• ünlü ingiliz romancı thomas hardy'nin bir romanı.
  • 80'li yıllarda trt"de yayınlanan mini dizisinde alan bates muhteşem bir kompozisyon çizmişti.
  • ingiliz edebiyatı'nın en büyük eserlerinden sayılan bir 19. yy romanı.
    bu eser yazarı thomas hardy'nin 19. ve 20 yy değerleri, yenilik ve geleneksellik arasında sıkışmış olan ruh halinin göstergesidir. hem viktorya dönemi hem modernist yazım biçimlerinin romanda yer bulması, hardy'nin bu iki dünya arasında gelip gidişini göstermektedir. kitap, henchard adlı ana karakterin yaşamındaki değişikliklerde temellense de, bu kişinin hayat zarfında tarımsal bir toplumun modern bir kasaba olarak evrimini de göstermektedir. diğer eserlerinde olduğu gibi, hardy bu kitapta da geleneksel değerlerin erimesinin ve ekonomik gelişmenin sonuçlarını düşünmektedir.

    kitap kahramanının sarhoş olduğu bir gece kumarda karısı ve kızını kaybedip, sabah ayılması ve hayatına çeki düzen vermeye karar vermesiyle başlar. kişi yeni hayatında belediye başkanlığına kadar yükselir, ancak geçmişi onu yalnız bırakmaz. birgün kızı casterbridge şehrine çıkagelir, ve olaylar gelişir.
  • tek kelimeyle mükemmel bir eserdir. ayrıca çok güzel bir uyarlaması vardır. bu ingilizlerin eserin içine etmeden uyarlama yapabilme yeteneğine hayranım biraz ibret alınsa güzel olur kanımca. zira çalıkuşu ve kartallar yüksek uçar, tatlı betüş dışında güzel uyarlaması olan edebiyat eseri olmadı benim açımdan. son yıllardaki uyarlamaların tamamı rahmetli yazarlarını mezarında ters döndürüyordur eminim. herheyse konudan sapma bu kadar yeter.

    baş rollerini rome'dan aşina olğumuz, ciarán hinds, james purefoy ve polly walker paylaşıyor ki, zaten burdan bile filme insan başlamdan fazladan puan veriyor bu kadrodan kötü oyunculuk çıkması mümkün değil. 2 bölümlük toplamda 3 saat süren çok güzel bir yolculuktu. içinde öyle kayboldum ki, biterken özellikle son sahne henchard'in mektubu okunurken arkada çalan müzik, son sözler ...

    annem ben çocukken edebiyat uyarlamarıını seyretmem için baya baya teşvik ederdi, hatta kimi zaman emrederdi. ergenken eski film seyretmek falan insana cazip gelmiyor ama yaş biraz ilerleyince insan anlıyor hakikaten pek çok konuda annesini. bu konu annemi anladığım ona hak verdiğim konulardan biri. hatta geçenlerde yıllar önce yıllar önce annemin seyredip delicesine beğendiği yul brynner 'lı olan karamazov kardeşler uyarlamasını beraber seyrettik, alt yazı bulamadığım için annemin vücut dilinden anlayamadığı yerlerde ben destek oldum elimden geldiğince, çok keyifliydi.

    her neyse bunca şeyi niye anlattık birincisi: bu eser okunmalı mutlaka, ikincisi: uyarlaması kesinlikle seyredilmeli, üçüncüsü: iyi edebiyat uyarlaması bulabilmek, hugh jackman'lı ya da james purefoy'lu bir sabaha merhaba demek gibidir, pek aladır, pek güzeldir.
  • (bkz: yedi yayınları)ndan (bkz: casterbridge başkanı) adıyla çıkmıştır
hesabın var mı? giriş yap