• meydan kavramını sorgulatan projelerin finale kaldığı yarışmadır.

    meydanın tanımı çok katmanlı ve kapsamlı olarak yapılabilir. ancak temelde meydan, şehirlilerin bir araya geldiği, buluştuğu, kutlamalarını yaptığı, protesto gösterilerini düzenlediği toplumsal bir mekândır. yani meydanların geniş kalabalıkların toplanmasına uygun biçimde kesintisiz mekânlar olması; havuzlarla, çukurlarla, ağaçlarla ya da dekoratif yeşilliklerle bölünmemiş olması gerekir. googla'a girip dünyanın büyük şehirlerindeki meydanların görsellerini bir aratınca bunu gözlemlemek zor değil.

    taksim bu bakımdan avantajlı bir meydan: hemen yanı başında gezi var, ister yürüyerek, ister merdiven tırmanarak ulaşılabilen yeşilliklerle örülmüş bir park. gezi orada dururken meydanı ağaçlandırmanın mantığını anlamak mümkün değil. keza meydanın şurasına burasına havuzlar ve obruklar oturtarak meydan niteliğinden uzaklaştırmanın da.

    işin garibi, bu memleketi yönetenlerin de çoğu şehrin içinde halkın bir araya geleceği meydanlardan çok hazzetmemişler. beyazıt'ın ortasına 1926'da bir havuz inşa edilip toplanma mekânı olmaktan çıkarılmış. aralarında yahya kemal beyatlı'nın, reşat ekrem koçu'nun bulunduğu pek çok aydın bu yapılana itiraz ettikleriyle kalmışlar. 1960'larda aksaray meydanı bir karayolu kavşağı gibi tasarlanarak şehrin ortasında bir mezbelelik olmaya mahkûm edilmiş. beyazıt aynı sıralarda -yarım yamalak da olsa- sakat halinden kurtulmuş (bkz: #49119435), ama bu projede 15 numaranın dışındakilerden biri kazanırsa bu filmi bir kere daha seyredeceğiz ve bu da gezi olaylarına sempatisiyle de oy toplayan bir belediye başkanının öncülüğünde yaşanmış olacak. obruk fikriyle meydana koca bir delik açarak meydanlıktan çıkaran ekibin, burada akm'nin aksine alternatif sanatın hayat bulacağını söylemesi çok ironik. meydandan yoksun bırakılmış bir yerde neyin alternatifi? dahası öyle bir yeraltı mekânın yaratacağı kullanım sorunlarıysa apayrı bir mesele.

    sağ olsun buraya yazan pek çok suser bu konulara bir şekilde değinmiş.

    15 numara mükemmel mi? elbette değil. köprü ve seyir kulesi fikirlerinin üzerinde daha fazla çalışmak ve revizyonlar gerekiyor. bu proje de meydanı yeşillendirerek küçültmüş -bunun şartnamede yer aldığından şüpheleniyorum, çünkü üç projede de meydanın aynı yeri yeşillendirilmiş. diğer pek çok ayrıntının özenle çalışıldığı belli. adını suların taksim edildiği yerden alan bu meydanın suyla ilişkisini, sarnıç binasına takılmadan, güncel teknolojiyle hoş biçimde yeniden kuruyor. başlangıçta heykeli çevreleyen bir daire olan meydanın genişletile genişletile kaybolan sınırlarının bir bölümünü, talimhane tarafında gayet yaratıcı ve anlamlı biçimde tekrar koyuyor. meydanın tarlabaşı bulvarı açılmadanki halini bilmeyenlere bu sınır hissini anlatmak çok güç. gezi ve taksim parkı için yeşil olayını da abartmadan ve özenle ele almış.

    belediye ancak uygulama aşamasında, yanı başında gezi'nin bulunduğu taksim meydanı'nı ağaçlandırma saplantısından kurtulabilirse ve meydan kısmını havuza, şuna buna feda etmeyerek hiç küçültmeden tasarlatıp uygulamayı becerebilirse bu yarışma anlamlı olacaktır. yoksa dostlar alışverişte görsün usulü, bakın yarışma yaptık, dedikleriyle kalacaklardır.
  • 15 numaralı projenin kazanmasını dilediğim yarışma.

    16 numarada trafiğin yer üstüne alınma fikri beni korkutuyor. neden alınsın ki? proje sahiplerinin savunduğu şey tarlabaşı'ndaki daldırma tünellerin meydanı öldürdüğü yolunda. taksim'e gidenlerin yüzde kaçı tarlabaşı'nda geliyor ki? ayrıca durduk yere neden başımıza korna gürültüsü alalım? zaten şehrin en önemli sorunu gürültü kirliliği. neden ekstra bir kirlilik yaratalım ki? meydanın ölme sebebi meydanın çölleştirilmiş olması. meydanda zaman geçirecek ne var? ya da birini beklerken oturacak yer var mı? gölgesine oturulacak ağaç bile yok. gidip kahve içeceğin nitelikli bir kafe yok.

    19 numarada da beni obruk korkutuyor. projede obruktan başka bir şey yok zaten. tasarımcılarını dinledim, 45 dakika boyunca obruktan başka bir şey konuşulmadı. bu bana çok riskli bir proje gibi geliyor. yani meydanı düzenliyorsun, ama meydanın alanını daraltıyorsun. bu çok saçma değil mi? ayrıca kuşbakışı görmediğin sürece bir estetiği olup olmayacağı da meçhul.

    15 numara ise bana daha çok ihtiyaçlara yönelikmiş gibi geldi. mesela tramvay yolunun uzatılmasına "tramvay bir ulaşım aracıdır. turist gezdirme aracı değildir." diye itiraz ediliyor. e tamam işte ulaşım ağı genişliyor tramvayın. tünel'den divan otele gideceksiniz mesela. gayet pratik. bir tanıtım videoları var tramvay çanıyla başlıyor. bu sesi duyar duymaz aklıma hemen istiklal caddesi geliyor. bunu gezi parkı'nın çevrisine taşımak bence heyecan verici bir proje. meydanın daha doğrusu taksim denen yerin doğal sınırlarını vurgulamış oluyorsunuz.

    ayrıca ağaçlandırma konusunda da simetriyi epey iyi ayarlamışlar. merkeze cumhuriyet anıtı alınıyor ve hem cumhuriyet caddesi'ne hem akm'ye doğru sıra ağaçlar diziliyor. meydan da boş kalıyor. yürüyüş yolu da gayet yerinde. o bölgede yürümek, koşmak, bisiklete binmek için rota lazım. taksim'den maçka parkı'na trafiğe girmeden ulaşmak epey iyi bir fikir. umarım 15 numara kazanır.
  • projeleri detaylıca inceledikten ve sunumlarını da takip ettikten sonra hepsini ayrı ayrı beğenmekle birlikte 15 nolu projeye oyumu verdiğim yarışma.

    öncelkle ibb'nin son üçe kalan adayları seçme yaklaşımına bayıldım. çünkü tek bir anlayışın üç farklı versiyonunu oylamaya sunarak halkı manipüle etmeye çalışmamışlar.

    3 farklı yaklaşımı temsil eden, 3 farklı proje konmuş. 15 no'lu projenin meydana yeni kullanım alanları yaratan özgün bir durumu var. 16 no'lu projenin daha konservatif ve meydanın bundan 20 sene önceki haline nostaljik bir bakışı var. 19 no'lu proje ise daha füturistik tasarlanmış.

    15 no'lu projedeki maçka parkı bağlantı yürüyüş yoluna bayıldım. 16 no'lu projedeki cumhuriyet caddesi'ndeki trafiği tekrar yer üstüne çıkarama fikrini beğendim. 19 no'lu projede de obruk tasarımını estetik buldum.

    sonunda taksim meydanı'nı maçka parkı'na bağlayan yürüyüş yolu nedeniyle tercihimi 15'den yana kullandım. çünkü hem estetik, hem de işlevsel bir proje. taksim'den boğaz'ı izleye izleye maçka parkı'na gidebilecek olma hayali bile heyecanlandırdı. bunun yanında taksim kalabalığının bir kısmını görece atıl olan ve bunu hiç de hak etmeyen maçka parkı'na paylaştırma fikri muazzam derecede işlevsel.

    16 no'lu projedeki trafiğin yer üstüne çıkması fikri de son derece doğru. fakat bu saatten sonra oranında kent yaşam alanı olarak belirlenmesine de itiraz edecek değilim. bu projedeki "bellek müzesi" fikrini ise popülist ve zorlama buldum. taksim meydanı'nın müzede sergilenecek siyasi ve sosyolojik bir belleği yok.

    19 no'lu projedeki obruk fikri de son derece estetik. fakat ne yazık ki içini dolduramamışlar. bu haliyle dibinde küçük bir amfi bulunan metro çıkış noktasından başka bir şey değil. o kıvrılarak çıkan bölümlere kapalıçarşı gibi turistik dükkanlar konsa mesela daha anlamlı olurdu. bir takım fotoğrafların yerleştirileceği sıradan duvarlar anlamlı değil. evet, estetik ancak işlevsellikten uzak. üstelik meydanın kullanım alanını daraltıyor.

    tasarımlara gelen eleştirileri de anlamlı bulmadığımı söylemeliyim. belli başlı 2 eleştiri var.

    1) fazla yeşil ve ağaç var. meydanlarda bu kadar ağaç olmaz.
    2) meydanın politik hafızası gözardı edilmiş.

    neden ağaç bu kadar çok, meydanlarda ağaç olmaz görüşü doğru olsa da; bu eleştirinin saçmalığı taksim meydanı'nın aslında bir "meydan" olmadığını bilmemekten geçiyor. bildiğimiz anlamda meydanlardan biri değildir burası.

    meydan olgusu dünyada ya bir abidenin etrafında bırakılan büyük boşluk alanı ya da saray tipi benzeri yapıların önündeki alanları tanımlar. zaman ilerledikçe bu boşlukların dış sınırları yaşam alanları ile çerçevelendirilmiştir.

    taksim meydanı bu amaçla oluşturulmuş bir alan değildir. bu amaçla da kullanılmamıştır zaten. sonradan yerleştirilen cumhuriyet anıtı da bir meydan oluşturacak çapta büyük değildir ebatları açısından.

    bir diğer nokta da; meydanların çevresindeki alanı tanımlama özelliği burada ters işler. yani taksim meydanı olduğu için istiklal caddesi değerli değildir. aksine istiklal caddesi olduğu için taksim meydanı hasbelkader oluşmuştur. cadde-i kebir'den beri durum budur. taksim meydanı bizim için kent yaşamının bir parçası, bir uzvu, br kullanım yeri konumundadır. biz orayı otobüs peronu olarak kullandık on yıllarca.

    dolayısıyla bu alanın cafelerle, daha fazla ağaçla donatılması mekanın ruhuna da son derece uygun bir bakış açısı. bugünkü tanımsız mekanı kent yaşamının parçası haline getirmeye çalışmış her üç proje de. çok doğru bir yaklaşım.

    ha merak ederseniz; türkiye'de sizin saplantı haline getirdiğiniz anlamda meydan fikrini uyan aklıma gelen ilk iki yer at meydanı ve izmir gündoğdu meydanı. abide etrafında bırakılmış çorak zemin oralarda var ve o abideler o zemine kimlik katabilecek büyüklükte.

    ikinci sıkça rastlanan eleştiri olan meydanın politik hafızasının gözardı edilmesi de söz konusu olamaz. çünkü o meydanın öyle bir hafızası yok. bunca yıllık tarihinde hepi topu 2 tane olayı var meydanın: kanlı 1 mayıs ve gezi parkı.

    gerçi bunlar günün sonunda anlamsız analizler. akp'nin denetimindeki anıtlar kurulu ve izin vermesi gereken diğer merciler imamoğlu'nun meydanı yeniden düzenlemesine asla izin vermezler.
  • net 15 no'lu proje seçilecektir. konsept açık ara çok iyi. ölü alanların aktifleşmesi, bütünleştirici etkisi, ferah dolaşım alanı sağlaması, teraslar, say say bitmez.

    obruk ne kardeşim, yerin üstünde yığınla güzellik varken yerin dibine gömülmenin ne manası var, bıktık kapalı mekanlardan yeterince var zaten. çok istiyorsanız 15 nolu projeye obruk eklersiniz.

    meydana süs havuzu yapan diğer projenin oylamaya nasıl dahil edildiğini ise hiç anlamadım. saçmalık!
  • bu projelere gelen en saçma eleştiri sanırım politik hafıza meselesi. burası taksim meydanı. gezi meydanı değil. ya da bir mayıs meydanı değil. kanlı bir mayıs ya da gezi direnişi burada oldu diye geri kalan her şeyi silip atarak meydana kaba ideolojiyi dayatamazsın. ki bunların dışında da taksim'in ciddi olarak nasıl bir politik mirası var anlamıyorum. tasarımlarda bunlara nasıl yer verilir bunu da anlamıyorum.

    bu tasarımların amacı oradaki alanı güzelleştirmek, işlevselleştirmek, yaşam alanını genişletmektir. bu projelere politika odaklı itirazların sebebini gerçekten anlamıyorum. 16 numaralı projedeki bellek müzesi de bana oldukça yapay geldi bu yüzden. diyelim ki açıldı. o müzeye ne koyulacak?
  • 15 numara için oyumu kullandığım ve sizlerden de rica ettiğim yarışmadır.
    kentin ihtiyaçlarına en net ve akılcı çözümler getiren proje budur. diğer projelere kötü diyip atma gibi bir durum olamaz bu aşamada fakat en uygulanabilir ve küçük revizyonlarla kenti bambaşka bir boyuta taşıyacak proje 15 numaralı projedir. proje ekibi de çok tatlı bir ekiptir, tanısanız çok seversiniz. :)
  • 16 nolu projede her yere çınar ekmeyi planlıyorlar , çınar ağacın kötü olayı kökleri çok uzundur, ekileceği bölge full yapı bölgesi , zeminlere çok kolay zarar verebilir..
  • 16 sıra numaralı projeyi yapan dızolara ‘’herkesin ve herşeyin meydanı’’ – taksim başlığındaki herşey'i birleşik yazdıkları için oy vermediğim yarışma.

    "ağaç varlığı arttırılmış" ne lan, metin yazarınızı a101'den mi aldınız bu nasıl bir rahatlık arkadaş. kalanı da okumadım üstelik. okusak ne bombeler çıkar, ne bombeler...

    burası ekşi sözlük müdür; gözündeki sürmeden zikerler adamı ! kalitesiz iş yapacaksan 2 değil 5 kere düşüneceksin. temiz metin arıyorsanız arayın bulun beni. şeyler ayrı şahane metinler yazar, benim gibi rahatsız bünyelerin oylarını sizin porojeye toplattırırım aheahe, kekolar sizi gidi !
  • mimarlar odası yarışmayla ilgili zorunlu açıklama adıyla bir yazı paylaşmış. bu yazıya göre özetle yarışma takvimi aceleci bulunmuş, uygulama sorunlara gebeymiş. taksim'e zarar verilebilirmiş, kimseye danışılmadan kararlar alınmış. taksim demokrasi demekmiş, sadece istanbul'un değil tüm türkiye'nin sorunuymuş vs vs.

    benim anladığım kadarıyla; mimarlar odası sürece dahil edilmemiş, ya da bekledikleri ölçüde dahil edilmemiş. herhalde birtakım talepleri var perde arkasında. veya yarışmayı kazanmasını umdukları kişiler elemeyi geçememiş. tabi bunlar benim varsayımım. şahsen ben mimarlar odasının "çarşı her şeye karşı" düsturuyla hareket etmesinden aşırı sıkıldım. ciddiye alamıyorum. süreç içerisinde aktif yer almalarını ve sürecin sağlıklı işlemesini sağlamalarını isterdim. ama sıfır yapıcılıkla, sürekli anlamlı/anlamsız eleştiriler yaparak, menfaatçi ve güvenilmez bir tablo çiziyor. yarışma finalistleri ilan edileli kaç gün oldu, bunun öncesinde de bir süreç var. gerçekten böyle büyük bir problem vardıysa, bugüne kadar nerdeydiniz?

    aşağıda bana gelen 28.09.2020 tarihli maili aktarıyorum.

    --------------------------------------

    taksim meydanı yarışma sürecine ve sonrasına ilişkin zorunlu açıklama

    kamuoyu ve yetkililere,

    istanbul büyükşehir belediyesi tarafından istanbul’un önemli meydan ve alanlarına ilişkin yarışmalarının bir bölümü tamamlanmış olup; taksim meydanı, bakırköy meydanı ve salacak sahil şeridi kentsel tasarım yarışmalarını kazanan eşdeğer projeler, 19 ekim 2020 pazartesi günü itibarıyla halk oylamasına sunulmuştur. bugüne kadar izlenen yarışma yöntemlerinden farklı olarak uygulanan halk oylaması, 2020 yılının ilk aylarında başlayan yarışma süreçlerinin kamuoyundaki görünürlüğünü artırmakla birlikte, istanbulluların takdirine sunulan eşdeğer projeler ve yarışmalara konu olan meydanlar hakkında farklı tartışmaları da beraberinde getirmiştir. söz konusu meydanlar arasında simgesel ve tarihsel önemi sadece istanbul için değil, tüm ülke için belirgin olan taksim meydanı’nın da yer alması, bu tartışmaları daha da anlamlı kılmaktadır.

    öncelikle ifade edilmelidir ki; istanbul büyükşehir belediyesi tarafından istanbul’un önemli meydan ve alanları için yarışma projeleri düzenlenmesi ve ilgili kesimlerin sürece dahil edilmesi çok değerli ve yararlıdır. bununla birlikte, yarışma süreçlerinin kısa vadeli, aceleci bir takvim içine sıkışmış olması ve buna bağlı bir hızla yürütülüp sonuçlandırılması, kamuoyunun oldukça önemli bir bölümünün, meslek örgütlerinin ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının sürece sağlıklı ve etkin bir şekilde katılımı için uygun bir zemin oluşmasına izin vermemiştir. taksim meydanı yarışmasının ilan edildiği mart ayıyla birlikte ülkemizi de etkisi altına alan koronavirüs salgını ve sonuçları, yarışma sürecini gölgede bırakmış, bu süreç hak ettiği ilgi düzeyinden ve tartışma zemininden yoksun kalmıştır. bu ve benzeri nedenlerle istanbulluların yarışma sürecine ancak yarışma tamamlandıktan sonra dahil olabilmesi, taksim meydanı ile ilgili demokratik taleplerin yarışma aşamasında yarışmacılara aktarılması fırsatını da ortadan kaldırmıştır.

    oysaki, 1977 1 mayıs’ından gezi direnişine toplumun demokrasi ve hak taleplerinin hafızasını taşıyan taksim meydanı yarışma sürecinde halkın, sivil toplum kuruluşlarının, meslek odalarının, kısacası taksim’le bağı olan tüm kesimlerin ortak taleplerine, beklentilerine yer verilerek sürecin daha rasyonel, demokratik ve katılımcı bir yaklaşımla kurgulanması sağlanabilirdi.

    taksim meydanı ve çevresi, son yıllarda birçok hukuk dışı müdahaleye maruz kalmış, topçu kışlası gibi ideolojik dayatmalarla tehdit edilmiş, yer altına yapılan battı çıktı yollarla meydan vasfı zedelenmiş, meydan’ın tamamlayıcı ögeleri olan gezi parkı, akm ve maksem ile olan ilişkisi zayıflatılmıştır. yarışma şartnamesinin, hem bu tespitleri, hem istanbul büyükşehir belediyesi’nin politik kabul ve beklentilerini de içermesi sağlanabilir, ortaya konan projelerin olmazsa olmaz sınırlarının tanımlanmasına fırsat verebilirdi. bu sınırların ve kabullerin ortaya konması, iktidarın ideolojisi doğrultusunda, özellikle de 2000’li yıllarla birlikte ardı ardına gerçekleşen ve taksim bölgesi üzerinde telafisi imkânsız kent suçlarını ortaya çıkaran galataport, kabataş, taksim camisi, tarlabaşı, atatürk kültür merkezi ve cumhuriyet caddesi yıkımları gibi hukuksuz projelerin tam da orta yerinde yer alan taksim meydanı proje yarışmasının, istanbul’u bu yeni kent siluetine mecbur etmesinin önüne geçebilirdi. taksim meydanı gibi çok katmanlı bir alanda çok disiplinli bir tartışma zemininin oluşturulması, yarışmanın içeriğini ve ortaya konan eserleri meslek disiplinleri açısından çok daha zenginleştirebilirdi.

    taksim cumhuriyet meydanı bir park değil; emek, mücadele ve demokrasi meydanıdır. yapılan jüri değerlendirmeleri ve halk oylaması sonucunda elde edilecek herhangi bir projenin ve özellikle projenin uygulama sürecinin, meydan’ın kimliğine ve hafızasına zarar verme riski, olası bir sorun olarak karşımızdadır. hepimizin meydanı olan taksim’in aceleye getirilemeyecek kadar değerli ve önemli bir meydan olduğu unutulmamalıdır.

    gelinen aşamada, henüz çok geç olmadan, tüm bu sorunları birlikte değerlendirmek ve taksim’de yapılacak olası uygulamalara ilişkin taleplerimizi aktarmak üzere istanbul büyükşehir belediyesi’yle, ilgili tüm kurumlarla ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte, etkin, şeffaf ve kapsayıcı bir diyalog zeminini oluşturmanın önemi bir kez daha anlaşılmıştır.

    biz aşağıda imzası bulunanlar, tüm kamuoyunu, duyarlı yurttaşları ve idarecileri kaygılarımıza kulak vermeye ve taksim meydanı için bundan sonra atılacak tüm adımları süreç boyunca, birlikte ele almaya ve tartışmaya, davet ediyoruz.

    imzalayan kurumlar
    (alfabetik sırayla)

    arkeologlar derneği istanbul şubesi

    ayaspaşa çevre güzelleştirme ve yaşatma derneği

    beyoğlu eğlence yerleri derneği

    devlet tiyatroları opera ve balesi çalışanları vakfı

    disk istanbul bölge temsilciği

    emekliler dayanışma sendikası

    heykeltıraşlar derneği

    istanbul tabip odası

    kesk istanbul şubeler platformu

    kültür sanat ve turizm emekçileri sendikası

    nazım hikmet kültür merkezi

    sanatçılar girişimi

    sinema emekçileri sendikası

    sosyal haklar derneği

    sosyoloji mezunları derneği

    taksim gezi parkı güzelleştirme ve koruma derneği

    tmmob mimarlar odası istanbul büyükkent şubesi

    tüm öğretim elemanları derneği istanbul şubesi

    uluslararası plastik sanatçılar derneği

    validebağ gönüllüleri derneği
  • taksim meydanı için olan projeleri inceledikten şunu söyleyebilirim: keşke bir de dördüncü seçenek olsaydı "hiçbiri" şeklinde, bu üç meydan projesini beğenmeyenler için, en çok oyu alan seçenek olabilirdi.

    bu projelerde maliyet aynı mıdır, yer altına alınmış yolu iptal edince trafik ne olacak, meydana derin bir obruk kazmak ne kadar anlamlı, new york high line çakması asma yaya yolu ne kadar gerekli, kafamda deli sorular.

    bir de şu an üzerinde intercontinental otelinin olduğu, eski sheraton oteli için gezi parkı arazisini kim verdi ise hainler diyorum, resmen parkın dörtte birini amerikalılara peşkeş çekmişler. (19 ocak 1975 tarihli milliyet gazetesi görsel)
hesabın var mı? giriş yap