• çoğumuzun artık unuttuğu lise yıllarında genellikle hanım kızlarımız tarafından kullanılan yalan çeşididir. sevgiliyle başbaşa bir gece geçirmek için ya da arkadaşın evindeki aleme akılabilmesi için aileye söylenmesi elzem olan mantık dolu cümleler içerir...

    kız: anne ben incilere gidicem bu akşam izin verirsen?(gaygay)
    anne: niye kızım otur evinde?
    kız: ya ama ders çalışmamız lazım perşembeye çok önemli sınavımız var biliyosun soru-cevap yapıcaz..
    anne: allah allah inci bize gelsin?
    kız: ya babası izin vermiyo onun.. hem telefonunu da veririm ararım istiyosanız?
    anne: babana sor ben anlamam.

    *baba o sırada mutfağa girer*

    kız: baba?
    baba: keçi sakalı var mı bu inci'nin?
    kız: nası yani?
    baba: geçen yolda gördüm bi inci'yle beraber seni de ondan soruyorum.
    kız: baba?
    baba: aynı yalanı anan söylerdi kızım dedene.. başka bişey bulun geliştirin kendinizi eheh
    anne: ismayıl!
    kız: nası ya?
    baba: inci'ymiş. sakallı inci hehe.. yürrü..
  • kız: baba akşam 12 seansına arkadaşlar bilet almışlar o saatten sonra ordan dönemem ben nazlılarda kalıcam
    baba: ben alırım seni
    kız: ya hem muhabbet etcez biraz?
    baba: olmaz iti var uğursuzu var böbreğini çalarlar sonra ruhun duymaz
    kız: ya baba sanki erkek arkadaşımda kalıcam yalan söylüyorum sana ya.. merak etme
    baba: yok mu erkek arkadaşın?
    kız: yok baba olsa neden saklayayım beni öyle mi yetiştirdiniz?
    baba: tabi ya aslan kızım benim.. git ama merak ettirme ara eve gittiğinizde
    kız: aslan babam ya.. bitane valla..

    *akşam 12 suları*
    baba: sinema çıkışı nazlılarda kalcak bizim kız.
    anne: sen de bunu yedin.
    baba: hassiktir vallaha yedim..
  • kız: babacım.
    baba: ne
    kız: *baaaaaabaaaaaaaaaaaaa....
    baba: neleroloyor kızım?
    anne: bir şey isticek kesin.
    kız: aman anne yaaa..
    baba: ne isticen bakim?
    kız: baba haftasonu kapadokya gezisi varmış gidebilir miyim 3 kız gidicez.
    baba: kapadokya?
    anne: kapadokya?
    kız: kapadokya.
    baba: hanım?
    anne: bey?
    kız: noluyo be?
    baba: canlısına mı gideceksiniz taşına mı?
    kız: anlamadım?
    anne: ayhihihi ilahi ismayıl.
    baba: diyorum istanbul içinde mi bu kapadokya
    kız: nevşehir'de baba?
    anne: ayahhehehihihi
    baba: olmaz o belgesel izleyin. para yok.
    kız: ya biriktirdim ben.
    baba: hah ben de para çekememiştim ver sen onları bana geririm yarın haftaya
    kız: ya anne ya....
    anne: biz balayında gidebildik ancak kapadokya'ya kızım bekleyin biraz aaaaaaaa...
    baba: ahaahaahaa
  • kimi zaman organize işlere dönebilir bu yalanlar.

    üniversite döneminde mesela, bir toplulukta aktif bir görev üstlenilmiş ise kurtarıcı olabilir. benim gibi.

    29 ekim tatilinde 3 günlük bir kapadokya seyahati planladık 2 çift. araba da yok o zamanlar. kiralayacağız. “süper eğlenecez olm”. para da kısıtlı tabi. öğrenci bütçesi ile kolay mı 3 günlüğüne araba kiralamak, tatil yapmak. ben uzun uzun yalan kurguluyorum. “anne kulubün gezisi, iste bi otobüs gidiyoruz, aaa olur mu ben ayarladim, gitmezsem olmaz” izin çıkıyor. heyecan katlanıyor. bir pot kırmayayım diye kıvranarak geçiriyorum günleri.

    son gece, ertesi sabah erkenden yola çıkılacak. babam sen kaçta gidiyorsun diye soruyor. kritik soru, aslında erken çıkmak istiyoruz yola ama olur da babam o saatte gidemezsin ben seni bırakayım tur otobüsünün oraya demesin diye “şey 10.00’da kalkacak tur otobüsü, sıhhiyeden” diyorum. “ tamam, biz bırakırız seni” nasıl ya, 21 senelik babamsın bi kere bi yere bırakmışlığın yok. benim bildiğim babam şehir dışına gezmeyi bilen kız sabah otobüse gitmeyi de bilir der, bırakmaz. nerden çıktı bu iyilik sevdası, kesin şüphelendi.

    ortada otobüs yok, tur yok, geziye katılacak 44 kişi yok! bu saatten sonra iptal edildi de diyemem. saat akşam 10. benim 12 saat içinde tur organize etmem gerek.

    topluluktan bir dolu kişiyi arıyorum. nazım geçiyor allahtan. tatil sabahı 10’da sıhhiye köprüsü üzerinde olmayı kabul edecek arkadaşlarım var allahtan. 5-10 toplasam yeter. diğerlerini ordan burdan alacaz derim. e otobüs ne olacak? yine bi ton yalan. “baba, şimdi otobüstekilere sabah poğaca servisi yapmak gerek, ben erken çıkacam, otobüste kahvalti işini organize edecem, sen beni bahçeliden alırsın, ordan bırakırsın”. topluluğun başkanını arıyorum, “aman yarın 45 poğaça ile şu saatte şurda ol”. ben de poğaça alacağım saatleri bahçelinin muhtelif liselerinin civarında saat 9.30-10.30 arası sıhhiye köprüsü üzerinde duracak 45 kişilik servis aramak ile geçiriyorum. buluyorum bi tane, 5 milyon istiyor. yuh, ben arabanın kirasına o kadar veriyorum ayol. neyse ne yapalım. vereceğiz el mahkum. bir de orda hemen yazıyoruz bir kağıda “bişey bişey kulubü - kapadokya gezisi”, koyuyoruz otobüsün ön camına.

    nihayet buluşuyorum babamla. sanıyorum ki beni otobüsün yanına kadar götürecek, çantamı yerleştirecek, arkadaşlarıma iyi yolcular diyecek, ağız arayacak falan. sıhhiye köprüsünün üzerine erkenden varıyoruz. babam “bekleyemem o kadar, sen in burda” diyor. yaw bari yolun karşı tarafına geç de servisi gör baba, 5 milyon lira verdim ben ona. lan keriz gibi arkadaşlara da 10’da gelin dedim, hiç biri yok ortada.

    bırakıyor babam beni orda. ben geçiyorum yolun karşısına. sıhhiye köprüsünün üzerinde tek başına bi alık. gülsem mi ağlasam mı? bekliyorum... 5 dakka sonra servis geliyor. 10 dakka sonra bizim arkadaşlar dökülüyor. gariplerim bi de boş çantalar almışlar ellerine, e tabi babam soracak ya, “nerde evladım senin çantan”.

    geliyor bizim kiralık araba. biniyorum arabaya. boş yere gelmiş bütün arkadaşlarım el sallıyor arkamdan. ben en çok servis şoförünün el sallamasını unutamıyorum.
  • bundan 10 sene önce:

    ablamla karıştırabilecek yerler bitmiş gibi eski belgelerin olduğu çekmeceyi karıştırıyoruz.ortaokuldan hallice yaşımız. annemin 21 yaşındaki pasaportu geçiyor elimize. ehe anneme bak, ehe saça bak falan derken birden aklımıza "yaw bu kadın nereye gitti de pasaportu var" düşüncesi geliyor. vizeler üzerinde kriminalci gibi yaptığımız çalışmalar üzerine annemin evlenmeden 1 sene önce italya, ispanya ve fransa'yı ziyaret ettiğini, 2 hafta gününü gün ettiğini çözüyoruz.

    - anneeee, sen ne zaman gittin italyaya falan, balayı değil miydi o yaw.
    - balayıydı kızım.
    - e evlenmeden 1 sene önce de gitmişsin ama.
    - aaa, nerden buldunuz kız onu. ay valla nereye ne saklayacağımı şaşırıyorum, ortalığı karıştırdığınız kadar odanızı toplasanız bik bik bik...
    - ay değiştirme konuyu anne ya.
    - babanla gitmiştik kızım yine, önemli bişey değil.
    - nasıl değil ya, bundan 20 sene önce evlenmeden sevgilinle yurtdışına gitmen önemsiz mi yani? dedem ne dedi yaw.
    - ehi, haberi yoktu ki, kızılcahamam da kamp var dedim, kız arkadaşlarımla kızılcahamam'dayım sanıyordu.
    - oha anne ya, sen tut deniz aşırı yerlere git, dedeme 50 km ötedeyim de.

    son 10 sene içinde muhtelif zamanlarda;
    - anne okul turu var, ben bu hafta sonu geziye gidecem.
    - yalan söyleme anneye, ne turu ne gezisi bu, gidemezsin.
    - e anne sen gitmişsin gençken. üstelik yurtdışına bile çıkmışsın. üstelik dedeme yalan söyleyip. ben yalan bile söylemiyorum. cidden tur var (yalan!)
    - ee bunlarda iyi ki bi açık yakaladılar, iyi git hadi, git. geliyor mu o zibidi.
    - yok anne ne işi var, okul turu bu.
    - bana bak, ayrı odalarda kalın ha!
    - ehi, tamam.
  • hava durumlarının bahane edildiği yalanlardır.

    - anneea, burda çok kar yağıyo.. ben bugün arkadaşta kalcaam..
    - hangi arkadaş?
    - üüfff anne kaç tane var ki zaten? güniz'lerde işte..
    - iyi peki..

    - anneea, burda çok yağmur yağıyo.. eve gelemem, arkadaşta kalcaam..
    - niye gelemiyomuşsun? eriyo musun yağmur yağınca?
    - üfff anne yaa, şemsiyem yok yanımda. donuma kadar ıslanıp hasta mı oliyim?
    - iyi peki..

    - anneea, burası çok sıcak.. arkadaşta kalcaam ben..
    - saçmalama hemen eve gel...
    - ehehöe.. peki. *
  • ev arkadası, sevgilisiyle geçirmek istediği dolayısıyla evde olmayacağı gece için ailesi evi arayıp sorabilir korkusuyla nöbetçi yalancı aramaktadır. "banyoda dersin, şurda dersin, burda dersin, ay acaba ne desen..." muhabbeti bayınca "doğruyu söyle de kurtulalım!" deyü yan çizilir, ve olaylar değişik bir taktik anlayışıyla gelişir;

    - baba ben gece evde olmayacağım, ararsınız falan diye önceden söyleyeyim.
    - ha?
    - sevgilimde kalıcam da...
    - yalancı! selam söyle dayıngile.
    - ehe...
  • genelde gezi bahanesine sığındığım hatta bir noktada olayı renkli printer desteğiyle afiş basmaya kadar götürdüğüm eylem. bir hafta önceden word açılır, şunlar yazılır:

    (başta sazlıktan kalkan kuşlardan oluşan bir resim )

    odtü kuş gözlem topluluğu gururla sunar

    manyas kuş gölü gezisi

    (bu noktaya internetten bulunan geyik birşeyler yapıştırılır. mesela: )

    7615 ayrı kuş çeşidinin yaşadığı dünyanın en önemli doğal, ekolojik, botanik, foseptik, bilmemnejik köşesinde 2 gun 2 gece konaklama.

    (sonrada klasik gezi geyikleri)

    otobüsle ulaşım, hede hödö, 2 gece konaklama falan filan 100 ytl.

    (fiyat çok söylenmez ki anne baba "bu paraya gezi mi olur" demesin)

    bu laflar comic sans fontu ile yazılıp bir a4 kağıda basılır, renkli çıktı alınır, evde kendi masanızın üzerine bırakılır. gören anne ya da baba da mesajı alır. iki üç gün sonra da geziye gitmek için izin ve para istenir. (hem de para istemek hayvanlıktır biraz kabul de ediyorum, ama para istememek de inandırıcı değildir.) daha sonrasında da sevgiliyle mutlu mesut iki gece geçirilir.
  • -ablacim ben bugun demette kalicam ok?
    -tamam hadi dikkat et..
    -hadi cikiyom.
    -ya ne diicem..
    -soyle ne lazim gene?
    -neden hic demet bizde kalmiyo?hep sen gidion..
    -!!?!!
  • bu yalanlardan kurtulmak için başarılı bir yalansavar olarak: (bkz: akıllı ebeveyn)
hesabın var mı? giriş yap