• çoğu bölümünde iki gerilim sahnesi göreyim diye ilerlete ilerlete izlediğim, çerezlik ve overrated netflix yapımı.
  • ılk bes bolumunu izledim, sufer. uyku felci a.k.a karabasan guzelce ekrana tasinmis. he bunu mu cikardim o kadar saat sonra, yoh.
    editlerim bu entariyi, hele bir bitireyim sezonu.
  • resmen aile dramıdır. kariyerim diye telefonlara bakmamak, gece arayıp ağlayan kardeşe saatin kaç olduğunu biliyor musun demek, bilmediğiniz şeyler var deyip deyip bilmediğimiz nedir bir türlü söylememek.

    çevremde böyle aileler de çok var. herkesin "öcülerini", hayat mücadelesini kendi başına vermesi, kimsenin kimseden haberi olmaması.

    bir flashback'te küçük kız nell evin giriş salonunda zart diye ortadan kayboluyor, anne baba evi köşe bucak arıyor, gariplikler falan. sonra kız birden aynı yerde beliriyor, hep buradaydım, bağırdım, seslendim size, hiç biriniz duymadınız, sizden yardım istedim, hiç biriniz beni duymadınız derken sesinin yankısı ile günümüze, kardeşler tabutu başında dikilirlerken zavallı nell'in yanına dönüyoruz.

    böyle olmayın olm, umursayın ailenizi, kardeşlerinizi, sevdiklerinizi. tökezliyoruz hepimiz bazen, elimizi uzatınca tutabilelim tanıdık bir eli. yalnız bırakmayın birbirinizi. sevginizi, onlarla gurur duyduğunuzu, başarılarını takdir ettiğinizi paylaşın. biraraya gelmek için ölmeyi beklemeyin. burada günlerimiz sayılı, sonrası sonsuz pişmanlıklar, kaçırılan fırsatlar.
  • imdb'de aldığı 9.1 puanı fazlasıyla hak ediyor. çok sağlam bir senaryosu var. ilk iki bölümde eski büyük evde küçük çocukların hayalet görmesi bu, klişe diyebiliyorsunuz ama sonradan öyle olmadığını anlıyorsunuz.

    her bir bölüm başlı başına bir başyapıt. senaryo şahane. hem ciddi ciddi korkutuyor hem de gerçekten güzel bir aile draması. paranormal olaylar yaşamış ailenin bunun etkileriyle nasıl başa çıktığı ya da çıkamadığını anlatıyor.

    hikaye kitaptan farklı. kitapta paranormal olaylarla ilgilenen birisi perili olduğu bilinen bir eve araştırma yapmak bir kaç kişiyi çağırıyor. bu kişilerin yaşadıkları anlatılıyor.

    dizide ise perili evde 5 çocuklu bir aile kalıyor. perili evde 1-2 ay yaşıyorlar ve daha sonrasında 20 küsür sene sonra ailenin durumunu anlatıyor. elbette ki insanlar yaşadıklarından ciddi olarak etkilenmişler. seçtikleri meslekler, kurdukları aileler, korkuları, bağımlılıkları, birbirleri ile olan ilişkileri hep yıllar önce yaşadıkları olaylara dayanıyor.

    her bölüm bir kardeşi, anne ve babanın hikayelerini anlatıyor. geçmişle günümüz arasında devamlı geçişler oluyor. öyle ki günümüzde kapı açılıyor geçmişte aynı odada aynı bireyin başından neler geçmiş onu gösteriyor.

    normalde korku filmleri-dizilerini pek sevmem, seyretmem. bunu merak ettim ve iki günde soluksuz izledim. şiddetle tavsiye ediyorum. perili hikayeden korkabilirsiniz. ancak sadece korkutan boş bir dizi değil. dolu dolu bir aile dramı da seyrediyorsunuz.
  • hiç böyle bir dizi olacağını tahmin etmiyordum.öylesine başlamıştım..1.5 günde bitirdim..bir dizi insanı korku yönünden gerip,duygusal yönden nasıl etkiler onu da görmüş olduk..

    (bkz: victoria pedretti) muazzam bir detaysın..
  • "ya korku falan değil bu hiç korkmadım" diyenler canıms ya. tam olarak nasıl başarıyorlar acaba. şahsen bu diziyi bilgisayardan geniş ekran izlemeyi yüreğim kaldırmıyor da, "daha küçük ekranda görürsem daha az korkarım" mantığıyla telefondan tek göz izliyorum o da dil altı hapıyla, siz nasıl mangal yürekli rişar'larsınız öyle arkadaşlar, nasıl yani korkmamak.
  • tek basima izleyebildigim icin gurur duydugum dizi. gerilimler falan orjinal olmasa da hep dozunda. beni en cok etkileyen karakter theo olsa da, tam bir nellie'yim ben. o yuzden en cok onun hikayesiyle empati kurdum sanirim.

    --- spoiler ---

    nellie'nin o eve gidip, tum sevdiklerini bir arada gormesi ve son ana kadar hissettigi o gercek olamayacak kadar guzel mutluluk..
    benim cocuklugumdan beri en sacmasapan ruyam. o keskin mutluluk hissini boluk porcuk hatirlasam da, uyurken konustugum icin, yatili okulda gelip, "dun gece ruyanda konusuyordun" diyenlere, ne dedigimi sordugumda "ne guzel, tum sevdiklerim yanimda tarzi bir seyler." cevabi da kaniti.

    insani -buyulenmis vs. de olsa- kendi annesi olduruyorsa, daha hastalikli bir sey var mi acaba?

    --- spoiler ---
  • acı seven birisinin en yoğun acıyı bulmaya çalışması gibi, yıllardır ödümü kopartacak bir korku filmi arar dururum. korkacağım yoksa bile korkabileyim diye özellikle sinemaların bomboş hafta içi seanslarına gider ya da geceyarısından sonra evde tam sessizlikte ve karanlıkta izlerim ama yine de korkamam (zevk alırım, o ayrı).

    the haunting of the hill house sayesinde çocukluğumdan beri ilk kez tv ya da beyazperde karşısında korkabildim.

    aslında dizi, iyi bir korku sineması izleyicisine kesinlikle sürpriz gelmeyecek klişelerle dolu. ancak yönetmen, bu klişeleri çok iyi kullanmış. türe alışık seyircinin birazdan bir şeyler olacağını bilmesi dezavantajını, büyük bir avantaja çevirmeyi başarmış. birçok sahne, şimdi beni korkutacaklar beklentimi ona, yüze katlayıp suratıma çarptı. o noktada bir şey olacağını bilmem bir işe yaramadı ve hazırlıksız yakalanabildim.

    nasıl kill bill ait olduğu türün klişeleriyle doludur ama buna rağmen kusursuz işler, bu dizideki durum da o.

    en temizinden gerilip korkmak için yalnız başınıza izleyin.
  • theo'yu aşşırı derecede ancelinaylan cöli'ye benzettiğim dizi.

    henüz 3. bölümdeyim ve her ne kadar korku/gerilim türünü sevmesem de gerile gerile izlemeye devam ediyorum.

    --- spoiler ---
    tahminim nellie'yi öldürenin babası olduğu yönünde.
    --- spoiler ---

    edit: tahminim tutmadı.
  • ignorance is bliss lafını fazla ciddiye almış bir ailenin dramı.
    baya güzel dizi efenim izleyin.
hesabın var mı? giriş yap