• her kelimesi ayrı bir hüzünlendiren dream theater eseri...

    nicholas'ın hissettiği boşluk, yaşadığı çöküntü her mısrada dinleyenin kalbine saplanır adeta..

    "she never really had a chance
    on that fateful moonlit night
    sacrificed without a fight
    a victim of her circumstance

    now that i've become aware
    and i've exposed this tragedy
    a sadness grows inside of me
    it all seems so unfair"

    kendi çizdiği kaderine direnemeden teslim olmuş bir kızdır, bi kurbandır victoria... eli kolu bağlı kalmanın, yönetilen olayların aniden kontrolü ele almasının ne kadar acı sonuçlara gebe olduğunu fısıldar sessizce. farkındalığın beraberinde üzüntüyü getirdiği gerçeğini kavrar insan...

    "just beyond the churchyard gates
    where the grass is overgrown
    i saw the writing on her stone
    i felt like i would suffocate

    in loving memory of our child
    so innocent, eyes open wide
    i felt so empty as i cried
    like part of me had died"

    bölümü gözleri doldurur her seferinde. ölümden sonrası hakkında "bir avuç ot"un yetmeyeceğini anlar dinleyen. bir mezar yazısıyla kendi çocuğunu kaybetmişten beter olur bir anda.

    "and as her image
    wandered through my head
    i wept just like a baby
    as i lay awake in bed

    and i know what it's like
    to lose someone you love
    and this felt just the same"

    nicholas zihninde victoria'nın görüntüsüyle yatağında ağlarken labrie öyle bir çıkış yaparki zaten dolmuş olan gözlerden bir kaç damla süzülür peşpeşe...

    "she wasn't given any chioce
    desperation stole her voice
    i've been given so much more in life
    i've got a son, i've got a wife"

    der nicholas hakettiğinden fazlasına sahip olduğunu düşünerek. ve hayatın ne kadar adaletsiz olduğunu gözler önüne serer. kendi sahip olduklarınızı ve başkalarının sahip olmadıklarını düşünüp şans ve haksızlık arasında kalırsınız. öyle ya... kimileri bir umuttan bile yoksundur aslında...

    "i had to suffer one last time
    to grieve for her and say goodbye
    relive the anguish of my past
    to find out who i was at last"

    nicholas'ın geçmişiyle yüzleşirken çektiği acının tarifini merak eder insan. 'herhalde bundan daha iyi olamazdı' der bir "hoşçakal" için göze alınabilecek şeyleri düşününce...

    "the door has opened wide
    i'm turning with the tide
    looking through her eyes"

    nicholas geçmişiyle yüzleşmeye kaldığı yerden devam ederken siz dalar gidersiniz ölümün sonsuzluğuna. hüzün ve huzurun arasındaki ayrımın ne kadar silik olduğunu farkeder, kaybetmenin hüznünü ve kaybolmanın huzurunu yaşarsınız tek bedende...
  • baslangici the great gig in the sky'dan esinlenilmis olmasi muhtemel dream theater sarkisi. bence sirf bu yuzden bile guzel.
  • dream theaterin 1999 cikisli scenes from a memory adli konsept albumunun yedinci, albumun besinci organik bolumunun* tek sarkisi. dorduncu bolumle birlikte nicholasin victorianin yasadiklarini hatirlamasi ve victorianin olumunun ardindaki sir perdesini aralamasi anlatilir. onceki parcada* victorianin olumu bir belgesel havasinda verilirken, bu sarkida nicholasin victorianin gozunden gordukleri* anlatilmakta ve victorianin hislerine tercuman olunmaktadir. sonraki parcada* ise albumun havasi agresiflesmekte ve nicholasin kendi icinde onceki hayati* ile miracle mucadelesi cozulmeye calisilmaktadir.
  • eslik etmenin en guzel oldugu, labrie'nin sesinin pek bir acikli ciktigi, ergen zamanlarimda utanmadan 'miymiy' diye niteledigim, asmis sarki.

    basi pink floyd parcasi zannedilebilir.
  • live scenes from new york yorumu, john and theresa solo spot'in akabinde, terbiyesizlik.
  • ulaşabildiğim kadarıyla birkaç tane farklı versiyonu bulunmaktadır bu şarkının... the making of scenes from a memory'de, elektro gitar yerine saksafon kullanılmış, vokallerin biraz farklı olduğu bir versiyon vardır, prodüksiyonuna çok uğraşmadıklarından çok sade tınlar.

    benzer bir versiyon through her eyes single albümünde yer alır. şarkının orijinalinde yer alan a capella başlangıcı ve james labrie'nin vokallerine alternatif versiyonda kullanılan saksafon partisyonları eklenmiştir.

    lifting shadows kitabıyla gelen cd'de tamemen enstrumental, piyano, gitar, bateri ve bas ile icra edilmiş bir versiyonu daha bulunmaktadır, vokaller eklenmemiştir. daha sakin ve kafa dinlemelik bir hal kazandırılmıştır. (öyle ki, entel yemeklerinde arkaplana bile koyabilirsiniz.)

    fakat sonundaki solo eklentisi sebebiyle, live scenes from new york'ta icra edildiği halini ben çok ayrı tutarım. şarkının sonunda grupça iş başına geçerler. john petrucci duygusal ve hoş bir soloyla şarkıya ayrı tat katar, kendini tutumayıp araya attığı "ülülülülülü"leri bile ayrı güzeldir.

    hoş şarkıdır tabii... sakin ve umut dolu tınlasa da, aslında hüzün dolu, kırık kalpli bir hikaye anlatır.
  • çok fena, çok. arabesk din, dil, ırk tanımıyor ki.

    "i felt so empty as i cried
    like part of me had died"

    kısmında james labrie öyle bir "died" der ki, demez aslında, bir şeyler ölür bir yerlerde. ilk dinlediğimde geldiğini göremedim ama sonra artık her dinlediğimde bunu diyeceği yere yaklaştığında, nefesimi tutuyorum ben de, bırakıyorum ölsün bir şeyler birkaç saniyeliğine. bir sözcük ya, bir sözcük sırf söylenişi itibariyle yıkabilir mi insanı en olmadık anda?
  • işyerinde gözlerimin dolmasına ve bunu saklamak için kasmama sebep olan dream theater şaheseri.

    i had to suffer one last time
    to grieve for her and say goodbye
    relive the anguish of my past
    to find out who i was at last

    mısraları ile yol gösterir.
  • hikayesi müziğinde gizli dream theater parçası. hikaye, satır satır ve kelime kelime okunur parça dinlenirken.
  • muzigi huzur veren, sozleri du$unduren, tekrar tekrar dinlenilmesinden de bikilmayan bir parca.
hesabın var mı? giriş yap