• uzun yillar hayalini kurduktan sonra dun kendilerini canli izleme sansi buldugum grup.

    izledigim konserlerin cok buyuk bir kismi hep cok ozeldi. o zamanlardaki yasantim, o ortamda bulundugum ruh hali, birlikte izledigim insanlar vs. derken her konser baska bir tat birakti agzimda. kimisi cok heyecanliydi, kimisi cok gazliydi, kimisi cok akilda kaliciydi, kimisi kotu bir konser olsa da anlatilacak anilar birakti, kimisi de muzikal anlamda ust duzeydi. ancak dun izledigim konseri nasil tarif edecegimi bilemiyorum. ilk aklima gelen nokta, culling voices'ta gokyuzuden yagan konfetilerin isiklar araciligiyla kelebek gibi gozukmeleri ve sarkinin da etkisiyle gozlerimden akan birkac goz yasi. o kadar buyulu bir andi ki sanki bu dunyada degil gibiydik o konserde bulunan herkesle birlikte. sadece culling voices'ta degil, tum sarkilarda sanki bu dunyada gibi degildik.

    grubun muzikal kalitesine ise diyebilecek hicbir lafim yok. canli performansi album kalitesinde olan cok nadir birkac grup izlemisimdir. tool ise kesinlikle en tepede diyebilirim bu konuda. her birinin kendi enstruman kabiliyetlerine diyebilecek tek bir kelimem yok. ama danny carey'yi ayri tutmam lazim. dunya gozuyle kendisini izledigim icin kendimi cok sansli hissediyorum. ayrica konser gunu ayni zamanda dogum gunu olan justin chancellor'a buradan tekrar iyi dileklerimi gonderiyorum.

    bir diger bu konseri tarifsiz ve cok ozel kilan nokta ise son sarkiya kadar hic kimsenin telefonunu cikarip tek bir fotograf bile cekmemesiydi. konser oncesinde defalarca uyarilmamiza ragmen ilk sarkidan sonra maynard james keenan'in da "tatli dilli" uyarisiyla tek bir kisi bile telefonunu cikarip video cekmeye cesaret edemedi. peki sonuc nasildi? inanilmazdi! salon tamamen karanlik kaldiktan sonra sadece grubun isik ve gorsel kullanmasiyla muhtesem bir atmosfer yakalandi ve tek bir saniye bile gozumu ayiramadim bu sovdan.

    izledigim her konserden sonra hep sunu derim: "umarim bir gun bu sanatciyi/grubu en az benim kadar seven herkes izler." muzik boyle bir sey. birlikte tecrube edince, guzel konserlerde bir araya gelince cok daha degerli oluyor. tool'un konserlerinin bu anlamda hep cok baska oldugu soylenirdi yillarca. cidden de oyleymis. umarim boyle bir grubu, en az benim kadar seven herkes bir gun izler ve anlatmakta zorlandigim anlara herkes sahit olur.
  • spotify'a gelmiştir sonunda. son mp3 dosyalarınıza veda edebilirsiniz. *
  • *** is bu entry tool'u taniyan bilenler icin degil, tanimayanlar icin girilmistir ***

    tartışmasız rock ve metal müzik camiasında son 20 yıl içersinde ortaya çıkmış en önemli gruplardan biridir tool. başka hiç grubun başaramadığı bir şeyi başarmış, muzikalitelerinden bir sey kaybetmeden kendine ozgu bir tarz icersinde underground kalarak genis kitlelere ulasmayi basarmistir.

    simdi biraz geriye gidip rock tarihine kisa bir goz atalim:

    80 yillarda muzik dunyasi, donemin politik ve ekonomik yapisina uygun olarak, gelismis bir ticari sistem icersinde kurallarinin belirlendigi olgun bir endustri haline donusmustur. bu da kendini o donemki muzik gruplarin kalitesine direkt olarak yansitmistir. tool'un kurulduğu 90lı yılların başı popüler rock müzik tarihindeki dönüm noktalarından biridir. bu dönemde ortaya çıkan grunge ve alternative rock akımları, 80 dönemine hakim olan heavy metal müziği ve türevlerinin etkisini bir anda bastırıp, popüler rock müzik tarihinde yeni bir dönemin başlangıcını açmıştır. sahsen rock ve metal turleri acisindan muzikalite kapsaminda cok da verimli bir donem oldugunu soyleyemeyecegim. pearl jam, nirvana, soundgarden vb basarili gruplar ortaya orijinal ve kaliteli bir seyler koymaya ugrassa da, rock muzik genel olarak bir duraklama icersine girmistir bu donem. 80 li yillarda sistemini gelistiren muzik endustrisi, 90 larin muzikal yapisini dogal olarak etkilemistir. bu evre rock müziğin geleneksel türleri dışında yeni arayışlarda olduğu bir süreçtir.

    1992 yılı opiate epleri ile ilk ciddi çıkışlarını yapıp, onu izleyen yıl piyasaya sürdükleri undertow albümleri ile müzik dünyasında az rastlanan türden bir grup olduğunu kanıtlamışdır tool (opiate çıktığında undertow albümünün bir kismi yazılmıştı). bütün diger türlerin, muzik gruplarinin arasindan siyrilip, kendi tarzlarini yaratip basariya ulasmayi becermis nadir gruplardandır. sahip oldukları deneysel yaklaşım, kesinlikle rock müzik ailesine mensup olsalar da tool'u diğer gruplardan ayırmaktadır. çoğu insanın aksine ben tool'u undertow albümlerindeki eşsiz bir videoya sahip olan prison sex şarkısıyla keşfetmistim o yillar.

    şarkılarının orkestrasyonu, kompleks poliritmik yapısı ve deneyselliğiyle müzikal olarak metal, alternative rock ve progressive rock karışımı bir tarz belirlemelerinin yanında, sahip oldukları estetikle de karanlık, ağırlıkla art rock özellikleri taşıyan bir stil yaratmışlardır. felsefi, dini, psikolojik, mistik ve spiritüel izlenimler taşıyan şarkı sözleri, zaten özel efekt artisti olarak film endüstrisinde çalışan gitaristleri adam jones'un etkisiyle kompleks bir görsel sos eşliğinde canlandırılmıştır ki tool'u tool yapan en önemli noktalardan biridir bu (aynı dönemde ortaya çıkmış olan jane's addiction'ın sanatsal bohem özelliklerini, post-punk etkileriyle progressive rock ve metal çatısı altında birleştirmişlerdir bana kalırsa). [burada bir zamanlar okudugum bir maynard röportajından ekstra not düşeyim: 90 yıllarda davet edildikleri küçük bir hayır amacli girisimde performans sergilemeleri istenmiş tool uyelerinden. alice in chains ve benzeri gruplar da davetliymis. diger muzisyenler akustik enstrumanlarıyla gelip bildik, klasik, sıradan bir dinleti sunmuşlar millete. maynard ve saz arkadaşları ise kendi aletlerinin yanında, tencere, tabak, çanak, çömlek gibi şeyleri getirip herkesin şaşkın bakışları arasında bir tür sanatsal ses performansı sunmuşlar bu da grubun ne kadar sıradışı düşündüğüne cok güzel bir örnektir.]

    1996 yılı aenima albümleri tarzlarini tam anlamıyla oturttukları bir olgunluk dönemi eseridir. bu albüm 1994'de kanserden ölen, grubun kankası amerikalı stand up komedyeni bill hicks'e adanmıştır. hicks'in showlarından skeçler, samplelar aenima'da sıkça duyulur (third eye şarkısının başındaki konuşma hicks'e ait mesela). ayrıca bu albümün ilk baskıları özel optik kapaklarla piyasaya sürülmüştür. (bu limited edition cd lerini bir tanesi bir arkadaşimda vardı, yıllar önce görmüştüm. kapak resminde kaliforniya bulunuyordu ve hareket ettirdiğinizde okyanusa karışıyordu, aynen aenima şarkısında bahsedildiği gibi.

    ve lateralus... bu 2001 yılı albümleri bence grubun kendini aştığı en iyi yapitidir. plak şirketleriyle olan hukuki problemler yüzünden bu albümün piyasaya sürülmesi zaman almıştır ama beklemeye degmiştir sonuç. tabii bu arada maynard'ın a perfect circle gibi başka bir projeyle meşgul olması "acaba dağılıyorlar mı?" dedikodusuna sebep olmuştu zamanında ama lateralus herkesin yuregine su serpmisti.. müzikal olarak eksiksiz olan albüm, içerik olarak da bunu göstermekteydi. tool'dan beklenecek şekilde simya, astroloji, okkultizm ve kabbala konulari etrafinda danseden lateralus, kendini aşma, üstünlük, varlığın ötesine geçme temalarını anlatir ki bu konu şarkı sözlerinin yanında saydam sayfalardan oluşan albüm kapağında da kendini görsel olarak gösterir. (lateralus şarkısının fibonacci sayılarını izleyen ritmi yüzünden, albümdeki şarkıları belli bir sırada dinleyince özel bir hikaye anlatıldığı rivayeti almış yürümüştür ama bu daha çok tool hayranlarının yaptığı "öküz altında buzağı arama" hikayesidir bence -şimdi nerede okudugumu hatırlamıyorum ama, ya maynard ya da danny roportajlarindan birinde böyle bir şeyin olmadığını söylemişti. fakat albümdeki "disposition," "reflection," and "triad" şarkıları birbirini izleyen 23 dakikalık tek bir şarkıdır aslında. orijinal albüm kapağını dikkatle inceleyince, kapakta yer alan elektrik devre diyagramının bu şarkıları birleştirdiği görülür).

    lateralus'un ardına çıkan 2006 yılı 10000 days ise başlı başına bir hikaye. şahsen lateralus'un müzikal olarak biraz daha ağır ve iyi olduğunu düşünüyorum ama bu iki albüm hemen hemen aynı seviyede gözümde (sadece 10000 days biraz daha duygusal bir hava taşıyor gibi, bu da sanırım albüme adını veren konu yüzünden olsa gerek).

    müzik dünyasındaki bir çok grup belli bir seviyeye ulaştıktan sonra bir gerileme evresine girer, ortaya çıkardıkları albümler başarıya ulaştıkları albümlerin seviyesine çıkamaz çoğu zaman. tool ise her albümde kendini aşmanın bir yolunu bulmustur. bu da onlari diğer gruplardan ayıran en büyük fark. 10000 days'de müzikal olarak aynı seviyeyi tutturmalarına rağmen albüme kattıkları görsel ve içeriksel derinlik kesinlikle siradan muzisyenler olmadiklarini gosteriyor.

    grubun canlı performansının seyrettiğim konserler arasinda en iyilerinden biri olduğunu da belirtmeliyim. maynard'ın nerdeyse tiyatral show'u, danny'nin virtüözitesi, adam ile justin'in 4-4'lük performansları bir "grup" konserinin nasıl olması gerektiğine mükemmel bir örnek. tool'u özel bir grup yapan noktalardan birisi de, grup uyelerinin hayranı oldukları yılların progresif rock grubu king crimson'ın tool konserlerinde alt grup olarak çıkmasıdır bence. boynuz kulağı geçer deyimini ispatlayan iyi bir örnek bu sanirim. gerçi king crimson'da aynen gibi tool belli bir kategoriye sokulmakta zorlanan bir grup, crimson gitaristi robert fripp özellikle bu tür kategorizasyonları oldukça kısıtlayıcı bulduğunu sık sık söylemiştir ama konumuz o değildi değil mi.
  • spotify'da yoklarmış.... yeni albümleri ne zaman çıkacakmış.... konsere ne zaman geleceklermiş, dünya gözüyle görelimmiş....
    maynard efendi devamsızlık yapıyormuş, şarap bağlarıyla uğraşmaktan yeni albümün çıkmasını engelliyormuş, tool üstünde kirli oyunlar oynanıyormuş.... büyük resmi görmek lazımmış.... bi takım olaylar olaylar filan....
    ne biçim insanlarsınız lan? valla tiksindim ya.
  • son albümle ile ilgili ilk entry buydu. kütük gibi bir entry yazayım şimdi.

    aradan nerdeyse 10 ay geçmiş. bu süreçte albümü defalarca dinleme şansı buldum. sadece tool değil, a perfect circle, puscifer gibi grupları da dinlemeye çabaladım. bol bol meshuggah nothing de dinledim. soen bile dinledim yokluktan, hiç sarmadı. olabildiğince kulaklık ve kaliteli bir ses sistemi ile, yüksek seste. sonra maynard'ın albüm hakkındaki yorumlarını, orada burada yapılan röportajları filan dinledim. neler yapıyorlar bakındım. şu on ay içerisinde biraz şunu fark ettim aslında: müziğe eskisi kadar tutkuyla bağlı değilim ve eskisi kadar keyif de almıyorum. yeni şeyler keşfetme hevesim eskisine nazaran yüzde 10 filandır. yaşlanıyorum heralde.

    baştan uyarayım, tool grubuyla yeterince ilgili değilseniz sizi yoracak bir entry bu, bol bol tool tarihi var, bol bol işkembeden uydurduğum tahminler var, bol bol canı sıkılan bir suser var: so... read at your own risk.

    bu entryi girmeye pek niyetim yoktu aslında. dün youtube'da puscifer'ın apocalyptical şarkısını dinlerken aşağıya gözüm kaydı, en beğenilen yorumlarda birinin maynard'ın ne kadar muazzam, acayip şahane birisi olduğunu ve 3 mükemmel grupla üç mükemmel iş yaptığını, eşinin benzerinin olmadığını filan yazdığı yorumunu okudum. gruplara bakıyorum, tamamı cacıkistan olmuş. motivasyonum bu oldu.

    maynard hiç de acayip şahane bir adam değil bence.

    ilk başta entry yazma sebebim de malumunuzdur, tool gibi komplike şarkılar üreten grupların yeni albümleri ilk dinleyişte pek idrak edilmez, zaman vermeniz gerekir. her dinleyişte şarkılarda farklı bir ayrıntı fark edersiniz, sözleri ezberledikçe eşlik etmek keyif vermeye başlar, aksak ritmler kulağınıza zamanla oturur vs... bakayım dedim gerçekten de ben mi idrak edememişim. 10 ay sonra ikinci bakış olsun istedim ama bakılacak pek bir şey de bulamadım. daha çok "neden böyle oldu" kısmına odaklanasım geldi.

    ilk entryden bu yana bende değişen şeyler sadece şunlar oldu; invincible ve pneuma için daha güzel şeyler söyleyebilirim. fear inoculum'un da melodisi biraz hoşuma gider oldu ama şarkı hala cacık tadında. hala en iyi şarkı 7empest. zaten yedi tane şarkı var albümde, sevebildiğim üç tanesi oldu. gerisini artık direkt geçiyorum, playliste koymuyorum filan... bu albüm olmamış. 10 ay sonraki yorumum budur.

    belki çoğu insanın atladığı bir detaydır ama grup lateralus albümünü çıkarırken dağılma tehlikesi geçirmişti zaten. 9/11 zamanında çıkan albümde yer alan bir şarkı medyanın ilgisini çekmişti; schism. 11 eylül saldırılarından sonra abd ulusunda oluşan müslüman-hıristiyan ayrımına atıf yapar gibi bir şarkıydı ama her ne hikmetse saldırılardan önce yayınlanmıştı. hatta, ilginç bir anektod, maynard olaylardan 2 gün sonra verdikleri bir konserde gaza gelmiş ve milliyetçi duyguları kabarmış şekilde "usa! usa!" diye bağıran kalabalığa "you're all gonna be real bummed-out when you find out it was the usa that did it" (türkçe çevirisiyle bu saldırıyı yapanın abd'nin kendisi olduğunu fark ettiğinizde baya canınız sıkılacak) gibi o dönemde o ruh halindeki öfkeli kalabalığa söylemesi sekiz okka taşak isteyen bir laf filan etmişti ve ben maynard reise biat etmiştim o dönem.

    ilgili konser kaydı şurada

    işte bu dönemde maynard ile yapılan bir röportajda schism'in hikayesi kendisine sorulduğunda "lateralus için çalışırken kötü dönemler geçirdik ve neredeyse dağılıyorduk, bu şarkıda geçen sözler biraz da bunlar düşünülerek yazıldı" gibi sözler etmişti. ben bunu lateralus'un mastering kalitesini analiz eden, joe barresi ile yapılan bir röportajın da yer aldığı bir sitede okuduğumu hatırlıyorum ama şu anda bulamıyorum o siteyi. o yüzden kaynak belirtemeyeceğim. ( joe barresi danny için stüdyodan içerde 4 tane davulcu varmış gibi sesler çıkıyordu babında laflar ediyordu o röportajda) suserlardan bulan olursa eklerim. (bahsettiğim kişi joe barresi olmayabilir, tam hatırlamıyorum)

    her neyse, sadede geleyim. uzun bir tool ve maynard tarihi. danny carey karşılaştırması da var bol bol.

    post-aenima - pre-lateralus döneminde olan bitenleri araştırdığınızda en net göreceğiniz şey maynard'ın endüstride alternatif müzik alanında isim yapmış kim var, kim yok, herkesle içli dışlı olmaya başladığıdır. r.a.t.m. gibi zaten eskiden beri adam jones ile kanka olan grupların konserlerinde konuk sanatçı olmalar, deftones gibi sıyrık adamların albümlerinde mixing sürecinde stüdyoda sabahlamalar, n.i.n. ekibiyle özel sohbetler, beraber besteler... maynard o dönem gerçekten ilgisini çeken herkesle arkadaşlık kurmuş ve zaman ayırmış. açıkçası biraz araştırdığınız zaman turneler dışında tool ekibiyle bir şey yaptıklarını görmeniz olası değil ama diğer herkesle kayıtlarını bulabilirsiniz. aenima döneminde maynard yoğun şekilde sex-drugs-rocknroll kafasına teslim olmuş zaten. şimdi bunları neden anlatıyorum? çünkü orada danny carey gibi bir adam var. danny bu tür şeylerden pek haz etmeyen, bir müzisyen olarak mükemmele ulaşabilmek için her daim idealist kalması gerektiğini düşünen, bildiğin mistik-ezoterik bir inançla yaşayan birisi. karşı karşıya hiç gelmedik ama bunca yıldır takip ettiğim kadarıyla çok alçak gönüllü bir yapısı var, bunun yanında aşırı da gıcık karakterde biri, seni bir sebepten sevmediyse çok ilginç metodlarla itin götüne sokabilir. bildiğim kadarıyla hayatının hiçbir döneminde uyuşturucu kullanmamış, groupielerle yatıp kalkmamış, bu tür saçmasapan hayatlara özenmemiş, böyle yaşamamış biri. böyle tanınıyor. bu kafada bir adamın kokaini beyne çekip davul çalması zaten hiçbirimizin inanmayacağı bir şeydir. ama işte gelin görün ki grubun en popüler elemanı olan maynard tam anlamıyla danny'nin zıttı birisi olup çıkıyor. diyeceksiniz ki eskiden öyle değil miydi? baktığınız zaman aenima ve undertow dönemlerinde grubun stüdyolarda beraber sabahladığını, albüm için beraber uğraştığını, dört kişi birlikte takıldıklarını rahatlıkla görebilirsiniz. kanka gibiler ve takılıyorlar. tüm bunlar aenima albümü sonrası bitiyor. grup lateralus döneminden beri 3 kişi. maynard ortalarda yok. cevabı siz verin yani. anlayamadığım bir şekilde, buna dair internette çok fazla bir şey de yok. bu kadar hayranı olan grubun hakkında dağılma gibi bir dedikodu çıkmasına sebep verecek şeyler varken ortada doğru düzgün bir röportaj bile yok.

    aenima albümü sonrası maynard'ın iyice salması mevzusu en nihayetinde a perfect circle grubunun kurulmasına kadar gidiyor. 1999 yılında maynard bambaşka bir grup kuruyor, bambaşka bir iş yapıyor. yukarıda anlattığım şekliyle grubun dağılma aşamasına gelmesini tetikleyen mevzulardan birisi de bu. tool ile doğru düzgün stüdyoya girmeyen maynard başka gruplarla projeler üretmeye başladıkça işlerin rengi değişiyor. danny carey de başka gruplarla çalmaya bu dönem başlıyor zaten. lateralus albümünün 2001 yılında çıktığını unutmayın. şimdi bir göz attım, wikipedia'da bile grup üçlüsü şarkılar yazarken maynard'ın dönüşünü bekliyorlardı gibi bir şey yazıyor... aslında biraz ortada yani olan biten, çok da zor ulaşılabilecek bir bilgi değil. sadece ilgi görmemiş. ilginç.

    danny tarafından yaşanan, maynard tarafından taşak geçilen bu okultizm-ezoterizm inancı da göze batmaya başlıyor. danny davullarında kabalistik semboller kullanıyorken, maynard röportajlarda lachrymology filan diyor, aleister crowley ile taşak geçiyor. bu da ilginç bir anektod olarak kalsın burada.

    a perfect circle başarılı oluyor, grup turneye çıkıyor, tool üçlüsü ise stüdyoda maynard bekliyor... bu dönemde olan bitene dair tek kelime yok internette ama tahmin etmek de çok zor değil sanırım. bildiğimiz anlamıyla tool bu günlerde sona eriyor. ekip artık üç kişi. lateralus'un yapım aşamasında stüdyoda olsalar da, bundan sonra maynard olaya sadece şarkılar enstrumantal olarak yazıldıktan sonra dahil oluyor. lateralus şarkılarına baktığınız zaman öfkeden arınma, kalıpların dışına çıkma, farklı düşünme, kendini bulma, ruhsal yolculuğunu tamamlama teması olduğunu görüyorsunuz. maynard ruhsal arınma mevzularıyla taşak geçen biriyken, scientology için şarkı bile yazmışken, birden değişmiş gibi sanki değil mi? maynard'ın şarkı sözlerinin o dönemlerde aşırı otobiyografik olduğunu da göz önünde bulundurursanız, aslında şarkılarda bahsedilen "tamamlanma"nın biraz da tool projesi ile alakalı olduğu yorumunu yapabilirsiniz. öyledir, değildir bilemeyiz ama akılda soru işaretleri oluşturuyor kesinlikle. zira grup ilk defa lateralus albümü ile uzun bir ara veriyor. tam 6 yıl. yeni bir albüm çıkarana kadar o zamana dek en fazla 2 yıl beklemiş ve 89-95 arası 1 ep, 2 lp çıkarmış olan grup ilk defa 6 yıl ara veriyor.

    şimdi biraz daha fanfact yapayım. tool'un undertow ve aenima albümlerindeki liriklere bakarsanız maynard'ın küçüklüğünden büyüklüğüne kadar süreçte yaşadıklarıyla hissettikleri hakkında çok şey bulabilirsiniz. sober, bottom, prison sex, jimmy, pushit, undertow, h. gibi şarkılar yüzde yüz otobiyografik ve örselenmiş bir çocukluğun izlerini takip ediyor, yetişkinliğe ulaşıyor, hatta kendisi de bir çocuk sahibi oluyor. iki albüm ve yaklaşık 7 şarkı boyunca anlattığı bir hikayesi var. tüm bunlar lateralus ile birlikte bitiyor, farkında mısınız? lateralus da elbette kişisel lirik içeren bir albüm ama tema artık bambaşka. daha yukarıdan, daha uzaktan bakan, yaşananları kişisel algılamanın ötesine geçmiş bir aklın ürünü.

    bu altı yıllık arada maynard puscifer grubunu kuruyor. a perfect circle ile 2 yeni albüm (birisi cover) çıkarıyor ve grup kış uykusuna yatıyor. bir sürü yan proje üretiyor, sürekli üretmekle meşgul ama malesef bu projelerin içinde tool yok. hadi neyse diyelim ama ürettiği yan projelerin hiçbirisi tool kadar başarılı değil, tool kadar güçlü değil. zaten a perfect circle'ın da sonu puscifer'ın kurulmasıyla oluyor. apc resmi olarak dağılmadı elbette ama açık konuşmak gerekirse dağılmamış olmalarının tek sebebi arada bir single çıkarıp, turneye çıkıp para kazanabilmek. başka bir amaçları yok. yani üç muazzam grupta üç muazzam iş yaptığını iddia ettikleri bu adamın grupları pek uzun ömürlü olmadığı gibi, yeni grupların kapasitesi de sınırlı. hiçbirisi tool olamıyor. ortaya çıkan işin muazzam olduğunu söylemek de bence çok mümkün değil. bence maynard sadece mer de noms albümünde başarılı bir iş çıkarmış. gerisi gayet ortalama.

    bunca laftan sonra gelelim 10.000 days ve fear inoculum sürecine. maynard'ın sahnede geri plana, ışığın olmadığı tarafa yerleşmesiyle başlıyoruz. grubun canlı performanslarında bile bir değişiklik var. maynard yıllar boyu turne turne gezip yorulmanın yorumunu şöyle yapıyor "sahneye çıkıp bağırarak şarkı söylemek kolay bir şey. bunu sürekli, her gün yapmak, değil"

    maynard'ın kafasında tool yok artık, başka projeler ile meşgul. grup üyeleri teker teker evlenmiş, çocuk sahibi olmuş, hayatları boyunca hiç girmedikleri bir moddalar. yapımcı işkencesi bitmiş, grup özgürce takılabiliyor. yaş olmuş 40. para bok. ün gırla... değişmemeleri imkansızdı ve ben de değişmelerini bekledim zaten. 2005 yılında puscifer kuruluyor ve 2006 yılında 10.000 days yayınlanıyor. albümün prodüksiyon aşamasında aceleye getirildiği, grubun normal rutinin dışına çıkarak stüdyoda tek tek çalışmak zorunda kaldığı, miksaj ve edit süreçlerinde bazen hiçbir grup üyesinin stüdyoda bulunmadığı bilgileri var aklımda. maynard yine yokları oynuyor, grup üçlüsü de her bir arada değil. daha çok danny tek başına stüdyoda bir şeyler kaydedip diğerlerine fikirlerle geliyor. onlar da zaman buldukça fikirleri büyütüyor. hatta justin evinde kurduğu ufak stüdyoda çalışıyor, yalnız takılıyor filan. buna rağmen the pot gibi bir şarkıyı yazmış olmaları cidden akıl sır erdirilecek bir şey değil.

    böyle böyle gidiyor 10.000 days çalışmaları. bildiğim kadarıyla da bu sebeple prodüksiyon şirketinden uyarı alıyorlar. en sonunda da yapacağınız işi sikeyim diyen şirket yetkilileri olayları hızlandırmak amacıyla millete mesaj atıp bitirin şu ıvır zıvır işleri de albümü çıkaralım artık diyor ve albüm apar topar çıkıyor. açıkçası bunun bir grup için faydalı olacağını hiç düşünmezdim. fear inoculum'un 13 sene aradan sonra gelmesi ve 15 dakikalık şarkılardan oluşması gerçeğini gördükten sonra diyorum ki; meğer tool gibi bir gruba tam olarak da bu lazımmış. birilerinin bunları ittirip kaktırması lazımmış ki bir şeyler olsun. oysa grup üyeleri bundan çok şikayet ediyorlardı.

    bildiğiniz üzere grup 10.000 days ile hiç yapmadığı bir iş yapmış ve konsepti olmayan bir albüm çıkarmıştı. tool diskografisinde en iyiler arasına girmesi muhtemel the pot, intension, right in two, rosetta stoned gibi şaheserler bu albümdeydi. dolayısıyla grup yine bir başarı yakalamıştı ama hayranların ağzında kekremsi bir tat da bırakmıştı. neden? dediğim gibi, konsept yoktu albümde. şarkılar harikaydı ama birbirinden bağımsız, farklı hikayeler anlatıyordu. baştan sona dinlemek istediğinizde eski albümlerde olduğu gibi büyük bir hikaye dinlemiş hissiyatına kapılmıyordunuz. bir şarkı çok kişiselken diğeri tüm insanlığa sesleniyordu. grubun olayı değişiyor gibiydi yani. alarm veriyordu hatta. peki bunun müsebbibi kim? maynard'dan başka bir cevabı olan varsa sebeplerini duymak isterim. sebep maynard'ın kafasında tool'un ömrünü tamamlamış bir proje olarak yer almasıydı. önüne konan ve enstrumantal olarak tamamlanmış şarkılara bir nevi "narrator" olarak, sanki belgesel sunuyor gibi davranıyordu.

    10.000 days sonrası olan bitene toolheads olarak hepimiz şahidiz sanırım. iki üç turne, iki üç haber sonrası kabuklarına çekildiler. danny kendini legend of the seagullman grubuna adadı sayılır. sürekli onlarla turluyordu bir ara. maynard şarap yapmaya başladı, puscifer ile cacık cacık albümler çıkardılar, kendisini anlattığı bir kitap yazdı ve adını "zıt şeylerin mükemmel uyumu" koydu. mütevazı abim benim.

    sonra sonra o kadar büyük bir baskı oluşmaya başladı ki sosyal medyada, maynard'ın her paylaşımının altına "yeni albüm ne zaman çıkıyor?" yazanlar normal yorum yapanları geçti. buna rağmen yaklaşık 10 sene milletle dalga geçti maynard. her seferinde millete trollük yaptı. bir kere mi ciddi cevap vermez insan? vermedi. danny de, garibanım, grup üyeleriyle yaptığı her işten sonra haber veriyordu, şunu yaptık, bunu yaptık, şu kadar uzun bir şarkımız var diye. podcastlere katılıp anlatıyordu insanlara şu şu yüzden geç kaldık diye. biliyoruz reis, biliyoruz biz niye geç kaldığınızı.

    fear inoculum ile ilgili sözün özü, bu adamların kimyası bozuldu bir kere. taa lateralus döneminden kalma sıkıntılar var. danny ve maynard sosyal hayatta bence artık görüşmüyor bile olabilir. buradan bakınca o kadar zıt, o kadar aykırı görünüyorlar ki, eğer çok iyi iki arkadaşlarsa şaşırırım. yaptıkları işlerin kalitesine ve müzisyen olarak hangi kalibrede olduklarına bakınca danny carey maynardın yanında ilah gibi devleşiyor. 59 yaşında olmasına rağmen eskisinden daha iyi davul çalabilen, fiziksel olarak hala taş gibi duran bu adama söylenecek söz yokken, şimdilerde mikrofonun dist ayarını açmadan çığlık atamayan maynard'a ancak bol bol cacık yemesini salık verebilirim.

    fear inolculum için de son olarak şunu diyeyim; aklımda şöyle bir şey var; şarkıları tek tek editlemek istiyorum. introlardaki gereksiz uzun (her biri yaklaşık bir buçuk dakika) gitar arpejlerini kesmek, bazı interlude kesimlerini kesmek, şarkıların bridge kısımlarını komple çıkarmak ve o şekliyle, her biri yaklaşık 7 dakika olacak şekliyle telefona atıp dinlemek istiyorum.

    bilmem anlatabildim mi?

    (sonuna kadar okuyan özelden yazsın, yürekten bir helal olsun demek isterim)

    edit: ben de diyorum neden bu kadar çok mesaj aldım? debeye girmişiz, hiç söylemiyorsunuz! neyse, keşke daha fazla özenseymişim yazarken. orada burada ufak tefek hatalar var ama idare edin artık. adettendir, buraya bir şeyler bırakmak lazım. eğer hala izlemediyseniz şunu mutlaka izleyin ve 59 yaşındaki bir adamın sıfır hata ile (evet, sıfır hata) 11 dakikanın üzerindeki poliritim dolu bir şarkıyı benim diyen gencin çalamayacağı kuvvetle ve o kuvveti kullanırken omuz ve bileği çalıştırarak, dirseği yormadan, kusursuz bir teknikle çalışına tanık olun.
  • tool grubunun tadını başka hiçbir grupta alamazsınız. kendilerine has mistik, felsefi bir müzik tarzlarına sahipler. komplike kompozisyonlarıyla dinleyenler eargasm'ın doruklarına ulaşır. bazen derin sözleriyle hepimizin hayata ve dünyaya karşı isyanına ortak olurken bazen de bir o kadar troll lyricsi olan parçalarla eğlendirebiliyor.

    işin güzel kısmı 1993'te çıkardıkları opiate şarkısında da aynı hissiyatı alabilirsiniz; aynı şekilde 2019'da çıkardıkları pneuma şarkısı da aradan geçen onca yıllara rağmen lezzetini koruyabilmiş. youtube üzerinden konser videolarını izlediğinizde hayrete düşmemek neredeyse imkansız. sahnede hala yeni keşfedilmeye başlamış bir grup gibi heyecanlı, bir o kadar agresifler. grubun vokalisti maynard james keenan neredeyse her konserinde farklı bir konseptle çıkıyor. bir konserinde kadın gibi giyinirken bir konserinde kovboy kostümü giyiyor. çok farklı bi kafa. sadece mjk hakkında sayfalar dolusu yazmam gerekebilir...

    tool konserlerinden birkaç derleme:

    sober efsanevi sober'in 1987'de ilk versiyonu
    tool-primus primus grubu ve tool'un bateristi danny carey'in beraber aenima ve my name is mud çaldığı bir konser videosu
    pushit mjk'nin südyen ve garip makyajla çıktığı bir konser 1998
    no quarter led zeppelin - no quarter cover 2015
    sober inanılmaz etkileyici sober performansı 1993
    pneuma danny carey'in miraca erdiği pneuma videosu 2020
  • adamlarin en son albumu ciktiginda bir sevgilim bile yoktu. albumsuz gecen bu surecte asik oldum, evlendim, cocuk sahibi oldum, hatta ufaklik 9 yasini gecti, arada malesef dedemi kaybettim, babami da az daha kaybediyordum direkten dondu adamcagiz. ıs hayatimda ise mecburi hizmet icin siirt'te bir yilimi gecirdim, ustune 2 kez is degistirdim. bak turkiye gundemindeki manyak hareketlilige hic girmedim dikkat edersen...

    benim icin bu kadar yogun ve degiskenlik iceren bir surecte degismeyen tek sey tool'un album cikarmamasiydi. hayatimda istikrar namina varolan ender seylerden biridir bu, yedirmem! gerekirse studyoyu basarim, o albumu cikarttirmam.

    yok yok, basimin ustunde yeri var tabi ama eskiden "tool yeni album cikarsin cocugumu keserim" diyorduk rahat rahat. simdi oglan koca kazik oldu, nasil kesecem ulan ben bunu!!!

    edit: sorun cozuldu gencler. 1-2 haftaya bizim iki numara dogacak. tesadufun boylesi asdafads

    bu arada o mubarek albumun hala cikmadigini soylememe gerek yok sanirim...
  • işleri bitirmenin verdiği rahatlıkla boş boş oturacağıma tool hizmeti yapayım, adam jones ile yapılan son röportajı türkçeye çevireyim dedim. sözlükteki tool severlere selamlar. öperim.

    *****

    adam jones tool hayranlarının ne istediğini biliyor. grup ocak ayında primus ile birlikte çıkacakları tur için hazırlıklarını tamamlarken, gitarist ve grup arkadaşları “benzersiz bir işitsel ve görsel deneyim” olarak niteledikleri şovları için bütçelerini maksimum düzeye getirmenin yollarını arıyor.

    50 yaşındaki gitarist diyor ki “ bizim canlı performansımıza dair yaptığımız şey her daim üretim sürecinde yatırabildiğimiz kadar çok para yatırmak ve ortaya çıkan şeyin olabildiğince heyecan verici olmasını sağlamaktır”

    “cd, tişört, poster ya da canlı performanslarımıza bakış açımız ‘gitseydin ne görmek isterdin, paranın karşılığını aldın mı yoksa daha fazlasını mı aldın?’ şeklindedir. söz vermek gibi olmasın ama cidden harika bir görsel deneyim üretmeye çalışıyoruz. benim için ilk olan her zaman görsellerdir, grubu görmek ikinci plandadır. eğer bir konser izleseydik sahnede görmek isteyeceğimiz de bu olurdu.”

    jones ayrıca hayranlarının beklentilerinin de farkında. ‘merhaba’ dedikten saniyeler sonra yeni albüm çalışmalarının iyi gittiğini, tur yolculuğunun sadece şarkı yazma sürecinde kısa bir mola hizmeti gördüğünü belirtiyor. grup, bu yılın başlarında bir yıldan uzun zamandır devam eden ve grubun tüm üretim sürecini ve ekonomisini olumsuz etkileyen davayı kazandı. zaferin sonunda arizona - tempe’deki şovlarında descending adında, çoğunlukla enstrümantal bir şarkı çaldılar. adam jones çaldıkları bu kısmı “çok daha uzun bir şarkının önbakışı” olarak nitelendiriyor.

    a.j. : “felsefem her zaman ‘bittiği zaman güzel olacak’ değil ‘güzel olduğu zaman bitecek’.

    soru: primus gurubuyla birlikte yollara düşeceksiniz birkaç ay sonra. daha önce beraber tura çıkmış mıydınız?

    a.j. : daha önce tek seferlik performanslarımız oldu fakat hiç tura çıkmadık, her defasında çok iyi olacağını konuşuyorduk. büyük hayranlarıyız.

    soru: tempe’deki festivalde onlar da vardı. orada konuştunuz mu?

    a.j. : eve gitmek için uçağa bindim ve yanımda birileri oturuyor. merhaba diyor, ben de merhaba diyorum ve “adam, ben primus’tan larry.” deyiveriyor. şaşırıyorum çünkü tanıyamadım, onu en son gördüğümde saçlarının uzunluğu ve rengi farklıydı. ”beraber çalmalıyız, beraber tur yapmalıyız” dedik. menajerimizle konuştuk ve kararlaştırdık.

    soru: bence primus’tan herb’ün geçen sene kalp krizi geçirmesi sebebiyle yerine danny carey’nin geçmesi ile birlikte o tur evrim geçirmişti. beraber performanslarını izleyebildiniz mi?

    a.j. : “sadece online izleyebildim. keşke canlı izleyebilseydim. cidden iyi iş çıkardılar çünkü danny’nin tarzı başka. ikisi de çok iyi davulcu ama müziği başka bir çeşniyle dinlemek keyifliydi. bence danny dünyanın en iyi davulcusu. tool’da çaldığı için söylemiyorum bunu, gerçekten bence en iyisi o. onunla beraber çalmak ne kadar mutluluk verici bir şey size anlatamam. her neyse, performansları güzeldi ve en güzel şey de tim artık iyileşti. kariyerlerine devam edip güzel şeyler yapabilirler artık.”

    soru: yeni görseller hazırladınız mı tur için?

    a.j. : evet, her zaman en son çıkan, en yeni ışıkları alıyoruz ve üreticilerin yerine beta testlerini biz yapıyoruz (gülüyor). eğer izin veriliyorsa lazerlerimiz oluyor. bazı alanlarda lazer kullanılması yasak, bazı alanlarda kısıtlı vs….

    zaten video ve ışık ekipmanlarını kullanan arkadaşlarımız neredeyse grubun bir üyesi, müzisyenler gibi. çünkü onlar da müziğe göre bizimle birlikte çalışıyorlar. bazen şu tarz sorularla karşılaşıyoruz; “performanslarınızın ne kadarı canlı?”, “nasıl görsellerle bu kadar mükemmel bir uyum sağlayabiliyorsunuz?” çünkü klavyenin başında neredeyse bizimle birlikte çalan bir arkadaşımız var.

    soru: bu seneki cadılar bayramında, yıllardan sonra ilk defa the grudge çaldınız. önümüzdeki tur için playlistte değişiklikler var mı?

    a.j. : evet. genellikle playlistimizi maynard belirliyor, en nihayetinde şarkıları söyleyecek olan o ve bazen sesi çok hassas oluyor, bazense gününde oluyor. ben de her daim aynı şarkıları çalmak istemiyorum elbette.

    soru: yeri gelmişken sorayım; tempe’de descending diye bir yeni şarkı çaldınız.

    a.j. : evet. bitmemiş bir şarkı. 13 ya da 14 dakika sürmesi muhtemel bir çalışmamız var. kısaltılmış hali gibi düşünün. yeni bir şarkı. gerçek film için çekilen ne idüğü belirsiz bir film trailerı gibi (gülüyor). bazen şarkıları birbirine katıyoruz, genelde de yeni şeyler çıkarıyoruz. ama bu sadece ne duyacağınıza dair ufak bir tadımlıktı.

    soru: bu tadımlıktan öte bir şeydi ama –playlistte adı yer alıyordu.

    a.j. : evet. ama mesela playlistte justin yazdığında bir intro çalar ya da oyalanır. onun gibi bir şey. şarkının önceki adı bluegrass filandı. şimdi bu oldu.

    soru: hipnotize edici bir şarkı.

    a.j. : evet, şarkı cidden harika. kısa versiyonunu çalarken aslında asıl şarkıya geçmek istediğimiz bir şey. ama o kısmı henüz ortaya çıkarmak istemiyoruz. test ediyoruz. geri dönüşler iyi olduğu için mutluyuz. son haline ulaşmadan bir şey göstermek istemiyoruz.

    soru: yeni albüm nasıl gidiyor?

    a.j. : harika. çalışma akıcı şekilde ilerliyor ve ortaya çıkan şeyler adına gerçekten çok mutluyum. heyecanlıyım ve bitmesi için sabırsızlanıyorum. uzun zamandır çok özlediğim bir şey bu. sahip olduğumuz şu güzel işbirliği yani, ne de olsa hepimizin çok farklı ağız tadı var, ama bir araya gelince güzel şeyler oluyor. güzelliği olan bir şey.

    soru: bu senenin başında 10 şarkı hakkında farklı fikirlere sahip olduğunuzu söylemiştiniz. şu anda neredesiniz?

    a.j. : şu anda sanırım 20 ayrı şarkı fikrine sahibiz. tabi ki 20 şarkının tamamı albümde yer almayacak. sadece takılıyoruz. ama elinizde kullanabileceğinizden daha fazla şarkı olması, yetersiz şarkı olmasından çok daha iyi bir şey. en sevdiklerini seçiyorsun aralarından.

    soru: maynard yazdığınız şeyleri dinledi mi?

    a.j. : evet. ftp ve dropbox aracılığıyla görüşüp paylaşıyoruz. o başka işlerle uğraşıyor şimdi, bu yüzden onu da kaçırmamaya çalışıyoruz. bazı sözleri yazdı ama hala çalışıyor ve bitirecek. en iyi şeyler şarkı bittiğinde başlıyor. tüm halini duyduktan sonra ben lead gitarları yazıyorum. şarkı bitmeden lead gitar kısmını yazmıyorum. maynard şarkıyı bitirdiğinde, nasıl biteceğine karar verdiğinde tamamlanıyor. ama o ana dek sürekli deviniyor.

    tool’un meselesi şu ki 4 eleştirel düşünen farklı adam var, yani süreç kolay ilerlemiyor ama sonuçta da çok ödüllendirici. dolayısıyla evet maynard yeni müziklerle haşir neşir oldu, bu süreçte de değişti ama bu her zaman böyleydi, her zaman böyle olacak ve bu bizim çalışma şeklimiz.

    soru: soruyorum çünkü son röportajlarında pek bir şey söylemedi.

    ınternette yazan her şeye inanmamak lazım. bazen national enquirer gibi oluyor internet; saçma haberleri de okuyabiliyorsunuz. metnin içinden bir cümleyi cımbızlayabiliyorlar ya da şakaları anlayamıyorlar.

    soru: maynard “tool beni cadılar bayramı şovu için ikna etmeli” dediğinde şaka yaptığını anlamıştım…

    a.j. : olay şu; her daim gazeteciler tarafından sorulara maruz kalıyorsunuz. maynard’ı tanıyorum ve kendisi hiç sabırlı birisi değil, bazen çok sarkastik de olabiliyor, hele bir de dangalak bir gazetecinin aptalca sorularıyla karşı karşıyaysa ya da ağzından laf almak için numaralar çeviriliyorsa... maynard için tool dışındaki projeleri en az tool kadar önemli ve bunların olmasını sağlayan kitlenin de tool hayranları olduğunun farkında. dolayısıyla, neden böyle bir şey diyeceğine dair en ufak fikrim yok. eğer şaka yapmıyorsa bunun tek bir anlamı var demektir; gazeteci maynard’ın laflarını cımbızlıyor.

    yani, eğer gerçekten bir tool hayranıysanız sizin yerinizde olsam tüm bunları görmezden gelirdim, ortaya çıkarılan şeye bakar ve dizi filmlerdeki saçmalıklara benzetilmeye çalışılan bu haberleri hiç önemsemezdim. ama işte herkes haberlerde birilerinin osurduğunu filan görmek istiyor sanırım.

    soru: yani grubun içinde hiç problem yok?

    a.j. : evet evet. gayet iyiyiz.

    soru: konuyu değişiyorum. depeche mode’un solisti dave gahan geçenlerde bir röportajında sizinle 90’lı yılların başında beraber takıldığını filan söyledi. ikiniz nereden tanışıyorsunuz?

    a.j. : evet. ortak arkadaşlarımız var ve farklı zamanlarda çok denk geldiğimiz oldu. ben zaten depeche mode hayranıyım. dave çok tatlı bir adam. ayrıca ne kadar dünya çapında tanınmış bir rock star olursa olsun gerçekten gayet alçakgönüllü, ayakları yere basan biri, herkesin sevdiği şeyleri seviyor, herkes gibi zevkleri var.

    soru: son olarak, bu son turunuzdan başka, gelecek sene için ne planlıyorsunuz?

    a.j. : daha çok tur yapmak isterim. benim için gitaristliğin en güzel yanı bu. ama şu şarkı yazma işine bir an önce geri dönmemiz ve kaydı bitirmemiz, sözleri yazıp gerçek manasıyla güzel hale getirmemiz gerekiyor ki daha çok tur yapalım.
  • hakkında kısa kısa notlar ;

    maynard james keenan arizona'da the caduceus adında şarap imalathanesine sahiptir.

    kliplerinde özellikle etkisi belirgin olan adam jones efsanevi görsel efekt uzmanı stan winston ile beraber terminatör 2 , hayalet avcıları 2 ve jurassic park gibi filmlerde de çalışmıştır.

    davulcu danny carey uzun boyu ve devasa cüssesinden dolayı green jellö grubunun cereal killer albümünde danny long legs olarak anılır ve bu albümde three little pigs şarkısında maynard ile düet yapılmıştır.

    tool adam jones , maynard james keenan ve danny carey kemik ekibinden oluşurken 2 kez bas gitarist değişmiştir.

    justin chancellor tool grubundan önce peach grubunda çalıyordu ve bu grubun 1994 tarihli giving birth to a stone albümünden you lied parçası 2000 tarihli tool albümü salival içerisinde de yer almaktadır.

    tool'un 1991 tarihli demo kasetinin adı 72826'dır. bu rakamlar telefonun tuş takımında şeytan anlamına geliyordu.

    opiate albümündeki iki canlı kayıt green jellögrubundan bill manspeaker evinde kaydedilmiştir.

    albümleri olan undertow kapağı adam jones'a aitken bazı müzik dükkanları sansür uygulamış ve albümün kapağına barkod resmi koymuştur, aldığınızda orijinal sanat eserini adresinize göndereceğiz diye içerisindeki not ile birlikte satılıyordu.

    1996 tarihli ænima albümündeki die eier von satan şarkısı aslında bir tariftir. şeytanın yumurtaları anlamına gelen ve haşhaşlı fakat yumurtasız cookie tarifi.

    1996 yılında yine ænima albümünden third eye parçası bill hicks uyuşturucu kullanımı ve yaratılış ile alakalı sözleriyle başlıyor daha sonra bu parça timothy leary sözlerini de içermiştir.

    2001 yılında lateralus albümünde efsanevi sanatçı alex grey ile çalışılmıştır.

    lateralus albümünden faaip de oiad parçası coast to coast am şarkısına 1997 yılında meşhur area 51 ile alakalı çağrıda bulunuyor.

    2006 yılında çıkarılan 10000 days albümündeki bulunan lensler albümü bir nevi stereoskoba dönüştürmektedir.

    david fincher filmi panic room'da raoul rolü ilk olarak maynard james keenan'a teklif edilmiştir.
  • belli zamanlarda bu başlığa girip hakkında yazılanları görünce şaşırdığım grup.
    daha önce "çok övüldüğü için bu kadar çok sövülen" bir şey görmemiştim.
    çok az seviyede dream theater dinleyen ve çoğu progresif metal grubunun iç baydığını düşünerek bu tür müzikten kaçınan biriyim normalde.

    ama tool bambaşka. nasıl anlatmalıyım bilmiyorum. çoğu zaman şarkı sözlerini anlamıyorum bile, bazen gerek bile olmuyor. bazen okuduklarım, izlediklerim tool'u anlamaya yetmiyor. sadece dinliyorum. maynard'ın içli, sıradışı tonlamalarını dinliyorum. bağırmalarını, çığlıklarını, fısıldayışını, nağmelerini dinliyorum. bu şarkılar hiç bilmediğim bir dilde yazılmış olsaydı da çok severdim, diye düşünüyorum. her parçada farklı bir his, farklı bir deneyim var. her şarkı başka bir evrenden, evrenin dört bir yanından gibi; medeniyetten bihaber bir kabileden, henüz keşfedilmemiş bir gezegenden.

    itiraf etmem gerek, şu ana kadar tool dinlettiğim kimseden olumlu dönüt alamadım. genelde catchy bulmuyorlar şarkıları. bunun nedeni de bu şarkıları pek çok kez dinlemeden, ilk dinleyişte karar vermeleri. lateralus'ı ilk dinleyişimde "metallica'nın bile takdir ettiği, tool'un en iyi şarkısı olarak gösterilen" şarkıdan hiç hoşlanmamıştım. şu anda en sevdiğim şarkı bile olabilir.

    tool'u seven çok fazla insan yok çünkü insanlar tuhaf müzik yapan, yaklaşık on dakika uzunlukta eserler veren, aşk-ayrılık gibi konulara pek yer vermeyen, tuhaf ve fazlasıyla ürpertici klipler çeken, içinde sahneye sütyenle çıkıp hayranını altına alarak şarkı söyleyen bir adet manyak solist bulunduran tool gibi gruplar yerine başka alternatifleri seçiyorlar. ve bence bu tool dinlememek için çok kabul edilebilir bir sebep.

    tool sevenler diğerlerinin göremediği o hastalıklı açıklığı keşfettiler ve zehri kaptılar. tool dinlemekten hoşlanmayanların bunu anlaması çok kolay değil. belki dünyadaki en iyi teknikle yapılmış müzik değil, belki sözler dahiyane değil -ki bence böyle kabul edilmemesi için hiçbir sebep yok- ama bu albümlerde bir şey var. başka hiçbir grupta olmayan bir şey. hastalıklı bir şey.

    özetle, dinleyen bir sebepten dolayı dinliyor. ve bu pek açıklanabilir bir şey değil sanırım. önemli olan müziğin insana daha önce hissetmediği şeyleri hissettirebilmesi. bunun için bu dört adama çok şey borçluyum. upuzun yaşasınlar ve rica ederim yeni albümü çıkarsınlar, imanım gevredi aynı albümleri evirip çevirerek dinlemekten, yeter be! türkiye'ye de konsere gelsinler, eşlik edelim söyledikleri her şarkıya. daha da başka bir şey istemem.

    böyle.
hesabın var mı? giriş yap