türkçe konuşurken arapça farsça kelime kullanmak
-
"arapça ve farsça'yı dilimizden atarsak hiçbir şey diyemeyiz. çünkü 'hiç' farsça, 'şey' de arapça'dır." ismet özel
-
çok yaptığım bişeydir. konuşamayanlar utansın.
-
gayet doğal bir durumdur
türkler araplaşmış bir kavimdir -
kötülemek amacıyla bu başlığı açarken arapça asıllı "kelime" sözcüğünü kullanmaktır. dillerin nasıl geliştiğini az biraz okumuş insanlar için garip değildir.
başka bir dile benzetme yaparsak, germen bir dil olan ingilizce'de latin kökenli sözcük kullanmak gibidir. dilimize özellikle osmanlı döneminde yardıra yardıra girmiş bu sözcüklerin özellikle kullanılmaması için bir sebep yoktur. alıntı sözcükler her dilde var olan birşeydir.
ben özellikle yazım dilinde türkçe kökenli karşılık bulunduğu sürece (cümle akışına çok ters gelmiyorsa) çoğu zaman türkçe kökenli olanı kullanmak için çaba sarfediyorum. yavaş yavaş, alıştıkça bunları kullanmak daha çok hoşuma gidiyor. ancak arapça'dan, farsça'dan dilimize girmiş sözcükler hiç kullanılmasın, kullananlar belli bir siyasi partiye yakındır filan diyenler ne dediğini bilmiyor çünkü türkçe'de bu iki dilden gelen çok fazla sözcük var. ayrıca bir sözcüğün arapça-farsça kökenli olması, türkçe konuşanların çoğu tarafından kabul görüp kullanılmaya başlamasıyla türkçe sözcük haline gelmesini engellemez. "ingilizce konuşurken çok fazla latince sözcük kullanıyoruz" diye şikayet eden var mı bilmiyorum ama olmamalı.
öte yandan, belli sözcüklerin zaten sık kullanılan halleri varken onları kullanmaktan özellikle kaçınıp, artık neredeyse kimsenin anlamadığı arapça ve farsça kökenli sözcükleri kullanmaya çalışmakta da bir mantık yoktur. dilin esas gayesi anlaşmak, derdini anlatmaktır; sakin olup herkesin anlayacağı şekilde konuşmakta fayda vardır ki dilimiz bir işe yarasın.
(not: bu entry'deki tüm linkli sözcükler arapça veya farsça kökenlidir.) -
sürekli yaptığımız bir iş, ister isteyerek ister istemeyerek. ama sürekli... en basitinden teşekkür kelimesi bile farsça (ya da arapça bilemiyorum) iken, arapça farsça kelimeleri kullanmamak mümkün değil, maalesef.
-
çok şairane olabilir. unutulup gitmiş salman bey ile turnatel hanım hikayesinden bakın salman bey nasıl yapıyor:
üç lugatdan cavaf verim men size
arap lisan, farsı zeban, türkı dil.
şaşgın gezen tüşer sahraya düze,
arap tarık, farsı irah, türkı yol
bu cebrin tabını nece düzerem
el çeker dünyadan umut üzerem
abdal olar cismi üryan gezerem
arap berri, farsı yaban, türkı çöl.
yarın siyah zülüflerin öreydim
ince bele gızıl kemer saraydım
bir zevk ile ağ sineye vuraydım
arap yeddi, farsı dest’i türkı el
cebhi bedir mahdi gaşdar firengi
müjgan kirpihleri gurufdu cengi
yârın atlas şallarının irengi
arap ahmer, farsı sürh’ü, türkı al
elvan libas zer gumaşdan biçilif
örüh’leri dal gerdana saçılıf
yarın gülgez yanağında açılıf
arap perti, farsı lale, türkı gül
hilal gaşdar gudretinnen çekilif
ebrüşüm muy dal gerdana dökülüf
gurşah altdan mektum kimi pakülüf
arap sülb’ü, farsı kemer, türkı bel
salman deyer insafsızda olmaz din
ne salıfsan meni cenge galbi kin
vezir sana duvam budu dün ü gün
arap meyyit, farsı mürde, türkı öl
(bkz: mülemma) -
sahibi olduğu siyasi, sosyal ve görevlerinin getirmiş olduğu mevki basamağının ağır sorumluluk bilincinden dolayı kurduğu cümlelerin taşıdığı anlamlardan dolayı naçizane türkçemize dikkat eden birinin dolaylı veya dolaysız gündeme getirerek ele alınmasına dikkat çektiği bir konuda neden arapça, farsça vb. dillerde kelime kullanmasının yanında nezdimde kullanım esasından ve dil olarak da bir kültürü temsil etmesinden dolayı ağır bir tesire sahip olan atasözü, deyim vb. nasihat ve öğüt namına ders niteliğindeki yaşanmış ve tecrübe edilmiş bir konuyu temsil eden kafiyeli ve manzum kısa cümleler telaffuz etmesini her hangi bir mantığa sığdıramıyorum
zira okuduğunu ve yazdığını anlamayan, anlayamayan ve anlamlandıramayan bir dinleyici kitlesine hitap ettiğini bilmemesine imkan yoktur -
kişinin anlatmak istediği konuyu tüm yönleriyle ve hiçbir boşluk kalmayacak şekilde sunmak için önceleri sıkça kullanılagelmiş olan arapça ve/veya farsça karşılıklarından yardım almasıdır
tam osmanlıcası: şahsın, ifâ-yı ifâdesi mûktezî olan husûsu her cihetiyle ve bilâ-noksan arz etmek üzere evvelen hayli isti'mâl edilen arabî ve farsîden yârî dilemektir.
türkçe baskın olan karma: kişinin ifade etmeye çalıştığı konuyu her yönüyle ve bi't-tamam bir sûretde takdim etmek üzre eskiden dilimize arap ve fars dillerinden pelesenk olmuş birkaç sözcük devşirmek. -
sinir olurum
kişi derdini neden türkçe ile ifade etmez, etmeye çabalamaz ve önemsemez ki?
edit: nasıl ki günlük hayatın konuşma dilinde plaza dili misali ingilizce kelime ve cümleler kullanıldığında yersiz görünür alışılagelmiş günlük konuşma dilinde de arapça/farsça kalıplaşmış ve yerleşmiş kelime, cümle ve deyimler dışında kullanılanlar dışındakiler de hukuki bir tanım gibi görünmektedir
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap