• fakat onbes senede ne guzel iran olduk hakikaten ya, insan gercekten hayret ediyor.

    bi de iran gibi referandumda evet dedik mi tamamdir bu is.
  • yanlış ifade. söz konusu olan başörtüsü yasağının kalkması değildir. ordunun üniformasının, sadece belli bir mezhebin belli bir kısmının talepleri doğrultusunda dizayn edilmesidir.

    ordu kılık kıyafet mevzuatında zilyon tane yasak var. neden sadece başörtüsüne kıyak geçiliyor?

    sıkıyorsa kıyafete tamamen serbesti getirin. işte o zaman yasak kalkmış olur. herkes başörtüsü de takar, sakal da bırakır, burnuna halka da takar.
  • sahsen bir garabet görmüyorum. esitlikçi bir yaklasımla şimdi sunlar yapılmalıdır:

    * orduda gorev yapmak isteyen escinsel subaylara da yol açılmalı

    *orduda görev almak isteyen trans subaylara da yol açılmalı

    * orduda yer almak istemeyen insanlara kosulsuz vicdani ret hakkı tanınmalı

    * kadınların ordunun üst kademesinde görev almasına engel ne tür düzenleme varsa kaldırılmalı

    * ve bunlar derhal yapılmalıdır.
  • laiklik laiklik laiklik
    o varsa olmaz itlik
    isteyene namaz niyaz
    isteyene yetmişlik

    dediğim ve kenara çekildiğim gelişme.
  • ciddi ciddi insanın orduda ne giyeceğine karışamazsın denilen yorumların yapıldığı olay.

    birçok askeri gelenekte olduğu gibi türk askeri geleneğinde de "bireysel özgürlük" diye bir kavram yoktur. zira askerlikte birey de yoktur, özgürlük de. ast ve üst vardır. ast üstün emrine, üst astın hukuksal hakkına riayet eder. bu hukukun dışına çıkan asker cezalandırılır. disiplin altına alınır.

    erinden orgeneraline, levazımcısından komandosuna kadar, rütbe ve görev fark etmeksizin tüm "askerler" muhariptir. cenevre konvansiyonu'nda sanırım bazı sınıflar (sıhhiye vb.) muharip görülmese de türk askeri geleneğinin "fiiliyatında" böyle bir şey yoktur. sefer anında hepsi muharip olacaktır.

    askerin giyimi, donanımı, eğitimleri "teknik" konulardır. muharebe, temsil, istihbarat ya da farklı amaçlar doğrultusunda bu unsurların kapsamı değişebilir. bireye göre değil amaca göre. ideolojiye göre değil, teknik şartlara göre.

    modern askerlik sanatı da bu anlamda evrenselleşmeye çok yakındır. 17'nci yüzyıldaki gibi beş farklı ülkenin beş benzemez askeri üniforması ya da donanımı yoktur. bu unsurlar aşağı yukarı aynı çerçevede belirlenir. hizmet verilen coğrafyanın ya da hissedilen iklimin durumuna göre çeşitlilik arz eder. hiçbir ordu, örfümüzde, ananemizde yok diyerek bot giymekten, kompozit başlık kullanmaktan, silah kullanmaktan imtina edemez.

    özetle askerde "o onbaşı o şekıl giyinir, bu yüzbaşı bu şekıl giyinir" diye bir genişlik yoktur. kamuflajlı üniforma vardır. rütbelerden ayırt edersiniz.

    tsk'da başörtüsü yasağının kaldırılması teknik konular kapsamında tartışılabilir. bireysel özgürlükler etrafında tartışmak nafiledir. itfaiye eri kolay tutuşmayan üniforma giyer. doktor ameliyata steril eldivenler ve ameliyat önlüğüyle girer. asker de savaşa benzer bakış açısıyla değerlendirilerek üzerinde uzlaşılmış üniformasıyla gider. tüm askerler muharip olduğundan sefer anında kıyafet ayrımına bakılmaz. tek tip olunur.

    yasağın kalkması sivil bir birey olarak beni çok da fazla ilgilendirmiyor. konuyu tsk kendi içinde değerlendirmeli. sivil memurlardan değil, askerlerden bahsediyoruz.
  • askerler yemekten önce toplu olarak dua ederler. bu dua "tanrımıza hamdolsun,milletimiz var olsun." şeklidedir. o anda yemekteki en yüksek rütbeli kimse, duanın yapılmasını sağlamakla görevlidir. dua bütün dinleri kapsayacak şekildedir. isteyen duayı müteakip kendi inancına göre de dua etmekte serbesttir.

    şimdi ateist bir asker, dürüstük gereği dua etmek istemezse ceza alacaktır. atesist asker buna itiraz edebilir. çünkü artık dini bir vecibe için bir kısım personele imtiyaz tanınmıştır. inanca ilişkin yapılan düzenleme sadece diğer inançtan olanların değişiklik taleplerine değil, inancı olmayanların da değişiklik taleplerine kapı açmaktadır.

    bir din için ya da inanç için tanınan imtiyaz , diğer inançlara mensup herkesin doğal olarak çeşitli taleplerine yol açacaktır. her din ve tarikattan olanların talebi birbirini izleyecektir.

    bir inanç için tanınan imtiyazın tüm inançları da kapsaması eşitlik prensibi gereğidir.

    vicdani ret talebinde bulunanlara olumlu cevap vermek zorundasınız. çünkü inancı budur. sizin inancı esas alan bir düzenlemede bulunmanız bu taleplere de kapı açılabilecektir.

    yemeklerin bu taleplere göre düzenlenmesi, dini zorunluluk esas alınacaksa mesainin ibadete göre düzenlenmesi, hatta personelin dini inacına aykırı olan görev tanımlarının değişmesi de talep edilebilecektir.

    tahminen, sosyal bir realite olarak silahlı kuvvetler içerisinde inacı esas alan gruplaşmalar oluşabilecektir.

    üniforma, esas olarak askerlerin "tekliğini" ifade eder. kelime anlamı tek-şekil(form) demektir. görsel teklikten daha çok aynı etkiye aynı tepkiyi verecek şekilde eğitim almış, aynı hedefe inanan insanların birlikteliğini simgeler. rütbe mevhumu olmaksızın, o üniformayı giyen herkesin (aynı) olduğunu ve her emre, her etkiye, her saldırıya aynı tepkiyi vereceklerini simgeler. silahlı kuvvetlerde düşüncede ve idealde aynı olmak, olmazsa olmazıdır. kırılma noktasıdır.
    bir askerin üniformasından onun dini inacını öğrenmemizi sağlayacak değişiklik yapılması bu felsefeye aykırıdır.

    tanım: dini inancı esas alarak tsk üniformasında yapılan kişiye özel değişiklik.
  • güzel distopyamızda en sonunda bu da gerçekleşmiştir.

    sorun:

    "istiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir."

    çözüm:

    "ey türk istikbalinin evlâdı! işte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!"
  • çok güzel gelişme. umarım yakında ku klux klan kıyafetleriylede askeriyeye girilebilir. sonuçta kimsenin giydiğine ve dinine karışamayız.
  • bu kararla türban yasağı artık her yerde kalkmış oldu. böylece muhafazakarların mağduriyet öne sürebilecekleri hiçbir alan kalmadı.

    hizmet alan-hizmet veren ayrımı yapılarak üniversitede okumak isteyen başörtülü kızlara verilen özgürlükle gevşemeye başladı türban yasağı. o zamanlar ben de dahil birçok kişi bu ayrımı haklı görerek yasağın onlar için kalkmasını destekledik. sonrasında yargı-askeriye-emniyet hariç tüm kamu çalışanlarına serbest bırakıldı, ki bu da düşününce mantıklıydı. çünkü bu pozisyonlar yaptırım gücü olmayan üniformasız konumlardı. ancak ne zamanki iş ortaokul-lise öğrencilerine serbestlik getirilmesine geldi, muhafazakar olmayan birçok insan bunu toplumun yapısını bilerek desteklemedi. en son adım olarak sırasıyla yargı-emniyet-sahil güvenlik ve jandarma-tsk kurumlarında serbest kalmasıyla yasak tamamen bitti, ki bu 3 kurum fetö'nün de örgütlendiği ve içine ettiği, insanların hayatını doğrudan etkileyebilecek, herkese güven telkin etmesi gereken kurumlar.

    en geniş özgürlükçü bakış açısıyla yasağın her yerde kalkması normal bir toplumda kabul edilebilir. ancak o zaman, aynı bakış açısıyla aklımıza gelen şu soruları dile getirmek de hakkımız:

    peki aleviler bundan sonra vali olabilecekler mi?
    diyanet işleri başkanlığı her mezhebe hizmet verecek şekilde dönüştürülecek mi?
    ermeni veya rum bir üst düzey bürokrat olabilecek mi?
    isteyen kadın memurlar yazın kolsuz bluz ve dizüstü etek giyebilecek mi?
    isteyen erkek memurlar küpe takıp saçını uzatabilecek mi?
    muhalif sendikaya üye olduğu için bir memurun sürgün edilme hatta khk ile işten atılma endişesi son bulacak mı?
    anadolu'nun ücra bir şehrinde laik ve modern bir insan, saldırı olmayacağına emin olmadan ruhsat alıp bar-meyhane açabilecek mi?
    tarikatların kurduğu yurtlar denetim altına alınacak mı? devlet yeterli yurt yaparak çocukların buralara gitmelerine mani olacak mi?
    talep olmadığı halde okulların zorla imam-hatip yapılması son bulacak mı?
    aihm kararlarına rağmen bir türlü kaldırılmayan zorunlu din dersleri kaldırılacak mı?
    grev hakkının bakanlar kurulu kararıyla ertelenmesi (fiiliyatta iptal edilmesi) uygulaması bitecek mi?
    iç savaş tehditi yapanlar, referandumda verecek oyu nedeniyle insanları terörist diye yaftalayanlar cezalandırılacak mı?
    üniversitelerin kendi rektörlerini seçmesi hakkı yeniden getirilecek mi?
    yök kaldırılacak mı?

    ortak cevap: tabi ki olmayacak.

    bunlar olmayacaksa ya da bunların olması savunulmuyorsa, o zaman ortada en geniş özgürlükçü düşünce ortamı yok demektir. o halde en geniş özgürlükçü düşünce ortamının olmaması sadece muhafazakarlara has bir özellik değil, toplumun birçok kesimine ait bir durumdur. böyle bir durumda, yani hep bir kesimin özgürlükleri ve hakları genişletilirken yukarıda bahsettiğim konularda adımlar atılmaması hatta rektör seçimleri ve iş güvencesi gibi konularda geriye gidişler olması, laik ve modern insanları endişeye sürüklemez mi? bu endişe nedeniyle türban yasağının tsk'da da kalkmasına karşı çıkanları olmaz mı? bu karşı çıkmaları nedeniyle suçlanmayı hak ederler mi?

    bunlara da cevabı sabredip buraya kadar okuduysanız siz verin. eğer biraz vicdanlıysanız, suçlamadan insanlarla empati kurun.
  • alevi şehitlerin cenazesinin cemevinden kalkmadığı, vicdani red gibi en temel insan haklarından birinin yok sayıldığı, eşcinsel bir kişinin gerek fiziksel muayene gerekse resim ile 'eşcinselliğini' kanıtlaması gereken bir kurumda 'özgürlük' için atılmış bir adımdır.

    (bkz: yersen)
hesabın var mı? giriş yap