• yıllardır süregelen bir siyasi çıkmazın içindeyiz. ülke olarak 1940'larda 1960'larda 1980'lerde 2000'lerde ne isek 2020'de de aynı durumdayız. örneğin son günlerin en çok konuşulan konusu hala türban. lan aq işiniz gücünüz yok mu hala türban, laiklik, cumhuriyet, demokrasi gibi konuları tartışıyorsunuz?

    ne zaman sanayi gelişecek, ne zaman bilimle uğraşacağız? ne zaman üreteceğiz?

    bana göre sorun sistemden ziyade zihniyette. anayasa var ama uyan yok.
    hukuk mevzuatı bol ama adalet yok.
    mezun ve kalifiye eleman çok ama liyakat yok.
    din var ama ahlak yok.
    bütün bunların hepsi de kafada bitiyor.
    ülkede zihniyet değişmeli.
  • ana beliryici sistemdir bana sorarsan,doğumdan ölüme kadar ki bütün süreçlerde baskın, en basitinden çıkma diyor çıkmıyorsun,git diyor gidiyorsun,oku ,evlen, çalış vb.zihniyet karşı çıksa ne olur,en fazla berberin yaptığı gibi kırparlar gözden kaçan saç telini.sistemi bireyler, zihinler yaratmaz,tam tersi sistem yaratır, sistemi ise tarihsel ve toplumsal koşullar...yani herkes evin önünü süpürürse ....çok iyi niyetli ama kurtarmaz.
  • sistemi zihniyetine çekmiştir.

    zihniyeti siz tahmin edin.
  • bozuk zihniyetli insanın kurduğu sistem bozuk.
    sistem bir şekilde düzgün kurulsa bozuk zihniyeti sınırlayabilir.
  • hiçbir şeyin bozuk olduğu yok, senin nerde olduğun sorunu var.

    misal en aşağılık davranışlardan biri örneklenmiş,
    “ katili aklamak için adice iftiralar atan avukat” iş tanımının içinde olmasa da bunu yaptıran ne?
    para mı, makam - mevki, karaktersizlik derecesi ne okursa olsun, durum ile ilgili.

    tersinden düşün bir en ahlaklı diye davrananı,
    görevini tam manası ile yapanı. her ikisini de yaptıklarını yapmaya iten şey aynı olduğu halde ne oluyor da birbirlerinden farklı konumlanıyor?

    sorun, halkın bir kısmı kendini mutlu hissederken diğer kısmı memnun değil? eğer daha farklı özel bir bağlamda sorarsak, ülkede iktidara gelen sağ partilerin ilk dönemlerinde ekonominin büyüme hızı yüksek ilken sonra kriz yaratacak duruma düşüyor. çünkü ilk dönemde halkı da düşünüyor, kendini iktidarda tutabilmek için; sonra ki dönemlerde ise, milletin aq pahasına kendi iktidarını, cebini.

    iktidarın bu dönüşümüne neden olan ne? ve bunu önlemek için neden tepki veren halk, kurum yok. kurumlar başta halkın menfaatine çalışır gözükürken ne oluyorda kişisel çıkara dönüyor? durum değişince çabucak değişene kadar yetenekli bir sistemimiz ve onu taşıyacak halkımızın zihniyeti var.

    şanslıyız anlayacağın. rüzgar nereye sistem de zihniyette oraya.
    bozkurt mu olmak gerekiyor... tmm
    akkurt mu olmak gerekiyor... tmm
    kızılkurt mu olmak gerekiyor... tmm
    ya da,
    anadolu irfanı namuslu olmayı mı gerektiriyor yoksa tersi mi? hemen.

    ilk önermeyi değiştirebilirsiniz: her şey bozuk olabilir.
  • bozuk olan zihniyettir. sistem ise sadece araçtır. sistemi nasıl bir zihniyete teslim edersen o şekilde kullanılır.

    (bkz: #117396110) linkinde (bkz: yaran fikralar)başlığında qwert123 tarafından paylaşılan fıkraya bakalım...

    ----------------------------------------------------------

    kıssadan hisse!

    köyün birine eski zamanda bir çakmak getirmişler, çakmak o kadar kıymetli ki sağı-solu yakmaması, yanlış işlerde kullanmaması için güvenilir birine teslim etmek gerekiyormuş. köylüleri toplayıp bu ateş aletini kime verelim diye sormuşlar, köylüler de muhtarı salık vermiş, ihtiyaç duydukça alır, ateşimizi yakarız, demişler.

    muhtar çakmağı alınca -ateşin sahibi- olarak giderek saygınlığı artmış, etrafında dalkavuklar, yağcılar toplanmaya başlamış. saygı arttıkça muhtarın kibri de büyümüş.

    etrafından daha çok saygı, daha çok korku beklemeye başlamış. ateşi kendine verenin köylüler olduğunu unutmuş. dalkavukların da tahrikleri ile ateşi baskı ve korkutmak için kullanmaya başlamış, kiminin evini, kiminin tarlasını yakmış.

    tarlalar sürülemez, evler yaşanamaz hale gelmiş. muhtarın baskısından köylüler yavaş yavaş köyden ayrılmaya başlamışlar. ticaret durmuş, köye gelen çerçicilerin ayağı kesilmiş, çevre köyler gelişirken muhtarın köyü giderek gerilemiş.

    muhtarın köylülerinden biri kendileri gerilerken, çevre köylerin niçin geliştiğini merak edip çevre köylerden birine gitmiş. oradaki zenginliği, bağı bahçeyi görünce sormuş;

    -sizde çakmak yok mu?

    -köylüler; var, demişler,

    -peki sizin köy böyle nasıl gelişti, bağınız, bahçeniz yanmadan nasıl böyle kaldı, bizim köyde her şey tarumar oldu?

    -köylüler; yoksa siz çakmağı bir kişiye mi verdiniz?

    -evet, muhtara verdik,

    -eyvah! büyük yanlış yapmışsınız, hiç çakmak bir kişiye verilir mi?

    -siz öyle yapmadınız mı?

    -hayır, biz öyle yapmadık, biz çakmağı bir kişiye verdik, çakmak taşını başka bir kişiye, benzinini başkasına verdik.
    ateş yakmak için üçünün bir araya gelmesi gerekiyor. biri yanlış bir şey yapmaya kalksa, ötekiler izin vermiyor.

    -desenize biz hepsini bir kişiye vermekle kendi kendimizi yakmışız.
  • zihniyettir.

    sistemi zihniyet bozar.
    khk yapar ve herseyin a.ina kor.

    zihniyet iyi yönde olmazsa en iyi sistem bile işe yaramaz.
  • zihniyet, sistemi kahvaltı niyetine yer.
  • toplum düzenini sağlamaları amacıyla yöneticilere ve uygulayıcılara tanınan imtiyazlar yöneticiler ve uygulayıcılar tarafından süistimal ediliyor ve buna engel olacak mekanizmalar yine yöneticiler ve uygulayıcılar tarafından saf dışı bırakılıyor. özetle oligarşinin tunç yasası tıkır tıkır işliyor.
hesabın var mı? giriş yap