• feyzi tunanın yönetmiş olduğu 1982 yapımı bir film. başrolerde türkan şoray ve cihan ünal vardır. film bolca konuşmayla geçer. bazılarına sıkıcı gelebilecek kadar çok diyalog var hatta. türkan şoray ve oyunculuğu için söylenebilecek hiç bişey yok tabiki. çok güzel ve çok iyi. yalnız film insanın içini karartır, hiçbir çıkış yolu yoktur, zira eylül'den* daha mutsuz, daha üzgün kimse yoktur dünyada. o hariç herkes işiyle gücüyle o kadar meşguldür ki kimse ilgilenmez onunla ve derdiyle. tek önemli şey iş hayatı, iş konuşulan sosyetik partilerdir. bu yüzden nefret eder eylül paradan ve güçlü olma hırsından. ama bu şekilde yaşamaya mahkumdur işte. "zengin doğmuş zengin yaşamış ve kendisi istemese de zengin ölecektir."
  • türkan şoray ve cihan ünal bu filmde tanışıp birbirlerine aşık olmuşlardır. yeşilçam magazin servisi iftiharla sundu !
  • efendim bu filmin senaryosunu selim ileri yazmıştır
  • şarkının introsu duyulduğu an, oryantal bir şarkı olduğunu hissi verse de çok geçmeden türk arabesk tarihinin en damar şarkılarından birinin başlayacağı anlaşılır. onurtaş, melihduş, sinanşan, memişen gibi çakma türkücülere arabeskçi diyen yeni yetme kızlar bu tarz şarkıları ve şarkıları da ağır arabesk olarak niteler, türk müziğinin olmasa bile arabeskin balladları olduklarından bi haber.

    sözlerini de yazdık tam oldu ama okumayacaklar için "ömrümde hiç gülmeyen dertli kullara döndüm" cümlesinin altını çizmek isterim. emesende kişisel ileti yapılabilitesi dahi var.

    yakıp bütün aşkımı külü maziye döndüm
    yaşanılan sevdayı seni kalbime gömdüm
    öyle günler geçirdim ne yaşadım ne öldüm
    kadeh kadeh sevgilim seni kalbime gömdüm

    ömrümde hiç gülmeyen dertli kullara dömdüm
    sevgi nedir bilmeyen seni kalbime gömdüm

    gittiğin günden beri dertsiz bir gün mü gördüm
    artık arama beni seni kalbime gömdüm
    bu şarkımda sen yoksun artık kendime döndüm
    yüreğin kabrin olsun seni kalbime gömdüm

    ömrümde hiç gülmeyen dertli kullara dömdüm
    sevgi nedir bilmeyen seni kalbime gömdüm
  • arabesk radyolarının bir kültürü vardır, bilenler bilir. sabahın ilk saatlerinde kendi tabirleriyle yumuşak şarkı çalar, öğlen sohbet mohbet, hakara makara, gece hard damar'a bağlar. genel insan psikolojisi de öyle aslında, "sabah sabah müslüm mü dinlenir?" dinlenir. neden dinlenmesin ki? biz kahveyi akşam yemeğinden sonra, tıka basınca doyunca içeriz, gavur sabahın köründe aç karnına. aynı şekilde fransada tatlıyı önce yiyorlarmış, ya da birileri bizi yiyor. demem o dur ki bu şarkı başta olmak üzere arabeski sabah sabah dinç kafayla dinlemek, içe işletmek makbuldür.

    böyle bir şarkı aslında yok.
  • https://www.youtube.com/watch?v=gn6g4zpquww

    1:37 nasıl bir çıkıştır öyle. link gitmiş.
hesabın var mı? giriş yap