• bilimin cehaletten doğma piçi.
  • yazan: dr.robert l. park
    çev: andrew

    amerikan ulusal havacılık ve uzay dairesi, her testi başarısız olmuş ve doğanın en temel yasalarını ihlal etmiş olsa da karanlık bir rus bilim adamının antigravite makinesine bir milyon dolara yakın yatırım yapabiliyor. patent ve marka ofisi yakın geçmişte bir vakumdan gelen serbest enerjiyi kapmak için geliştirilmiş, fiziksel olarak imkansız bir hareketsiz elektromanyetik jeneratör için 6362718 numaralı patenti yayınlayabiliyor. ve büyük bir enerji şirketleri grubu güney kutbu'nun güneyinde bir bölge keşfetmeğe eşdeğer biçimde taban durumundaki hidrojen atomlarının daha alt seviyeye indirgenerek enerji üretilmesi üzerine bir plan için onlarca milyon dolarını batırabiliyor.

    ne yazık ki arkasında herhangi bir bilim adamının kefil olarak bulunmayacağı kadar saçma bir bilimsel iddia var olmamıştır. bazı saf kişi veya şirketlerin çok parasına malolan bu tür iddiaların çoğu mahkemeyi boylamaktadır. peki jüriler bunları nasıl değerlendirecektir?

    federal yargıçların bilimsel safsatayı algılamasına yardımcı olmak için uyarı işaretleri bulmak adına bir liste yapmaya başladım. ama listem oluştukça, giderek teknolojikleşen toplumumuzda, voodoo ile gerçek bilimi ayırdetmenin her vatandaşın geliştirmesi gereken bir beceri olduğunu fark ettim.

    uyarı işaretleri nelerdir? rasyonel bilimsel söylemin sınırları dışında kaldığını düşündüğüm bilimsel görünümlü iddiaların tespiti için yedi belirti tespit ettim. tabii ki, bunlar sadece "belirti" niteliğinde olup birkaçını bile doğrular görünmekle birlikte tamamen meşru olan bilimsel iddialar da bulunabiliyor:

    işte liste:

    1. sözde mucit buluşunu doğrudan medya önünde açıklar:
    bilimin bütünlüğü, gerçek bilim adamlarının yeni fikirler ve bulgularını diğer bilim adamlarının sınaması için ortaya sunmaya istekli oluşları ile korunmaktadır.

    böylece, bilim adamları, kendi meslektaşlarının yeni bulgular ortaya çıkarmaları durumunda önce kendileri ile paylaşmalarını beklerler. kendi bilimsel akranlarının değerlendirme yapmasına olanak vermedenen doğrudan medya yoluyla halka sunum biçiminde bir bypass girişimi, diğer bilim insanlarının yakın bir sınama yapsına imkan bırakmaz.

    bunun meşhur bir örneği. utah üniversitesi'nden, b. stanley pons ve martin fleischmann adlı iki bilim adamı'nın 1989 yılında soğuk füzyonu (maliyetsiz ve tehlikesiz nükleer füzyon üretme metodu) buldukları yönündeki iddialarıdır. oysa ikilli bir basın toplantısında raporlarını okuyuncaya kadar dünyadaki diğer bilim adamlarının iddia konusunda hiç bir bilgileri bulunmuyordu.

    dahası, duyuru daha ziyade büyük ölçüde keşfin ekonomik potansiyelini ele almakta olup, diğer bilim adamlarına iddianın gücünü yargılamak ya da deneyi tekrarlamak için etkin detayları sağlamaktan yoksun görünüyordu. (ian wilmut'un "başarılı bir şekilde koyun klonlamış" olduğu konusundaki açıklamasının da pons ve fleischmann iddiası kadar halka açık olduğuna dikkat çekmek gerekir. fakat klonlama söz konusu olduğunda, bilimin, eserin geçerliliğini değerlendirmesine izin verecek bol bol ayrıntı bulunmaktaydı.)

    bazı bilimsel iddialar basına bile inceleme imkanı bırakmaksızın doğrudan ticari reklamlarda görünmektedirler. örneğin bir sağlık-gıda şirketinin tam sayfa gazete ilanları ile pazarladığı "o vitamini" denilen besin takviyesinin sıradan tuzlu olduğu ortaya çıkmıştır.

    2. mucit güçlü bir kuruluşun onun çalışmalarını hasır altı etmek için çalıştığını söylemektedir:
    burada toplumda servet ve güç dengelerini bozabilecek nitelikte bir buluşun, kamuyla paylaşılmasını engellemek için hiçbir şeyden kaçınmayacak bir kurumun var olduğu üzerine bir komplo iddiası bulunmaktadır. mucit genellikle, sanayi ve hükümeti de içeren daha büyük bir komplonun parçası olarak "ana bilimi" suçlar. örneğin, petrol şirketlerinin su ile çalışan bir otomobilin icadını sabote etmekte olduklarına ilişkin bir iddia, böylesi bir buluşun bir balondan ibaret olduğunun kesin bir işaretidir. yine örneğin "soğuk füzyon" hadisesinde, pons ve fleischmann kendi soğuk füzyon çalışmalarının, sıcak füzyon taraftarı fizikçiler tarafından sabote edilmeye çalışıldığını iddia etmeye çalışmışlardı.

    3. buluşla ilgili bilimsel etki belli belirsizdir.
    ne yazık ki, bir uçan daire veya loch ness canavarının asla net bir fotoğrafını göremedik. hemen tüm bilimsel ölçümlerde arka plan gürültü veya istatistiksel dalgalanma düzeyi zorludur. ama eğer, sinyal-gürültü oranı geliştirilemez durumda ise prensipte etkisi de muhtemelen gerçek değildir ve çalışma bilim değildir.

    örneğin, para-psikoloji alanında yayınlanan binlerce bildiri telepati, psikokinezi veya önsezilerin doğrulanmış örneklerini rapor ettikleri iddiası taşır. ama bu etkiler, sadece çarpıtılmış istatistiksel analizleri göstermekle kalırlar. araştırmacıların sinyali artırmak için hiçbir yöntem bulamadıklarına bakarak sinyalin gerçekten orada olmadığını da söyleyebilirsiniz.

    4. bir keşif için kanıt olarak sunulanlar "anekdot"tan ibarettir
    modern bilim son yüzyılda bir şeyler şey öğrendiyse, bunların başında anekdotların kanıt olarak kabul edilemeyeceği gelir. anekdotlar çok güçlü bir duygusal etkiye sahip olduğundan, bunlar bilim çağında "batıl inançları" hayatta tutmak için hizmet vermektedir. oysa modern tıbbın en önemli buluşu aşılar veya antibiyotikler değil, bize neyin işe yarayıp neyin yaramadığını kesin biçimde bilmek imkanı veren tesadüfi "çift kör" bir testleridir. başka değişle "bilimsel veri datası" denen şey "anekdot"un çoğulu değildir.

    5. mucit, bir inancın, yüzyıllara dayandığı için güvenilir olduğunu söylemektedir
    insanlığın kanın vücutta dolaşımda olduğunu ya da hastalıkları mikropların yaptığını öğrenmesinden yüzlerce, hatta binlerce yıl önce, atalarımızın modern bilimin anlayamayacağı mucizevi ilaçlara sahip buluduğuna dair kalıcı bir efsane vardır. "alternatif tıp" denilen çoğu şey bu efsanenin bir parçasıdır.

    oysa yeniden keşfedilen veya paketlenen eski halk bilgeliğini modern bilimsel laboratuvarların bulgularına eşit saymak mümkün değildir.

    6. mucit buluşunu yaparken inzivadadır.
    bir tavanarası laboratuvarında gizlilik içinde mücadele veren ve savaşını, devrimci bir atılım yaparak zaferle biten yalnız dahi imajı, hollywood'un bilim-kurgu filmlerinin tipik bir temasıdır ama gerçek hayatta örneklerini bulmak zordur. bilimsel devrimler günümüzde hemen hemen her zaman birçok bilim adamlarının çalışmalarının bir sentezidir.

    7. mucit, bir gözlemini açıklamak için yeni doğa yasaları ileri sürmektedir:
    bazı olağanüstü sonucu açıklamak için kullanılan yeni bir doğa kanunu, hali hazırda bilinenlerle ile çatışmamalıdır. bir gözlemi kanıtlamak adına doğanın mevcut kanunlarını değiştirmek gerekiyorsa, yeni ileri sürülen yasa neredeyse kesinlikle yanlıştır.

    http://www.quackwatch.org/…relatedtopics/signs.html
  • az bilgili kesim tarafından sevilir. çünkü her insan ilginç şeyleri, az bilinen şeyleri bilmek ister. fakat yüzlerce kitap okuyarak veya emek vererek bilgili olmak yerine sağdan soldan duyma bilgilerle çok acayip bilgilere sahip olduğunu düşünmek bu insanlara çekici gelir.

    psödosayns tıp konusunda ise genelde dindarların ilgisine mazhardır. çözümü insanların geliştirdikleri yöntemlerden aramaktansa doğada aramak, sanırım, tanrı'nın varlığına bir kanıt gibi görülüyor ve bitkisel olan her şeyin iyi ve yararlı olduğu, allah'ın hiçbir şeyi nedensizce yaratmadığı inancına sahipler, sanki amına kodumun afyonu bitki değilmiş gibi. bu insanları her an gastro servislerinde ast alt değerim 1000 olmuş :((( diye karaciğerini eline almış şekilde görmek mümkün.

    bu psödosaynsımsı şeyler, tıbbi bilgisi ne olduğu meçhul first lady'miz tarafından -nedendir bilinmez- tıp camiasına da sokulmaya çalışılıyor.

    halbuki tıbbın ilerlemesi diğer bilimlerden çok farklı değildir. kanıta dayalı tıp dediğimiz şeyin mantığı bir fizik probleminin çözümüyle aynıdır. hipotez ortaya atılır, kontrollü deneyler yapılır (ilacın ya da uygulamanın verildiği grup ve verilmediği kontrol grubu oluşturulur) ve bu ilaç ya da uygulamanın işe yarayıp yaramadığı ortaya konulur. gözlem grupları genişledikçe doğruluk oranı da artar bitti gitti. uygulamanızın yararlı olup olmadığını ispatlamak bu kadar kolay.

    ama bu yola gitmezler?

    neden?

    çünkü sizi si
  • sözdebilim, bilimin gerektirdiği standartları taşımadığı ve bilimsel araştırmalarla
    desteklenmediği halde bilim kılıfı altında insanlara pazarlanan bilgilerdir.
    19.yüzyılda bilim kisvesi altında insanların kafatası şeklinden karakter analizi yapılabileceği ileri sürülmüş ve bu iddialar çürütülmüştür. ancak günümüzde buna inananlar hala vardır.
    (bkz: frenoloji)

    sözdebilim sıklıkla bilimsel tınılı kelimeleri kullanarak uydurma bilgiler içerir. muğlak ifadeler içeren, fizikle, bilimle, enerjiyle ilgisi olmayan kavramları içeren bilgiler son yıllarda artarak pazarlanmaktadır.
    mesela (bkz: çekim yasası): bu iddiaya göre bir şeyi yeteri kadar isterseniz o şey gerçekleşecektir. bir şeyi çok ama çok istiyoruz ama olmuyor. o zaman bu iddia size diyor ki; demek ki yeteri kadar istemedin. gördüğünüz gibi bu sözdeyasayı çürütemiyorsunuz. bu yasaya nedense hep iyi sonuçlara erişmiş insanların örnekleri eklenmiş. oysa ki genellenebilir sonuçlara varmak için daha geniş insan gruplarının incelemesi gerekir.
    bu iddia test edildiğinde bilimsel olarak işlemediği, standart psikolojik ölçeklerle insanların kişilik yapılarının gözlemlendiği ve sonucunda maddi ve manevi zarar görme potansiyeli olduğu fark edilir.
    hayata inanmak ve çabalayarak akışa dahil olmakla, hiçbir bilimsel kanıtı olmayan pratiklere teslim olmak arasında fark vardır. iyi insanları her zaman iyi şeyler bulmaz, iyi düşününce her zaman iyi şeyler de başımıza gelmez, olumsuz düşünmek bedene ve zihne fiziksel olarak zarar verir, buna da stres denir. strese vücudun vereceği yanıtta ilk aşama alarm evresidir. bu evrede vücut stresle ilk kez karşılaşmakla ilintili hormonal yanıtlar verir. örneğin; hormon salgılayan organların hacimlerinde daralma, mide ve bağırsak hasarları...
    eğer stres etmeni ortadan kalkmazsa artık ikinci evredeyiz demektir: direnme evresi. bu evre böbrek üstü bezlerden salgılanan hormonlarla tanımlanır.
    bu iki evrede de aslında organizmamız canlılığın sürdürülebilir kalması için katkıda bulunur, mücadele için motivasyon oluşturur.
    teslim olmayın, çabalayın ve bilime inanın. bu farkı gözeteceğimiz günler dileğiye...
  • şu videoda kuantum versiyonu görülebilecek hede.
  • pseudoscience, sözdebilim veya yalan bilim olarak bilinen ve insanların sağlını tehlikeye atıp, cebindeki parasına göz diken kişilerin ortaya attığı ama bilimi içselleştiren hiçbir biliminsanı tarafından tutulmayan yalan disiplini.

    homeopati, reiki, akapunktur, çakra, bioenerji, astroloji, taşlardan şifa arayanlar vb. ne varsa bu grupta değerlendirilir.

    değerli yazar, çaylak ve okurlarımızın bu gibi sağlıksız ve işlevsiz uygulamaların karşında olmasını kişisel ve toplumsal sağlığımız açısından rica ediyorum.

    daha fazla bilgi için;
    yalansavar
    dr. kaan öztürk
  • en önemli özelliği bilimi reddetmektir. şöyle ki, bilimsel yöntemin en önemli özelliği tekrarlanabilirlik veya doğrulanabilirliktir. bir bilim insanı bir teori ortaya koyduğunda, bunu teyit eden çeşitli kanıtlar ortaya sürer, bunu doğrulamaya çalışır. daha sonra başka bilim insanları da aynı yöntemleri uygulayarak aynı sonuçlara varıp varamadığını teyit ederler. ancak sözdebilimciler genellikle iddialarının sorgulanmasını ya da sınanmasından pek hoşlanmazlar, bunu istemezler. bilimin en önemli doğrulanabilirlik ve tekrarlanabilirlik kriteri olan ulusal hakemli dergilerdeki denetimlerden kaçarlar.
  • aslında yalancıbilim olarak da dilimize geçebilirmiş. pseudo öneki böyle bir şey zira. tıpkı yalancı dolma, yalancı bahar falan gibi.
  • (bkz: akıllı tasarım)
    (bkz: homeopati)
    (bkz: akupunktur)
    (bkz: simya)
    (bkz: nlp)
    (bkz: astroloji)
    (bkz: öjeni)
    (bkz: telepati)
    (bkz: telekinezi)
    (bkz: reenkarnasyon)
hesabın var mı? giriş yap