• wade davis kitabı. kısaca ve yazarın tanımıyla; "ruh ve arzu manzarasına yolculuklar"
  • joshua jackson ve claire forlani'nin oynadıkları, italya'da çekilmiş pek bilinmeyen film. ele geçirmesi zor gibi gözükse de izlenmesi gereken bir film olduğu imdb'deki yorumlardan anlaşılıyor. aynı zamanda film the shadow dancer adıyla da geçiyor.

    http://www.imdb.com/title/tt0376181/
    http://www.josh-jackson.net/transcripts/shadow/
  • sıcacık, yumuşacık, çikolata gibi, yaz akşamı serinliği gibi keyifli ve romantik bir film.
  • joshua jackson'in rol aldigi ilk dogru duzgun filmdir. ustelik huzur dolu manzaralarla, mukemmel renklerle akip giden basarili ve guclu bir film. bu cocuk harcanip gidiyor derken, yerini bulmus sonunda.
  • sinematografi olarak hoş bir film olmasına rağmen boş bir filmdir. ama claire forlani bir melektir, aşık olunacak, evlenilecek kadındır o ayrı. o nasıl bir göz, o nasıl bir yüz, o nasıl bir gülümseme dersiniz film boyunca. joshua jackson'ı da pek sevmeme rağmen oyunculuğunu başarısız buldum ama senaryo başarısız bence zaten ondan kendisini suçlamaya gerek yok. velhasıl kelam claire forlani ve güzel italyan kasabası manzaraları görmek için izleyin, fazla bir şey beklemeyin film olarak.

    en güzel sahnesi de benden olsun:

    http://www.youtube.com/watch?v=l6yag2um5c4
  • sadece, tek bir filme sığdırılabilen klişeler açısından başarılı, pek başarılı bir filmdir. joshua jackson'ın baston yutmuş hali ise elbette unutulmazdır.
  • klişelerden oluşmuşsa da, beklenmedik şeyler yaşatmasa da elde bir fincan kahve yanına da çikolatayla kas gevşetici özelliği taşıyan şirin mi şirin bir filmdir.
    joshua jackson sonunda güzel güzel sahnelerdedir; aşk vardır; deli yazarımız harvey keitel güldürür bir yandan da pek hoş laflar eder.
    tavsiye edilir, hele ki televizyon kanallarının evde oturan birileri yokmuş gibi davranarak düzenledikleri yayın akışlarını da gözönünde bulundurursak mutlaka izlenip bir rahatlatılmalı bünye.
  • genç bir yayıncının, eşini kaybettikten sonra italya kırsalındaki evinde inzivaya çekilmiş inatçı bir romancıyı yeniden yazmaya ikna etme çabasını konu alan film. televizyon kanallarımızda 'gölge oyunu' ismiyle yayınlanmıştır. yapımcısı, yönetmeni ve senaristi olan brad mirman'ın kariyerini bitirmiş gibi görünmektedir. zira mirman, şahane toscana manzaraları dışında hiçbir özelliği olmayan, harvey keitel'ın bile kurtaramadığı, hatta rol alarak kendine yazık ettiği bu filmden sonra herhangi bir sinema projesine imza atmamıştır.
  • söze gerek bırakmayan harika toscana manzaraları, ah oralarda ben de yaşasaydım dedirten toscana köyleri, kasabaları, oraya bmw cabrio ile gelip, buharlı trenle dönecekken atıyla treni izleyen hayatının aşkının yanında kalmaya karar veren bir şehirli züppe editör, atları ve bağı ile uğraşan, her erkeği kendisine köle edecek güzelliğe ve fiziğe sahip -kısaca taş gibi diyebiliriz- bir kadın, ve şehrin boğucu ve hızlı yaşantısında koşuşturanların anlayamayacağı şekilde mesleğini yani yazmayı bırakıp italya' nın gözlerden uzak bir toscana köyüne ya da kasabasına yerleşen ve yirmi yıldır emekli hayatı yaşayan bir yazar. ve kasabanın yazara alışmış onu kendilerinden biri gibi gören ve dışardan gelen yabancılara karşı koruyan yerlileri.

    mükemmel olmamasına karşın çok güzel, çok sıcak bir film. hayat dersleri çıkarabileceğiniz konuşmalar, davranışlar, görüntüler var bu filmde.

    sonlara doğru bir çift laf var ki aklıma kazındı:

    -sen yazmaktan korkmuyorsun. sen başarısız olmaktan korkuyorsun. herkes hata yapar. denemekten zarar gelmez.

    sonunda kuş uçtu. daha doğrusu uçmayan, uçmaktan korkan kuşlar.

    filmin çekildiği kasabalar: chiusi, abbadia san salvatore. milli parklar: val d'orcia, rocca d'orcia. hepsi siena iline bağlı.
  • weldon parish adinda unlu ama karisinin olumunden sonra soyleyecek birseyi kalmadigindan korktugu icin yazmayi birakan yasli bir yazari ve londra'da editorluk yapan, hayatta tek istegi yazar olmak oldugu halde soyleyecek birseyleri olmadigindan korkan genc bir adamin yollarini kesistiren basarili bir brad mirman filmi.

    filmin anafikri: bir yazarin her zaman soyleyecek birseyi vardir.

    dinginlige ve hayata ve amaclara olan inancin tazelenmesine ihtiyac duyuldugunda izlenmesi gereken bir film. ozellikle de aksamustu soguk bir sarap esliginde izlenirse, film biter bitmez istifa mektubu yazilip italyaya ucak bileti bakmaya baslanabilir...
hesabın var mı? giriş yap