• hiç bir şey bilmediğiniz zannının üzerinize yapışması durumu..
  • stajyer olunan konuya ilişkin yasaklara tabi, haklardan ise mahrum olmak durumu.
  • işten kaytarmak için fırsat arayan çalışanların muhabbet arkadaşı olmak...
  • eğer bir şantiye ise staj yaptığınız yer ve başınızda bir mühendis bile yoksa amelelik yapmakla eş anlamlı olan durum. daha da kötüsü okumuş çocuk olduğunuz için size kötü kötü bakar işin başında duranlar. yine en iyi niyetli olanlar amelelerdir, okuyun da bizim gibi olmayın derler içtenlikle.
  • büyük kariyer rüyaları gazıyla girişilip anyayı konyayı anladıktan sonra da ulan ben burda popo çürütürken bizimkiler şimdi kimbilir ne içiyodur nevizadede dedirten çıraklık süreci.
  • stajyer basliginda halihazirda yazilmis butun halleri yasamaktir.

    (bkz: stajyer)
  • bir de büyük şirkette yapılması gereken eylem...
    küçük şirketlerde yapılan stajlarda, insanlarla kolay tanışılır, herkese bişeyler sorma şansı bulunur...
    fakat böyle bir yerde size özel bilgisayar verilmesini beklememelisiniz, verilirse ne mutlu size...
    büyük bir şirkette eger departmanlar ayrılmış ve az çalışanlı departmana düştüyseniz, küçük şirketin avantajlarıyla birlikte size özel bir bilgisayarınız da olacaktır...
    hatta bir saat içinde en güzelinden...
    o yüzden torpil yanlışmiş morpil kötüymüş bırakın bunları... hayat size torpil gibi bir şeyi kullanma lüksünü vermişse ne duruyorsunuz kullanın ve büyük şirkete girin...
    stajyer olmak güzeldir; çalışanlarla aynı yaşta olmadığınızsürece...
  • gelip geçici olmaktır. bunun yanısıra çoğu şeyin söylenebilir olma hali.

    parlak bir tipseniz, ister kurumsal şirket olsun, ister patron şirket, çeşitli saygısızlıklarla karşılaşılması yüksek olasılık.

    eğer okurken çalışıyorsanız, aldıgınız karınca kararınca maaşı almaya devam edip, kaşla göz arasında ilgili yöneticinize staj raporunu imzalatmanız ile stajyer olmanın sıkıntılarını yaşamazsınız.
  • çok enteresan bir psikoloji. umut sarıkaya'nın bir yazısını hatırlatıyor bana.

    "masama oturdum, bilgisayarda oyun var mı acaba diye baktım, hepsini silmişlerdi. internet ise sadece şirket mailine ve sayfasına bağlanıyordu. bilgisayarı karıştırırken beni işe alan müdür, kupasıyla yanıma geldi. dosya arama çubuğuna yazdığım "tetris" yazısını panikle silmeye çalışırken, ayağa kalktım. omzumdan tutup oturtarak "kalkma kalkma" dedi, gülümsedim. tepemde dikilmiş olan müdüre ürkek bir serçe gibi bakıyordum. "nasıl, alıştın mı biraz" dedi. bir serçe olarak gülümseyerek "vicirik, bicirik" diye sesler çıkardım. yetkisiz biri, yetkiliyi görünce kucak dolusu gülümser. "
  • kötü bir vaziyettir. diğer çalışanlar sizin etinizden sütünüzden yararlanır maalesef.
hesabın var mı? giriş yap