• aslında ninnidir bu şarkı, janis joplin gibi anne düşman başına bu durumda
  • "ulan, anan güzel, baban zengin, yat zıbar, ne zırlıyorsun, daha bulaşıkları yıkacağım" temalı ninnidir bu.
  • orijinali bir amerika ninnisidir. zamanında zenci kölelerden (ki pamuk vs bahsinden anlaşılabilir) dadılık yapanları, sahiplerinin (ki bir insan için söylendiğinde ne kadar da acı bir sözdür) çocuklarını uyutmak için söylerlermiş. "e baban zengin, annen de güzel e niye ağlıyosun ki o zaman" (your dad is rich, and your mommy's good lookin', so hush little baby, hush, don't you cry) sözleri de bir köleden, bir asilzadeye söylenebilecek çok iyi ifade edilmiş bir taşlamadır...
  • beste: george gershwin
    sözler: du bose heyward

    uzmanlar bu şarkıyı nasıl sınıflandıracaklarına dair bitmek tükenmek bilmez bir tartışma içindeydi. gershwin'in kendisi bir ninni bestelediğini düşünüyordu. besteci ve şarkı alimi alec wilder kendi adına summertime'ı american popular song kitabında değerlendirmeyi reddetti, çünkü onun görüşüne göre şarkı opera dünyasına aitti.

    diğerleri gershwin'in bestesi ile ruhani sometimes i feel like a motherless child arasında bir ilişki göstermeye çalıştı ya da w. c. handy'nin st. louis blues'u gibi blues tabanlı bir şarkıyla bağlantı kurdu.

    kongre kütüphanesinden wayne shirley summertime'ın ana armonisinin richard wagner'ın "tristan chord"dan (f, b, d#, g#) türetildiğini tartışmaya açarken müzikolog peter van der merwe, tersine parçanın antonin dvorak ile daha fazla ortak yönü olduğunu iddia etti, üstelik porgy and bess'in hem 1935 orijinal yapımı hem de 1942 yeniden gösteriminin sahnelendiği broadway'de amerikan müzikal tiyatrosuyla olan ilişkisi çok daha bariz olurdu.

    porgy and bess / act. 1: summertime

    bu uzun listede tek bir kişinin, summertime'ın öncelikle bir caz şarkısı olduğuna tek bir imada bulunmadığına dikkat edin. caz müzisyenleri kendi açılarından bu şarkıdaki potansiyeli takdir etmekte geç kaldılar. (daha sonraları onu hoş bulacak olmalarına rağmen)

    swing çağının zirvesi olan 1930'ların sonlarında, bob crosby dışında birkaç big band, müzikalin en gözde şarkısı olduğuna inandıkları summertime'a ilgi gösterir. bu on yıllık dönemden, billie holiday ve sidney bechet'in yaptığı küçük grup oturumundan iki tane çok etkileyici caz kaydı çıkar, ancak bu kayıtlar bugünlerde el üstünde tutulsalar da o zamanın diğer ünlü orkestra liderlerinin summertime'a kucak açması için ikna edici yönde az etkisi olur. bu durum 1942'de porgy and bess'in gershwin'in halk operasının da ticari bir başarısı olabileceğini kanıtlayıncaya kadar gerçekleşmeyecekti.

    1942'den 44'e kadar kayıt yapılmasını kısıtlayan american federation of musicians grevinin sona ermesinden sonra summertime'ın yorumları artmıştı. billie holiday'in 1936'daki kaydında yer alan artie shaw, eddie sauter'ın düzenlemesi ve roy eldridge'in ünlü surdinli trompet solosunu barındıran tam olarak blues özellikleri taşıyan bir performansla 1945'te şarkıyı kendi orkestrasıyla yeniden hayata döndürdü.

    porgy and bess'in ilk çıkışında onunla ilgili kuşkularını dile getiren duke ellington açıkça şarkının negro müzikal deyişi kullanmadığı iddiasında bulunmuş ve gershwin'in liszt'den dickie wells'in kazoo orkestrasına kadar herkesten alıntı yaptığını öne sürmüştü, ancak bu zamana kadar görüşlerinden vazgeçmişti; summertime'a aralık 1943'teki carnegie hall konserinde yer verdi ve sonraki yıllarda da ona düzenli olarak geri döndü. ellington'ın 1961'den üçlü grubunun gıcırtılı summertime performansı tanınmayı fazlasıyla hak ediyor ve sanki piyanist o günün gittikçe avangardlaşan caz ortamının ortasında hala en çağdaş olabildiğini kanıtlama niyetindeymiş gibi görünüyor.

    1950'ler ve 60'lar süresince summertime'ın dört yüzden fazla caz yorumu kaydedildi. aralarında en bilineni miles davis'in gill evans ile porgy and bess projesinden olan performansıdır, ancak kendi çağının dört dörtlük balad müzisyeni davis'in, bu şarkıya yaptığı tek stüdyo kaydında gershwin'in asıl düşüncesine saygılı bir yakınlığa dönüştürmekten ziyade şarkının üzerinde havai, orta tempo bir düzenleme çıkarmasından dolayı olan hayal kırklığımı kabul etmeliyim. summertime için dönemin davis'in pop kokulu cazibesiyle boy ölçüşecek diğer tek caz yorumu tam bir yıl sonra kaydedilen louis armstrong ve ella fitzgerald işbirliğidir; üstelik yorumlarında bir parça saygısızlıktan çok daha fazlasını göstermekle bilinen bu iki sanatçı burada bestecinin catfish row ninnisindeki bakışına şaşırtıcı bir yakınlıkta kalmıştır.

    sonraki düzenlemeler daha bile çeşitlenmiş ve gershwin'in bestesi mümkün olan her tarzda yorumlanmıştı. albert ayler'in akor değişimlerinin içinde ve dışında hareket eden ve nota çizgisinden koparıncaya kadar notaları büken saksafon yaygaraları ve iniltileriyle tek bir bebek sakinleşmeyecek.

    brad mehldau'nun desteğinde joshua redman, summertime'ı 5/4'lük aksak ritimde ilerletir. eddie jefferson'a gelince modern ve ironik yeni sözler ekler.

    your daddy is rich
    your mamma don't care
    your sister's got dough to go any ol' where

    ve olabilecek her tür tarzda ele alınmış summertime dinlemek isterseniz -salsa, hip-hop, country, western, aklınıza ne gelirse- oralarda bir yerde sizi bekleyen bir kaydı vardır.

    bu arada, bu parçayı bir doğaçlama oturumunda düşünürseniz tempoyu hesaba katmadan önce ton üzerinde görüş aldığınızdan emin olun. gershwin'in bu parçası orijinalinde si minörde (b minör) yazılmış ama şarkı günümüzde caz müzisyenlerince çoğu defa la minörden ( a minör) çalınmaktadır. genç acemi saksofoncular onu her evresinde çok karamsar tınlayan re minörde alan john coltrane'e benzemek isteyebilirler. miles davis'in ünlü solosunu ezberlemiş bir trompetçi si bemol minör (bb minör) tonunda ortaya çıkacaktır. ayrıca summertime'ı ünlü sidney bechet kaydından öğrenmiş bir geleneksel caz müzisyeni sol minör (g minör) tercih edecektir.
    kaynak: repertuar rehberi - caz standartları

    önerilen versiyonlar:
    charlie parker - summertime
    sidney bechet - summertime
    miles davis- summertime
    louis armstrong / ella fitzgerald - summertime
    billie holiday - summertime
    artie shaw - summertime
    john coltrane - summertime
    duke ellington - summertime
    bill evans - summertime
    joshua redman - summertime
    greg osby - summertime
    jim hall / pat petheny - summertime (live recording)
    joe pass - summertime
    the zombies - summertime
    kat edmonson - summertime
    jamaican reggae cuts - summertime
    sam cooke - summertime
    eddie jefferson - summertime
  • herkes övgüler düzmüş okuyan "e ne güzel nasıldı peki o şarkı?" demez mi? (diyebilir)
    dediği anda scroll down edip bulsun isterim sözlerini.

    summertime time time
    child the living's easy
    fish are jumping out
    and the cotton lord
    cotton's high lord so high

    your daddy's rich
    and your ma is so good looking baby
    she's looking good now
    hush baby baby baby baby baby
    no no no no don't you cry
    don't you cry

    one of these mornings
    you're gonna rise rise up singing
    you're gonna spread your wings
    child and take take to the sky
    lord the sky

    but until that morning
    honey n n nothing's going to harm you now
    no no no no no no no no no no no no no no no no
    no no no no no no no no no no no no no no no no
    no no no no no no no no no
    don't you cry
    cry
  • janis'in bir konser kaydında "honey n-no-nothing's going to harm you babe"dedikten sonra "i said honey nothing's ever gonna let you down, 'cause i just wouldn't let them do it " diye eklediği şarkı. bu cümleyi duymak insanda ilahi bir etki bırakır; meleklere ve cennete inanmak için olabilecek en iyi sebeplerden biridir bu, ya da en iyi bahanelerden biri; çünkü bir anlık da olsa zannedersiniz ki korunuyorsunuz, seviliyorsunuz; üç-beş yaşlarındayken "ben yüzmeyi öğrendim artık!" diye kendinizi sulara attığınızda janis joplin, veya başka biri, gördü sizi ve kurtardı, çünkü siz sandığınızın tersine henüz yüzmeyi bilmiyordunuz (doğrusunu isterseniz hiç de öğrenemeyeceksiniz yüzmeyi); sarı elbiseniz ve aynı kumaştan yapılmış sarı şapkanızla dedenizin elinden tutup parklarda dolaştığınız günlerin berelenmiş diz ve dirseklerle döndüğünüz akşamlarında, güzel görünen anneniz sizi yatırdığında sizi mışıl mışıl uyutan bu şarkıydı, ama o zamanlar bunun farkında değildiniz, büyüyünce de çoktan unutmuştunuz. sonra büyüyünce bu şarkıyı tekrar duydunuz ve sebebini bilmeden ağladınız.

    ayrıca, (bkz: sarah vaughan)
  • lan bildiğin büyü gibi bi şarkı bu. bak şimdi bi ben bi masa lambam var tamam mı. yalnızız ikmimiz de. hani zamir olarak onu seçtim. yalnız olmak istemiyorum. ikimiz dinliyoz bu şarkıyı. ikimiz de hareket edemiyoz. kaldık öyle. böyle kafamı sağa sola sallıyorum. o lamba onu da yapamıyo. lan yapsa güzel olurdu. neyse. şöyle diyim bu şarkıyla alakalı, seni zamanda o kadar özgür ve zamana o kadar hakim hissettirebilecek bi şarkı bu. çocukluğun lan summertime işte. bi de absinth dolaşıyo kanımda.

    küçükken yazlıkta, doktorlar deniz sitesinde beraber takıldığımız melis. melis baykal mıydı tam hatırlayamadım. hani tolga vardı. jölesi ondela der dala geçerdik. bu entryi okuyosan.. selam ederim sana.

    those were the times.. good times...
  • an itibariyle ankara ayazında mor şahinde şarap içenler tarafından çalınmaktadır. sanırım sürrealizm bu şehrin genlerinde mevcut. melihle bir alakası yok.
  • caza giriş 101 nolu ders desek yeridir. tam bir caz klasiğidir. bolca dinlenir, sevmeyeni yok denecek kadar azdır.
  • ella fitzgerald versionu louis armstrongla beraber olunca dahada bi güselldirr hiç bi coverına deişmem bu şarkının o versiounu
hesabın var mı? giriş yap