• açık radyo ve boğaziçi üniversitesi nazım hikmet kültür ve sanat araştırma merkezinin, nazım hikmet'in memleketimden insan manzaralarının yazılışının 70. yılı anısına başlattıkları bir proje. konu sınırlaması olmadan hayat hikayenizi değil de başınıza gelen, sizi çok etkileyen bir olayın bin kelimeyi aşmayacak şekilde yazıp gönderebilir misin, her hikaye radyoda yayınlanacak, ayrıca büyük bir tanıklık-anı arşivi olarak bir bellek oluşturacak.

    internet adresi; turkiyehikayelerinianlatiyor.com
  • 1 temmuz'dan sonraki sürece dair hiçbir bilgi yok. hikayeyi yazdım gönderdim ama ne bir mail geldi ne vesaire. ucu açıklık bu olsa gerek
  • konsept olarak paul auster'ın projesinden ilham alınmış ama keşke kalite de aynı düzeyde tutulabilseymiş.

    hacimli bir kitap ve içinde okurken lezzet verecek, bittiğinde iz bırakacak hikaye sayısı iki elin parmaklarını geçmez. .

    ciddi bir editoryel çalışma yapılmış ama bazı anlatılar o kadar özelliksiz ki okurken kendini barda iki bira içtikten sonra duygusallaşıp çocukluk anılarını anlatan sıkıcı arkadaşı dinliyormuş gibi hissediyorsun. ayrıca, hikaye olarak tanımlamakta zorlanacağın kadar zayıf, dağınık metinler de var içinde. yarım yamalak akılda kalan, yaşayan için çok, okuyan için az anlam ifade eden çocukluk anılarına yer verilmeseymiş keşke diyor insan, ister istemez...

    güzel ya da ilginç hikayeler yok mu, var elbette. hatta aklımda kalan, tebessümle okuduğum, sonunda gerçekten üzüldüğüm ya da keyif aldığım hikayeler de var gayet. ama o dağınık metinlerin arasında kalıyorlar ve onlara geldiğinde okuma keyfini bir miktar kaybetmiş oluyorsun.

    "bana hikayeni yaz, gönder" dediğinde alabildiklerinin iyisi bu kitabı oluşturmuş. acıyı, hüznü seven bir toplum olduğumuz için kitabın neredeyse tamamına hakim olan bir grilik var. tebessüm ettiğin anlatılar var da hiç "komik" hikaye yok mesela. türkiye gibi aslında pek çok şeye gülebildiğin, bölgesel komik anlatıları olan bir ülkede yayınlanan türkiye hikayelerini anlatıyor başlıklı bir kitapta, böyle tek bir hikaye bile olmamasını garipsedim. mecbur değil elbette ama "türkiye" dedin mi, içinde onlar da var.

    daha seçici davranılsaymış, güçlü hikayelerle daha kısa olarak yayınlansaymış, daha iyi olurmuş izlenimi bıraktı bende. mevcut haliyle "okuduğumda ülkemin insanını daha iyi tanıdım, insanların hayatlarına dokundum" diyemedim. ama kitap beğenisi çok kişisel bir kavram, benim eksik bulduğumu başkası bayılarak okur. kimisi de der ki "gelen hikayeler bunlarsa türkiye'nin hikayesi, gerçeği budur, senin kafandakiyle örtüşmek zorunda değil"...

    bilemem.
  • “ türkiye hikayelerini anlatıyor “ kitabı açık radyo ve boğaziçi üniversitesi nazım hikmet kültür ve sanat araştırma merkezi işbirliğiyle gerçekleştirilen bir proje. paul auster’ın babamın tanrı olduğunu sandım isimli kitabından esinlenilen projede türkiye’nin dört bir yanındaki insanlardan toplanan hikayeler, mahir ünsal eriş, hakan günday, deniz altınay ve murat gülsoy’un da için de bulunduğu farklı yazarlar tarafından düzenlendikten sonra radyoda seslendirilmiş. internetten podcast formatlarına ulaşarak dinleyebileceğiniz bu hikayeler, can yayınları tarafından kitaplaştırılınca 116 hikayeden oluşan 503 sayfalık bir kitap ortaya çıkmış. kitaptaki hikayeler konularına göre; aile hikayeleri, anneanne ve dede hikayeleri, aşk ve delilik, toplumsal ve kültürel kimlik, hayvanlar, köy ve taşra hikayeleri, ölüm, şehir hayatı, toplumsal ve siyasi olaylar, yardımlaşma ve dostluk hikayeleri ve yoksulluk başlıkları altında toplanıyor.

    kitap ile ilgili yazımın tamamı için;
    https://kelimelerinzihni.wordpress.com/…-anlatiyor/
hesabın var mı? giriş yap