• mike leigh'nin 99 tarihli gilbert and sullivan'in hikayesini anlattigi filmi.gecen yuzyilin sonlarinda gecer film, birlikte pek cok basarili operetlere imza atmis olan biri oyun yazari digeri besteci olan ikilinin birliktelikleri bitme noktasina gelmistir, son operetleri princess ida icin elestiriler hic iyi degildir; kendilerini tekrarladiklari iddia edilmektedir.besteci olan sullivan'da hic memnun degildir durumdan, bikmistir hepsi birbirine benzer islere imza atmaktan, filmin adi da, kelime anlami ile karmancorman, buradan gelir zaten, "sikildim artik senin topsy turvy oyunlarindan" der gilbert'a, yaraticilik atesini biraz harlandirabilmek icin bir sure ayri kalmak ister, ver elini fransa, paris der oralarda alemden aleme kosar.bu sure zarfinda gayet soguk, donuk, tabiri caizse empati fakiri olarak tarif edebilecegimiz gilbert ise bunlara ek olarak bir de karisiyla sorunlar yasamaktadir.bu duraklama devrinden kurtulusu ise karisinin kendisini zorla goturdugu londra'daki japon expo sunda bulur.oyuna japonyadan ithal lezzetler katarak halkin begenisine sunabilmek icin fransa'dan sullivan'i cagirir, birlikte the mikado adli en taninan, begenilen eserlerinden birini verirler.
    oyuncularin, ozellikle de sullivan'i canlandiran aktor allan corduner'in siki performansi, basarili senaryo, becerikli yonetmen isbirliginin bir araya gelmis hali.filmdeki karakterler gercek gilbert ve sullivan'dan biraz farkli yalniz, illa bir hata bulmak gerekiyorsa, bu da odur.turkiye'de ise istanbul film festivalinde gosterilmis idi.
  • ing. ters yüz, devrilmiş
  • tarumar olmus, tarumar edilmis olarak da cevrilebilir renkli turkce'ye.
    (bkz: saclarin tarumar)
  • the apex theory'nin bir albümü.
  • ingilterede hala bircok tiyatro grubu tarafindan sergilenmekte olan the mikado ya da the gondoliers turunde operetleri izlemeden once seyredilmesi gereken filmdir bu. 160 dakikanin yuklu kismini the mikadonun hazirliklarini gosteren yapim, filmden ote damardan genel kultur olarak algilanbilir.
  • the apex theory'nin 2002 senesinde çıkardığı albümün adıdır. klasik post-grunge sounduna ufak eklemelerle ortalamanın üstünde bir eser ortaya çıkmış. türü sevenleri tatmin eder. açılış şarkısı add mission favorimdir.
  • filmden ziyade safrası süzülmüş bir belgesel. kadrodaki televizyon aktörlerinin sağladığı aşinalık hissi seyiri daha keyifli yapıyor, mesela rome'da vorenus'u oynayan sarışın bey pek hoş. demek tiyatro böyle yapılıyormuş.

    bir benzeri için: meeting venus.
  • lan bu opera dediğin nasi bişi, niye millet gidip izler ki gibi düşüncelere cevap verebilecek en sıkıcı olmayan film, topsy-turvy'dir galiba.
  • time tarafından 2005’te en innovatif ürün seçilen, baş aşağı duran domates yetiştirme saksısının markası.

    şöyle bişeymiş:
  • film gibi görünen ama aslında film olmayan bir yapım. gerçeklere dayalı yarı belgesel, bir canlandırma diyebiliriz. oyunculuklar gerçekten muhteşem ki zaten filmin çoğunluğunda oyuncular filmde rol almaktan ziyade opera yapıtlarında rol yapıyorlar. bu "film"i severek izlemek için ya opera sanatını ya da tarihi seviyor olmanız gerekir. 19.yüzyıl ingilteresi ve o dönemin ingiliz sanat ortamını görmek izleyicilere geçmişte hoş bir yolculuk yaşatıyor adeta. mike leigh'in ne kadar çok yönlü bir yönetmen olduğunu da görmüş oluyoruz böylece, örneğin diğer bir şaheseri naked'dan çok farklı bir film, tonuyla ve de kurgusuyla.

    başrolde allan corduner ve jim broadbent çok iyi ve içten bir oyunculuk sergiliyorlar.
hesabın var mı? giriş yap