• marshmallowlu sıcak çikolatamı marsmallowsuz, 33lük biramı da 3 parmak az doldurup getirmiş mekan.

    çam yarması gibi bir adam vardı garson olarak. bir de ülke tv izledik. bu muymuş dedim the artist'in mutat gittiği mekan?

    kendi küçük burjuva özentiliğime kızdım, çıktım. nejata selam bıraktım..

    yine de makarnası fena değildi.
  • yıllar önce kahvaltı için oturalım dediydik de çok eğlendiydik. size diyalogları anlatayım:

    "sucuklu yumurta da alalım yanına, ya da ortaya."
    "hanmfendi bizde sucuklu yumurta yok scrambled eggs with bacon var."
    (iç ses: ohohoohoh o ne lan!! muhabbete bak...)

    sıkrambıld eggzsiz kahvaltımız biter ve üzerine şöyle güzel birer orta kahve içelim deriz.
    "hanmfendi bizde espresso var sadece."

    sizde bi s.kim yok canım benim!

    cihangir'de kedi olsam daha da gitmem.
  • "cihangir'deyiz, elit bir yer açtık, gelen insanlar seviyeli(!) insanlar, it kopuk almıyoruz(!) => bu durumda ürünleri maliyetinin 20'sine çarparak elde ettiğimiz fiyatlara satabiliriz!!!"

    anlayışının sonucu dünyaya gelen binlerce mekandan birisi... gitmeyin, göndermeyin. yazık paranıza yahu.
  • çok sokak arası oluşu dışında kahvaltısı baya iyi olan mekan. konut yerleşiminin ortasına konuşlanmış yeme-içme yerlerinde otururken rahatsız hissetsem de buranın içerisinde girit ezmesi de barındıran iki kişilik alaçatı kahvaltısından memnun kaldık, yedik yedik bitmedi.
  • ezel dizisinin senaryosunun yazıldığı cafedir.
  • bir sabahin erken saatlerinde kapisinin onundeki-yani aslinda yaya kaldirimindaki- taslari sokturtup duzlestirerek artik kaldirim isgalini iyice resmilestirmis, genisletmis, bulundugu koseye iyiden iyiye yayilmis vaziyette cuvallarla para goturdugu semtin asil sakinlerine, yasayanlarina saygi duymayan cihangir mekani.
  • cihangirli olduk ya, gidip bakıp güzelleşelim dedik. övüle övele bitirilmez şu kahvaltılarını denesek mi acaba deyip yola koyulduk. alaçatı kahvaltısı mı nedir, işte ondan olanından söyledik...bekledik merakla. kediyi öldüren merakıymış ya, o misal bu misaldir. ayıp değil söylemesi; biraz zeytin, iki dilim peynircik, bir reçel, biraz simit parçaları -falanı var filanı yok, beklemeyin ötesini- kahve de ister misiniz dediler? anladım, ama olmaz ,yani olmaz gördüğüm duyduğum şey değildir; pazar pazar bu biçim...çay-kahve anlayacağınız dahil değil -miş-. gittik gördük öğrendik... öğreniniz...tek kişilik kahvaltı - tok doyuran cinsinden- o biçim...fiyatta bu biçim...
  • kahvaltı için taksim civarında en doğru adreslerden birisidir.aslında cihangir demek daha doğru olur.kahvaltıyı sakın 2 tane söylemeyin.zira bir tanesi size fazla fazla yeter.yanına söyleyeceğiniz simit arası peynir,omlet vs. ile zaten karnınızı doyurursunuz.cihangir'de olması sebebiyle çok kimsenin tanımadığı ama ünlü simalar çok gelir.servisi hızlı,çayları taze,fiyatları oldukça uygundur.koltuklara otururken dikkatli olmanızda fayda var.oranın kedisi sizden önce orayı kapmış olabilir.
  • hiç gitmediğim önünden dahi geçmediğim bir yer olmakla birlikte istanbul'daki abartılmış binlerce tırt mekandan biri olduğunu düşünmekteyim.

    (bkz: iyi niyetli üçüncü kişi)
  • pek matah bir yere benzemiyor dıştan. sokak arası bu cafe yerine cıvıl cıvıl istiklal'i tercih ederim.
hesabın var mı? giriş yap