• kadrosunda rebecca hall, sarah goldberg ve stacy martin gibi isimleri de barındıran david bruckner gerilimi.
  • the rituel ve the signal gibi son dönemlerde fena sayılmayan korku filmlerini yöneten david bruckner'ın yeni filmi. hatta bir sonraki filmi de hellraiser olacak. asıl onu bekliyoruz.

    the night house ilk olarak geçen sene sundance'de izleyici ile buluştu ancak pandemiden dolayı vizyon tarihi sürekli ertelendi. şu an için gösterim tarihi tüm dünyada ağustos ayı olarak belirlenmiş durumda.

    konusu: kocası yakın zamanda sebepsiz yere intihar eden bir kadın (rebecca hall) hala ormanın içindeki evlerinde tek başına yaşamaktadır. zamanla evde tekinsiz olaylar baş gösterir ve kocasının sakladığı bir takım sırlar su yüzüne çıkar.

    izledim editi: 5/10

    rebecca hall'un performansı çok iyi ama filmin temposu ağır ve hikayesi de karışık geldi bana. yani hikayesi aslında güzel tamam ama bir şeyler olmamış/olamamış sanki. zaten orman göl manzaraları içinde uykum gele gele izledim. korku öğeleri de pek fazla yok, sadece bolca jumpscareler, hayal mi gerçek mi olduğunu anlaşılmayan görüntüler var.
  • malum ortamlara düşmüş filmdir.
    hep bunu ilk yazan olmak istemiştim. kısmet bu filmeymiş.

    edit: sozlukteki genel kaninin aksine begendigim film olmustur. tadinda bir gizem ve gerilim, guzel cekimler, iyi oyunculuk. mainstream olmayan modern korku sinemasi pek cok zaman net bir final yerine hikayeleri biraz daha flu bir sekilde baglamayi seviyor. sahsen bundan sikayetci oldugumu soyleyemem. her sey de altin tepside sunulmayiversin izleyiciye. guzel is.
    7/10
  • türkçe altyazılı olarak malum ortamlardadır
    tık tık
  • bir hayaletin/ruhun (artık her ne boksa) sıkıntılı iletişim çabaları yüzünden bir kadının hayatının berbat edilmesini anlatan film. the empty man, hereditary, hatta the exorcist ııı tarzı, atmosferik olayım, kriptik olayım, janra bükeyim derken osuruk gibi olmuş. temiz bir film olduğu için alıcısı illa çıkar ama bu filmde ne korku ne de gerilim var; bi şeyler anlatıyor fakat hem iyi anlatamıyor hem de "gerisini de siz anlayın artık kardeşim" demeye cüret ediyor. korku severler uzak dursun, spekülasyon yapmayı sevenler bakabilir.
  • evet merakla sonuna kadar izlettiriyor ama sonunda sizi ödüllendirdiği söylenemez
    yine bir şeylerin eksik kaldığı bir film. damakta bıraktığı aromadan anlıyorsunuz ki bu yemeğin içinde bir şeyler eksik ve daha lezzetli olmasını engellemiş.
  • sıkça the invisible man'i anımsatan; ama yazık ki ne gerilimi, ne felsefesini ne de hikayesini layıkıyla aktaramayan bir deneme. vasat bir yapım değil ama çok daha iyi bir film çıkabilirmiş.

    bu türden daha fazla şey izlemek isterseniz;

    you're next ( 2011)

    creep ( 2014)

    better watch out ( 2016)

    revenge ( 2017)

    creep 2 ( 2017)

    get out ( 2017)

    us ( 2019)

    haunt ( 2019)

    the ınvisible man ( 2020)

    the hunt ( 2020)

    alone ( 2020)

    host ( 2020)

    the rental ( 2020)
  • melankolik atmosferiyle baştan sona sizi karanlıkta gezdiren gizem dolu film. olaylara dair çıkarımlara göre sonu tatmin edebilir ya da etmeyebilir. alternatif anlamlar çıkarmak mümkün.

    ayrıca (bkz: #128837057)
  • beklediğimden güzel gerilim/korku filmi.

    film hakkında yorum & notlarım;

    --- spoiler ---

    konuşmadığı bazı sahnelerde ağzı açık, avarel gibi görünen rebecca hall, konuştuğu, özellikle tartıştığı zamanlarda bambaşka bir havaya bürünüyor, enteresan kadın.

    bacımız, intihar eden kocasıyla yaşadığı evde, tek başına nasıl bu kadar rahat olabiliyor? rahatsız olduğunda da nasıl kalmaya devam edebiliyor?

    15 yıllık evliler ama çocuk yok ya da bahsi geçmiyor, neden ?

    intihar silahı tekrar iade mi edilmiş? poliste kalması gerekmez mi idi, burası da biraz muamma.

    filmdeki en önemli sır açıklanmamış ya da yönetmen / senarist bizim bulmamızı istemiş. kafayı bacımıza takmış varlık kim ya da neydi?

    malum, antik çağ inanışlarında bir kayıkçı miti vardır, diğer tarafa geçmek için bu "elemanla" muhatap olmak zorundasınız. sanki buna yönelik göndermeler de var, doğrudan olmasa da.

    çivili "vudu" biblosu antik mısırla bağlantılı ancak ayrıntı yine yok.

    her vukuatta mantar gibi ortaya çıkan "zenci dayı" nın olayı nedir, sadece şaşırtma amaçlı mı senaryoya eklenmiş, pek belli değil. ancak öyle bir havası var ki, "ya, şimdi kıza olanları anlatsam kafayı yiyecek, en iyisi bulaşmayayım" der gibi, hep.

    "benden başka hiçbir şey yok, valla" diyor da, bacımız "sen kimsin ya" diye çıkışmıyor nedense. bize gösterilenlere bakarsak;
    saf kötü, insan olmayan bir varlık ancak şehvet duygusu var.
    "dünyamızda" fazla bir gücü yok ama "görüntü & ses atarak" amaçları doğrultusunda yönlendirme yapabiliyor. peki, neden kadına en baştan "yönlendirme" yapmadı?
    ay görüntüsüne ve davranış biçimine bakarsak, biraz zorlama olsa da bu varlık seth i daha doğrusu şeytan ı simgeliyor olabilir.
    ek: bu konu kafama takıldı ve biraz daha araştırma yaptım. illa ki antik mısır a bağlayacaksak, "rebecca hall dan başkasını istemem" diyen varlığın osiris olması çok daha muhtemel.

    "masrafsız"bir film olsa da hiç fena değil ama yazık ki finali hakkında aynı şeyi söyleyemiyorum. "film bitti, bu kadar" der gibi final yapmışlar.

    belki de ikinci filme açık kapı bırakmışlar...

    --- spoiler ---

    7 / 10
  • rebecca hall nedeniyle izlememe gibi bir alternatifimin olmadığı, oyunculuk ve atmosfer anlamında doyurucu ancak anlatmak istediğini anlatabilme anlamında vasat bir film.

    rebecca bacım hangi işte olursa olsun izlerim. kendisinin hatrına godzilla vs kong isimli şeyi bile izledim.

    bu filmi sırtında taşıyor, hakkını da veriyor ama daha önce bu türde the awakening filmi çok daha gizemli ve gergin bir anlatıma sahipken, the night house yapmak istediğini yapamamış bir iş olmuş. hani aklınızdan bir şey geçer ama iş sözle ifade etmeye gelince beceremezsiniz, hah filmin sorunu da bu.

    temposu çok insana ağır gelecektir, şahsen alışığım beni çok yormadı. konu enteresan, atmosfer çok iyi, bazı sahneler hem gergin hem özgün ama filmin bütünü o kadar üst düzeyde değil maalesef.

    aslında filmin yönetmeni david bruckner , the ritual gibi tür için çok özgün ve iyi bir işi yönetti. ayrıca yine iyi sayılabilecek southbound ve v/h/s gibi işleri var. şansa hepsini de izlemiştim. bütünsellik anlamında bir sıkıntısı yoktu. ama bu filmde eksik bir şeyler var ve bittiğinde kendisini hissettiriyor.
hesabın var mı? giriş yap