• vapurları, büyükada'ya 2 saatte ulaşabilen osmanlı şirketi.

    şimdiki vapurlar ise 1,5 saatte ulaşabiliyor. 150 yılda geldiğimiz nokta, yarım saat. helal olsun.
  • ekrem ışın'ın anlattığı şirket-i hayriyye tarihinden bir kaç kesit: “hafız vehbi efendi'nin şirket-i hayriyye işletmesine getirdiği önemli yeniliklerden biri de seyr ü sefer kalemi'ni kurdurmasıdır. darülfünun geometri hocalanndan izzet bey’in başkanlığında çalışmaya başlayan bu büro, ilk defa olarak o güne kadar gerçekleştirilemeyen, vapurların hareket programını hazıılar. önce boğaz'da yapılan ana hat ve karşılıklı seferler belirlenir. iskeleler arası uzaklıklar dikkate alınarak, günlük kalkış ve varış saatleri her hat için ayrı ayrı saptanır. bunun yanısıra iskelelerin yolcu kapasitesine göre büyük ya da küçük vapurlann hangi hat üzerinde hangi saatler arasında işleyeceği de belirlenir. kuşkusuzu bu yenilik gündelik hayatın modern zaman kavramıyla yakından ilgilidir ve zamanı programlayarak yaşamaya başlayan osmanlı insanı için başlı başına bir kolaylıktır.”

    "şirket-i hayriyye’nin kuruluşu için ilk adım fuad ve cevdet paşalar tarafından 1851'de bursa kaplıcalarında atılmıştır. istanbul'un vuzera konaklarında bir hayli dedikoduya yol açan bu kaplıca macerası, iki kafadar tanzimat efendisinin (o zaman henüz paşalığa terfi etmemişlerdi) işgüzarlığı sayılmış, şirketin kuruluşuna ilişkin kaleme aldıkları layiha dönemin adeta bir geleneği sayılan devlet-i osmaniyye'nin ıslahı hakkında rapor yazarak bürakraside yükselme kurnazlığı olarak değerlendirilmişti. tanzimat bürokrasisi 19. yüzyılın ilk yarısında tam anlamıyla arı kovanma benzer. makam hırsı, reformların bayraktarlığını kendi kişiliğinde sembolleştirme arzusu ve en önemlisi gelenekçilik ile modernleşme arasındaki hassas zihniyet dengesi pek çok tanzimat paşası'nın habbeyi kubbe yapmak yanılgısına düşürmüştür. nitekim reşid paşa'nın yakın desteği olmasaydı en azından şirket projesinin gerçekleşmesi bütünüyle ortadan kalkmasa bile uzunca bir süre bab-ı âli'nin evrak deposunda gün ışığına çıkacağı zamanı beklerdi."

    "abdülmecid dönemine kadar boğaziçi'nde ikamet eden vükela zümresinin kullandığı ulaşım araçları kayıklardı. bu kayıklar için uygulanan resm-i teşrifât ise oldukça katıydı. eflak ve boğdan beyliği ile ermeni rum patriklik makamlarının kullandıkları kayıkların gerek şekilleri gerekse kürek sayıları söz konusu resm-i teşrifât uyarınca belirlenmişti. bu sınırlandırmanın yanında boğaziçi'ne gidiş-gelişlerde mevsimlik çıkartılan irade-i seniyyeye uymak da zorunluydu. boğaziçi yazlıklarına göç, padişah izniyle olur ve mevsim bitimine kadar dönüş izninin çıkması beklenirdi. kuşkusuz bu uygulama henüz boğaziçi nüfusunun pek fazla artmadığı ve bürokratik mekanizmanın yoğun iş kapasitesiyle çalışmadığı tanzimat öncesinde önemli aksaklıklara yol açmamıştır; fakat her iki olgunun toplumsal yaşamı etkilemeye başladığı bir dönemde istanbul-boğaziçi ulaşımının mevsimlik özelliği, yerini gündelik ihtiyaca cevap verebilecek çözümlere bırakmıştır."

    "düşünülen ilk çözüm, yabancı şirketlerin boğaz'da vapur işletmelerine izin vermektir. ancak müslüman halkı, kâfirlerin insafına terk etmek, ulema arasmda çeşitli dedikodulara yol açmakta gecikmedi. bunun üzerine tersane-i âmire'den bir vapur, yolcu taşımak amacıyla 1850'de hizmete sokuldu. vapur, günde bir sefer yapmak üzere köprü'den hareket ederek, yolcularını boğaz'ın her iki sahiline bıraktıktan sonra, geceyi istinye'de geçirip, ertesi sabah aynı yolu izleyerek köprü’ye dönecektir."

    "ali hilmi efendi şirket-i hayriyye tarihinde mültezimler dönemini kapatan ilk yöneticidir. hilmi efendi'nin getirdiği en önemli yenilik, bir yönetim kurulu oluşturmasıdır (...) nitekim daha sonra şirket-i hayriyye'nm en başarılı yöneticisi kabul edilen hüseyin hâki efendi, mesleki bilgisini bu dönemde kazanmıştır. şirketin elinde bulunan 16 vapur, 1854-1864 yılları arasında boğaziçi'ne sefer yaparlar. bunların arasmda şirketin 1851'de ingiliz john robert wait tezgahına inşa ettirdiği ilk altı vapurun yara sna yine yabancı fabrikalara sipariş verdiği istinye, mirgün, sarıyer, anadolu, kandilli, beykoz, bebek, kabataş, galata, büyükdere ve bayezid vapurları da istanbul halkını taşımışlardır (...)"

    türkiye iş bankası yayınları'ndan çıkan ve gürol sözen'in hazırladığı martıların istanbulu adlı kitapta, boğaziçi vapurlarının atası şirket-i hayriyye ile ilgili bir yazı var. sözen, şirketi ve aileyi anlatırken, her kentin küçük ayrıntılardan oluştuğu gerçeğinin altını çiziyor.
  • boğazdaki yolcu nakliyâtı için yurdumuzda kurulan ilk anonim şirket.
    eskiden boğaziçinin iki yakasında yolcu taşıma birbirinden güzel kayıklarla yapılırdı. osmanlı oymacılık sanatının ince örnekleriyle süslü piyâde, pazar kayığı, iki çifte, üç çifte vs. adları taşıyan kayıkların ilk ve sonbaharda müşterileri çok olurdu. gemiler sefere konunca zamanla kayıklar önemini kaybetti.

    şirket-i hayriye 1850 yılında sermâyesi, her biri üçer bin kuruş olan 2000 hisse senediyle kuruldu. sultan abdülmecid hanın emriyle devlet ileri gelenleri, nâzırlar, zenginler ve halk bu hisse senetlerini satın aldılar. vâlide sultanın 50, abdülmecid hanın 100 hisse aldığı, eserlerde kayıtlıdır. kuruluşu bittikten sonra altı yıl süreyle antuvan kalaycıyan ve agop bilezikçiyan adındaki iki tüccara ihâle edildi. fakat bu süre tamamlanmadan 1854’te mukâvele feshedilerek şirket adına çalıştırılmaya başlandı.

    ingiltere’deki robert white fabrikasına ısmarlanan altı vapur 1853 yılında geldi ve seferlere başladı. bu vapurların tahmini mâliyetleri sekiz bin altın civârındaydı. yeni vapurlara; rumeli, trakya, göksu, beylerbeyi, tophane, beşiktaş adları verildi. halkın bu vapurlara rağbeti neticesinde 1858 yılında istinye, mîrgûn, anadolu, 1859 yılında kandilli, beykoz, sudaver adı konan vapurlar satın alınarak hizmete kondu. altmış beygir gücünde olan vapurların elektrik ve kaloriferi yoktu. kamaralarda soba yakılarak ısıtılırdı.

    şirket-i hayriye vapurlarında öğrenci, memur ve siviller için ayrı ücret târifeleri uygulanıyordu. yedi yaşından küçük çocuklardan ücret alınmazdı. 1860 yılındaki şirket-i hayriye yolcu târifesine göre istanbul’dan kandilli’ye hizmetçisiyle gidecek bir şahsın aylık ödeyeceği ücret 250 kuruştu. uzak iskeleler için böyle iki kişinin ödediği aylık ücret ise 300 kuruştu.

    şirket, 1868’de ingiltere’den getirttiği bir arabalı vapurla kabataş-üsküdar arasında seferlere başladı. çalışma sahasını gün geçtikçe genişleten şirket-i hayriye, izmit’ten sonra 1904’te tekirdağ’a da vapur işletmeye başladı. cumhûriyet kurulduktan sonra da faaliyetine devam eden şirket, 19 haziran 1944’te, üyelerini olağanüstü bir toplantıya çağırdı. bu toplantıdan sonra, şirketin ulaştırma bakanlığına devri kararlaştırıldı. alınan karar gereğince, 12 mayıs 1944 târihinden îtibâren ulaştırma bakanlığına devredildi. böylece 94 yıllık bir geçmişi olan şirket-i hayriye, fiilen 1 temmuz 1944’ten îtibâren deniz yolları idâresine geçmiş oluyordu. bu gemiler, uzun zaman deniz yollarında kullanıldıktan sonra, daha modernleriyle değiştirildi.
  • kaside-i kasîre, der hakk-ı şirket-i hayriyye

    doldurup parmaklığa insân insân üstüne
    pîr ü bernâ bağrışır efgân efgân üstüne

    bütçesi asla kapanmazken o âlî şirketin
    bahşeder lâkin müdir ihsan ihsan üstüne

    her derûnun seyredenler zanneder bir meygede
    son vapurda görseniz meslân meslân üstüne

    mevkî olsun biletin yer gösteren olmaz sakın
    çok kere mevkî diye bindimdi kazgan üstüne

    kimse akl erdirmedi sey ü sefer i'lanına
    nâfiledir yazma sen destân destân üstüne

    kaptanın cânibi kim erkân içün dârü'l-emân
    izzet ü ikbal ile mihmân mihmân üstüne

    farkı yoktur bir kümesten görseniz billâh acır
    bir perişan kitledir nisvân nisvân üstüne

    köprü üstünde durup da seyr ederler her sabah
    âmir ü memûr bütün erkân erkân üstüne

    yolcu
  • kurum bünyesinde kullanılmış olan vapurların bir kısmı;

    (bkz: sihap)
    (bkz: sultaniye)
    (bkz: şükran)
    (bkz: sarayburnu)
    (bkz: sahilbend)
    (bkz: seyyale)
    (bkz: nusret)
    (bkz: kalender)
    (bkz: nimet)
    (bkz: inbisat)
    (bkz: süreyya)
    (bkz: ihsan)
    (bkz: güzelhisar)
    (bkz: asayiş)
    (bkz: altınkum)
    (bkz: bebek)
    (bkz: boğaziçi)
    (bkz: kabataş)
    (bkz: halas)
    (bkz: hünkar iskelesi)
    (bkz: kamer)
    (bkz: tarz-ı nevin)
    (bkz: resanet)
    (bkz: suhulet)
    (bkz: rumeli)
    (bkz: üsküdar)
  • 1 mart 1933 tarihli bir hisse senedi evrağı

    yazılana göre doktör şakir ahmet beyefendi namına kayıtlı 40.000 adet şirket hissesinden bir adedini temsilen 5 altın bedelinde bir hisse senedi.

    boğaz'da ne şiirlere, ne aşklara konu olmuş bir şirket bu...
  • hayriye'nin şirketi.
  • ali ve fuat paşalar tarafından temelleri bursa da kaplıca sefası sırasında atılmış milli sermayenin geliştirilmesini hedefleyen politikanın en gözle görünür halidir. yaşam çizgisinin uzunluğu benzerleine göre hayli fazladır. şirketin logosuna sahip olabilmek adına japonların milyar dolarlar ya da milyar yenler önerdiği rivayeti halen duyulmaktadır.
  • 1850'lerde istanbul'da ortaya çıkan, vapur taşımacılığı yapan, levanten şirket. ilk osmanlı şirketi.
hesabın var mı? giriş yap