• verimliliğin yerlerde olduğu ekonomi. ülkenin en işlek ana arterlerinden birinde kaza oluyor ve tüm şehrin ulaşım sistemi felç oluyor. izmir'den antalya'dan hatta anadolu yakasından istanbul'da ki şirketleri arayınca elemanlarımız gelmedi cevabı alıyorsunuz. daha sen ulaşım sistemini oturtamamışken ekonomi çok gelişti diyorsun.
  • yılın ilk çeyreğinde yüzde 4,3 ile yüzde 4,1 olan beklentilerin üzerinde büyümeyi başarmıştır.

    http://www.wsj.com.tr/…91204579615670803456720.html
  • bugün açıklanan 2014 1. çeyrek büyüme rakamları ile 2014 yılında uygulanmaya başlanan yeni makroekonomik politikaların etkilerini görmeye başladığımız ekonomidir.

    "alın verin ekonomiye can verin" sloganı ile özel tüketim harcamaları ile desteklenen büyümenin doğal sonucu olarak cari açığın tehlikeli boyutlara ulaşması, ve bununla beraber küresel ekonomideki belirsizlikler ile beraber kendini gösteren sermaye akımlarındaki volatilite ile, türkiye ekonomisinin dışa bağımlılığını önemli ölçüde artmış ve cari açığın sürdürülebilirliği ekonomik büyümenin önünde bir soru işareti olmaya başlamıştı.

    bu sarmalı oluşturan cari açık-büyüme arasındaki ilişkiyi zayıflatmak için yeni dönemde, cari açığın azaltılması ve böylelikle, uzun vadeli yapısal bir büyümeyi yüksek oranda sekteye uğratabilecek dış şoklar karşısında kırılganlığın azaltılması hedeflendi. yüksek cari açık ile beraber, cari açığın finansmanı için sermaye akımlarına olan bağımlılık; gerek siyasi riskler, gerek küresel risk iştahındaki düşüşler ile beraber, türkiye'nin dönemsel olarak risk priminin artmasına ve fonlama maliyetlerin ani olarak yükselmesi ile beraber ekonominin ani olarak yavaşlamasına sebep olacak bir makroekonomik dengeyi beraberinde getiriyordu.

    yeni dönem ile beraber önce sene başında uygulanmaya başlanan alınan makro ihtiyati tedbirler ile beraber tüketici kredisi artış hızını yavaşlatacak bir dizi önlemler alınarak cari dengeyi olumsuz yönde etkileyen özel tüketim harcamalarının yavaşlatılması hedeflendi. bir çok farklı mal için uygulanmakta olan ötv oranlarında artışa gidilmesi, ağırlıklı olarak ithal mallardan oluşan sektörlere uygulanmaya başlanan taksitli alışveriş sınırlandırması, bireysel emekliliğe katılımı arttırmaya ve böylelikle rekor düşük seviyeye ulaşan tasarruf oranlarının arttırılmasına yönelik devlet katkısı desteği ve fon işletim gider kesintilerinin azaltılması cari açığın düşürülmesi için alınan önlemler oldu.

    diğer yandan, özel tüketim harcamalarındaki yavaşlama ile beraber büyümenin desteklenmesi ve muhtemel aşağı yönlü inişin daha "yumuşak" gerçekleşmesi için büyümeyi destekleyen başka faktörlerin ön plana çıkması hedeflendi. 2013 yılında gerçekleşen %4'lük büyümenin bileşenleri ele alındığı zaman, türkiye'de büyümenin ana motorunun özel tüketim harcamaları olduğu rahatla görülmektedir. 2013 yılında büyümenin %3,1'lik kısmı özel tüketim harcamalarındaki artıştan kaynaklanır iken, ikinci en büyük katkı %1,6 ile stok değişiminden ve diğer büyük katkı %1 ile kamu yatırımlarından sağlanmıştır.

    yeni büyüme modelinde, geçmiş dönemlerde büyümeyi negatif yönde etkileyen net ihracat ile beraber, büyümenin ikincil destekleyicilerinden olan kamu harcamaları ön plana çıkarılmaya çalışılmıştır. öncelikli olarak cari açığın azaltılması için alınan ithalat kısıtlayıcı tedbirlerin yanında, ihracatı destekleyen bir dizi tedbirler alınarak, ne ihracatın büyümeyi desteklemesi hedeflendi. bunun için ihracat yapan firmaların rekabetçi gücünü artıracak bir kur hareketine yönelik çalışmalar yapılarak, reel efektif döviz kurunun düşürülmesi hedeflendi. 2013 ocak ayında 120,57 seviyesinde olan tüfe bazlı reel efektif döviz kuru, bir sene içerisinde %15,6 oranında zayıflayarak ocak 2014'te 101,73 seviyesine indirildi.

    reel efektif döviz kurundaki hareket ile ihracat önemli bir şekilde arttırılarak, 2013 yılında sadece %0,1 artış gösteren ihracat, 2014 ilk çeyreğinde %11,4 artış kaydederken, ithalatı sınırlayıcı önlemler ile 2013 yılında %8,5 büyüme kaydeden mal ve hizmet ithalatı, 2014'ün ilk çeyreğinde sadece %0,8 oranında artış göstermiş.

    diğer yandan tasarruf-yatırım dengesizliği ile kendini gösteren cari açıkla savaş dahilinde, tasarrufu teşvik eden önlemler ve faiz artışı ile bireysel kredilerin artış hızındaki yavaşlama ile özel tüketim harcamalarının da, büyümeye olan katkısı 2014 ilk çeyreğinde yavaşlamış görünmektedir. 2013 yılı genelinde sabit fiyatlar ile %4,6 artış gösteren özel tüketim harcamaları, 2014 ilk çeyreğinde sabit fiyatlar ile yıllık bazda sadece %2,9 artış gösterdi. şu an ki ilk çeyrek verileri ve tüketici kredi hacmindeki artış hızının 2014 ikinci çeyreğinde %20'lerden %10'nun altına düşürülmesi, 2014 yılında özel tüketim harcamalarının büyümeye olan olumlu katkısının sene sonunda daha da aşağıda olacağını göstermektedir.

    bununla beraber, özel tüketim harcamalarının yavaşlamasına paralel olarak, büyümenin desteklenmesi adına kamu harcamalarının arttırılması politikasını 2014 ilk çeyrek büyüme verilerinde görebilmekteyiz. 2013 yılında büyümeye verdiği %0,6'lık katkıyla ikincil büyüme destek unsuru olan kamu harcamaları 2014 ilk çeyrekte %8,6'lık bir artış kaydederek, yeni dönemde büyümeyi destekleyen ana unsurlardan biri olacağını göstermiş oldu. kamu sektöründe mali disiplinin özel sektöre oranla hem genel borçluluk oranında (%36,3), hem borcun para birimi ağırlığında (%68,8 tl cinsinden), hem borcun vade yapısında ( %66,7 uzun vadeli), avantajlı bir konumda olması, kamu harcamalarının arttırılması anlamında uygun bir hareket alanını mümkün kılmaktadır. bu anlamda özellikle yabancı para birimi üzerinden borçlanma seviyesi tehlikeli bir boyutta olan, ve borcun vadesinin düşük olmasından dolayı sermaye akımlarındaki yavaşlamaya bağlı olarak borcun yeniden çevrilmesindeki kayda değer risklere istinaden özel sektör harcamalarının, kamu harcamaları ile desteklenmesi doğru bir politika olarak görülmelidir.

    ancak büyüme bileşenlerinde sabit sermaye oluşumuna baktığımızda, bütün bu olumlu gelişmelerin yanında yatırım seviyelerinin uzun vadeli bir büyümeyi destekleyecek boyutlarda olup olmayacağı şeklinde soru işaretleri mevcuttur. 2013 yılındaki büyüme bileşenlerinde, özel sektörün yatırımlarının büyümeye sadece %0,1 katkı yapması, diğer yandan yatırımların ağırlıkla devlet tarafından gerçekleştirilmesi, türkiye'deki büyümenin, ne kadar katma değerli bir büyüme olduğu konusunda soru işaretleri doğurmaktadır. sadece harcamalar yolu ile oluşturulan yapay bir büyümenin, limitli bir borçlanma kabiliyeti dahilinde olması sebebiyle, hem sürdürülebilirliği, hem de ileriki dönemlerdeki büyümeyi destekleyici özelliği bulunmamaktadır. diğer yandan gerçekleştirilen yatırımların ağırlıklı olarak kamu sektörü tarafından gerçekleştirilmesi, hem yatırımların verimliliği konusunda şüphe uyandırmakta, hem de özel teşebbüs eksikliğinden dolayı liberal ekonominin iyi işlemediğine dair önemli öngörüler oluşturmaktadır.

    2014 ilk çeyrek büyüme verilerinde, sabit fiyatlar ile gayri safi sabit sermaye oluşumunda %0,5'lik daralma gerçekleşmesi yukarıda anlatılan sorunların 2014 yılında daha açık bir şekilde kendini ortaya koyacağını göstermektedir. sene başında gerçekleşen faiz artışı ile beraber, siyasi ortamın gerginliği ile beraber artan belirsizliklere rağmen yatırımların bu denli zayıf kalması, sorunun daha temelli olduğunu göstermektedir. tüm bunları yanında kamu sektörünün altyapı yatırımlarını büyük ölçüde arttırdığı bir ekonomide, genel yatırım seviyesindeki daralma, özel sektörün yatırım yapma konusunda oldukça sıkı bir duruş gösterdiğini ima etmektedir. eş zamanlı olarak bir çok dev projenin kamu sektörü tarafından finanse edilmesi, yatırım seviyesini istenen düzeye getirmekten çok uzak kalmasının yanında, özel sektörün tabir-i caizse yatırımlarını tamamıyla durdurması, türkiye ekonomisinin geleceği hakkında beklentilerin çok da olumlu olmadığını göstermektedir.

    bir yandan sermaye akımlarının oldukça değişken olması, diğer yandan yabancı doğrudan yatırımların cari açığın finansmanında halen oldukça küçük bir kısmını (%13) finanse etmesi, türkiye'deki cari açık probleminin niteliksel boyutunun yanında önemli bir niceliksel boyutu olduğunu da göstermektedir. cari açığın azaltılmasına yönelik atılan adımların ve elde edilen ilk sonuçların olumlu olmasına rağmen, yatırım seviyelerinin eski tatmin edici olmaktan uzak seviyelerinin de altına düşmesi, türkiye'deki büyümenin yapısal reformları gerçekleştirmeden kaliteli olmayacağını net bir şekilde ortaya koymaktadır. kamu ve özel sektör ile desteklenen harcamalar, kamu sektörünün borçlanma kabiliyeti sayesinde türkiye'nin büyümesini orta vadede desteklemeye uygun olmasına rağmen, 2023 için yüksek hedefler belirleyen türkiye'nin önünde iki seçenek varmış gibi duruyor. ya gerçekçi olacağız, ya da gerçek reformları yapacağız.
  • kanadalı akademisyen thomas marois ile bu konuda özellikle finans ve bankacılık sektörü hakkında yapılmış bir mülakat; http://politikaakademisi.org/…nd-finance-in-turkey/
  • çalışarak ve üreterek kazanma çabası içinde olanlar enayi durumuna düşüp sefilleri oynarken yattığı yerden bol kazanıp harcayan sözde uyanıkların kral muamelesi gördüğü bir ekonomi anlayışının uzun vadedeki sonuçlarını ve akibetini bir kaç yıl içinde cümle aleme ibret olarak sergilemeye başlayacak olan ekonomidir.

    (bkz: at fav'a bekle)
  • türkiye'den uzakta yaşıyorsanız ve türkiye ekonomisi hakkında tüm bildikleriniz medyadan duyduklarınızdan ibaretse verilen enflasyon rakamlarının koca bir yalandan ibaret olduğunu fark ediyorsunuz.
  • bir halt olamayacak ekonomi. girdik bi boka avuçlamasak bari
  • herhangi bir ekonominin performansını değerlendirebilmek için söz konusu ülkenin nüfus dinamiklerinden, kamu borcundan tutun ekonomiyi ilgilendirebilecek her türlü parametrenin dikkate alınmasıyla bir "potansiyel büyüme" rakamı elde edilir. siyasal iktidarların başarısı da potansiyel büyüme rakamı dikkate alınarak değerlendirilebilir.

    türkiyemiz için bu rakam %5-5,5 arası bir değerdir. bu doğrultuda uygulanan ekonomi politikalarının başarısını ölçerken bu rakamı o yılın büyüme rakamından çıkardıktan sonra bir değerlendirme yapmak en sağlıklısıdır.

    bu pencereden bakıldığında, son dönemdeki büyüme türkiyenin potansiyeli seviyesi civarında gerçekleşmiş olup, mucize gibi görünse de aslında olması gerekendir.
hesabın var mı? giriş yap