trt peşrevi
-
kâni karacanın kendi deyimiyle seyfettin osmanoğlunun beyati peşrevini udla etüt ederken muziplik olsun diye peşrevi o dönemin trt kadrosundaki isimlerle okuması sonucu oluşan eser. trt'nin nerdeyse tüm kadrosu eserin içinde zikredilir ve üstât isimleri o kadar ustaca yedirmiştir ki hususi bestelenmiş bir eser izlenimi verir dinleyince. eserin stüdyo kaydında dinleyenlerin gülmekten kopuşları kadar kâni karacanın muzip muzip gülüşünü duyabilirsiniz
nur içinde yatsın kâni hocam...bizi güldürdü allah da onu güldürsün ahirette
orijinal kaydını değil ama ufak bir bölümünü belgesel için okumuş:
http://www.youtube.com/watch?v=ys8d1zp4req -
http://www.youtube.com/watch?v=auq1ziktxoq linkinden hocanın herkesi güldürdüğü o müthiş ses kaydına ulaşılabilir. nur içinde yatsın.
-
bestesi seyfeddin osmanoğlu'na, güftesi ise kâni karaca'ya ait olan bayâtî makâmı'nda büyük sözlü eserimiz :))
güftesi şöyle:
1. hane ve mülâzime
kasım inaltekin feridun darbaz gültekin aydoğdu yücel aşan ali şenozan
metin everes ziya taşkent muzaffer birtan turhan yalçın kutlu payaslı
doğan ergin ahmet hatiboğlu bekir sıdkı sezgin mustafa sağyaşar
necdet yaşar ferit sıdal rıza rit nevzad atlığ alâaddin yavaşca
tülûn korman melahat pars inci çayırlı yüksel kip
güner erman necdet erdemli iclal eroğlu ayten zenger
hilal çelebi cemile uncu nilgün abışka güler tacer güler basu şen
kenan günel cevdet bolvadin selçuk aygan celal abacı
2. hane ve mülâzime
sefa yelden tevfik soyata güngör hoşses sami özkanlı
kemal demir kemal caba vahit anadol kani karaca
hasan esen kadri rizeli abdi coşkun ihsan özgen
mahmut bilgin ümit gürelman ekrem vural ali balakbabalar
recep birgit galip sokullu erol bingöl aytaç ergen
mediha şen sancakoğlu asuman aslım gönül söyler
meral uğurlu kevser tanrıkut perihan boran serap mutlu akbulut
nevin örnek nazan sıvacı tülay canik sevinç tolunay
3. hane ve mülâzime
devrin hafız burhan'ı üstad zekai tunca
erol sayan erol deran sadun aksüt ahmet meter
cinuçen tanrıkorur sedat oytun tarık kip
rıdvan aytan ömer - filiz şatıroğlu selahaddin erköse kardeşler
nusret ersöz ertan ersoylu kadri şarman yıldırım bekçi
bülent oral vedat çetinkaya yıldırım gürses ayla gürses
hasan semerkantlı erol küçükyalçın suna zencirkıran ayla büyükataman
serhat sarper refik akbulut salim konakçı suna batıgün. -
seyfettin osmanoğlu'nun bayati peşrevini kani karaca merhum sayesinde geçtiğim muhteşem ötesi eser. hala daha neyde çalarken perdeleri filan düşünmem, "nevzat atlığ, alaeddin yavaşça. tülin korman, melahat pars" filan diyerek aklımdan geçirip sese dönüştürürüm. kani karaca'nın ne büyük bir ruh hastası olduğunun kanıtı. akıllı adamın işi değil bu, deli olmak lazım bunu yapmak için.
https://www.youtube.com/watch?v=auq1ziktxoq
burada kayda alan da hocam merhum (neyzen) ekrem vural. allah razı olsun, nurlar içinde yatsın ki kaydetmiş bunu.
adını veren de, kayıtta da duyacağınız üzere, tanburi abdi coşkun. -
youtube'a konulmuş halinin başında kayseri neyzenler cemiyeti diyor, bunun yanlış anlaşılmasının önüne geçelim.
hocam ekrem vural merhum mevzuyu şöyle anlatır: kani hocayı radyoya getirdim, dedim biraz biz de bir şeyler kapalım kendisinden. orada bayağı bir bant kaydettik, biri de bu peşrev.
radyo dediği ankara radyosu. kayseri neyzenler cemiyeti ne alaka adını oraya koymuş bilmiyorum da bu kaydın orada yapıldığı gibi bir görüntü oluşuyor. ayıptır başka bir şey değilse.
bir de not olsun: kayıtta duyduğunuz vuruşlar kani hocanın dizine vuruşu. eskiler parçaları diz döverek geçermiş - ki ben de hocamla az diz dövmedim (ama, hayırsızlığım ve salaklığım sağ olsun, çok da dövmedim. geri zekalılık). önünüze 32 zamanlı hafif usulünü koyarsanız hocanın vuruşları karşınıza çıkar. biraz da bundandır, kani hoca ayinlerde, takımlarda, şarkılarda... kudüm vurur baş hanendelik yapmanın yanında.
"bugün kimsenin vakti yok, herkes her şeyi hemen yapmak istiyor" diyerek az üzülmezdi hoca. yoksa o'na kalsa biz segah peşrevi bir kere geçerdik, sonra biz doğru düzgün yorumlayana dek o eserden başkasına geçemezdik. o da şöyle olurdu: alırdı karşısına, çal derdi. çalarken bir yer yanlış mı oldu? derdi ki olmadı. git, çalış, bir daha gel. ta ki biz kendi kendimize orada doğru olacak çarpmayı, ses yükselmesi-alçalmasını, ne bileyim vuruşu filan yapana dek. böyle yapardı ki biz irticali olarak da elle tutulur şeyler yapabilelim. sadece esas bir tavrın etrafında gezmeyelim, o tavrın etrafında nüanslarımızı yaratıp karakter geliştirelim, fabrikasyon olmayalım, yaptığımız taksimlerin bir karşılığı olsun. vesair vesair.
ondandır biraz da, bugün 80 ve üstü olanlar haricinde eli yüzü düzgün neyzen (ve genel olarak sazende ve dahi hanende) yoktur. ömer de böyledir, salih de böyledir, nedenini anlamadığım şekilde çok sevilen sadreddin de böyledir, kendilerinden gençler de böyledir. şöyle insanın aklını başından alan bir taksimi, bir gazeli en son ne zaman duydunuz? ben çok uzun zamandır duymadım da. -
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap