• hak ve özgürlüklerden, seçimlerden bihaber, geleneksel prototiptir. aman ali rıza bey ağzımızın tadı kaçmasın ekolüdür; halbuki elalem ne der hapishanesinden tahliye edilip beyinlerimizdeki kafeslerden kurtulursak o zaman görün bizi. tey tey teyyy
  • tiksinti
  • bir halt olmaz kanaatine varmak üzere olduğum yapı.

    eskiden gençlik icin, yeni jenerasyon icin aileler bunları söylerdi. zira gel zaman git zaman gençlik daha olgunlaştıkça, daha ayakları yere basan bireyler olmaya başladıkça, daha radikal ve çabuk kararlar alabilecek kadar kendilerine güvendikçe, aileler de bir o kadar geri gitmeye, zihnen cehalete yenik düşmeye başlar oldular. ve maalesef can sıkıyorlar..

    hatta giderek şu "babana bile güvenmiceksin" sözünün hakkını ziyadesiyle verir hale geldiler. üzülerek belirtiyorum ama böyle..

    öyle ki kadının egemen olduğu aile de fitne fücur ittifakı, erkeğin egemen olduğu bir ailede de kavga dövüş ittifakı baskın olmaya başladı artık günümüz türk aile yapısında. belli ki osmanlı'dan gelme bir alışkanlık olsa gerek..

    velhasıl, biraz vizyon sahibi olmak, biraz gencine sahip çıkmak, ona destek olmak, bir takım ailevi görevleri yerine getirmek, günümüz koşullara ayak uydurmak, çok şey istemeyip biraz hayata karşı genci serbest bırakmak, mutlu yetiştirmek ve en önemlisi cehaleti geri de bırakmak lazım gelir..

    bizim aile yapımız böyle cehalete yenik düşmeye devam ederse, bunun önünde sabit fikirlilik arkasında önyargı oluşur ki bu üçü bir arada cok tehlikeli olgulardir.

    bir gencin tavsiyesi..
  • bazen okuyabileceğiniz en gerilimli, en kanlı ve en boğucu hikayeden bile beter olan bir şey.

    annem - filancanın kızı dedesiyle babaannesini yemeğe çağırırken, aynı apartmanda oturan yengesiyle amcasını yemeğe çağırmamış, kocası "neden amcanları da çağırmadın?" demiş, o sırada yengesi kendi evinde "ben bir hata mı yaptım da o yüzden mi yemeğe çağırılmadık" diye ağlıyormuş. sonra zaten kocası da filancaya çok kızmış..

    ben- anne allahaşkına sus yoksa kusucam. elimdeki çayı başımdan aşağı dökücem şimdi.

    bir insan neden yemeğe çağrılmadım diye ağlar lan? ulan sanki akşam yemeğine değil de buckingham sarayı'nda resepsiyona, ne bileyim taç giyme törenine filan davet edilmemiş, oturmuş "mercimek çorbalı, barbunya pilakili yemeğe çağrılmadım" diye ağlıyor, dünyanın küçüklüğüne bak, fare deliği kadar.
    yemeğe çağırmadığım için ağlayan bir eltim olsa -ki olmaması için elimden geleni yapıyorum- bir uzay araştırmaları kurumuna filan bağışlardım "kainatın en kapasitesiz canlısı" diye.

    üremek ve sevmek için, çeşitli akrabalık ilişkilerinin elti, bacanak, görümce diye özel olarak isimlendirilecek kadar önem arz etmediği ve evlilik kurumuna kaktırılmadığı milletlere yönelirsek bin yıl sonra akli melekeleri yerinde nesiller yetişeceğine inanıyorum.
  • bazi diziler bu yapiyi bozuyormus. kizli erkekli genclik icerikli olanlari mesela. 17-18 yasinda kizlarin kendi yasitlarina asik olmalarini kaldiramayan, halbuki orta yasli bir takim adamlara zevce olarak verilmeleri gerekirken, kizlarin kendileri gibi genc guzel delikanlilari tercih etmelerini kabul etmek istemeyen kelli felli adamlarimizin uzerinde titredigi yapi.
  • hüseyin rahmi gürpınar'ın itin götüne sokup çıkardığı yapıdır. biz de güleriz ağlanacak halimize.

    özet geçecek olursak:

    (bkz: kaynım bana kaydı)
  • fazla samimiyetin olduğu ve herkesin birbirinin işine burnunu sokup, müdahale etmeye çalıştığı bir yapıdır. birbirlerini aslında pek umursamazlar, kendilerini tatmin etmek için birbirlerini umursuyor gibi davranıp, yardım ederler. yardım etmedeki amaç da tamamen kendi becerisini gösterip, bakın ben ne kadar da işe yarıyorum havasını atabilmek içindir. yoksa sizi düşündükleri falan yoktur.
  • psikolojisi bozuk bireyler yetiştirir. o yüzden aile kurmaya sonuna kadar karşıyım.
hesabın var mı? giriş yap