• son günlerde izledigim netflix dizisi
  • diziyle ilgili ilk aklima gelenler;

    *kralicenin cocuklugunu canlandiran oyuncunun tatliligi ve muhtesemligi. gercekten cok begendim, ustelik claire foy ile cidden benziyor bence.
    * oyunculuk disinda claire foy'un goz altlarindaki cukurluk bir benim mi gozume batiyor acaba, yoksa uzerindeki manevi yuk ve sorumlulugun gostergesi olarak bilerek mi bu sekilde yansitiyorlar da ben olayi anlamadim emin degilim.
    * diziyi daha once cok duymustum hatta ilk bolumune baslamistim ama beni cekmemisti devam edememistim. tekrar baslamam instagtamda call me mumsy isimli kullanicinin(asli watson, kendisine selamlarimi iletiyorum severek takip ediyorum) royal family ile ilgili postlarindan sonra oldu. kendisi sarayda gorevli bir sovalyenin ogluyla evli ve kayin ailesi kralicenin komsusu. diziyi izleyince insanlarin kraliyet ailesini fazlasiyla ilahi bir yere koymasi beni cok sasirtti nedense. hatta tac giyme toreninde kutsal yagin surulmesinin ekranlara verilmemesi vs. monarsinin onlar icin bu denli onemli olmasi. simdi aklima geldikce devamli bir seyler arastiriyorum bunlarla alakali. ben henuz 1.sezondayim bakalim ilerleyen sezon veya sezonlar ne sekilde olacak.
  • çook iyi. ikinci bölümden sardı.
  • tommy lascelles hala görevde olsaydı böyle bir dizinin çekilmesine nasıl tepki verirdi diye düşünmekten kendimi alamadığım pek bir kaliteli netflix dizisi.
  • dizinin tamamen kraliyet ailesinin pr'ı olduğunu, kraliçenin ölümüne yakın yapılmış bir jest olduğunu düşünmekle birlikte, dizi herşeyiyle şahane.yine de tam bir monarşiye övgü niteliğinde.gözümde sanat eseri, bunda en büyük pay oyunculuklar tabii ki, özellikle de claire foy'un oyunculuğu.sıradan bir kadınken ve bunu isterken kraliçeliği içselleştirmesi, adeta bütün ülkenin "ana" koruyucusuna dönüştüğünü izlerken aynı zamanda arka planda normal bir kadın da olabilmesini görebilmek çok güzel.

    claire foy'un 1. sezonda öğretmeninin karşısındaki diploma sohbetindeki utanma sahnesini on kere başa alıp izledim, o kadar iyi bir oyunculuktu ki.keza churchill'i oynayan oyuncu bize aslı tam bir pislik olan birini görev aşkıyla yanıp tutuşan, monarşi hayranı bir şövalye imajı çiziyor, şapka çıkartılır nitelikte.keza kraliçenin nasıl geleneklerin kölesi olması gerektiği başlı başına monarşi pr'ı teması.

    dizinin her bölümünün ayrı bir film gibi olması çok doğru bir yorum, dizi açısından böyle bir anlatım daha doğru da olmuş kanımca.

    kısaca çok iyi bir drama dizisidir, en azından ilk iki sezon itibariyle, kesinlikle izlenmeli.yalnız keşke claire foy devam etseydi, devam edecek olmamın bir nedeni 3. sezonda helena bonham carter'ın, 4. sezonda gillian anderson'un kadroda olacak olması zaten.
  • yakın tarihi olabilecek en görkemli şekilde yansıtan ve sahneleyen şahane bir netflix dizisi. claire foy üzerine kitap yazılabilecek bazı anlarda ve sahnelerde öyle iyi bir performans sergiliyor ki birkaç saniyede size o hissiyatı geçirebiliyor. kraliçe elizabeth muhteşem bir hayat yaşamış. kraliçe ünvanının bir sürü götürüsü olsa da izlerken sık sık onun yerinde olmak istedim. şu 3 sahneyi izlediğimde tüylerim diken diken olmuştu;

    https://www.youtube.com/watch?v=znuwmxhxvlg

    https://www.youtube.com/watch?v=6iz4ekgv0h0

    https://www.youtube.com/watch?v=88ntzcpi_wm

    şu son attığım sahneyi yaşayabileceğimi ve böyle sahneleneceğini bilsem muhammed bin selman olacak cani yamyamla bile dans ederdim asjfhdjsdfhdjfhd.

    --- spoiler ---

    kraliçe elizabeth: nenem ben sana hep nötrdüm çok bayılmazdım ama nefret de etmezdim. ama claire foy o kadar muhteşem oynamış ki 26 yaşında çok fazla bir şey bilmeyen, anayasa dışında hiçbir konu hakkında derin bir bilgisi olmayan, siyaset konusunda winston churchill gibi bir kurdun yanında ezim ezim ezilse de bozuntuya vermemeye çalışan genç bir kadından olgun bir kraliçeye geçişi mükemmel canlandırılmış. hele 1. sezonun sonundaki fotoğraf çekilme sahnesi anlatılmaz izlenir. ilk sezonda kocası, kardeşi, annesi, churchill'i, halkı herkes ayrı telden çalıyordu o da ne yapacağını bilemiyordu. elizabeth'in kraliçe olması aslında ilk sezonun son sahnesiyle gerçekleşmiştir. bir de kadına çirkin iması yapıldı sinirlerim bozuldu. kadının gençliği gayet hoş ve zarif. onu oynayan claire foy ise bu dizide dünya tatlısı. jackie kennedy'nin geldiği bölümde tribe girmesini saçma gördüm o yüzden. dizideki elizabeth jackie'nin yanında resmen parlıyordu çünkü. 3. sezonda olivia colman canlandıracak kendisini. çok iyi oyuncu olsa da claire foy'a hem çok alışmış hem de çok benimsemiştim. epey özleyeceğim.

    philip mountbatten: senin için hislerime hala karar veremedim süt oğlan. sevsem mi nefret mi etsem bilemiyorum açıkçası. girdiğin tuhaf tripler ve koskoca kraliçe olmuş karına poz kesmelerin nedeniyle sana uyuz oldum. köşedeki tuhafiyecinin kızıyla evlenmedin ki kayınpederin kraldı, karının da günün birinde kraliçe olacağını biliyordun ama hazmedemedin herhal. yakın tarihin ilk damatlarından biri işte ajshdghsjdgfdhsdgfdhs. ama kendisinde tuhaf bir sevimlilik ve karizmatiklik de var böyle hınzır bir bakış atıp gülünce ben de gülmeye başlıyorum. 2. sezonun 9. bölümde de kendisine acımayla karışık bir saygı duydum. oğlu charles'ın eğitimi için düşündüğü şey aslında doğruydu. geleceğin kralı olarak görülen çocuğun el bebek gül bebek büyümesini istemedi, zorlukları da görmesi lazımdı. kraliyeti kastederken ''bu gerçek hayat değil'' demekte çok haklıydı. gelecekte oğlum olursa babası sparta usulü eğiteceğim derse ben de bir şey diyemezdim muhtemelen çünkü oğluşum tayfa çok da başarılı olamıyor. bu charles da tam oğluşum kasa olduğu için dikiş tutturamadı neyse o da 3. sezonun konusu olsun. 2. sezonun finalinde delirip ''for christ's sake. take the photo'' diye çıldırdığı sahne mükemmeldi sjhfdjsdhfdjs. her büyük ailede bu tarzda biri lazım lol.

    winston churchill: john lithgow dede yıkmış geçmiş. izlediğim en iyi churchill yorumu bu diziye aitti. adamın hem ne kadar büyük bir devlet adamı olduğu gösterildi hem de insani yönleri vurgulandı.

    prenses margaret: evleneceğim diye olmayacak adam için tutturdun depresyona girdin o güzelliğine yazık ettin değer miydi margaret? zaten sonradan evlendiğin adam da beş para etmez herifin teki ama yakışıyordunuz. adam seri aldatan bir şerefsiz olmasaydı daha iyiydi tabii. insan tahtını yapıyor da bahtını yapamıyor.

    --- spoiler ---

    3. sezon için duyurulan isimler çok iyi ama bu kadroyu çok özleyeceğim. hayatımda izlediğim en güzel şeylerden biri oldu bu dizi. keşke daha önce başlasaydım.
  • başrolünde beren saat’in oynadığı dizidir.
  • dizide lady diana rolünü emma corrin canlandıracak. corrin, yakında üçüncü sezon bölümleriyle ekrana gelecek olan dizinin dördüncü sezonundan itibaren seyirci karşısına çıkacak.
  • gerçek tarihi olaylar ve karakterleri konu edinen bir dizi veya filmi başarılı yapan unsur gerçekliğe ne kadar bağlı kaldığı ile ölçülür bana göre. ondan beklenen, bilinmeyen kısımdaki boşlukları gerçeklerle tutarlı olarak doldurmasıdır. burada da söz konusu materyal zaten salt gerçeklere bağlı kalınsa dahi son derece enteresan olacakken yine birilerinin hayal gücünden uydurulanları izliyoruz (ie senarist peter morgan)

    muhteşem yüzyıl'dan tarih öğrenen, ya da aşk-ı memnu dizisine bayılıp kitabı görünce "aa aşk-ı memnu'nun kitabı çıkmış diyen" kitle bu diziyi de izleyip gerçeklerin burada gösterildiği gibi olduğunu sanıyor. eğitim şart tabii diyip dizide görülen gerçeklerden sapmaları listeleyelim.

    öncelikle gerçekleri öğrenmek isteyenler tamamen belgelere dayalı olarak bu ailenin geçmişini anlatan netflix'teki the royal house of windsor belgeselini izlesin önce. tabii ona da eleştirel bakılmalı. diana hakkındaki kısımlar biraz geçiştirilmiş. ama konumuz bu değil.

    ilk olarak kraliçe elizabeth ve prens philip'in evlenme sahnesi gerçekte hiç de o kadar gergin değildi. evlilik törenini youtube'dan izleyebilirsiniz. "to love and to cherish and obey" derkenki duraksamalar, gergin bakışmalar aslında yok.

    prens philip gaflarıyla bilinir ama ikinci bölümün başındaki gibi kenyalı veteranları görüp elizabeth tarafından düzeltilmek üzere"güzel şapka", "ya da o madalyayı nereden çaldın" gibi salakça laflar edecek kadar gerizekalı bir adam değil. adamda kraliçe elizabeth'den daha fazla royal kanı var, savaşa katılmış dünyayı gezmiş bir adamı öyle aptal gibi resmetmeleri çok saçma olmuş.

    duke of windsor'ın hitler ve nazilerle olan kirli ilişkileri tamamen öyküden çıkartılmış. bilinçli olarak olsa gerek sonuçta bu dizi de kraliyet ailesinin bir tür pr çalışması.

    venitia scott diye bir karakter gerçekte yok. yine melodram olsun diye uydurulmuş bir karakter. ayrıca churchill'in banyosundan çıkan o sular neydi öyle.

    churchill'le elizabeth arasındaki görüşmeler hiç o kadar gergin değilmiş. hatta sonradan sorulduğunda elizabeth en sevdiği başbakanın çok eğlenceli olduğu için churchill olduğunu söylemiş.

    elizabeth hiçbir zaman duke of windsor'dan tavsiye almamış.

    prens philip elizabeth'le evlenirken, kariyerinden ve daha bir sürü şeyden feragat ettiğinin farkındaydı ve az önce belirttiğim gibi zaten o da kraliyet soyundan gelme. dolayısıyla dizideki "kariyerimden, soy adımdan senin için vaz geçtim" tadındaki gerilimler yine melodramdan öte bir şey değil.

    ilk 3 bölümden tespit ettiklerim bu kadar. izledikçe ekleme yaparım. siz de açın okuyun biraz. gerizekalı gibi her önünüze konulanı gerçek sanmayın. gerçi aşk-ı memnu'ya 246 sayfa entry girilmiş, bunların %99'u dizi hakkında. kime ne anlatıyorum ki ben.

    edit: 4. bölümden bildiriyorum. zaten var olmayan bir karakter olan venitia scott’ın ölümü de gerçekle pek uyuşmayacak bir biçimde sunulmuş. smog nedeniyle londra’da görüş mesafesi azaldığından otobüs seferleri de durdurulmuş. dolayısıyla otobüs çarpması nedeniyle ölmemiş kimse. ayrıca londra halkı sislere alışkın olduğundan dolayı hastanelerde de öyle savaş zamanı gibi kaos ve panik olmamış. üstüne bu meseleler politik çekişmelere malzeme olmamış. kaynak. yani smog ve philip’in uçuş öğrenmesi gerçekliği dışında tamamen fictional bir bölüm izlemiş olduk.
  • gerçekliğe ne kadar bağlı kalarak senaryoyu hazırlamışlar bundan çok emin değilim fakat yakın tarihe ilgi duyan kişilerin seveceğini düşündüğüm dizi.

    biraz ağır geçiyor konusu itibariyle fakat sürükleyici aynı zamanda.
hesabın var mı? giriş yap