• jurassic park filminin devamı niteliğindeki film..
  • kitabin icine edildigi, ian malcolm karakterinin olduruldugu* film olmus, steven spielberg sicmis batirmis (bunu diyecegimi hic dusunmezdim) her ne kadar kendi capinda eglendirici bir film olsa da, kitabi okurken hayal edilenler - malcolm - levine kapismasi, adaya verilen daha detayli ve anlamli "yikinti laboratuar" tanimi- filmde yok.. filmde, ada paragozlere (ki hammond'un kuzeni, onu da unutmamak gerek, aile baglari) acik bufe olmus, daha once gorup gecirmis olan malcolm da onlari kurtarmaya giden super kahraman.. son derece klise olarak bosanmis ne halt ettigi mechul baba, onemsenmeyen zavalli tek cocuk ve basina buyruk kiz arkadas modelleri de eklenmis.. ilk kitabi son derece guzel ozetleyen, gerekliyi gereksizden ayiran, yaptigi degisiklikler o kadar da derin olmayan spielberg, ikinci kitabi filme cevirirken bildigini okumus.. bunun disinda pete postlethwaite her zamanki gibi etkileyicidir.. olmamis diyor, on uzerinden 5'i de sirf crichton sevgimiz, jeff goldblum askimiz ve spielberg saygimiz sebebi ile veriyoruz..

    kitabina gelince; ilkini begenen, crichton'un detayli anlatim ve dialoglarindan tat alanlarin siradaki kitap listelerine kiyak gecip bir yerlerden sokmalari lazim..
  • ilk filmin aksine daha çok gerilim ve aksiyon ile süslenmis, daha bir macera filmidir. eglenceli, zevkli bir seyirlik.
  • king kong'a gönderme yapan bir film:

    spielberg'in filminde san diego'da iskeleye bodoslama giren geminin adı da, king kong'da kullanılan geminin adı da venture idi.
  • çekimlerin bir kısmı redwood national and state parks'ta yapılmıştır.
  • jurrasic park romanında hakkın rahmetine kavuşan ian malcolm karakterinin mucivezi bir şekilde hayata döndüğü ve yine ilk kitaptaki gibi mevzubahis matematikçinin aforizmalarıyla şenlenen michael crichton eseridir. olaylar ilk kitaptan farklı olarak isla sorna'da geçer, jurrasic park'ta yaşanan dehşet verici olayları açığa çıkarma peşindeki gazeteciler ve bilim insanlarının aksine favori kaos teorisyenimiz ian malcolm'ın yegane amacı adadaki dinozorları ait oldukları yere göndermektir. olaylar gelişir.
  • bu devam filmi ne kadar kötüyse sega mega drive'a çıkmış oyunu bir o kadar güzeldir.

    hayatım boyunca oynadığım en iyi oyunlar listesine kafadan ilk 5'e girer.

    90'lı yılları göz önüne aldığımızda o yıllara göre mükemmel bir senaryo, mükemmel grafikler, mükemmel oynanabilirlik, bir çok bölüm içinde ezber bozan bir şekilde karşımıza çıkan farklı oyun dinamikleriyle sanki aynı oyun içinde farklı bir sürü oyun oynuyormuş hissi vermesi, iki kişi oynanabilmesi (iki kişi oynandığında zorluk düzeyi otomatik olarak artardı), uzun süren hikayesi, barındırdığı gerçekçilik düzeyiyle arcade/simülatör dengesini kurabilmesi, bölümlere göre değişen kamera açısı gibi özellikleriyle baş tacımdır.

    hatırlarım kuzenlerle siyah beyaz tüplü bir televizyonda gecemizi gündüzümüze katarak hep birlikte bitirmiştik bu oyunu. böyle de özel bir anısı vardır bende.

    ama bu oyunu benim için en güzel kılan şey müzikleriydi. attila heger sağolsun her bölümün müziği birbirinden güzeldi. abartmıyorum bir müzik grubu çıksa ve şu oyunun müziklerine söz yazıp albüm çıkarsa yok satar.

    oyunun tüm müzikleri şuradan dinlenebilir: http://www.youtube.com/watch?v=oqaxou_chg8

    tek tek linklerini vermek gerekirse şunlardır:

    title theme: http://www.youtube.com/…aur7__4mwpeke-_gbw&index=46

    mobile lab: http://www.youtube.com/…aur7__4mwpeke-_gbw&index=44

    isla sorna site 1: http://www.youtube.com/…aur7__4mwpeke-_gbw&index=43

    isla sorna site 2: http://www.youtube.com/…aur7__4mwpeke-_gbw&index=45

    isla sorna site 3 & 4: http://www.youtube.com/…aur7__4mwpeke-_gbw&index=25

    bike race: http://www.youtube.com/…re=player_detailpage#t=216s

    the end: http://www.youtube.com/…ure=player_detailpage#t=10s
  • birçok devam filmi gibi şablon olarak ilk filmi birebir alan, sadece birkaç sos ekleyip öyle sunan bir film. bu da filmi, doğal olarak vasat seviyesine getiriyor. aslında ilk cümleyi terminator 2 için de kurmak mümkün. fakat o film, ilk filmin felsefesini, plastik teknolojiden mekaniğe aktarıp, hikayeye de ayrı bir azamet getirince eşi benzeri olmayan bir devam filmine dönüşmüştü. oysa lost world, son 15 dakikasına kadar ilk jurassic park'ın kötü bir kopyası. hatta ilk yarım saatte tüm karakterlere "adaya gitsek mi gitmesek mi" muhabbeti yaptırıp bir türlü vaat ettiği aksiyonu sunamayınca izleyiciyi daha baştan kaybediyor. öte yandan aksiyon sahnelerinin yüzde 95'i gece geçiyor ve doğal olarak blue box her sahneye boca ediliyor. bir müddet sonra dinozorlar bile mavi görünmeye başlıyor. oysa blue box denilen teknik ancak terminator 2 ve heat gibi filmlerdeki kullanılış şekliyle kalite getirir. arabın yağı bol bulması gibi bir örnekle değil.

    öte yandan filmin "san diego'da t-rex" kısmı şaşırtıcı derecede başarılı. yahudi ailenin çocuğunun camda dinozor görüp sakince anne-babasını uyandırması ama ebeveyninin dinozoru ve yarattığı vahşeti kendi gözleriyle görene dek ona inanmaması direkt olarak '30'lu yıllarda avrupa'da yaşayan yahudi'lerin hitler gerçeğini görememesine bir gönderme. yine t-rex'in abd'nin ne kadar evrensel unsuru varsa hepsini yıkıp parçalaması ve en son kendisini yaratan kapitalizm unsuru işadamıyla beraber hapsedilmesi de spielberg usulü bir soft kritik ve bence gayet de yerinde.

    filmin girişinde metroda ayakta duran eli roth'un figüratif rolü ve ss venture gemisiyle king kong'a yapılan gönderme (ki film baştan sona king kong'un başarısız bir kopyasıdır) de dikkatlerden kaçmadı.
  • film müziklerini beğendiğim film. the lost world isimli ilk parçayı dinlerken aklıma hep trt'nin "cumhuriyet" ve "kurtuluş" yapımları gelir.

    1.32'den itibaren buyrunuz: playlist
  • t-rex'in san diego sokaklarında terör estirdiği sahnede kaçışan japon işadamlarıdan birisi bir yandan da japonca "ben japonya'dan bu tip olaylardan kurtulmak için ayrıldım" minvalinde bir şeyler çığırmaktadır.

    (bkz: godzilla)
    (bkz: gönderme)
    (bkz: steven spielberg)
    (bkz: mizah)
    (bkz: deha)
hesabın var mı? giriş yap