• 638 sayfa uzunluğunda, amerikanın bir döneminde maine eyaletini, savaşı, fabrikaları, elma bahçelerini, kürtajı ve öksüz-yetimliği anlatan kitap.
  • --- spoiler ---
    trt'nin, sansüre yeni bir boyut kattığına şahit olduğumuz, filmi sadece trt'de seyretmiş olanların bu sebeple filmi soru işaretleriyle seyretmiş olduklarını tahmin ettiğim hoş film.

    ikinci defa seyredilecek bir film olmamasına karşın, öğrenci evimde yıllardır televizyon sahibi olmamamdan dolayı her babamın evine gittiğimde tekrarladığım kusana kadar cnbc-e seyretme seanslarımdan birinde, hem artık kafamda ingilizce kelimelerin türkçe dağarcığımın önüne geçmeye başladığı, hem de yeni başlayan dizi ya da filmin ilgimi pek çekmediği bir an açtığımız trt kanallarından birinde* başladığında, kardeşim de izlemek isteyince onunla beraber seyrediverdim ben de.

    trt’nin her ne kadar özel televizyonlardan sonra makasını kullanmayı seyrekleştirmiş olduğunu bilsem de filmde charlize’imin ay parçası kalçalarının göründüğü sahnenin makasa kurban gideceğini bekliyordum da sansürün böylesini göreceğimi ne tahmin ederdim ne de birinden duysam inanırdım.

    filmde rose’un hamile olduğunun öğrenilmesinden sonra geçen sahneler şu minvaldeydi yanlış hatırlamıyorsam. charlize, çocuğun babasının kim olduğunu öğrendikten sonra elma toplayan tobey’nin yanına gidip “babasıymış” deyiveriyordu. bunun üzerine homer’ın yanına giden tobey, homer’a kızıyla yatıp yatmadığını soruyordu.

    bu sahnelerin, trt ekranında gösterilmek için fazla ahlak dışı olduğunu düşünen trt sansür kurulu, bu sahneleri kesmek yerine başka bir yöntem tercih etmiş.

    filmin trt’de seyrettiğimiz versiyonunda* charlize, tobey’nin yanına gidip şu cümleyi söylüyor:”biliyormuş... babası biliyormuş”. o esnada filmi daha önce de seyretmiş olduğum için beklediğim cümleyi duyamamanın verdiği şaşkınlık bir yana “hö... neyi biliyormuş” cümlesi döküldü ağzımdan. ardından tobey homer’ın yanına gidip homer’a “doğru mu, siz biliyor musunuz kızınızı kimin hamile bıraktığını” dediğinde ben iyice mavi ekran olmuştum zaten. ancak aradan bir kaç dakika geçtikten sonra bir yanlış tercüme vakasıyla değil de devrim yaratan bir sansür uygulamasıyla karşı karşıya olduğumu farkettim.

    ardından aklımı kurcalayan bir diğer düşünce de filmi ilk defa trt’de seyredenlerin bu sahnelerden ne anlamış ya da ne anlamamış oldukları oldu ki, büyük olasılıkla zavallı izleyiciler bu diyalogları anlamlandırmakla meşgullerdi o an.

    “hee demek amerikan adetlerinde kızına tecavüz edilince bunu kimin yaptığını bilmek de ayıp... ya da o yıllarda adet böyleymiş”

    insan sormadan edemiyor, “bu diyalogları kafalarına göre değiştirip filmi böyle yayınlayacaklarına filmi tümden -trt kriterlerine uygun değildir- diyerek yayınlamamaları daha etik bir tavır olmaz mıydı” diye.

    son olarak filmin dublajında kardeşimle benim kahkaha atarken çarpışmamıza sebep olan* bir anından bahsetmek istiyorum. söz konusu sahne tobey’nin ve charlize’in asker kocasının arabayla ağaçlar arasında hız yaptıkları sahneydi. bu sahnede karakterler o kadar eğleniyorlar o kadar eğleniyorlardı ki zevkten çığlık atıyorlardı. sahneyi seslendiren sevgili seslendirme sanatçılarımız ise büyük olasılıkla karanlık bir odada, kafalarında kulaklıklarla ve ellerindeki metinleri de bırakmış olarak, ortada zevk alınacak herhangi bir şey olmadığı halde* ciyak ciyak bağırıyorlardı herhalde. artık konsantrasyonlarını sahnenin sonunda iyice kaybetmiş olacaklar ki (ya da ne diyorum ben, tam tersine kendilerini kaptırmış olsa gerekler) tobey’nin attığı son zevk çığlığı şuydu:

    “heyooooo... hiyuuuuu... hohohooooooyyyyttt”
    --- spoiler ---
  • ---spoiler---
    filmin sonunu bir türlü kabullenemediğim film... bir aşk bu kadar kolay gömülemez.. yalan!..
    peki güzel film mi?... evet.. aşk da sinema da çelişkiler silsilesi değil midir zaten?!
  • çok güzel new england manzaraları, ev ve bahçe görüntüleri, sonbahar yaprakları içeren, gerisi boş film.
    en iyi uyarlama oskarı ve en iyi yardımcı oyuncu (michael caine) oskarı sahibi, berbat senaryolu film.
    ne erykah badu, michael caine ve tobey maguire'ın ne de charlize theron'un kalçalarının kurtarabildiği film.
    israf.

    (bkz: cider)
  • türkçesi "tanrının eseri şeytanın parçası" olan film... sessiz sinema oyunlarının vazgeçilmez kozudur. eğer grup kendi arasında bu film hakkında daha önceden bir işaret belirlememişse, "tanrı" ve "şeytan" kelimeleri anlatılır, ancak "eser" ve "parça" kelimeleri bir türlü anlatılamaz... aklınızda bulunsun...

    ha film mi? o da güzel tabii.. izlenesi bi film...
  • "cider house" adli rock grubunun, dev bir stadyum konserinden sonra seyirciler arasinda gecen konusma:

    - yeah! "cider house rules!"

    - no way dude! "cider house sucks big time!
  • bu aksam 23:20 de kanal 1'de yayimlanacak film. benim icin charlize theron'un farkina varmami saglayan film olmustu. essiz bir farkindalik.
  • başröldeki 3. oyuncunun da harikalar yarattigi 40s filmi. tobey maguire fanı olan benim için de büyük bir nimet tabi bu film.
  • 24.02.2010'da tnt'de yayınlanmıştır. filmde bir yönünle hoşlanmadığınız ya da ifrit olduğunuz bir tip yok (sigara içen eleman hariç). çok da melodrama kaçmadan gerçeğe yakın duygulu bir film. kitabın kendisi kadar david copperfield'ı da okuma isteği uyandırır.
  • filmini izleyenlerdenim. bu ne sıcak, sizi nasıl içine çeken bir filmdir! ağır bir temposu olduğu doğru ama bir kere bile “off ne kadar kaldı ya?” demedim. ayrıca yetimhanedeki çocukların psikolojisinden aşka, ensest bir ilişkiden kürtaj hakkına kadar birçok konuya değindiği hâlde bunların hiçbiri filmden kopmanıza neden olmuyor. çünkü her şey dozunda ayarlanmış.

    --- spoiler ---

    hele candy ile wally kürtaj için geldiğinde, onların evlat edinmeye geldiğini sanan curl'yle aralarında geçen şu diyalog hem gülümsetir hem hüzünlendirir:

    curly: i'm the best.
    candy: you are? wow! the best? the best at what?
    curly: i'm the best one.
    wally: the best one, huh?
    curly: i'm the best one of all the kids.

    --- spoiler ---

    filmin nedense pek bilinmediği izlenimine kapıldım. ayrıca da bence imdb puanı çok daha yükseği hak ediyor.

    izleyin izlettiriniz efendim.
hesabın var mı? giriş yap