ders kitabımızdı. okumanızı tavsiye ederim.
  • seküler hümanizm yani insanların dinini, mezhebini gözardı etme, bunlara göre tasnif yapmamaya verilen addır. eğer seküler değilseniz, dinine - mezhebine göre insanlara farklı muamele yapıyorsanız, dinci veya mezhepçisiniz demektir.

    dindar değil bakın doğrudan dincisiniz demektir. bu dinci-mezhepçi eğilimlerinizi kendinize saklayın.

    (bkz: herkesin hayatına kimse karışamaz)

    laiklik ise seküler hümanizmin kamusal alanla ilgili katı bir formudur. tabii o başka bir maddenin konusu.
  • din içinde dünyanın, dünya içinde dinle ikame edilmesidir. toplumsalı kırıp, parçalayıp yerine birey fetişini koymaktır. ve söz konusu "birey" boğazını sıkan tasma olmadığı için her ne kadar özgürlük içinde yaşadığını sansa da dibine kadar köleliğin içinde yaşar. "nitelikli kölelik düzeni" de denebilir buna.

    sekülerlik tamamen dini bir yorumdur. o din de hristiyanlıktır. mezhebi de protestanlıktır. siyasi ideolojisi de kapitalizmdir.

    "baba-oğul-kutsal ruh" teslisinin yerine de "ampirik bilim-teknik-ekonomi" teslisini ikame eder.

    sekülerizmle laiklik birbirinden tamamen ayrı şeylerdir. daha doğrusu laiklik hukuki bir uygulamadır. laikliği savunmak sekülerizm taraftarı olmayı gerektirmez. çünkü laiklik sağlıklı demokrasiler için tercih edilen bir yöntem iken sekülerizm tüm insanlığı pençesine almış bir beladır.

    hristiyanlık/protestanlıktan neşet eden bir ideolojinin türkiye gibi doğu kültür ailesine mensup bir ülkede önemli derecede taraftar bulabilmiş olması da ülkenin 200 senelik hazin hikayesiyle alakalı bir durumdur.

    bu mekanik ak parti'yle tersine çevrilmiş falan da değil. son 10 yılda da babalar gibi sekülerleşmeye devam ediyoruz. sadece arada nüans farkı var. o da şu:

    batı; bireyselleşerek ve tanrı'yı kişiselleştirerek sekülerleşir;
    biz ise; toplumsalı dinselleştirerek sekülerleşiyoruz.
  • sekülerizm, dünya işlerinin akıl ve dünya penceresinden değerlendirilmesi meselesidir. sekülerizmin türkçe karşılığı dünyevileşmedir. niyazi berkes, türkçeye çağdaşlaşma olarak çevirmiştir. seküler görüş, insanları dinlerine, mezheplerine göre ayırmaz. modern avrupa'nın demokratik ve refah toplumu bu seküler ahlak üzerine inşa edilmiştir. bu sayede 400 yıldır, 30 yıl savaşlarından beri (1618-1648) avrupa'da mezhep savaşı görülmez. birinci dünya ve ikinci dünya savaşlarının ardından avrupa, kendi içinde savaşmamayı da öğrendi. 70 yıldır batı avrupa'da bir savaş göremezsiniz. bizde de bunu kemalist cumhuriyet başardı.
    avrupa ile aradaki 300 yıllık farkı cumhuriyet kapatma yolunda büyük bir ilerleme sağlamıştı. bugün ortadoğu coğrafyası 1000 yıllık bir gecikme içinde bulunuyor. umarım ki türkiye bu bataklığa saplanmaz. cumhuriyetin kurucularının yolundan ayrılmaz.
    osmanlı, milliyetçiliğin ve kapitalizmin olmadığı bir çağa aitti. o zamanlar geride kaldı. milliyetçilik ve kapitalizm, seküler bir birleştirici ile hem demokratik toplumu ve hem de refah toplumunu yarattı. buradan hitler ve mussolini gibi arızaların çıktığını unutmadan ve aynı hatalara düşmeden cumhuriyetin kurucularının yolundan gitmeliyiz.
hesabın var mı? giriş yap