• --- spoiler ---

    sonlara doğru ortaya çıkan insanlar gönüllü bir tapınmaya sahip değil. hepsi zamanın bir diliminde söz konusu tanrı tarafından alıkonulmuş(seçilmiş) kişiler. bu yüzden dilleri farklı. ingilizce bilen kadın ise toprak altından çıkan kimlikteki fotoğrafta bulunan küçük kız. o da kendi ailesi içinde en çok acı barındıran kişi olduğu için işaretlenmiş.
    yaratıktan korkuyorlar ve her karşılarına çıktığında önünde diz çökmeleri gerekiyor. kadın karakter ise kafasını kaldırıp bakmaya cesaret ettiği için yaratık tarafından öldürülüyor.
    seçilmiş kişilere gerçek anlamda sonsuz bir yaşam vaat edilemiyor. bedenin fizyolojik açıdan bir sınırı var. yaşlanmayı engelleyici bir güce sahip değil tanrımız. ancak düşüncelere hakim olabiliyor. bu yüzden topluluğun yaşlıları yarı ölü vaziyette sonsuz bir rüyaya yatırılıyor.

    mitolojilerde tanrılar üstün yetenekler bahsedilmiş varlıklar olarak görülse de fiziksel bir bedenden münezzeh değiller. buradaki tanrısal varlık da kişinin aklına imgeler sokabiliyor ancak bunun dışında ekstra bir yeteneği yok. dolayısıyla fiziksel bir saldırıdan etkilenmesi normal bir durum.

    hedef olarak izlediği yol ise takdire şayan. önce grubun en zekisini alt ediyor. burada neden yaralı olana yönelmediği sorgulanabilir. öyle yapsaydı grubun daha hızlı hareket etmesine neden olacaktı.
    bu yüzden yaralıyı en sona bırakıyor.

    karşı taraf ise böyle bir çarpışma için çok zayıf bir rakipti. ormanda tehlikeli bir durum sezmelerine rağmen uyuma anlarında nöbetçi seçmemeleri, karşı tarafı analiz edip zayıf yanlarını bulmak yerine görmezden gelmeleri vb. hareketler sonlarını getirdi.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    kuzey mitleri ve wendigo karışımı psikolojik gerilim filmi. filmde yaratık jotun olarak geçiyor ama tasarım olarak wendigo daha uygun bence. ayrıca ilk kulübede bulunan heykelde fiziksel olarak elinde iki boynuz tutan başsız bir insan görüyoruz, ayakları ise el şeklinde. bunun açıklamasını filmde yaratık tasarımını göstererek filmi içinde mantıklı olarak vermişler. esasında geyik kısmını atarsak yaratık blemmyese benziyor. geyiği katarsanız ise cernunnos (horned god). tabi işin suçluluk ve vicdan azabı, acı çekme kısmı da var. elemanı son sahnelerde yaratık tarafından yere mıhladığındaki görüntüsü zaten kulübedeki heykel formunun aynısı ama başını bastıran eller ise neredeyse bütün dünyada bilinen "karabasan" olayının görsel bir canlandırması adeta, bütün film zaten rüya ve uyanıklık arası karabasan gibi zaten. film güzel, bu tür filmlerde beklenen ve bilinen olay kalıplarının ve diyalogların pek dışına çıkamıyor. filmi seyrederken aşağı yukarı olacakları tahmin etmek zor değil, belki kitabı daha ayrıntı ve güzeldir, okumak lazım.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    alegorik okuma:

    orman luke'un bilinçaltı. jotunn da luke'un travmasını sembolize ediyor. travma luke'un bilinçaltına kazındığı için, jotunn da ormanın dışına çıkamıyor. travmayı yok edemezsin ve silemezsin. dolayısıyla luke da jotunn'u öldüremiyor. lakin travma ile yaşamayı öğrenebilirsin. bunun da yolu travma ile yüzleşmekten geçer. jotunn işte bu yüzden müritleri yüzüne bakmasın ve önünde eğilsin istiyor.

    robert'ın öldürüldüğü soygun olayında luke'un sürüngen beyni* devreye giriyor: saldır ya da don kal. luke donakalıyor. bu noktada elindekinin alkol şişesi olması da uyuşup kalmasına bir gönderme. sonuçta survivor guilt'in pençesine düşüyor. film ilerledikçe luke'un arkadaşlarını ayakta tutmak için çırpınmasını hissediyoruz. arkasını dönüp gitmiyor, gerçekten çabalıyor. bu tema özellikle dom ile olan ilişkisinde daha çok öne çıkıyor. fakat sonucu değiştiremiyor. kimseyi kurtaramıyor. müritlerin evini ateşe veriyor. bazı şeylerin elinde olmadığını kabulleniyor. travmasıyla* yüzleşiyor. travmasına boyun eğmeyi reddediyor. travmasıyla savaşıyor (balta ekledi gaffasına) ve travmasıyla arasına, kendisine artık zarar veremeyeceği bir mesafe koyuyor (ormandan çıkıyor).

    filmin sonunda içinde biriktirip bastırdığı bütün acıyı, öfkeyi, üzüntüyü travmasına karşı bağırarak kusuyor. kendisini affetmiş ve travmasıyla yüzleşmiş olarak mekânı terkediyor.

    okültik okuma:

    jotunn bir nordik varlık. çok güçlü ve çok eski. insanoğlunun beynine girip düşüncelerini okuyabiliyor. bu düşünceleri kullanarak sanrılar yaratıyor.

    insanların negatif enerjisinden, yani üzüntüsünden besleniyor. bu yüzden travmalı kişileri özellikle seçerek mürit yapıyor. geri kalanları dallara saplıyor. dallara sapladıklarını büyük ihtimal odin'e sunuyor. buna tapınanlar, muhtelif zamanlarda yolu ormana düşmüş, travmalı bireyler. negatif enerji üzerinden beslendiği için travmalı bireylerin üzüntüsünü, kederini, acısını alıyor. tapınılmaya ihtiyacı olduğu için ölmelerine de izin vermiyor. ömürleri sona erince müritlerini zombisel bir formda hayatta tutuyor ki öldükten sonra bile tapınmaya devam etsinler. müritleri bu duruma "aman ne güzel, üzüntü ve acı yok. üstüne de sonsuza dek yaşıycaz" diye seviniyor.

    luke'u da kültüne katmak istiyor ama bizimki bunun kilisesini yakınca müthiş öfkeleniyor. o sinirle luke'a göz kulak olamamış müritlerini de harcıyor (ingilizce konuşan kızın gözünü oyuyor filan). geri kalanları da zaten luke harcamıştı. buna tapınan kalmadı. luke'u ormanda kıstırdığında işte bu yüzden öldürmüyor. iki kere zorla yere yatırıp 'bana tapın' diyor. müridi kalmazsa gücü de kalmaz. kilisesi yok olmasaydı luke'u da saplardı o sinirle bir yerlere. adam direnip baltayı kafaya ekleyince, luke'u da elinden kaçırıyor. etki alanı olan ormandan çıkamadığından uzaktan böğürüyor. şimdi sıfırdan yeniden mürit devşirmesi gerekecek. uğraş dur.
  • --- aşırı derecede spoiler - izlemeyen okumasın ---

    sonu makul bir film.
    tüm olan biten luke'un iç dünyasında geçiyor.
    vicdan azabı, suçluluk duygusu, arkadaşı ölürken yaptığı seçimi rasyonalize etme çabası...
    yolculuğa dört kişi çıkıyorlar. dört, kişiliğin bütünlüğünün, tamlığının sembolü.
    orman bilinç dışının derinliklerinin, bilinmezliğin, karanlığın.
    tepe, bilinç seviyesinin, ışık altında görünür olanın.
    hutch: grubun rehberi. ormana, bilinç dışına, bilinmeyene girmek için grubu o yönlendiriyor. ormana girilince de ilk o ölüyor. yani luke, rehber ve harita gibi simgelerle bilinçli dünyasındaki tanıdık, o zamana kadar kendisine yol gösteren "aklı" ormanda kaybediyor.
    phil: çok emin olmamakla birlikte, inanç olarak yorumladım. bir sonraki kurban ritüelinde luke inandıklarını da kaybediyor.
    dom: suçluluk duygusu. verdiği kararın sonucunu yüzüne vuran, onu korkaklıkla suçlayan, suçluluk duygusunu besleyen vicdan parçası. grubun ormana girmesine neden olan kişi aynı zamanda. o sakatlandığı için hutch, grubu daha kısa sürecek olan orman yoluna yönlendiriyor. luke, yolculuğun başlarında, rehberini ve inancını kaybetmeden hemen önce, dom ile, yani vicdanıyla ve suçluluk duygusuyla yüzleşiyor ve onu "arkadaşlıktan" reddediyor. yolculuğun en sonunda onunla dostça vedalaşıyor.
    sonra olan biten rüyalarda olup bitenler gibi. her kayıpta tekrar olay gecesine dönüyor.
    büyük, siyah tanrı, luke'un inkar ettiği gölgesi. karanlık tarafı.
    ona ulaşmak, onu tanımak için alışageldiği aklı, inancı, vicdanı kurban etmesi gerekiyor.
    ismini vermek istemeyen jötunn, luke'un gölgesi olduğu için, sahibini öldüremiyor. aynı sebepten kendisi de ölmüyor. ama luke'un savaşma çabalarına karşılık, ona tekrar tekrar secde ettiriyor. karşısında gitgide büyüyor, gücünü gösteriyor. savaşmak veya öldürmek değil, tanınmak ve saygıyla kabul edilmek istiyor.
    luke: gölge tanrısıyla yüzleşmesinden sonra tekrar tepedeki ışığa çıkıyor. orada, onun kadar güçlenmiş olduğunu, birbirlerine bakarken birbirini ekolayan seslerinden anlıyoruz.
    tepedeki çimenlikte ise kendisini daha iyi tanıyan, suçluluk duygusundan arınmış pırıl pırıl bir luke ve mutlu son.

    --- aşırı spoiler ---
  • etkileyici bir başlangıç yapıp, tırt bitişiyle üzen bir film.

    --- spoiler ---

    market sahnesinde arkadaşı soyguncularla konuşurken luke'un tamamen eylemsiz kalması güzel bir olay örgüsü için ortam hazırlayabilecek cinstendi. düşünüyorum ben öyle bi durumda kalsam rafın arkasından fırlayıp "abi inatlaşma ver şu yüzüğü, hatta al benimkini de al- hadi şimdi defolun buradan" diye konuyu bağlardım, sonra film falan da olmazdı :(

    gelişme kısmı standart bir slasher. işte hillbilly'ler yerine pagan hippiler, wendigo yerine de t-rex ve portatif sandalyenin aşkının meyvesi bir yaratık. tek farkı en yakışıklı karakterin önce ölmesi, sakatlanan tombulun sona kalması.

    finalde karakter gelişimiyle alakalı hiçbir şey yok. adamın tüm arkadaşları tek tek öldürüldü, sonra sıra kendine gelince bir cengaverleşti, markette arkadaşına yardım etmemekten alınmış bir ders değil.survival of the fittest meselesi. o markette eğer soyguncular bu adama saldırsaydı yüksek ihtimal elinde tuttuğu şişeyle karşılık verecekti. özetle, bu karakter sonradan cesaretlenmedi, hep cesurdu ama sadece kendisi için.

    öyle yani, dostlar sağolsun diyeceğim de onların hepsi öldü :(

    --- spoiler ---
  • kuzey mitlerini barındıran nadir filmlerden olması nedeniyle kısmen başarılı olan bir ingiliz filmi.... bir şans vermek lazım...

    --- spoiler ---

    a god. ancient. one of the jötunn. a bastard offspring of loki. we do not speak its name.

    --- spoiler ---
  • bir grup 35 yaş krizine girmiş erkek, " ergen miyiz lan biz, her sene amsterdam'a gidiyoruz" diye birbirlerini gazlar, ortak etkinlik önerilerinden "serpme köy kahvaltısı"na dudak büker ve likya yolu yürüyüşene karar verir.

    yürüyüş sırasında kariyerli cüzdanı kalın erkek ile sporunu yapan erkek birbirlerine alfacılık taslar. gece uyku tulumlarına girdiklerinde ise "beyler! birbirimizi sikmiyoruz, değil mi!" esprisi yaparlar.

    ve ardından olaylar gelişir.

    bağzen netflix'i izlerken, ekşi sözlük'ü okuyormuşum gibi geliyor.
  • korku sinemasını hayvanca seven bir insanım. sıkıntı şu ki, çok fazla korku filmi izlediğinizde kısırdöngüye giriyor, izlediğiniz her şey klişe geliyor.

    bu film de türü sevenler için güzel bir seyirlik.

    öyle bombastik korku filmi olayları falan kalmadı zaten sektör de can çekişiyor bence.
  • nordik mitoloji sevenlerin es geçmemesi gereken netfix filmi.

    --- spoiler ---
    filmde ve kitapta geçen nordik tanrı, yani moder*. kitapta dişi olarak betimlenmiş. loki'nin piçlerinden birisi. jötunnlar normalde troll veya dev benzeri canlılar olmasına rağmen mitolojide moder elk benzeri, parlak sarı gözleri olan, kafasının üzerinde kemikten geyik boynuzları ve insan vücuduyla tasvir edilmiştir.

    üstteki entride bahsedildiği gibi hönküren insandan korkup tırsmış değildir. orman onun etki alanıdır ve etki alanına giren kişilerden en çok acı çekeni işaretler. kendisine iki seçenek sunar: bana tap veya ellerimde öl. tapınan kişiye sonsuz ve acısız bir hayat sunar. bu kişinin yaşlanmayacağı anlamına gelmez. sonlara doğru antik figürlerin* olduğu oda bunu göstermekte.
    --- spoiler ---

    film boyunca yürüdükleri o uçsuz bucaksız ormanlarda kafamda hep bir black metal şarkısı çalıyordu.
  • mistisizm temalı, psikanaliz alt metinli başarılı bir film.

    --- spoiler ---

    gece gece şu sahnede kahkaha attırmıştır ayrıca.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap